Merkez Bankası’nın bağımsızlığı ifadesinin hükümet programından çıkarılması Nisan 2015’te kuruma yapılacak atamalar konusunda da ipucu veriyor. Piyasalarda güven erozyonu sürecek.
Tasarruf açığı yüksek olan Türkiye ekonomisi için yabancı yatırımcının önemini artık bilmeyen yok. Yabancı yatırımcının bir ülkeye yatırım yaparken önemsediği konuların başında da bağımsız bir adalet sistemi, hukukun üstünlüğü ve bunlara ek olarak güçler ayrılığını sağlayacak bağımsız medya denetçileri, banka müfettişleri ve merkez bankası gibi diğer bağımsız kuruluşlar geliyor. Türkiye’de son dönemde yaşananlar ise çemberin giderek daraldığını gösteriyor.
Ekonomi açısından öne çıkan ilk konu da Merkez Bankası’nın bağımsızlığı endişeleri. Hükümetin Merkez Bankası’na kanuni görevini yapma iznini verip vermeyeceği aslında uzun süredir tartışma konusu. Ancak yeni hükümet programı bu tartışmanın daha da alevleneceğini gösteriyor.
Söz değil icraat önemli
Hafta içinde açıklanan hükümet programında Merkez Bankası’yla ilgili bölümde ifade değişikliğine gidildi. Eski hükümet programlarında, “Merkez Bankası, fiyat istikrarını sağlamak için uygulayacağı para politikasını ve kullanacağı para politikası araçlarını bağımsız bir şekilde belirlemeye devam edecektir” ifadesi, “Merkez Bankası’nın fiyat istikrarını sağlamak için uygulayacağı para politikası araçlarını doğrudan kendisinin belirlemesi, esas olmaya devam edecektir” şeklinde değiştirildi. Bunun üzerine Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, Twitter’dan ifadeler üzerinden spekülasyon yapılmaması gerektiğini söyledi. Ancak yatırımcı söze değil icraata bakıyor.
Yeni başkan atanacak
Nisan 2016’da Merkez Bankası Başkanı ve Para Politikası Kurulu üyelerinin ataması yapılacak. Bu da bağımsızlık tartışmalarının önümüzdeki 5 ayın en önemli konusu olacağını gösteriyor. Merkez Bankası Kanunu uyarınca Merkez Bankası Başkanları, Bakanlar Kurulu Kararıyla 5 yıllık bir dönem için atanıyor, bu sürenin sonunda yeniden atanabiliyor. Merkez Bankası Başkanını Bakanlar kurulu seçip Cumhurbaşkanı atıyor. Cumhurbaşkanının faiz konusunda tavrı belli. Geçtiğimiz dönemde faiz indirimi baskısı doları rekor seviyelere taşımıştı.
Babacan ekibine tasfiye
Eylül ayında Hazine Müsteşarlığı’nın kontrolü damat Berat Albayrak ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ekonomi konusundaki baş danışmanı olan Yiğit Bulut ile yardımcısı Cemil Ertem’e geçmişti. Ali Babacan’a yakın bürokratlar ise hâlâ Merkez Bankası’nda bulunuyor. Son olarak Babacan kabinede yer almadı. Şimdi Babacan’ın ekibinin TCMB’den de tasfiye edilmesi söz konusu. Merkez Bankası’na Erdoğan’a yakın isimler atanırsa, kurumun bağımsızlığı bir darbe daha alacak ve piyasaların güveni de erozyona uğrayacak.
Piyasaların üç kâbusu
Rus uçağının düşürülmesinin ardından IŞİD’e destek iddialarının artması, Rusya ambargosu ve ABD Merkez Bankası’nın faiz artırması sonrası ekonomik zorluklar yaşanma ihtimali hafta içinde piyasaların seyrinde belirleyici oldu. Borsa haftayı yüzde 6.25’lik kayıpla kapattı. Dolar ve avro ise yükseldi. Avro yüzde 2.42, dolar ise yüzde 3.51 yükseldi.
Gelecek dönem de piyasaların üç kabusu Fed, Rusya ve kurumların bağımsızlığı konuları olacak. Hem kritik Fed toplantısı öncesi ABD tarımdışı istihdam verisi geliyor, hem de Fed Başkanı Janet Yellen Kongre’nin karşısına çıkacak. Dolayısıyla ABD’de faiz artışıyla ilgili somut ipuçları gelebilir.
Diğer yandan Rusya-Türkiye arasında gerginliği artırıcı tutumun devam etmesi kur ve faizlerde baskının sürmesine yol açacaktır. Ayrıca 3 Aralık’ta açıklanacak olan enflasyon oranları da piyasa tarafından takip edilecek. Avrupa Merkez Bankası’nın hafta başında ek parasal genişlemeye gitmesi olasılığı ve ABD’den gelebilecek güçlü istihdam verileri doların küresel piyasalarda güçlenmesine yol açabilir.
Yorumlar
Yorum Gönder