Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Kasım, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

İstanbul’da susuzluk tehlikesi: Nedeni havzalardaki yapılaşma

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gündeme taşıdığı İstanbul’da susuzluk tehlikesi uzmanlara göre de varlığını koruyor. İstanbul’da şu anda 110 günlük su kapasitesi var. Bunun en önemli nedeni ise havzalarda artan yapılaşma. Pelin Ünker © Deutsche Welle Türkçe İstanbul’da 'susuzluk sorunu' son günlerde gündemi yeniden meşgul ediyor. Eski Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, 16 Kasım 2017’de "Melen’in devreye girmesiyle birlikte İstanbul’un su sorununu 2071 yılına kadar çözdük" demişti. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 26 Kasım’da konuyu yeniden siyasi gündeme taşıdı. Katar ziyareti sonrası uçakta gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan, "Gelen haberler çok hayra alamet değil. İstanbul’da üç ay gibi bir süre sonra, havalar böyle giderse, İstanbul susuzluğa doğru yürüyor" dedi. İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu ise katıldığı bir televizyon programında, Erdoğan’ın bu söylemine "Şu anda İstanbul'un su sorunu ön

Buğday, anavatanında ithal ediliyor

Arkeolojik kazılar, buğdayın atasının ilk olarak Şanlıurfa’daki Göbekli Tepe eteklerinde yetiştiğini ve Anadolu mutfağının 12 bin yıllık deneyimi ile buğday ve buğday ununu kullandığını ortaya çıkardı.  Göbekli Tepe, dünyanın ilk kez evcilleştirilen buğday türlerine sahip. Ancak buğdayın anavatanı olan Türkiye, son yıllarda artan buğday ihtiyacını ithalatla karşılıyor. Üretim azalmasındaki kilit noktayı ise 1980 yılından itibaren benimsenen politikalar oluşturuyor. Resmi verilere göre Türkiye’de 2.7 milyon hektarlık alanda buğday ekimi yapılmıyor. Artan ithalat ve fiyat politikaları bir yandan çiftçiyi mağdur ederken diğer yandan Türkiye’ye ekonomik açıdan yük oluşturuyor. Öte yandan ithal edilen buğdayın hibrit olması sağlık etkileri açısından da soru işaretleri barındırıyor. Unu beyazlatmak için kullanılan kimyasallar, ekmek bozulmasın diye eklenen antibiyotik ise pek çok hastalığın habercisi. Buğday tarlasından fırına, ekmek üzerine oynanan oyunlar… Beyaz ekmek tehlikesi…

ÇMO: İstanbul’da atıksu doğrudan denize karışıyor

Silahtarağa atıksu arıtma tesisi, İstanbul’da su tartışmalarını yeniden gündeme taşıdı. Çevre Mühendisleri Odası’na göre İstanbul’da nüfusun yoğun olduğu 21 ilçenin atıksuyu hiçbir arıtma olmadan denize boşaltılıyor. Pelin Ünker © Deutsche Welle Türkçe İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) tarafından 7 Kasım'da "Temel Atmama Töreni" başlığı ile kamuoyuna duyurulan Haliç'teki Silahtarağa İleri Biyolojik Atıksu Arıtma Tesisi projesinin iptali, 'İstanbul ve su' tartışmalarını yeniden gündeme getirdi. 31 Mart 2019'daki yerel seçimler öncesinde, dönemin İstanbul Büyükşehir Belediyesi yönetiminin reklam panolarına astırdığı "İstanbul Atıksuyunun yüzde 99'unu Arıtıyoruz" ifadesinin doğru olmadığı da yaşanan bu tartışma ile gün yüzüne çıktı. AKP döneminde yapımına karar verilen 1.5 milyar TL'lik Silahtarağa tesisinin çıkış suyunun günde 50 bin metreküplük bölümünün sulama suyu olarak kullanılması, geri kalan 385 bin metrekü

Cumhuriyet devrimleri okuryazarlığı nasıl etkiledi?

Tarihçilere göre 1 Kasım 1928’de kabul edilen alfabe değişikliğinin toplumda mağduriyete yol açtığı iddiaları gerçeği yansıtmıyor. Harf devriminden sonra okuma-yazma bilenlerin sayısı azalmadı, aksine arttı. Pelin Ünker © Deutsche Welle Türkçe Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 10 Kasım Atatürk’ü Anma Programı’ndaki konuşmasında “Son günlerde yine birileri ağızlarına sakız ettiler. Osmanlı’da okuma-yazma oranı çok düşükmüş… Hepsi yalandır, iftiradır. Harf Devrimi'yle her şeyin sıfırlandığını eklediğimizde elbette ülkemiz okuma-yazma oranının çok düşük olduğu bir dönem yaşadı ama bunun suçunu Osmanlı’ya yüklemek bir bühtandır” dedi.  Erdoğan, bu sözleriyle muhafazakar çevrelerin alfabe değişikliğiyle birlikte tüm bir ulusun birdenbire okuryazarlığını yitirmiş olduğu iddiasını yeniden gündeme getirdi. ‘Kültürel bir felaket' Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2017’de Türk Dili Kurultayı’nda yaptığı konuşmada da, “Alfabe değişikliğinden sonra sürecin doğru yönetilme

Kömür santralleri "kapanmasın" diye zehir saçmaya devam edecek

Şubat ayında çevrecilerin tepkisi sonucu geri çekilen kömürlü termik santrallerin filtresiz bacayla çalışma süresini uzatan kanun teklifi yeniden meclis gündeminde. Zonguldak'taki kömürlü termik santral Pelin Ünker © Deutsche Welle Türkçe 1 Kasım'da TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda kabul edilen Dijital Hizmet Vergisi, Konaklama Vergisi, Değerli Konut Vergisi gibi düzenlemeleri de içeren kanun teklifiyle ilgili yeni bir ayrıntı daha ortaya çıktı. Kanun teklifine son anda eklenen 50'inci madde ile kömürlü termik santrallerin çevre mevzuatına uyum süresi 31 Aralık 2019'dan 30 Haziran 2022'ye kadar uzatılması planlanıyor. Buna göre kükürt giderim tesisi olmadığı için yasal sınırların üzerinde kirletici salan eski termik santraller, yasal olarak 2,5 yıl daha havayı kirletmeye devam edecek. ÖNERDİĞİMİZ LİNKLER Baskı sonuç verdi: Filtresiz termik santrallere izin çıkmadı Türkiye kömür üretiminde yeni sayfa açıyor Türkiye'