Ana içeriğe atla

Kömür santralleri "kapanmasın" diye zehir saçmaya devam edecek

Şubat ayında çevrecilerin tepkisi sonucu geri çekilen kömürlü termik santrallerin filtresiz bacayla çalışma süresini uzatan kanun teklifi yeniden meclis gündeminde.

Zonguldak'taki kömürlü termik santral
1 Kasım'da TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda kabul edilen Dijital Hizmet Vergisi, Konaklama Vergisi, Değerli Konut Vergisi gibi düzenlemeleri de içeren kanun teklifiyle ilgili yeni bir ayrıntı daha ortaya çıktı.
Kanun teklifine son anda eklenen 50'inci madde ile kömürlü termik santrallerin çevre mevzuatına uyum süresi 31 Aralık 2019'dan 30 Haziran 2022'ye kadar uzatılması planlanıyor. Buna göre kükürt giderim tesisi olmadığı için yasal sınırların üzerinde kirletici salan eski termik santraller, yasal olarak 2,5 yıl daha havayı kirletmeye devam edecek.
İlgili madde teklifi AKP'li milletvekillerinden geldi. TBMM Bütçe Komisyonu Tutanağı’na göre söz konusu maddenin eklenmesinin gerekçesi, çevre mevzuatına uymayan 10 santralin çevre yatırımlarını tamamlamadığı için kapanma tehlikesiyle karşı karşıya olması.
Çevre mevzuata uymayan 13 santral bulunuyor
Plan ve Bütçe Komisyonu'nda söz alan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Abdullah Tancan, "Ekim ayında yapılan son komisyon değerlendirmesine göre bu santrallerin bir kısmının 2019 yılı sonuna kadar bu yatırımları gerçekleştiremeyeceği tespiti söz konusu. Kimisi yatırımlara başlamış durumda, belli bir aşamaya gelmiş ve fakat bu 2019 yılı sonuna kadar bu yatırımları tamamlayamayan santrallerin 1/1/2020'de çevre mevzuatı açısından kapatılması söz konusu" dedi.
Tancan, şu anda çevre mevzuatına uymayan santral sayısının 13 olduğunu ve bunların sadece üçünün geçici faaliyet belgesi olduğunu belirtti. Söz konusu santrallerin Türkiye'nin elektrik enerjisinin yaklaşık yüzde 17-18'ini karşıladığını aktaran Tancan, bu nedenle ilave bir süre verilmesi gerektiğini söyledi.
Zonguldak'taki kömürlü termik santralin çevreye verdiği zarardan bir fotoğraf
Zonguldak'taki kömürlü termik santralin çevreye verdiği zarardan bir fotoğraf
Tancan'ın komisyonda verdiği bilgiye göre, bu santrallar, Çelikler Holding'e ait Afşin Elbistan A, Seyitömer, Tunçbilek ve Orhaneli; Ciner Enerji'ye ait Çayırhan Park; Konya Şeker Enerji'ye ait Kangal ve Soma; Limak Enerji ve İçtaş Enerji ortaklığına ait Kemerköy ve Yeniköy, Bereket Enerji'ye ait Çatalağızı ve Yatağan Termik Santrali diye sıralanıyor. Tancan, Elektrik Üretim AŞ’ye iki santralin tesislerinin ise 2020'nin başında hazır olacağını belirtti.
Gelecek hafta görüşülmesi bekleniyor
Kanun teklifinin gelecek hafta Meclis Genel Kurulu'nda görüşülmesi bekleniyor. Onaylanması durumunda da son etap olarak Cumhurbaşkanı'nın onayına sunulacak. Kanun teklifinde gündeme gelecek 50'inci maddeye göre, süre uzatımından yararlanacak santrallerin, çevre mevzuatına uyum için hazırlayacağı iş termin planını 30 Haziran 2020'ye kadar Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na sunması gerekecek.
İş termin planını Bakanlığa sunmayanlar bu süre uzatımından yararlanamazken, tesisler her dört ayda bir denetimden geçecek. Yapılan denetimlerde iş termin planına uymayan tesislerden 2872 sayılı Çevre Kanunu'nun 20'nci maddesinde yer alan ilgili idari para cezaları 20 kat artırılarak uygulanacak.
Deniz Bayram insan sağlığına zarar verilmesine olanak sağlandığı görüşünde
Deniz Bayram insan sağlığına zarar verilmesine olanak sağlandığı görüşünde
"Zehir saçılmasına olanak veren kanunu kabul etmiyoruz"
Temiz Hava Hakkı Platformu üyelerinden Greenpeace Akdeniz Program Yöneticisi avukat Deniz Bayram, DW Türkçe'ye yaptığı açıklamada, "Altı yıldır zehir saçan santrallerin 2022 yılına kadar havayı kirletmesine, insan sağlığını tehdit etmesine olanak sağlayan yeni yasa teklifini kabul etmiyoruz" dedi.
Aynı teklifin, bu yılın başında TBMM'deki tüm siyasi partilerin ortak kararıyla geri çekildiğini belirten Bayram, teklifin yeniden gündeme gelmesinin hukuka ve siyasi iradeye aykırı olduğu görüşünde. "Temiz hava ve insan sağlığı, birkaç şirketin kar payından daha önemli" diyen Bayram, şöyle devam ediyor: "TBMM buna izin vermemeli. Çevre yatırımlarını yapmayan santrallar faaliyetlerini durdurmalı."
DW Türkçe'ye konuşan İstanbul Tabip Odası Halk Sağlığı Kolu Uzmanı Nilay Etiler de yıllardan beri termik santrallerin hava kirliliğine olan katkısını dile getirdiklerini belirterek, "Düzenleme, termik santralların maliyetlerini azaltmak için alınan bir önlem olarak görünüyor. Bunun halk sağlığına zararı olur. Toplam 10 şirketin filtre maliyetini bir tarafta halk sağlığı varken karşılaştırmayız" diyor.
Türkiye'nin pek çok ilinde hava kirlilik düzeyinin arttığına işaret eden Etiler, bunda termik santrallerin da ciddi payı olduğunu söylüyor.
Santrallerin bulunduğu yerlerde partikül madde (PM2.5 ve PM10) oranının yüksek seviyelerde olduğunu aktaran Etiler, bu durumun sağlık etkilerini şöyle anlatıyor: "İçeriğinde pek çok kirletici olan küçük partiküllerin PM2.5 dediğimiz boyutu kana karışıyor. Boyutu büyük olduğu zaman ise solunum yolunda yutulabiliyor. Daha küçük boyutta olanlar akciğerlerden kana karışarak vücutta sistematik etkiler yaratıyor. Kalp damar hastalıkları, akciğer hastalıkları, kanserler, anne karnından bebeğe geçerek düşük doğum ağırlığı gibi pek çok hastalığa neden olabiliyor."
Süreç nasıl işledi?
2013 yılında, 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu'nun Geçici 8'inci Maddesi ile özelleştirme kapsamına alınan termik santrallerin rehabilitasyon ve filtrasyon sistemi kurmalarının üç yıl ertelenmesi öngörüldü.
Santrallerin özelleştirilmesinin ardından ise bu santrallara çevre yatırımlarını tamamlamaları için 2018'e kadar süre tanındı. 2016'da yapılan düzenlemeyle de bu süre Aralık 2019'a kadar uzatıldı.
Süre uzatımı teklifi, Şubat ayında da Torba Yasa Tasarısı’nın 45'inci Maddesiyle gündeme geldi. Çevre yatırımı muafiyeti süresinin Aralık 2021'e kadar uzatılmasını öngören yasa teklifinin geri çekilmesi için Temiz Hava Hakkı Platformu tarafından Change.org üzerinden 68 bin imza toplandı.
Teklif, çevre ve sağlık kuruluşlarının tepkisi sonrası Meclis'te grubu bulunan AKP, CHP, HDP, MHP ve İyi Parti'nin ortak önergesi ile geri çekildi.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

IMF Karşıtı Annenin IMF Uzmanı Kızı

Cumhuriyet Halk Partisi Parti Meclisi üyeliğine seçilen Bilkent Üniversitesi Ekonomi Bölümü Başkanı ve IMF eski ekonomisti Doç. Dr. Selin Sayek Böke , üniversitede iktisat eğitimi alma kararının hayatının en güzel hatası olduğunu söylüyor. Anne Selin Sayek Böke ile ekonomist Selin Sayek Böke arasındaki dengeyi annesinden ilham alarak koruduğunu vurgulayan Böke, "CHP'de herkesin daha mutlu, refah içinde yaşayabileceği ekonomik ortamı sağlayacak politikalar üretilmesine katkıda bulunarak bunları somutlaştırmaya katkıda bulunacağım" diyor. Dünya Bankası ve IMF kariyerine sahip, güleryüzlü ve sıkı bir makro iktisatçı olarak bilinen Selin Sayek Böke ile CHP Parti Meclisi üyeliğinden annesi Türk Tabipler Birliği eski Başkanı Füsun Sayek ile olan ilişkisine kadar birçok konuyu masaya yatırdık. Böke, 11 yaşındayken kardeşi ile 'gazetecilik oyunu' oynadıklarını, hazırladıkları gazeteye ekonomi yazılarını yazdığını paylaşıyor. Kendisini ekonomi alanına yönle

İran, Sıtkı Ayan’dan sorulur

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve oğlu Bilal Erdoğan arasında geçtiği iddia edilen ikinci telefon görüşmesinde adı geçen işadamı Sıtkı Ayan, özellikle AKP döneminde parlayan isimlerin başında geliyor. WikiLeaks belgelerinde de adı geçen Sıtkı Ayan’ın ismi İran ile yapılan ticari anlaşmalar ve yüksek devlet teşvikleriyle anılıyor.   Sivas’ın Gölova beldesinde doğup büyüyen Sıtkı Ayan, İstanbul İmam Hatip Lisesi ve Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ni bitirdi. Mesleğini icra yerine petrol işine girdi. Ayan’ın, İran ve Sudan’da petrol ve doğalgaz sahalarıyla ilgili yatırımları bulunuyor. WikiLeaks belgelerine göre ABD Ankara Büyükelçiliği’nden gönderilen kripto, Başbakan Erdoğan’ın İran’daki etkinliğini ve ilişkisini ortaya koyuyordu. ABD elçiliğinin belgesinde, 22 Şubat’ta Türk gazetelerinde İran ile Türkiye arasında müşterek bir yatırım projesi imzalandığı ve buna göre kurulacak olan yeni bir doğalgaz boru hattının, İran gazını Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşıyacağı belirtiliy

Panama Belgeleri: Hayyam Bey'in cenneti

Panama belgelerine göre Hayyam Garipoğlu, Sümerbank’a el konulmadan önce Niue’de bir şirket kurdu. Yaptığı açıklamada “Niue’nun adını bile duymadım” dedi. Panama belgelerinde, Türkiye tarihinin en büyük banka batırma olayına imzasını atan Hayyam Garipoğlu’nun da dört off-shore şirketi ile yer aldığı ortaya çıktı. Belgelere göre Garipoğlu’nun, Sümerbank davasında adı geçen Olsten Marketing Co Ltd’nin yanı sıra üç ayrı off-shore şirketi daha var. Bu şirketlerden biri Olsten Marketing’in kapatılmasından hemen sonra kurulan Niue merkezli Unitrade International Ltd olsa da Garipoğlu, Niue’nun neresi olduğunu dahi bilmediğini ifade ederek bu şirketin kendisine ait olduğunu yalanladı. Olsten, Mossfon müşterisi Sümerbank ile ilgili dava dosyasına göre Garipoğlu, Sümerbank’a el konulmadan bir gün önce, kendisine ait olan Romania International Bank’a 8 milyon dolar transfer etti, buradan da yine kendi paravan şirketi Olsten Marketing’in hesabına aktardı. Panama belgelerine göre

#ParadisePapers: Off-shore biraderler

Berat ve Serhat Albayrak’ın Çalık Holding’de yönetici olduğu dönemde holdinge bağlı çok sayıda off-shore şirketi kurulmuş. Serhat Albayrak bu şirketlerden birinin bizzat direktörü. Dünyanın dört bir yanından çok sayıda politikacı ve iş insanının off-shore bağlantılarını ortaya çıkaran Paradise Papers’ta Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın damadı Enerji Bakanı Berat Albayrak’ın ağabeyi Serhat Albayrak’ın da ismi geçiyor. Serhat Albayrak, belgelere göre Malta’da bir off-shore şirketle bağlantılı görünüyor. Frocks International Trading Ltd adlı şirkette Albayrak’ın yanı sıra Çalık Holding çalışanları Mehmet Gökdemir, Murat Tarı ve Şafak Karaaslan şirket yetkilileri arasında bulunuyor. Murat Tarı 2000-2005 yılları arasında Çalık Holding’de genel müdür olarak görev yaptı. Mehmet Gökdemir Çalık Holding’e bağlı GAP Tekstil yönetim kurulu üyesi, Şafak Karaaslan Çalık Holding’in dış ilişkiler sorumlusu. Serhat Albayrak da söz konusu dönemde Çalık Holding genel müdürlüğünü yürütüyordu.