Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Şubat, 2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

37 temel gıdada zam asgari ücretten fazla

DW Türkçe’nin analizine göre, son üç yılda TÜİK’in enflasyon sepetinde yer alan gıda maddelerinin üçte birinin fiyatı, asgari ücret artışının üzerinde arttı. Ekonomistlere gıda fiyatlarının neden düşürülemediğini sorduk. Pelin Ünker © Deutsche Welle Türkçe Türkiye'de gıda ürünlerindeki fiyat artışları nedeniyle yaşanan geçim sıkıntısı gün geçtikçe büyüyor. Gıda fiyatları uzun süredir enflasyonun üzerinde seyrediyor. Bu nedenle her yıl başında yapılan asgari ücret artışı, gıdadaki yüksek zamların gerisinde kalıyor. DW Türkçe’nin analizine göre Ocak 2018 ile Ocak 2021 arasında net asgari ücret 1603 liradan 2825.9 liraya çıkarak yüzde 76 zamlandı. Aynı dönemde Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) enflasyon sepetinde hesaplamaya dahil olan temel gıda maddelerinin üçte birinin fiyatı, asgari ücret artış oranından fazla arttı. Türkiye ortalamasına göre hesaplanan resmi veriler, Ocak 2018-Ocak 2021 arasında geçen üç yılda, 116 temel gıda maddesinden 37'sinin, asgari ücret artışı olan

Merkez Bankası’nın döviz rezervleri 43,2 milyar dolar ekside

Ekonomistlere göre kuru düşürmek için faiz artırımı yerine kasadaki dövizin kullanılması Merkez Bankası net rezervlerini eksiye çekti. Erdoğan’ın Albayrak dönemine sahip çıkmasıyla ise kurlar yeniden yükseliyor.   Pelin Ünker © Deutsche Welle Türkçe CHP’nin, Merkez Bankası’nın döviz rezervlerinin eritilmesine ilişkin iddialarıyla başlayan tartışma sürüyor. CHP İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlu, geçen yıl içerisinde Merkez Bankası'nın (TCMB) yaklaşık 128 milyar dolarlık döviz rezervinin satış yoluyla eritildiğini Meclis gündeme taşımış, görevinden istifa eden Hazine ve Maliye Eski Bakanı Berat Albayrak'ın buradaki rolünün de araştırılmasını istemişti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise önceki gün partisinin İzmir İl Kongresi’nde Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak döneminde uygulanan politikaları destekleyen açıklamalar yaptı. Erdoğan, ”Göreve geldiğimizde 23,5 milyar dolar döviz rezervi vardı Merkez Bankası’nın, şimdi 95 miyar dolar rezervimiz var” dedi. Fakat Merke

GSÜ akademisyenleri: Akademi siyasi gerilimlere alet edilmemeli

GSÜ akademisyenlerine göre, YÖK’ün Fransız akademisyenlere getirdiği B2 düzeyinde Türkçe bilme şartı, üniversitenin kuruluş anlaşmasına aykırı. Akademisyenlere göre karar, aynı zamanda eğitim hakkını da ihlal ediyor. Pelin Ünker © Deutsche Welle Türkçe Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından Galatasaray Üniversitesi’ndeki (GSÜ) Fransız hocalara çalışma ve oturma izinlerinin yenilenmesi için B2 düzeyinde Türkçe bilme şartı getirilmesine yönelik tartışmalar sürüyor. Galatasaray Üniversitesi akademisyenleri, hiçbir akademik ve kültürel kurumun siyasi gerilimlere alet edilmemesi, aksine bu kurumların barış ve dostluğun araçları olarak kullanılması gerektiğini vurgulayarak karara tepki gösteriyor. Akademisyenler, tüm tarafların lehine bir çıkış yolu bulunması amacıyla YÖK ile Fransa’nın diplomatik mercileri arasındaki müzakerelerin yeniden başlamasını talep ediyor. YÖK'ün gerekçesi mütekabiliyet YÖK, konuyla ilgili yaptığı açıklamada kararın "mütekabiliyet esasına" göre alındığı

Özlem Zengin’in sözleri nasıl yankı buldu?

AKP’li Özlem Zengin’in kadınları hedef alan sözleri partisinin mensupları tarafından eleştirilmedi. Aynı kesim, Zengin’in sözlerine ilişkin yapılan hakaret içerikli paylaşıma tepki gösterirken kadın haklarını hatırlattı. Pelin Ünker © Deutsche Welle Türkçe AKP Grup Başkanvekili ve Tokat Milletvekili Özlem Zengin’in kadınları hedef alan söylemleri sürüyor.  Geçen hafta çıplak arama konusunda yaptığı açıklamayla tepki toplayan Zengin, bu kez de katıldığı bir televizyon programında, cezaevine giren annelere ilişkin "Bu insanlar talimatla artık bebek sahibi oluyorlar, bebekli kadınlar cezaevinde var demek için" ifadelerini kullandı. Zengin'in sözleri muhalafet partileri ve kadın hakları savunucuları tarafından tepkiyle karşılandı.  "Amaç hukuktan vazgeçildiğini gizlemek" DW Türkçe’ye konuşan Eşitlik İçin Kadın Platformu‘ndan (EŞİK) Avukat Selin Nakıpoğlu, "Cezaevindeki kadınlardan bunlar diye bahsedip güç zehirlenmesi yaşayan, işaret parmağını sallayınca tüm sö

Kademeli kısıtlama sürecinde Türkiye'yi neler bekliyor?

Türkiye, Mart ayından itibaren kademeli normalleşme sürecine geçiyor. Kriterler henüz net değil. Uygulamanın nasıl hayata geçeceğini Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Toplum Bilimleri Kurulu Üyesi Prof. İlhan ile konuştuk. Pelin Ünker © Deutsche Welle Türkçe Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Çarşamba günü gerçekleştirilen Kabine toplantısının ardından  Mart ayı başında kademeli normalleşme  sürecini başlatacaklarını açıkladı. Erdoğan, vaka sayısı, aşılama oranı gibi kriterler dikkate alınarak illerin düşük, orta, yüksek, çok yüksek riskli olarak dört gruba ayrılacağını belirtti. Karar, illere göre 100 bin kişi arasındaki vaka sayısının haftalık olarak açıklanmaya başlanması adımının ardından geldi. Peki kademeli normalleşmede başka hangi kriterler dikkate alınacak, uygulama nasıl olacak? Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Toplum Bilimleri Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan ile konuştuk. "Destekleyici kriterler olacak" DW Türkçe: 100 bin kişi arasındaki vaka sayısında belirlenec