Ana içeriğe atla

Clubhouse'da düşünce özgürlüğü: Biri bizi dinliyor mu?

Türkiye'de iktidarı eleştiren sosyal medya paylaşımları suç unsuru olarak gündeme gelebiliyor. Bu ortamda Clubhouse hayatımıza girdi. Peki bu yeni platformda fikirlerin özgürce ifade edilmesi ne kadar mümkün?



Davetiye sistemiyle giriş yapılabilen sosyal medya platformu Clubhouse, Türkiye'de popülerliğini giderek artırıyor. Şu ana kadar sadece iPhone sahiplerinin kullanabildiği uygulama, siyasetten spora, sanattan toplumsal sorunlara kadar çeşitli konularda sesli sohbet imkanı sunuyor.

Uygulamaya girmek için telefon numarasıyla gerçek bir profil oluşturulması gerekiyor. Kullanıcılar, platformda dinleyici ya da bir sohbet odası oluşturarak yayıncı olarak yer alabiliyor. Ayrıca herhangi bir sohbet odasında el kaldırma işaretine tıklayan dinleyiciler, moderatör onayı alması halinde konuşmacı konumuna geçebiliyor.

Boğaziçi'ne ilişkin yayınlar

Türkiye'de şimdiye dek en fazla dinleyicinin katıldığı sohbet odaları ise Boğaziçi mezunlarının moderatörlüğünü üstlendiği ve sahadan canlı bilgi almak isteyen çok sayıda gazeteci, avukat, sanatçının katıldığı Boğaziçi Üniversitesi'ndeki direnişe yönelik yapılan yayınlar.

Peki iktidarı eleştiren sosyal medya paylaşımları nedeniyle çok sayıda kişinin yargılandığı Türkiye'de, Clubhouse üzerinden fikirlerin özgürce ifade edilmesi bir tehlike içeriyor mu?

Çarşamba sabahı Clubhouse uygulamasında Boğaziçi Üniversitesi ile ilgili yayın yapan 4 kişi birden gözaltına alındı. Öğrenciler 5-6 saat sonra serbest bırakıldı. Suçlamalara gerekçe olarak Twitter ve Instagram paylaşımları gösterilse de gözaltına alınanların, binlerce kişinin yaptığı paylaşımlardan öte bir paylaşım yapmaması ve Clubhouse dışında ortak bir kesişim noktalarının bulunmaması soru işaretlerine yol açtı.

"Ciddi rahatsızlığa dönüştü"

DW Türkçe'ye konuşan İfade Özgürlüğü Derneği kurucularından bilişim hukuku uzmanı Prof. Dr. Yaman Akdeniz, Boğaziçi öğrencilerinin neredeyse bir hafta önce hiç kimsenin farkında olmadığı yeni bir sosyal medya ağı olan Clubhouse üzerinden hem bilgi paylaşımı yapmaları hem de şikayetlerini dile getirmelerinin hükümet tarafında ciddi bir rahatsızlığa dönüştüğünü söylüyor. Öğrencilerin gözaltı sürecini yakından takip ettiklerini ifade eden Akdeniz, sorgu esnasında Clubhouse'dan hiç bahsedilmese de Clubhouse'da konuşan kişilerin hesaplarının incelendiğine dikkat çekiyor.

Bilişim hukuku uzmanı Prof. Dr. Yaman Akdeniz

Bilişim hukuku uzmanı Prof. Dr. Yaman Akdeniz

Akdeniz, "Arkadaşlarımızı serbest bırakın tweetleri sorulmuş mesela. Gayet makul bir demokratik talep diyebileceğimiz bir paylaşım. Dolayısıyla tüm bunlar birlikte değerlendirildiğinde hem öğrencileri rahatsız etmek, hem ifadeye çağırılanlar üzerinden daha geniş bir kitleye gönderilen bir mesaj var. Biz sizi 'Büyük Birader' olarak izlemeye devam ediyoruz ve siz konuştukça, organize oldukça biz de sizi ifadeye davet eder veyahut daha kötüsünü yapabiliriz mesajı gönderiliyor" diyor.

Clubhouse'u kamusal bir alan olarak değerlendirmek gerektiğini belirten Akdeniz, basın mensuplarının da yer aldığı ve 5 binden fazla kişinin katıldığı bir toplantıda polisin veya sivil polislerin bulunmasının şaşırtıcı olmayacağını söylüyor.

Clubhouse uygulaması, tüm yayınları kaydetmiyor. Sadece yayın sırasında şikayet gelen yayınları belli bir süre için kayıt ediyor. Emniyet birimlerince Twitter'dan görsel çıktı alınarak işlem yapılabildiğini belirten Akdeniz, Clubhouse'da bir yayın arşivi tutulmadığı için tespit yapmanın diğer platformlara göre daha zor olduğunu vurguluyor.

"Üçüncü cihazlarla kayıt yapılabilir"

Öte yandan Akdeniz, üçüncü cihazlarla kayıt yapmanın mümkün olduğuna dikkat çekiyor. Akdeniz, "Bir telefonun yanına bir kayıt cihazı koyarak bütün programı istersen kayıt edebilirsin. Ondan sonra sesler de deşifre edilebilir veya suç duyuruları olabilir. Cumhurbaşkanı'na hakaret ettiler, terör propagandası yapıyorlar, bilmem ne yapıyorlar diye. Dolayısıyla bundan sonraki hayatımızın bir parçası olacak ve biz kuvvetle muhtemel Clubhouse ile ilgili bir gelişme olduğunu duyacağız" görüşünü paylaşıyor.


Clubhouse'nun kullanıcı sayısı şu anda Türkiye'nin yeni sosyal medya düzenlemesi için yeterli değil. Düzenlemeye göre Türkiye'de ofis açması, dolayısıyla da kullanıcı bilgilerini Türkiye'ye taşıması istenen sosyal medya kuruluşlarının günlük en az 1 milyon kullanıcısı olması gerekiyor.

Clubhouse da o sayıları ulaştığı zaman Türkiye'de "ofis aç, verileri paylaş" çağrılarının başlayacağını ifade eden Akdeniz, engelleme girişimlerinin de olabileceğini düşünüyor.

"Hedeflenerek ifadeye çağrıldık"

Çarşamba günü gözaltına alınan Boğaziçililerden biri olan Ömer Atagül ise "Gözaltının Clubhouse ile ilgili olduğuna yüzde yüz eminim" diyor. DW Türkçe'ye konuşan Atagül, 2020 yılı mezunu olduğunu, kendisiyle birlikte gözaltına alınan üç kişinin ise halen öğrenci olduğunu söylüyor. Clubhouse'ta yaptıkları yayının başında yanlışlıkla öğrenci olarak tanıtıldığını ifade eden Atagül, "Bu yüzden beni de öğrenci sandıklarını, özellikle öğrencileri alıp onları sindirmeye çalıştıklarını düşünüyorum" diye konuşuyor.

Gözaltına alınanlardan birinin Clubhouse yayınına bağladığı bir arkadaşı olduğunu, diğerleriyle ise Clubhouse moderatörlüğü dışında hiçbir kesişim noktaları olmadığını anlatan Atagül, "Hepimiz aynı anlarda siber suçlar tarafından alındık. Hiçbir şey yapmadan fişlenerek ve hedeflenerek ifadeye çağrıldık" diyor.

Atagül, kendilerine Clubhouse ile ilgil hiçbir şey sorulmadan sosyal medya paylaşımlarının görselleri üzerinden "Bir örgütle bağlantın var mı?", "Boğaziçi veya Kadıköy eylemine çağrı yaptın mı?" gibi sorularla karşılaştıklarını belirtiyor.

Dosyasında sadece 'arkadaşlarımız serbest bırakılsın' diye beş bin kişinin retweetlediği bir tweeti alıntıladığı bir paylaşımı ya da 10 bin kişinin de retweetlediği bir retweetin yer aldığını ifade eden Atagül, "Bütün arkadaşlarımız bizden daha çok ya da biz kadar zaten aynı paylaşımları yapıyordur. Çünkü bizim paylaşımlarımızda ekstra yorum yapabilecek hiçbir durum yok" diye konuşuyor.

"Öğrencilerin sesi oluyoruz"

Clubhouse üzerinden yayın yapmaya devam edeceklerini söyleyen Atagül, direnişin asıl temsilcileri olan öğrencilere destek olmak, seslerini duyurmak için bu yayınları yaptıklarını söylüyor. Atagül, "Rektörün ‘ben devleti temsil ediyorum bana yapılan bir şey devlete yapılmıştır' gibi açıklamaları bizim bu yayınlarımız sayesinde duyuruldu aslında. Avukata ihtiyacı olan, arkadaşına ulaşamayan, adliyeden bilgi isteyen oluyor. Hem doğru bilgi akışını sağlıyoruz, hem gündem yaratıyoruz, hem de böylelikle siyasilerin üzerinde bir baskı oluşuyor" diyor.

Boğaziçi Üniversitesi'ne ilişkin yayınlara Boğaziçi mezunları, mezun dernekleri, öğrenci kulüpleri başkanları, öğrenciler, avukatlar ve gazeteciler bağlanıyor.

Teyit.org kurucusu gazeteci Mehmet Atakan Foça

Teyit.org kurucusu gazeteci Mehmet Atakan Foça

Clubhouse'u aktif bir şekilde kullanan teyit.org kurucusu gazeteci Mehmet Atakan Foça da bu platformun da en az Twitter, Instagram ve Facebook kadar kamusal bir alan olduğunu belirterek herhangi kamuya açık platformun otorite tarafından dinlenmemesini çok mümkün görmüyor. Foça, "Bir şekilde mutlaka örgütlenme için de kullanılacaktır. Kullanılsın, ne var ki bunda? Kamusal alan olan her dijital platform örgütlenme için de kullanılır, seks için de kullanılır, sadece sohbet etmek için de kullanılır. Dolayısıyla bunu sadece tek bir perspektiften görüp burası insanların örgütlenmesini kolaylaştırıyor diye uygulamanın tepesine çökmek de, o uygulamayı kullanmayı bırakmak da ya da uygulamanın suyunu çıkarmak da saçma. Bunun bir dengesi muhakkak vardır. O dengeyi gözetmek ve bulmak lazım" görüşünü paylaşıyor.

"Pandemideki ihtiyaçları karşıladı"

Foça'ya göre Clubhouse'un ne kadar kamu çıkarı gözeten bir kamusal alan olacağını ise geliştiriciler ve platformun sahibi olan şirketlerin trollere karşı veya ses kaydı almaya ilişkin uygulayacağı politikalar belirleyecek.

Pandemide karşılanamayan tanışma, sohbet etme, farklı şeyler öğrenme gibi ihtiyaçların Clubhouse üzerinden sağlanabildiğini belirten Foça, uygulamanın bu kadar hızlı kullanıcı kazanmasının nedenini de buna bağlıyor. Bu dönemde görüntülü konuşma uygulamalarının çok fazla kullanımının zoom yorgunluğuna yol açtığını da ifade eden Foça, "Ama sesli konuşma odası pratiği aslında telefonla konuşmaya da benzediği için ve hep alışkın olduğumuz bir uygulama da olduğu için birden tanıdık bilindik bir şey olarak karşımıza çıktı. Ve çok da tuttu" diye konuşuyor. Foça'ya göre pandemi sona erse de Clubhouse ve dijital ortamdaki bu tarz sohbetlerin ömrü uzun olacak.

Clubhouse'da düşünce özgürlüğü: Biri bizi dinliyor mu? - DW Türkçe










Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

IMF Karşıtı Annenin IMF Uzmanı Kızı

Cumhuriyet Halk Partisi Parti Meclisi üyeliğine seçilen Bilkent Üniversitesi Ekonomi Bölümü Başkanı ve IMF eski ekonomisti Doç. Dr. Selin Sayek Böke , üniversitede iktisat eğitimi alma kararının hayatının en güzel hatası olduğunu söylüyor. Anne Selin Sayek Böke ile ekonomist Selin Sayek Böke arasındaki dengeyi annesinden ilham alarak koruduğunu vurgulayan Böke, "CHP'de herkesin daha mutlu, refah içinde yaşayabileceği ekonomik ortamı sağlayacak politikalar üretilmesine katkıda bulunarak bunları somutlaştırmaya katkıda bulunacağım" diyor. Dünya Bankası ve IMF kariyerine sahip, güleryüzlü ve sıkı bir makro iktisatçı olarak bilinen Selin Sayek Böke ile CHP Parti Meclisi üyeliğinden annesi Türk Tabipler Birliği eski Başkanı Füsun Sayek ile olan ilişkisine kadar birçok konuyu masaya yatırdık. Böke, 11 yaşındayken kardeşi ile 'gazetecilik oyunu' oynadıklarını, hazırladıkları gazeteye ekonomi yazılarını yazdığını paylaşıyor. Kendisini ekonomi alanına yönle

İran, Sıtkı Ayan’dan sorulur

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve oğlu Bilal Erdoğan arasında geçtiği iddia edilen ikinci telefon görüşmesinde adı geçen işadamı Sıtkı Ayan, özellikle AKP döneminde parlayan isimlerin başında geliyor. WikiLeaks belgelerinde de adı geçen Sıtkı Ayan’ın ismi İran ile yapılan ticari anlaşmalar ve yüksek devlet teşvikleriyle anılıyor.   Sivas’ın Gölova beldesinde doğup büyüyen Sıtkı Ayan, İstanbul İmam Hatip Lisesi ve Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ni bitirdi. Mesleğini icra yerine petrol işine girdi. Ayan’ın, İran ve Sudan’da petrol ve doğalgaz sahalarıyla ilgili yatırımları bulunuyor. WikiLeaks belgelerine göre ABD Ankara Büyükelçiliği’nden gönderilen kripto, Başbakan Erdoğan’ın İran’daki etkinliğini ve ilişkisini ortaya koyuyordu. ABD elçiliğinin belgesinde, 22 Şubat’ta Türk gazetelerinde İran ile Türkiye arasında müşterek bir yatırım projesi imzalandığı ve buna göre kurulacak olan yeni bir doğalgaz boru hattının, İran gazını Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşıyacağı belirtiliy

Panama Belgeleri: Hayyam Bey'in cenneti

Panama belgelerine göre Hayyam Garipoğlu, Sümerbank’a el konulmadan önce Niue’de bir şirket kurdu. Yaptığı açıklamada “Niue’nun adını bile duymadım” dedi. Panama belgelerinde, Türkiye tarihinin en büyük banka batırma olayına imzasını atan Hayyam Garipoğlu’nun da dört off-shore şirketi ile yer aldığı ortaya çıktı. Belgelere göre Garipoğlu’nun, Sümerbank davasında adı geçen Olsten Marketing Co Ltd’nin yanı sıra üç ayrı off-shore şirketi daha var. Bu şirketlerden biri Olsten Marketing’in kapatılmasından hemen sonra kurulan Niue merkezli Unitrade International Ltd olsa da Garipoğlu, Niue’nun neresi olduğunu dahi bilmediğini ifade ederek bu şirketin kendisine ait olduğunu yalanladı. Olsten, Mossfon müşterisi Sümerbank ile ilgili dava dosyasına göre Garipoğlu, Sümerbank’a el konulmadan bir gün önce, kendisine ait olan Romania International Bank’a 8 milyon dolar transfer etti, buradan da yine kendi paravan şirketi Olsten Marketing’in hesabına aktardı. Panama belgelerine göre

#ParadisePapers: Off-shore biraderler

Berat ve Serhat Albayrak’ın Çalık Holding’de yönetici olduğu dönemde holdinge bağlı çok sayıda off-shore şirketi kurulmuş. Serhat Albayrak bu şirketlerden birinin bizzat direktörü. Dünyanın dört bir yanından çok sayıda politikacı ve iş insanının off-shore bağlantılarını ortaya çıkaran Paradise Papers’ta Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın damadı Enerji Bakanı Berat Albayrak’ın ağabeyi Serhat Albayrak’ın da ismi geçiyor. Serhat Albayrak, belgelere göre Malta’da bir off-shore şirketle bağlantılı görünüyor. Frocks International Trading Ltd adlı şirkette Albayrak’ın yanı sıra Çalık Holding çalışanları Mehmet Gökdemir, Murat Tarı ve Şafak Karaaslan şirket yetkilileri arasında bulunuyor. Murat Tarı 2000-2005 yılları arasında Çalık Holding’de genel müdür olarak görev yaptı. Mehmet Gökdemir Çalık Holding’e bağlı GAP Tekstil yönetim kurulu üyesi, Şafak Karaaslan Çalık Holding’in dış ilişkiler sorumlusu. Serhat Albayrak da söz konusu dönemde Çalık Holding genel müdürlüğünü yürütüyordu.