Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ocak, 2015 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Syriza'nın zaferi kelebek etkisi yaratabilir

Yunanistan’da  Syriza  zaferi Avrupa’nın tek para birliği ve kemer sıkma tedbirleri için de bir milat niteliğinde. Yüksek işsizlik ve durgunluğa yol açan AB politikalarına karşı Yunan halkının talepleri dalga dalga diğer ülkelere de yayılabilir. Yunanistan’daki seçimlerde Radikal Sol Koalisyon Syriza ’nın kazanması Avrupa Birliği hatta Avrupa için ilkleri teşkil ediyor. Avrupa’da ilk kez radikal sol bir parti iktidara gelirken, bu ayrıca kemer sıkma paketleri ve Avro birliğinin başarısızlığının seçimlere önemli bir yansıması olarak tarihe geçti. Almanya başta olmak üzere kreditörler, sol eğilimin dalga dalga diğer ülkelere de yayılmasından endişe ediyor. Kemer sıkma politikaları ve tek para sistemi Avrupa’nın yoksul ülkelerine deflasyon ve yüksek işsizlik olarak geri döndü. Yunanistan’ın 2008 yılında yüzde 110’luk bir GYSH/borç oranı vardı. Kemer sıkmayla birlikte borç da işsizlik de arttı. Ülkede kamu borçlarının gayri safi yurtiçi hasılaya oranı 2014’ün üçüncü çeyreğ

Türkiye en büyük pazarını kaybetmek üzere

Türkiye, Avro’nun tarihi düşük seviyelere inmesi nedeniyle en büyük pazarı olan Avrupa’yı kaybetme riskiyle karşı karşıya Geçen yıl rubledeki değer kaybı nedeniyle 1 milyar dolar kaybeden Türk ihracatçısının başı yine kurla dertle. Deflasyonla mücadele eden Avrupa’da parasal genişleme sonrası  Avro/dolar  1.12’nin altına inerken Türkiye’nin ihraç birim fiyatları da yükseldi. Yıllık en az 8 milyar dolarlık kayıp bekleniyor. Rusya ve Ortadoğu pazarında jeopolitik riskler nedeniyle sıkıntılar yaşayan Türkiye şimdi de Avrupa’da pazar kaybetme riskiyle karşı karşıya. 2013 ve 2014 yıllarında ortalama 1.32 seviyelerinde olan  Avro/dolar paritesi , dün Eylül 2013’ten beri ilk kez 1.12 seviyesinin altına indi. Avro/TL de 2.6065 ile  20 Ağustos  2013’ten bu yana en düşük seviyesini gördü. Avro’daki bu düşüş, Türkiye açısından ihraç birim fiyatlarına baskı oluşturuyor. Her ne kadar parasal genişleme sonrası Avrupa’da toparlanma umudu doğsa da  Türk Lirası Avro ’ya karşı değe

Stiglitz: Yolsuzluğu çözmek için basın özgürlüğü şart

Nobel ödüllü ekonomist Stiglitz, basın özgürlüğünün yolsuzlukla mücadelenin en önemli parçası olduğunu vurguladı. Demokratik hesap verilebilirliğin önemine dikkat çeken Stiglitz, “Türkiye temel hak ve özgürlükler konusunda kaygıyla izleniyor. İş dünyası böyle bir yere yatırım yapmak istemez” dedi. Nobel ödüllü ekonomist Prof.  Joseph Stiglitz , Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın insan hakları, basın özgürlüğü gibi konularda eleştirildiğine dikkat çekerek Türkiye’de son bir buçuk yıldır olanların Batı’nın tepkisini çektiğine bunun da yurtdışından gelecek yatırımları azaltarak ekonomiyi olumsuz etkileyeceğine dikkat çekti. Stiglitz, gazetemize verdiği röportajda, Türkiye’nin gündeminden düşmeyen yolsuzlukların ise basın özgür olmadan azaltılamayacağını vurguladı. Kolombiya Üniversitesi’nde ders veren ve aynı zamanda Amerika’da Bill Clinton hükümetinin ekonomi başdanışmanı olan ünlü ekonomist, yolsuzlukların azaltılabilmesi için yapılması gerekenleri şöyle sıraladı

Sadece Merkez'le sorunu çözemezsiniz

Stiglitz : Tek odak noktası faiz indirimi olmamalı. Devlet insana ve üretime yatırım yapmalı Nobel ödüllü ekonomist Joseph Stiglitz , AKP hükümetinin son bir yıldır dilinden düşmeyen 'Merkez faizi indirip büyümeyi desteklesin' söyleminin doğru olmadığını belirterek "Bu sadece Merkez Bankası'nın işi değil. Bir tek emlak sektörüyle sürdürülebilir bir büyüme sağlanamaz. Sanayiye, tarıma, altyapıya, sağlığa ve eğitime yatırım yapılmalı. Devlet bunları desteklemeli. Büyüme stratejisi dengeli olmalı" dedi. Nobel Ödüllü ekonomist Joseph Stiglitz AKP hükümetinin son bir yıldır dilinden düşmeyen 'Merkez faizi indirip büyümeyi desteklesin' söyleminin doğru bir yaklaşım olmadığını belirterek " Büyüme için tek odak noktası faiz indirimi olamaz. Son 10 yılda iyi bir büyüme sağladınız ama bunun pek çoğu emlak piyasası ve inşaattan geldi. ABD'de de 2008 krizinden önce büyümenin üçte ikisi emlağa dayalıydı ve bu sürdürülebilir olmadı. Denge

Piyasa Notları: Gözler "Bağımsızlık" ve Faizde

Bu hafta yurt içi piyasaların gözü kulağı Merkez Bankası’nda olacak. Merkez Bankası Para Politikası Kurulu salı günü toplanıyor. Ekonomistlerin büyük bir kısmı Merkez’in bu ayki toplantıda zaten faizi indirmesini bekliyordu. Bunun nedeni ise düşen petrol fiyatlarının enflasyonu aşağı çekecek olma ihtimalinin artması. Ancak şöyle bir risk var. İndirim karşısında kurların yükselmesi durumunda mevcut indirimin etkileri olumsuz olacak. Bu ihtimal ise Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın geçtiğimiz cuma günü yaptığı açıklamalarla kuvvetlendi. Erdoğan, uluslararası yatırımcılar nezdinde zaten bağımsızlığı konusunda soru işaretleri olan TCMB için zehir zembelek açıklamalarda bulundu. Dünyada herkesin faizleri indirdiğini belirterek “Ey Merkez Bankası daha neyi bekliyorsun? Gerekirse çağırıp kendileriyle de konuşacağım. Bu iş böyle yürümez. Merkez bağımsızsa ben de bağımsızım” dedi. Erdoğan’ın ardından Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci de Merkez’i eleştirdi. Hürriyet Gazetesi yazarı Va

Çeyiz BES'lenecek

BES’e yüzde 25 devlet katkısı azaltılıp Davutoğlu’nun açıkladığı çeyiz parası fonlanacak. Bireysel Emeklilik Sistemi’ne (BES) devlet katkısının bu yıl aynı şekilde devam edip etmeyeceği tartışılırken sektör temsilcilerine göre sistemden kısmi çıkış kolaylaştırılıp buradaki parayı çeyiz hesabına yönlendirmenin önü açılacak. Bu noktada BES’e devlet desteğinin azaltılacağı  da konuşulanlar arasında. Buna göre devlet katkısı BES ile çeyiz hesabı arasında paylaştırılacak. BES’e devlet katkısı yüzde 25 iken çeyiz hesabı için yüzde 15 civarı olarak duyurulmuştu. Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun 8 Ocak’ta açıkladığı Aile ve Nüfusun Korunması Programı kapsamında 18 yaşından sonra çocuklar tarafından kullanılacak bir tasarruf hesabı (çeyiz hesabı) açılacağı ve devletin buna yüzde 15 civarında katkı yapacağı belirtilmişti. Ancak programın nasıl fonlanacağı konusu  belirsiz kalmıştı. Sektör temsilcilerine göre BES’e katkı azaltılıp çeyiz hesabına katkı buradan fonlanabilir.

Akla Akla Bitmemiş

Yolsuzluk ve rüşvet skandallarıyla sarsılan Türkiye, kara para aklama konusunda da pek çok ülkeyi geride bıraktı. Küresel Finansal Dürüstlük Örgütü’nün çalışmasına göre 2003- 2012 yılları arasında Türkiye’den 35 milyar 601 milyon dolar yasadışı yollarla yurtdışına çıkarılarak aklandı. Türkiye kara para aklamada 145 ülke arasında 26. sırada yer aldı. Yolsuzluğa karşı uluslararası duyarlılığı artırmaya yönelik çalışmalar yapan ABD’li Global Financial Integrity’nin (Küresel Finansal Dürüstlük Örgütü - GFI) Aralık 2014’te yayımlanan “Gelişen Ülkelerden Yasa Dışı Sermaye Akımları” raporuna göre, 2003-2012 yılları arasında geçen 10 yıllık süreçte gelişen ülkelerden çıkan yasa dışı sermaye akışı 6.6 trilyon dolara ulaştı. Buna göre bu ülkelerde aklanan para miktarı her yıl yüzde 9.4 arttı. Sadece 2012’de 991.2 trilyon dolar yasa dışı yollarla gelişen ülkelerden çıkıp kayıplara karıştı. 2003’te bu rakam 297.4 milyar dolardı. Özetle yasa  oranla 3 katından fazla arttı.

Türkiye İran'ın Gerisinde

AKP, hazırladığı ‘Aile Paketi’ ile milyonlarca kadını eve mahkûm etmeye hazırlanırken 2012-2013 verileri baz alınarak hazırlanan ILO’nun ‘İş Hayatında ve Yönetimde Kadın Raporu’na göre Türkiye, toplam yüzde 12.2 kadın yönetici oranı ile 128 ülke arasında 94. sırada yer aldı. Türkiye ise İran, Filistin, Endonezya, Zimbabwe gibi ülkelerin gerisinde kaldı. Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) İş Hayatında ve Yönetimde Kadın Raporu, Türkiye’de kadın yönetici sayısının yeterince artırılamadığını gözler önüne serdi. AKP’nin hazırladığı ve milyonlarca kadının iş hayatını tehlikeye sokacak Aile Paketi düzenlemesi tartışmalara neden olurken, ILO’nun raporu Türkiye’de kadının mevcut şartlarda bile çalışma hayatında yeterince yer bulamadığını gösteriyor. 2012 ve 2013 verileri baz alınarak hazırlanan ve 12 ocak 2015’te yayımlanan rapora göre Türkiye’de 2000-2012 arasında kadın yönetici sayısı yüzde 5’ten az arttı. Toplam kadın yöneticiler dikkate alındığında yüzde 12.2’lik oranla 1

İş Umudu Olmayan Televizyon İzliyor

American Time Use Survey, işi olmayan Amerikalıların dakika dakika bir gününü nasıl geçirdiğini araştırdı. İşsiz Amerikalılar zamanını iş aramaktan çok TV izlemek ve ev işleriyle geçiriyor. American Time Use Survey anketi, Amerikalıların iş aramaktan çoktan vazgeçtiğini ortaya koydu. Dünyanın en büyük ekonomisinde işsizlik oranı aralıkta yüzde 5.6 ile Haziran 2008’den beri en düşük seviyeyi görmüştü. Ancak ülkede istihdam rakamları kuvvetli gelse de imkânların yetersizliğinden dolayı pek çok kişi iş aramaktan vazgeçiyor ve bu nedenle istatistiklere dahil olmuyor. Amerika’da 30 milyona yakın işsiz var. En çok erkekler... 25-54 yaş arasındaki 294 erişkin Amerikalıyla yapılan ankete göre, işsizler daha çok ev işleriyle meşgul oluyor. Erkek işsizler zamanını televizyon izlemekle geçirirken kadınlar yakınlarının bakımıyla uğraşıyor. Gününün büyük kısmını televizyon izlemekle geçiren 65 kişiden 46’sı erkek, 19’u kadın. Yine kadınlar günün 6 saatini ev işleriyle geçirirken e

Piyasa Notları: Sorunlar su yüzüne çıkıyor

Uluslararası piyasalarda küresel büyümedeki yavaşlamanın yarattığı endişe derinleşirken, geçen hafta Yunanistan’ın erken seçime gitmesiyle birlikte borç sorunu yeniden gündeme oturdu. Rusya ile ilgili sorunlar ise sürüyor. Rus hükümeti banka kurtarmalarına devam etse de  dolar/Ruble yeniden 59 seviyesine yaklaştı. ABD ekonomisi daha iyi performans göstererek büyük ekonomiler arasında ayrışırken, Avrupa’daki sorunlar her gün biraz daha su yüzüne yaklaşıyor.   Cuma günü Türkiye ve Avrupa ülkelerinde açıklanan  İmalat Satınalma Yöneticisi (PMI)  verileri beklentilerin altında kaldı  . Avrupa Merkez Bankası  (ECB) Başkanı  Mario Draghi , bankanın fiyat istikrarını koruma görevini yerine getirememe riskinin şu anda, altı ay öncesine göre daha yüksek olduğunu söyledi. (ECB toplantısı 22 Ocak’ta yapılacak.)  Tüm bunlar Avrupa’da yeni desteklere ihtiyaç duyulabileceği beklentilerini beraberinde getirdi. Avro/dolar paritesi 4.5 yılın en düşük seviyesine gerilerken,