Ana içeriğe atla

Yoksulun evine el koyup satacaklar


Türkiye ‘inşaat odaklı büyüme’ konusunda bir basamak daha atlayarak ‘imar borsası’ devrine geçiyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından hazırlanan yeni yasa taslağına göre kentsel dönüşüm alanındaki parseller sertifikalandırılacak. Bu sertifikalar borsada alınıp satılabilecek. Büyük inşaat şirketleri kazanırken olan evlerine el konan vatandaşlara olacak.





İmar Hakkı Transferi (İHT) sistemi, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından hazırlanan 67 maddelik yeni “torba” yasa taslağı ile yeniden gündeme geldi. Yasa taslağında 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 13. maddesi, 4. madde ile yeniden düzenleniyor. Taslağın hayata geçmesiyle kurulacak “imar borsası” ile yoksullar kent dışına itilirken büyük inşaat şirketleri kârına kâr katacak. İHT sistemi sadece kentsel dönüşüm süreçleri için değil, aynı zamanda HES projeleri ya da meraların özelleştirilmesi gibi alanlarda da uygulanabilecek.


New York Üniversitesi’nden Dr. Ümit Akçay’ın verdiği bilgiye göre kentsel dönüşüm alanındaki parsel sahibi, İHT modelinden yararlanmak istediğinde kendisine imar hakkına dayalı bir sertifika verilecek. Parsel sahibi bu sertifikayı isterse hemen bunu almak isteyenlere satarak bu hakkını paraya çevirebilecek. İsterse elinde tutarak değerlenmesini bekleyebilecek, hatta miras bırakabilecek. İsterse de bu sertifikaların alım-satımının gerçekleşmesi için kurulacak olan emlak borsasına yatırarak işlem görmesini sağlayabilecek.


İnşaat odaklı birikim hızlanacak

İHT sisteminin, tam da Türkiye’de “inşaat odaklı birikim” sürecinde bazı tıkanıklıklar yaşandığı bir dönemde devreye sokulduğuna işaret eden Akçay, “Bu yeni modelin en önemli sonuçlarından biri de Türkiye’de finans sektörüyle inşaat sektörü arasındaki bütünleşmenin hızlanması olacak. 6.5 milyon konutu içeren dev bir kentsel dönüşüm projesinden bahsettiğimize göre, sertifikaların yani yeni bir tür türev ürünün işlem göreceği yeni bir borsanın kurulması finans sektörü için yeni bir pazar anlamına gelecek. Bu da işler iyi gittiğinde hem konut yapımının hızlanması hem de finansal kârların artması demek. Ancak bu bütünleşme, inşaat sektöründe herhangi bir sebeple başlayabilecek olan
bir olumsuzluğun hızla finans alanına atlamasını da kolaylaştırabilir” dedi.

Kamulaştırma değil rantlaştırma

Dr. Akçay’ın verdiği bilgiye göre taslak, kentsel dönüşüm alanlarında ya da ‘Kanal İstanbul’ gibi mega projelerde karşılaşılan sorunların aşılması için, bu alandaki gayrimenkullerin kamulaştırılmasını öngörüyor. Ancak kamulaştırma karşılığında bu gayrimenkuller sertifikalandırılarak menkulleştirilecek. Burada kamulaştırma, finansallaşmanın derinleştirilmesini teşvik eden bir uygulama olarak yeniden tanımlanıyor. Bu kamulaştırmanın, kamu yararına yapılan bir uygulamadan çok piyasa yararına yeniden tanımlanması anlamına geliyor. Akçay “Bu yeni uygulamanın en temel sorunu, insanları piyasa güçleri karşısında savunmasız bırakması ve kişilerin kaderini piyasanın kaderine bağlamasıdır” dedi.


Dünyada İHT ile ilgili farklı uygulamaların olduğunu söyleyen Ümit Akçay “ABD’de bazı eyaletlerde İHT sistemi koruma alanlarında kalan mülklerin transferi gibi doğal, arkeolojik ya da tarihi önemi olan alanların düzenlenmesinde kullanılırken New York’ta kentsel dönüşüm projeleri çerçevesinde uygulandı. Hindistan’daki Bombay kentsel düzenleme çalışmalarında da bu sistemin kullanıldığını görüyoruz. Ancak tek tip bir modelden söz etmek zor. Söyleyebileceğimiz, İHT sisteminin, piyasa temelli kentsel dönüşüm projelerinde kullanılmasının genellikle ev sahipleri açısından olumsuz sonuçlar doğurduğu ve özellikle de yoksulların kent mekânının kıyısına itilmeleriyle sonuçlandığı” diye konuştu.


Kazanan dev şirketler

Eğer taslak hayata geçerse bu sertifikaların işlem göreceği bir emlak borsası kurulması öngörülüyor. Bu tip bir borsa kurulduğunda, nasıl ki Borsa İstanbul’a belli başlı büyük yerli ve yabancı yatırımcılar yön veriyorsa, emlak borsasına da büyük emlak şirketleri yön verecek. İmar hakkı sertifikasını borsaya yatıran bir yurttaş için, büyük oyuncular arasında eriyip gitme, sertifikasının değerinin sürekli dalgalanması gibi riskler ortaya çıkacak. Dolayısıyla bu süreçte kazananın büyük inşaat firmaları, kaybedenin de evlerine sertifika karşılığında el konan yurttaşlar olacağını öngörebiliriz.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

IMF Karşıtı Annenin IMF Uzmanı Kızı

Cumhuriyet Halk Partisi Parti Meclisi üyeliğine seçilen Bilkent Üniversitesi Ekonomi Bölümü Başkanı ve IMF eski ekonomisti Doç. Dr. Selin Sayek Böke , üniversitede iktisat eğitimi alma kararının hayatının en güzel hatası olduğunu söylüyor. Anne Selin Sayek Böke ile ekonomist Selin Sayek Böke arasındaki dengeyi annesinden ilham alarak koruduğunu vurgulayan Böke, "CHP'de herkesin daha mutlu, refah içinde yaşayabileceği ekonomik ortamı sağlayacak politikalar üretilmesine katkıda bulunarak bunları somutlaştırmaya katkıda bulunacağım" diyor. Dünya Bankası ve IMF kariyerine sahip, güleryüzlü ve sıkı bir makro iktisatçı olarak bilinen Selin Sayek Böke ile CHP Parti Meclisi üyeliğinden annesi Türk Tabipler Birliği eski Başkanı Füsun Sayek ile olan ilişkisine kadar birçok konuyu masaya yatırdık. Böke, 11 yaşındayken kardeşi ile 'gazetecilik oyunu' oynadıklarını, hazırladıkları gazeteye ekonomi yazılarını yazdığını paylaşıyor. Kendisini ekonomi alanına yönle

İran, Sıtkı Ayan’dan sorulur

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve oğlu Bilal Erdoğan arasında geçtiği iddia edilen ikinci telefon görüşmesinde adı geçen işadamı Sıtkı Ayan, özellikle AKP döneminde parlayan isimlerin başında geliyor. WikiLeaks belgelerinde de adı geçen Sıtkı Ayan’ın ismi İran ile yapılan ticari anlaşmalar ve yüksek devlet teşvikleriyle anılıyor.   Sivas’ın Gölova beldesinde doğup büyüyen Sıtkı Ayan, İstanbul İmam Hatip Lisesi ve Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ni bitirdi. Mesleğini icra yerine petrol işine girdi. Ayan’ın, İran ve Sudan’da petrol ve doğalgaz sahalarıyla ilgili yatırımları bulunuyor. WikiLeaks belgelerine göre ABD Ankara Büyükelçiliği’nden gönderilen kripto, Başbakan Erdoğan’ın İran’daki etkinliğini ve ilişkisini ortaya koyuyordu. ABD elçiliğinin belgesinde, 22 Şubat’ta Türk gazetelerinde İran ile Türkiye arasında müşterek bir yatırım projesi imzalandığı ve buna göre kurulacak olan yeni bir doğalgaz boru hattının, İran gazını Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşıyacağı belirtiliy

Panama Belgeleri: Hayyam Bey'in cenneti

Panama belgelerine göre Hayyam Garipoğlu, Sümerbank’a el konulmadan önce Niue’de bir şirket kurdu. Yaptığı açıklamada “Niue’nun adını bile duymadım” dedi. Panama belgelerinde, Türkiye tarihinin en büyük banka batırma olayına imzasını atan Hayyam Garipoğlu’nun da dört off-shore şirketi ile yer aldığı ortaya çıktı. Belgelere göre Garipoğlu’nun, Sümerbank davasında adı geçen Olsten Marketing Co Ltd’nin yanı sıra üç ayrı off-shore şirketi daha var. Bu şirketlerden biri Olsten Marketing’in kapatılmasından hemen sonra kurulan Niue merkezli Unitrade International Ltd olsa da Garipoğlu, Niue’nun neresi olduğunu dahi bilmediğini ifade ederek bu şirketin kendisine ait olduğunu yalanladı. Olsten, Mossfon müşterisi Sümerbank ile ilgili dava dosyasına göre Garipoğlu, Sümerbank’a el konulmadan bir gün önce, kendisine ait olan Romania International Bank’a 8 milyon dolar transfer etti, buradan da yine kendi paravan şirketi Olsten Marketing’in hesabına aktardı. Panama belgelerine göre

#ParadisePapers: Off-shore biraderler

Berat ve Serhat Albayrak’ın Çalık Holding’de yönetici olduğu dönemde holdinge bağlı çok sayıda off-shore şirketi kurulmuş. Serhat Albayrak bu şirketlerden birinin bizzat direktörü. Dünyanın dört bir yanından çok sayıda politikacı ve iş insanının off-shore bağlantılarını ortaya çıkaran Paradise Papers’ta Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın damadı Enerji Bakanı Berat Albayrak’ın ağabeyi Serhat Albayrak’ın da ismi geçiyor. Serhat Albayrak, belgelere göre Malta’da bir off-shore şirketle bağlantılı görünüyor. Frocks International Trading Ltd adlı şirkette Albayrak’ın yanı sıra Çalık Holding çalışanları Mehmet Gökdemir, Murat Tarı ve Şafak Karaaslan şirket yetkilileri arasında bulunuyor. Murat Tarı 2000-2005 yılları arasında Çalık Holding’de genel müdür olarak görev yaptı. Mehmet Gökdemir Çalık Holding’e bağlı GAP Tekstil yönetim kurulu üyesi, Şafak Karaaslan Çalık Holding’in dış ilişkiler sorumlusu. Serhat Albayrak da söz konusu dönemde Çalık Holding genel müdürlüğünü yürütüyordu.