Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ocak, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Deprem vergilerine ne oldu?

Kasım 1999’dan bu yana devletin tahsil ettiği deprem vergileri toplamı 72 milyar lirayı geçiyor. Elazığ depreminden sonra da bu vergilere ne olduğu sorusu gündeme geldi. Hükümet eleştirilere tepkili. Elazığ’da meydana gelen 6.8 büyüklüğündeki depremin ardından son 20 yıldır alınan deprem vergileri nereye gittiği sorusu gündeme geldi. Tartışmayı fitilleyen Kızılay Başkanı Kerem Kınık'ın, depremin hemen ardından kişisel sosyal medya hesabı üzerinden paylaştığı ve kısa bir süre sonra sildiği "Destekleriniz için deprem yazın 2868'e SMS yollayın. 10 TL katkıda bulunun. Dilediğiniz kadar gönderebilirsiniz. Gün dayanışma günü” mesajı oldu. Kınık'ın paylaşımına tepki gösteren, aralarında çok sayıda sanatçı, akademisyen ve gazetecinin yer aldığı sosyal medya kullanıcıları, "Deprem için şimdiye dek toplanan paralar ne oldu?” sorusunu sordu. Hükümetten tepki Bu eleştiriler, bazı medya kuruluşları tarafından provokasyon olarak adlandırılırken hükümet kanadın

Bolu’nun verimli tarlaları Karayolları’na teslim

Bolu’da birinci sınıf verimli tarım arazilerinin üzerinden çevre yolu geçirilmesi gündemde. Belediyenin de karşı çıktığı proje için Karayolları Genel Müdürlüğü yetki aldı. Bölge istimlak edilecek. Pelin Ünker © Deutsche Welle Türkçe Türkiye'de doğayı ve yaşam alanlarını tehdit eden inşaat projelerine bir yenisi daha eklendi. Bolu’da yapılması planlanan Güney Çevre Yolu Projesi çevre halkının tüm itirazlarına rağmen gündemde. Proje aslında 2015 yılına dayanıyor. Dönemin AKP'li Belediye Başkanı Alaaddin Yılmaz, AA’ya verdiği röportajda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a projeden bahsettiğini ve istimlak konusunda destek istediğini anlatıyor. 2015’te yapılması planlanan ihale iptal ediliyor. 2017’de yeni bir ihaleye çıkılıyor. Daha önceki planlardan farklı olarak projenin zeminden değil 12 metre yükseklik üzerinden ve 70 metre yol genişliğinde yapılması kabul ediliyor. Belediye projeye karşı Bu arada İmar Kanunu’nun 18'inci maddesine göre belediye, proje

Kanal İstanbul: Yatırımcıda rant sevinci, köylerde endişe var

Türkiye, son günlerde tek bir konuyu konuşuyor: Kanal İstanbul. Projenin ÇED raporu tüm tepkilere rağmen onaylandı. Peki 7 yılda tamamlanması planlanan Kanal İstanbul projesi, İstanbul kentini nasıl etkileyecek? DW Türkçe ekibi olarak Kanal İstanbul güzergâhına gidip konuyu uzmanlarla yerinde değerlendirdik. Projenin geçeceği güzergâhta bulunan ve şimdilerde mahalle olan yedi köyde, yok olma tehlikesi altındaki doğayı görüntüledik. 2011’den beri konuşulan proje onaylanmadan önce Türkiye, Ortadoğu, Avrupa ve Uzakdoğu’dan pek çok yatırımcı bölgeden arazi satın almış durumda. Katarlı yatırımcı gündeme gelse de bölgede Kalyon Holding’in 115 dönüm, Ege Kimya’nın 202 dönüm, Sabancıların 600 dönüm, Koçların ise bundan daha büyük bir arazi satın aldığı belirtiliyor. Yatırımcıyı heveslendiren Kanal İstanbul tarım, hayvancılık ve balıkçılıkla uğraşan köylüleri ise endişelendiriyor. Bölgenin istimlak edileceğini, uzun yıllar emek verdikleri işlerinden, evlerinden barklarından olacaklar

Zenne olmak

Zenne, günümüzde çoğunlukla oryantal müzik kategorisinde erkek dansçılar; yani dansörler için kullanılan bir kavram. Zenne, Osmanlı tarihinde ise çengilerin yasaklandığı dönemde, kadın kıyafetleri giyinen ve kadının yerini alan, göbek dansı yapan erkek dansçılara deniyor. Özellikle oryantal müzik eşliğinde zennelik geleneği günümüzde de sürüyor. Azad Kaan, oryantal dansı modern dans, bale, caz müzik ile sentezleyen bir zenne.. Kaan, konservatuvarda öğrendiklerini oryantale adapte ettiğini, kalbinin oryantal danstan yana olduğunu belirtiyor. Zenne ve meşhur olduğunu ailesinden uzun süre gizleyen Azad Kaan, 20 yıldır ise dünyanın çeşitli yerlerinde zennelik kültürünün devam etmesi için mücadele ediyor. Azad Kaan ile zenne olmayı nasıl seçtiğini, erkek oryantal dansçı olmanın zorluklarını, toplumun oryantal dansör olmayı tercih edenlere olan bakış açısını konuştuk.

Devlet tiyatrolarında neler oluyor?

Devlet Tiyatroları’nın 150 emekçisi, yeni yılda kadro beklerken hiçbir gerekçe gösterilmeden işinden oldu. DW Türkçe’ye konuşan oyuncular, "Suçumuz ne bilmiyoruz. Herkeste bir ölüm sessizliği var" diyor. Pelin Ünker © Deutsche Welle Türkçe "Yeni yıla kadro umuduyla sevinçle girdik. Birkaç gün geçmeden sahneye çıkmaktan öte kendimizi aklama derdine düştük."  Bu sözler Devlet Tiyatroları’nda (DT) uzun yıllar kadro bekleyen ancak sezonun ortasında sözleşmesi bir anda iptal edilen konservatuar mezunu bir sanatçıya ait. Haftanın altı günü, günde iki oyunda başrol oynuyor, günde üç kez sahneye çıkıyordu. Bunun karşılığı olarak ise sadece 148 lira yevmiye alıyordu. Adını çekincelerinden dolayı saklı tutmamızı isteyen 30 yaşındaki oyuncu, "Bir güvenlik soruşturması olduğundan bahsediliyor. Herkes ölüm sessizliğinde bekliyor. Neyle itham edildiğimizi bilmiyoruz. Ailelerimize bunu yaşatmanın hesabını kim verecek? O listede olmayan insanlar da sı

Türkiye'de gazeteciliğin son 10 yılı

Türkiye, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü'nü karanlık bir tabloyla karşıladı. Basın özgürlüğü sıralamasında 182 ülke içinde 157. sırada yer alan Türkiye'de 114 gazeteci tutuklu, 11 binden fazlası ise işsiz. Pelin Ünker © Deutsche Welle Türkçe Bugün 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü. Bu tarih, Türkiye'de Basın İş Yasası’nın yürürlüğe girmesiyle birlikte gazetecilerin elde ettiği haklar nedeniyle tam 59 yıldır kutlanıyor. Ancak Türkiye son yıllarda basının tek sesleştiği ve gazetecilerin hak kaybına uğradığı bir ülke olarak anılıyor. AKP'nin son 10 yılında ise baskı ortamı giderek şiddetlendi. Peki bu noktaya nasıl gelindi? Gazetecilik mesleğinde 50. yılını dolduran Aydın Engin'e göre, Anayasa değişikliğine kadar olan dönemde görece bir özgür medya mümkündü. Cumhurbaşkanlığı sisteminin ilk adımları atıldıktan itibaren de bugünkü boğucu havaya kadar adım adım tırmanıldı. Şimdilerde medyanın neredeyse yüzde 94'ü iktidar organına dönüştü. Gazetec

Kapanan santrallere devlet desteği devam edecek

Kükürt giderim tesisi olmadığı için yasal sınırların üzerinde kirletici salan 13 termik santralin beşi tamamen, biri ise kısmen kapatıldı. Ancak bu altı santralden beşi üretim yapmadan devlet desteği almaya devam edecek. Zonguldak Çatalağzı Termik Santrali Pelin Ünker © Deutsche Welle Türkçe Türkiye Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, kükürt giderim tesisi olmadığı için yasal sınırların üzerinde kirletici salan 13 termik santralden beşinin tamamen, birinin ise kısmen kapatıldığını duyurdu. Ancak bu altı santralden beşine 2020 yılı boyunca devlet desteği devam edecek. 1 Kasım 2019'da TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda kabul edilen Dijital Hizmet Vergisi, Konaklama Vergisi, Değerli Konut Vergisi gibi düzenlemeleri de içeren kanun teklifine AKP milletvekillerinin teklifiyle kömürlü termik santrallerin çevre mevzuatına uyum süresinin 30 Haziran 2022’ye uzatılmasını düzenleyen 50. madde eklenmiş, ancak ilgili madde, kamuoyunda artan tepkiler sonras