Kasım 1999’dan bu yana devletin tahsil ettiği deprem vergileri toplamı 72 milyar lirayı geçiyor. Elazığ depreminden sonra da bu vergilere ne olduğu sorusu gündeme geldi. Hükümet eleştirilere tepkili.
Elazığ’da meydana gelen 6.8 büyüklüğündeki depremin ardından son 20 yıldır alınan deprem vergileri nereye gittiği sorusu gündeme geldi.
Tartışmayı fitilleyen Kızılay Başkanı Kerem Kınık'ın, depremin hemen ardından kişisel sosyal medya hesabı üzerinden paylaştığı ve kısa bir süre sonra sildiği "Destekleriniz için deprem yazın 2868'e SMS yollayın. 10 TL katkıda bulunun. Dilediğiniz kadar gönderebilirsiniz. Gün dayanışma günü” mesajı oldu. Kınık'ın paylaşımına tepki gösteren, aralarında çok sayıda sanatçı, akademisyen ve gazetecinin yer aldığı sosyal medya kullanıcıları, "Deprem için şimdiye dek toplanan paralar ne oldu?” sorusunu sordu.
Hükümetten tepki
Bu eleştiriler, bazı medya kuruluşları tarafından provokasyon olarak adlandırılırken hükümet kanadından da tepkiyle karşılandı.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "Belki sitem edeceğimiz bir konu var, bu konunun siyasetle ilgili değerlendirilmesini son derece yanlış bulduğumuzu dile getirmek istiyorum. Zor günümüzde birlik olmak durumundayız. Türkiye'nin deprem konusundaki yeterliliğini tartışmaya açmak, bu saatte yapılabilecek insanlık dışı bir davranıştır. Başka deprem fotoğraflarını gösterip sosyal medyada paylaşıp panik havası oluşturanlar hakkında tahkikat başlatacağız” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da dün Cezayir'e gitmeden önce İstanbul Havalimanı’nda gazetecilere yaptığı açıklamada, ”Sosyal medyada insanı tahrik eden bazı mesajlar var ki çok çok beter, berbat, ahlaksızca... Örneğin, '20 yıldır bu hükumet depreme yönelik ne yapmış' diyecek kadar" diye konuştu.
Kızılay Başkanı Kınık'ın sms ile yardım çağrısında sosyal medya hesabından ”Biz her şeyimizi verelim o ayrı, ama neden hala deprem anı ilk akla gelen para toplamak? Onca toplanan deprem vergisine n'oldu?” paylaşımıyla tepki gösteren oyuncu Berna Laçin'e Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma açıldığı bugün basında gündeme geldi.
Laçin: Anayasal hakkım
Konuyla ilgili DW Türkçe'ye konuşan Berna Laçin, soruşturmayı herkes gibi basından öğrendiğini belirterek "Elime bir evrak ulaşmadı ama genelde böyle durumlar resmi bildirimden önce basından öğrenilir oldu. Trollerin şikayeti üzerine soruşturmalar açılabildiği için sosyal medya üzerinden baya tehdit ediyorlar. Seni şöyle yaparız diyebiliyorlar. Onlar kale alındığı sürece bu düzen böyle devam edecek” diyor.
Laçin, deprem sonrası yaptığı eleştirel paylaşımlarla ilgili ise şöyle konuşuyor:
"Ben sadece şeffaf bir şekilde bu verilerin paylaşılmasını istedim. Bu benim vatandaş olarak hakkım. Depreme hazırlıklı mıyız, değil miyiz bilmek istiyorum. Ben kendim depreme karşı hazırlıklı olmayı istiyorum ama deprem toplanma alanını bile bilmiyorum. Belirlenen alana da baktığımda bana çok emniyetli görünmüyor. Bunun sorulması Anayasal hak. Daha önceden de soruyorduk ne gerek var diyorlardı. Şimdi deprem olunca soruyoruz yine ne gerek var diyorlar. Ben sorumun yanıtını bekliyorum hala.”
72 milyar lira toplandı
17 Ağustos 1999 Marmara depreminin ardından meclise sunulan yasa tasarısıyla deprem bölgelerinde hayatın mümkün olduğu kadar en kısa şekilde normalleştirilmesini sağlamak gerekçesiyle ek vergiler getirilmesi kararlaştırılmıştı. Tasarı, 12 Kasım 1999 Düzce depreminden sonra 26 Kasım 1999'da TBMM'de kabul edildi.
Buna göre 1999 ve 2003 yılları arasında alınan ek gelir vergisi, ek kurumlar vergisi, faiz vergisi, ek motorlu taşıtlar vergisi, ek emlak vergisi, özel işlem vergisi ve özel iletişim vergisinden toplamda 7 milyar 275 milyon lira gelir elde edildi. Deprem için fon oluşturulmadı. Toplanan gelirler direkt merkezi bütçeye aktarıldı.
Bülent Ecevit'in başbakanlığındaki DSP, ANAP, MHP hükümeti döneminde alınmaya başlanan özel iletişim vergisi, AKP'nin iktidarda olduğu 2003 yılında ise kalıcı hale getirildi. 2020 yılına gelindiğinde devletin özel iletişim vergisinden topladığı gelir 67 milyar 715 milyon 85 bin liraya ulaşırken diğer ek vergiler de dahil edildiğinde deprem vergileri için son 20 yılda toplanan para 72 milyar 82 milyon 572 bin lirayı buldu.
Peki depremin yaralarını sarmak ve deprem güvenliğini sağlamak için tasarlanan bu vergiler hangi amaç için kullandı?
"Duble yol yaptık dediler"
TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Nusret Suna, DW Türkçe'ye yaptığı açıklamada, 72 milyar liranın dolar bazında hesaplandığında 36 milyon doları bulduğunu vurguluyor. Suna, "Bu para kentlerimizde deprem güvenliğini sağlamak için kullanıldı mı, hayır. İlgili bakanlar ‘duble yollar yaptık' dedi. Yani amacının dışında kullanıldığını söyledi. Maalesef bu para amacının dışında kullanıldı. Şimdi sorduğumuz zaman da cevap alamıyoruz” diyor.
2011 yılında bir basın toplantısında konuşan dönemin Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, toplanan vergilerin sağlık, eğitim, duble yollar, demiryolları için kullanıldığını söylemiş, bu uygulamayı, "Uluslararası vergi uygulamalarında da tek bir harcama için vergi toplanması mantığı doğru bulunmaz” diyerek savunmuştu.
2012'de ise Türkiye'de afete dayanıksız, riskli binaların güvenlikli hale getirilmesi için kentsel dönüşüm projesi başlatıldı. Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum Eylül 2019'da yaptığı açıklamada 2012’den bu yana 53 ildeki kentsel dönüşüm çalışmaları için 11 milyar lira kaynak aktarıldığını açıkladı. Bu rakam şimdiye dek toplanan deprem vergilerinin yüzde 15'ine denk geliyor.
Kentsel dönüşüm tartışmalı
Nusret Suna'ya göre bu rakam Türkiye genelinde ihtiyaç duyulan rakama göre oldukça düşük. Kentsel dönüşümün de tartışmalı olduğunu ifade eden Suna, "Gerçek anlamda kentsel dönüşüm mahalle bazında, büyük ölçekli, insanı odağına alan, çevreye saygılı sosyal donatıları olan bir yapılaşma olmalıydı. Ancak tamamen bireysel dönüşüm, rantsal dönüşüm halinde yapıldı” diyor.
DW Türkçe'ye konuşan Sosyal Güvenlik Uzmanı Ali Tezel de deprem vergilerinin amacı dışında kullanıldığı görüşünde. “Tam 20 yıldır deprem vergileri ödüyoruz. Bunun amacı da binaları güçlendirmek, yeniden yapmaktı. Ama maalesef başka yerlere harcanmış” diyen Tezel, bunun yanı sıra yapı denetim şirketlerine dikkat çekiyor.
"Yapı denetimi göstermelik"
2008'de İstanbul'da Sosyal Güvenlik Kurumu'nun Teftiş Başkanı olduğunu söyleyen Tezel "1999'dan depreminden sonra yasayla yapı denetim şirketleri ortaya çıkarıldı. Dediler ki yapı denetim şirketleri inşaatları inceleyecek, yönetmeliğe uygun mu bakacak. 2008'de incelemeye aldık ve gördük ki yapı denetim şirketleri mezarlıklardan mühendis topluyor ve denetim yapıyoruz diye gösteriyor. Çünkü burada sorun şu. Yapı denetim şirketlerini müteahhitler buluyorlar. Parayı da belediye veriyor. Pazarlığı denetim şirketiyle müteahhit yapıyor ve anlaşıyorlar.
Müteahhit, belediyenin ödediği para üzerinden kar elde etmek için denetimi de göstermelik yaptırıyor” diye konuşuyor.
Ali Tezel, Elazığ’da yıkılan binalardan birinin de deprem yönetmeliğinden geçmiş bir bina olduğunu vurguluyor.
"Tedbir deprem öncesi alınmalı"
Afet sonrası yapılan çalışmalara da değinen Nusret Suna, İstanbul'da olası bir deprem durumunda Elazığ’da yapılan çalışmaların kat ve kat fazlasının yapılması gerektiğine işaret ediyor. "Bunun için deprem olmadan önce riski yönetmemiz lazım” diyen Suna şöyle devam ediyor: "Şubat 2019'da İstanbul Kartal'da bir bina çökmüş, Bakan Kurum üç ay içinde riskli binaların envanterinin çıkarılacağını söylemişti. Bundan dört ay önce İstanbul'da olan depremde de aynı şey söylendi. Bu konuda hangi çalışmaları yaptılar? Riskli yapı envanterinin bir an önce çıkarılması lazım.”
Türkiye'nin iki büyük fay hattı üzerinde yer aldığına vurgu yapan uzmanlar, deprem öncesi alınması gereken tedbirlere kaynak aktarılması gerektiğine dikkat çekiyor.
Yorumlar
Yorum Gönder