Ana içeriğe atla

Türkiye'de gazeteciliğin son 10 yılı

Türkiye, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü'nü karanlık bir tabloyla karşıladı. Basın özgürlüğü sıralamasında 182 ülke içinde 157. sırada yer alan Türkiye'de 114 gazeteci tutuklu, 11 binden fazlası ise işsiz.

Bugün 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü. Bu tarih, Türkiye'de Basın İş Yasası’nın yürürlüğe girmesiyle birlikte gazetecilerin elde ettiği haklar nedeniyle tam 59 yıldır kutlanıyor. Ancak Türkiye son yıllarda basının tek sesleştiği ve gazetecilerin hak kaybına uğradığı bir ülke olarak anılıyor. AKP'nin son 10 yılında ise baskı ortamı giderek şiddetlendi. Peki bu noktaya nasıl gelindi?
Gazetecilik mesleğinde 50. yılını dolduran Aydın Engin'e göre, Anayasa değişikliğine kadar olan dönemde görece bir özgür medya mümkündü. Cumhurbaşkanlığı sisteminin ilk adımları atıldıktan itibaren de bugünkü boğucu havaya kadar adım adım tırmanıldı. Şimdilerde medyanın neredeyse yüzde 94'ü iktidar organına dönüştü.
Gazeteci Abdurrahman Dilipak "Medya, sahibinin sesi yapılmaya çalışılıyor. Aslında öteden beri böyle bir zaafı vardı medyanın. Parayı veren düdüğü çalıyor" diyor.
Medya kuruluşlarının sahiplerinin enerji, ulaştırma, inşaat gibi alanlarda kamu ihaleleri alması dikkat çekiyor.
"Medya düzeninin tek sahibi var" 
Gazeteci Celal Başlangıç "Aslında medya düzeninin tek bir sahibi var. Bu gördüğümüz müteahhitlerin hiçbiri o gazetelerin gerçek sahipleri, o televizyonların gerçek sahibi değiller. Bunların hepsinin sahibi saraydır" diye konuşuyor.
Türkiye, basın özgürlüğü sıralamasında 182 ülke içinde 157. sırada bulunuyor. Aralık 2019'da tutuklu gazeteci sayısı 114'ü bulurken, işsiz gazeteci sayısı 11 bini aşıyor.
Gazeteci Kadri Gürsel, Sabah-ATV'ye TMSF eliyle el konulmasının, Aydın Doğan'a astronomik vergi cezalarının, bugünkü noktaya gelişte kırılma noktaları olduğuna dikkat çekiyor.
Hürriyet'in eski yazı işleri editörü Banu Tuna, "2013'ten itibaren sanki bir çember etrafımızda kapanıp sonra o içindekileri sıkıştırmaya başladı gibi. 2013 malum gezi eylemlerinin olduğu yıl" diyor. Tuna, Aydın Doğan döneminde otosansürün başladığını, gazetenin Demirörenler'e satışının ardından ise yapılan haberlerin yayınlanmadığını anlatıyor.
Aralık ayında muhalif kimliği ile tanınan BirGün ve Evrensel gazeteleri, Basın İlan Kurumu'nun kendilerine ilan ve reklam akışını durdurduğunu duyurdu.
Birgün Gazetesi Yayın Koordinatörü İbrahim Varlı, "Erdoğan Ailesi'ne dair yaptığımız her türlü habere bir değil birkaç tane tekzipin ötesinde dava açılıyor veya düzeltme geliyor ve bunlar aslında belgeli şeyler" diye konuşuyor.
Cumhuriyet davası sürüyor
Cumhuriyet davasında 2016'da 12 Cumhuriyet çalışanın tutuklanmasıyla başlayan süreç ise hala devam ediyor. 12 eski çalışan 8 yıl 1 ay 15 ile 3 yıl 9 ay arasında değişen ceza istemiyle yeniden yargılanıyor.
Dava kapsamında 11 ay tutuklu kalan gazeteci Kadri Gürsel kasım ayında beraat etti. Gürsel, operasyonun kendisini susturmak için bir fırsat olarak kullanıldığını düşünüyor.
Çiğdem Toker
Çiğdem Toker
Gazeteci Çiğdem Toker'e ise yaptığı yolsuzluk haberleri nedeniyle tutarları 1-1.5 milyon doları bulan çok sayıda tazminat davası açıldı. Toker, "Bu aslında bu konuyla, 'bu ihaleyle ilgili yazı yazma, haber yapma' demektir. Ve o gazetecinin nezdinde de aslında bu konuya bu sahaya meraklı diğer gazetecilere, özellikle gençlere dolaylı bir gözdağı amacını gütmektedir" diyor.
Celal Başlangıç'a göre şimdi gazeteci profili aslında iktidarın profili. İktidarın gazeteciliğine uymayanlar gazetecilik yapamıyor. Bir de az sayıda, "çok kahramanca" gazetecilik yapan bir kuşak var. Özellikle gençlerden oluşan bir kuşak var. Onlar Kürt medyada, sol muhalif medyada gazetecilik yapmaya çalışıyorlar ama hareket alanları çok dar ve çok zor koşullarda yapıyorlar. İkisinin arasındaki gazeteciler de kalmadı.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

IMF Karşıtı Annenin IMF Uzmanı Kızı

Cumhuriyet Halk Partisi Parti Meclisi üyeliğine seçilen Bilkent Üniversitesi Ekonomi Bölümü Başkanı ve IMF eski ekonomisti Doç. Dr. Selin Sayek Böke , üniversitede iktisat eğitimi alma kararının hayatının en güzel hatası olduğunu söylüyor. Anne Selin Sayek Böke ile ekonomist Selin Sayek Böke arasındaki dengeyi annesinden ilham alarak koruduğunu vurgulayan Böke, "CHP'de herkesin daha mutlu, refah içinde yaşayabileceği ekonomik ortamı sağlayacak politikalar üretilmesine katkıda bulunarak bunları somutlaştırmaya katkıda bulunacağım" diyor. Dünya Bankası ve IMF kariyerine sahip, güleryüzlü ve sıkı bir makro iktisatçı olarak bilinen Selin Sayek Böke ile CHP Parti Meclisi üyeliğinden annesi Türk Tabipler Birliği eski Başkanı Füsun Sayek ile olan ilişkisine kadar birçok konuyu masaya yatırdık. Böke, 11 yaşındayken kardeşi ile 'gazetecilik oyunu' oynadıklarını, hazırladıkları gazeteye ekonomi yazılarını yazdığını paylaşıyor. Kendisini ekonomi alanına yönle

İran, Sıtkı Ayan’dan sorulur

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve oğlu Bilal Erdoğan arasında geçtiği iddia edilen ikinci telefon görüşmesinde adı geçen işadamı Sıtkı Ayan, özellikle AKP döneminde parlayan isimlerin başında geliyor. WikiLeaks belgelerinde de adı geçen Sıtkı Ayan’ın ismi İran ile yapılan ticari anlaşmalar ve yüksek devlet teşvikleriyle anılıyor.   Sivas’ın Gölova beldesinde doğup büyüyen Sıtkı Ayan, İstanbul İmam Hatip Lisesi ve Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ni bitirdi. Mesleğini icra yerine petrol işine girdi. Ayan’ın, İran ve Sudan’da petrol ve doğalgaz sahalarıyla ilgili yatırımları bulunuyor. WikiLeaks belgelerine göre ABD Ankara Büyükelçiliği’nden gönderilen kripto, Başbakan Erdoğan’ın İran’daki etkinliğini ve ilişkisini ortaya koyuyordu. ABD elçiliğinin belgesinde, 22 Şubat’ta Türk gazetelerinde İran ile Türkiye arasında müşterek bir yatırım projesi imzalandığı ve buna göre kurulacak olan yeni bir doğalgaz boru hattının, İran gazını Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşıyacağı belirtiliy

Panama Belgeleri: Hayyam Bey'in cenneti

Panama belgelerine göre Hayyam Garipoğlu, Sümerbank’a el konulmadan önce Niue’de bir şirket kurdu. Yaptığı açıklamada “Niue’nun adını bile duymadım” dedi. Panama belgelerinde, Türkiye tarihinin en büyük banka batırma olayına imzasını atan Hayyam Garipoğlu’nun da dört off-shore şirketi ile yer aldığı ortaya çıktı. Belgelere göre Garipoğlu’nun, Sümerbank davasında adı geçen Olsten Marketing Co Ltd’nin yanı sıra üç ayrı off-shore şirketi daha var. Bu şirketlerden biri Olsten Marketing’in kapatılmasından hemen sonra kurulan Niue merkezli Unitrade International Ltd olsa da Garipoğlu, Niue’nun neresi olduğunu dahi bilmediğini ifade ederek bu şirketin kendisine ait olduğunu yalanladı. Olsten, Mossfon müşterisi Sümerbank ile ilgili dava dosyasına göre Garipoğlu, Sümerbank’a el konulmadan bir gün önce, kendisine ait olan Romania International Bank’a 8 milyon dolar transfer etti, buradan da yine kendi paravan şirketi Olsten Marketing’in hesabına aktardı. Panama belgelerine göre

#ParadisePapers: Off-shore biraderler

Berat ve Serhat Albayrak’ın Çalık Holding’de yönetici olduğu dönemde holdinge bağlı çok sayıda off-shore şirketi kurulmuş. Serhat Albayrak bu şirketlerden birinin bizzat direktörü. Dünyanın dört bir yanından çok sayıda politikacı ve iş insanının off-shore bağlantılarını ortaya çıkaran Paradise Papers’ta Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın damadı Enerji Bakanı Berat Albayrak’ın ağabeyi Serhat Albayrak’ın da ismi geçiyor. Serhat Albayrak, belgelere göre Malta’da bir off-shore şirketle bağlantılı görünüyor. Frocks International Trading Ltd adlı şirkette Albayrak’ın yanı sıra Çalık Holding çalışanları Mehmet Gökdemir, Murat Tarı ve Şafak Karaaslan şirket yetkilileri arasında bulunuyor. Murat Tarı 2000-2005 yılları arasında Çalık Holding’de genel müdür olarak görev yaptı. Mehmet Gökdemir Çalık Holding’e bağlı GAP Tekstil yönetim kurulu üyesi, Şafak Karaaslan Çalık Holding’in dış ilişkiler sorumlusu. Serhat Albayrak da söz konusu dönemde Çalık Holding genel müdürlüğünü yürütüyordu.