Ana içeriğe atla

37 temel gıdada zam asgari ücretten fazla

DW Türkçe’nin analizine göre, son üç yılda TÜİK’in enflasyon sepetinde yer alan gıda maddelerinin üçte birinin fiyatı, asgari ücret artışının üzerinde arttı. Ekonomistlere gıda fiyatlarının neden düşürülemediğini sorduk.



Türkiye'de gıda ürünlerindeki fiyat artışları nedeniyle yaşanan geçim sıkıntısı gün geçtikçe büyüyor.

Gıda fiyatları uzun süredir enflasyonun üzerinde seyrediyor. Bu nedenle her yıl başında yapılan asgari ücret artışı, gıdadaki yüksek zamların gerisinde kalıyor.

DW Türkçe’nin analizine göre Ocak 2018 ile Ocak 2021 arasında net asgari ücret 1603 liradan 2825.9 liraya çıkarak yüzde 76 zamlandı. Aynı dönemde Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) enflasyon sepetinde hesaplamaya dahil olan temel gıda maddelerinin üçte birinin fiyatı, asgari ücret artış oranından fazla arttı.

Türkiye ortalamasına göre hesaplanan resmi veriler, Ocak 2018-Ocak 2021 arasında geçen üç yılda, 116 temel gıda maddesinden 37'sinin, asgari ücret artışı olan yüzde 76’dan daha fazla zamlandığını ortaya koyuyor.

Fiyatlar 2-3 kat arttı

Örneğin sarımsak fiyatları yüzde 201 artışla üç katına çıkarken, portakalın fiyatı yüzde 148 yükseldi. Fiyatlar, pırasada yüzde 109, çarliston biberde yüzde 101, konserveler ve kabak çekirdeğinde yüzde 100, margarin ve kıvırcıkta yüzde 99, ayçiçek yağı, kuru üzüm ve sivri biberde ise yüzde 98 artışla neredeyse ikiye katlandı.

Aynı dönemde kuru fasulye ve kırmızı lahana yüzde 96, ıspanak ve karnabahar yüzde 94, kivi yüzde 92, yer fıstığı ve beyaz lahana yüzde 89, mısırözü yağı ve kuru kayısı yüzde 88, makarna ve mercimek yüzde 87 zamlandı. Şehriye ve fındık içi yüzde 86, bulgur yüzde 85, salça, tablet çikolata, kek, ay çekirdeği ve armut yüzde 84, ayva yüzde 83, tavuk eti, yumurta ve kakaolu toz içecekler yüzde 81, mandalina yüzde 78, balık ve tulum peyniri yüzde 77 fiyat artışı yaşadı.

Vatandaşın mutfağına giren 116 temel gıda maddesinden 45’inin fiyatı yüzde 70’ten, 81’inin fiyatı da yüzde 50’den fazla arttı. Aynı dönemde sadece nohut ve leblebinin fiyatı düştü.

"Gelirsizlik ve işsizlikle birleşti"

DW Türkçe’ye konuşan Yeditepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Veysel Ulusoy’a göre gıda fiyatlarındaki yüksek artış, gelirsizlik ve işsizlikle birleşince toplum üzerindeki yükü daha çok hissedilir hale geldi. Ulusoy, "Gıda fiyatları sadece fiyat bazında yükselmedi. Sadece asgari ücret de değil ücretler genel seviyesinin çok düşmesiyle de toplum bazında gelirsizlikle beraber yükü arşı aşan bir vaziyet halini aldı" diyor.

Prof. Dr. Veysel Ulusoy

Prof. Dr. Veysel Ulusoy

Akademisyenlerin oluşturduğu Enflasyon Araştırma Grubu’nun (ENA Grup) yöneticisi de olan Ulusoy, grup olarak Türkiye’de enflasyon oranını TÜİK, IMF ve Merkez Bankası verilerine göre 2019 için yüzde 55 civarında, 2020 için ise yüzde 36.72 olarak tahmin ettiklerini belirterek, asgari ücretin TÜİK tarafından resmi olarak açıklanan enflasyon oranına göre bile eridiğine dikkat çekiyor.

Türkiye’de temel olarak 2010’da kırmızı et piyasasında yaşanan çalkalanmadan beri gıdada genel bir denge ortamı sağlanamadığını söyleyen Ulusoy, yaklaşık 10-11 yıldan beri süregelen bu sorunun 2018 ekonomik krizi ve 2020 "pandemi krizi" ile daha da büyüdüğünü belirtiyor.

DW Türkçe’ye konuşan Işık Üniversitesi Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Evren Bolgün de pandemiyle birlikte gelirlerin düştüğüne işaret ediyor. Bolgün, "Covid dolayısıyla hanehalkının gelirinde önemli ölçüde düşüşler oldu. Karantina ya da kısıtlamalar sebebiyle de gıda harcamalar arttı. Bu nedenle gıdadaki fiyat artışlarının son bir yıl içerisinde hanehalkı üzerinde yoğun ölçüde etki yarattığını söylemek mümkün" diyor.

Hal Yasası hep gündemde

Peki gıda fiyatlarının düşürülmesinde neden başarısız olunuyor?

Aralık 2014’te gıda ve tarım ürünleri piyasasını yakından izlemek ve gıda enflasyonu kaynaklı yapısal sorunlara çözüm bulmak amacıyla Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) bünyesinde Gıda Komitesi kurulmuştu. Yaş meyve sebze fiyatlarının düşürülmesi için 2012’de kapsamlı bir hal yasası devreye girse de yasa fiyatların düşmesinde etkili olmadı. 2019’da tanzim satışlar ve depo baskınları gündeme geldi. Şu anda halen yeni bir hal yasası üzerinde çalışıyor. Fiyat denetimleri sürüyor.

Prof. Ulusoy, "Reformların sözde piyasaya sunulduğu dönemlerde illa hal yasasından başladığını görüyoruz ya da en azından sözünü görüyoruz. Ama hiçbir zaman o hal yasasını değiştirecek kabiliyete, güce sahip ya da iradeye sahip bir siyasi düşünce bu zamana kadar görmedik" diyor.

Mersin’den, Antalya’dan demiryolu kanalıyla yüklenen gıda ürünlerinin bir günde hallere gelip şehirlere yayılmasının gıda fiyatlarını yaklaşık yüzde 50-60 düşürebileceğini söyleyen Ulusoy, kamu özel sektörü iş birliği ile yapılan yollar ve köprülerin de gıda enflasyonunun yaklaşık yüzde 30-40 fazlalaşmasına neden olduğunu ifade ediyor.

"Üretim dövize endeksli"

Doç. Dr. Evren Bolgün ise üretimin dövize endeksli olmasının fiyat artışlarında etkili olduğuna dikkat çekiyor. Bolgün, "Özellikle 2018’in Ağustos sonundan itibaren baktığımızda, 2018’in yaz aylarında yüzde 10 civarında olan gıda enflasyonunun kur şokundan sonra yüzde 30’ların üzerine çıktığını, keza 2020 yılı içerisindeki kur artışı nedeniyle de yüzde 10’ların üzerinde olan gıda enflasyonunun yüzde 20’ler seviyesine çıktığını resmi rakamlarda gözlemlemek mümkün" diye konuşuyor.

Doç. Dr. Evren Bolgün

Doç. Dr. Evren Bolgün

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ocak ayı sonunda gıda fiyatlarıyla ilgili olarak, "Esnaflarımızda gerek sebze, gerek meyve ve bakliyatta çok ciddi fiyat farkları olduğunu görüyoruz, bunun için Ticaret Bakanlığı yoğun çalışma içinde, önümüzdeki bir ay içinde çok daha kontrollü bir şekilde yürüteceğiz. Vatandaşın ezilmesine tahammül edemeyiz. Çok ağır cezalar sizleri bulabilir" açıklaması yapmıştı. Ticaret Bakanlığı’nın ceza oranlarının artırılmasıyla ilgili çalışmaları sürüyor.

Doç Dr. Bolgün ise hükümetin almaya çalıştığı birtakım cezai müeyyidelerle bu tür fiyat artışlarının önüne geçmenin çok mümkün olmadığı görüşünde. Bolgün, çözüm için temel olarak döviz kurunda istikrar sağlamak ve döviz artışlarının kalıcı olarak enflasyonun üzerinde oluşmamasını sağlamak gerektiğini vurguluyor.

Ulaşım zincirindeki sorunlar

DW Türkçe’ye konuşan TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Baki Remzi Suiçmez de gıda maddelerindeki fiyat artışlarının nedenlerini, girdi maliyetlerinin artışı, arz talep dengesi ve gıdada tedarik zincirleri ile aracılık sistemi olmak üzere üç başlık altında özetliyor.

Baki Remzi Suiçmez

"Mazot, gübre, ilaç, tohum, yem, bunlar dövize bağlı girdiler ve dövizdeki artışa bağlı olarak da sürekli yükseliyor" diyen Suiçmez, gıdanın tüketiciye ulaşım zincirindeki sorunlara dikkat çekiyor. Sözleşmeli üreticilik yapan çiftçi maliyetini zor karşılarken tüketicinin yüksek fiyata ürün aldığını vurgulayan Suiçmez, "Kooperatifçiliğin yeterince olmadığı, hal yasasının yeterince işlemediği bir ortamda, ülkemizde tedarik zinciri, zincir marketler üzerinden yürüyor. Özellikle yaş sebze meyve, et ve süt ürünleri dahil. Çiftçinin tarladaki ürün fiyatı düşük. Tüketicinin ödediği fiyat yüksek" diye konuşuyor.

Peki martın ikinci haftasında açıklanması beklenen ekonomik reformlar, gıda enflasyonu için çözüm olacak mı?

Ekonomik reformlar çözüm olur mu?

Prof. Dr. Veysel Ulusoy, "Reformlar esas olarak her şeyin iyi gittiği durumlarda ekonomiyi daha da şahlandıracak mesafeyi kısaltacak bir yapıda önümüze gelir. Eğer reformları ikiz krizin en kötü dönemini yaşadığımız bugünlerde hayata geçirmeyi sloganvari bir şekilde belirtiyorsanız buna reform denmez, krizden çıkmak için gerekli tedbirlerin alınması bağlamında bir program ya da proje denilebilir" diyor.

Ulusoy, reformların temelde, üniversiteler ve köylü, çiftçi, tarla sahibi, esnaf, KOBİ sanayici dahil bütün ekonomik birimlerin ortak masada buluşmasıyla yaklaşık iki üç yıllık çalışma ile şekillenen bir resim olduğunu söylüyor. Mevcut durumda böyle bir resmin olmadığını ifade eden Ulusoy, "Biz sadece az sonra, reklamlardan sonra vb şekilde reform sözlerini görüyoruz. Bu samimi bir yaklaşım değil. Bence reform sözüyle şu anda siyasilerin yaptığı, biraz finansal piyasaları yumuşatmak, dövizi bir kalıp haline sokmak, faizi de olabildiğince sabit tutarak yükselmesini önlemek amacıyla haber etkisi niteliğinde ifadelerini kullanıyor.

Türkiye’de 19.5 milyon ücretli çalışanın 9.7 milyonu asgari ücretle çalışıyor. Ocak ayında enflasyon yüzde 15, gıda enflasyonu yüzde 18 oldu. Şubat ayı rakamları 3 Mart’ta açıklanacak.

37 temel gıdada zam asgari ücretten fazla - DW Türkçe








Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

IMF Karşıtı Annenin IMF Uzmanı Kızı

Cumhuriyet Halk Partisi Parti Meclisi üyeliğine seçilen Bilkent Üniversitesi Ekonomi Bölümü Başkanı ve IMF eski ekonomisti Doç. Dr. Selin Sayek Böke , üniversitede iktisat eğitimi alma kararının hayatının en güzel hatası olduğunu söylüyor. Anne Selin Sayek Böke ile ekonomist Selin Sayek Böke arasındaki dengeyi annesinden ilham alarak koruduğunu vurgulayan Böke, "CHP'de herkesin daha mutlu, refah içinde yaşayabileceği ekonomik ortamı sağlayacak politikalar üretilmesine katkıda bulunarak bunları somutlaştırmaya katkıda bulunacağım" diyor. Dünya Bankası ve IMF kariyerine sahip, güleryüzlü ve sıkı bir makro iktisatçı olarak bilinen Selin Sayek Böke ile CHP Parti Meclisi üyeliğinden annesi Türk Tabipler Birliği eski Başkanı Füsun Sayek ile olan ilişkisine kadar birçok konuyu masaya yatırdık. Böke, 11 yaşındayken kardeşi ile 'gazetecilik oyunu' oynadıklarını, hazırladıkları gazeteye ekonomi yazılarını yazdığını paylaşıyor. Kendisini ekonomi alanına yönle

İran, Sıtkı Ayan’dan sorulur

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve oğlu Bilal Erdoğan arasında geçtiği iddia edilen ikinci telefon görüşmesinde adı geçen işadamı Sıtkı Ayan, özellikle AKP döneminde parlayan isimlerin başında geliyor. WikiLeaks belgelerinde de adı geçen Sıtkı Ayan’ın ismi İran ile yapılan ticari anlaşmalar ve yüksek devlet teşvikleriyle anılıyor.   Sivas’ın Gölova beldesinde doğup büyüyen Sıtkı Ayan, İstanbul İmam Hatip Lisesi ve Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ni bitirdi. Mesleğini icra yerine petrol işine girdi. Ayan’ın, İran ve Sudan’da petrol ve doğalgaz sahalarıyla ilgili yatırımları bulunuyor. WikiLeaks belgelerine göre ABD Ankara Büyükelçiliği’nden gönderilen kripto, Başbakan Erdoğan’ın İran’daki etkinliğini ve ilişkisini ortaya koyuyordu. ABD elçiliğinin belgesinde, 22 Şubat’ta Türk gazetelerinde İran ile Türkiye arasında müşterek bir yatırım projesi imzalandığı ve buna göre kurulacak olan yeni bir doğalgaz boru hattının, İran gazını Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşıyacağı belirtiliy

Panama Belgeleri: Hayyam Bey'in cenneti

Panama belgelerine göre Hayyam Garipoğlu, Sümerbank’a el konulmadan önce Niue’de bir şirket kurdu. Yaptığı açıklamada “Niue’nun adını bile duymadım” dedi. Panama belgelerinde, Türkiye tarihinin en büyük banka batırma olayına imzasını atan Hayyam Garipoğlu’nun da dört off-shore şirketi ile yer aldığı ortaya çıktı. Belgelere göre Garipoğlu’nun, Sümerbank davasında adı geçen Olsten Marketing Co Ltd’nin yanı sıra üç ayrı off-shore şirketi daha var. Bu şirketlerden biri Olsten Marketing’in kapatılmasından hemen sonra kurulan Niue merkezli Unitrade International Ltd olsa da Garipoğlu, Niue’nun neresi olduğunu dahi bilmediğini ifade ederek bu şirketin kendisine ait olduğunu yalanladı. Olsten, Mossfon müşterisi Sümerbank ile ilgili dava dosyasına göre Garipoğlu, Sümerbank’a el konulmadan bir gün önce, kendisine ait olan Romania International Bank’a 8 milyon dolar transfer etti, buradan da yine kendi paravan şirketi Olsten Marketing’in hesabına aktardı. Panama belgelerine göre

#ParadisePapers: Off-shore biraderler

Berat ve Serhat Albayrak’ın Çalık Holding’de yönetici olduğu dönemde holdinge bağlı çok sayıda off-shore şirketi kurulmuş. Serhat Albayrak bu şirketlerden birinin bizzat direktörü. Dünyanın dört bir yanından çok sayıda politikacı ve iş insanının off-shore bağlantılarını ortaya çıkaran Paradise Papers’ta Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın damadı Enerji Bakanı Berat Albayrak’ın ağabeyi Serhat Albayrak’ın da ismi geçiyor. Serhat Albayrak, belgelere göre Malta’da bir off-shore şirketle bağlantılı görünüyor. Frocks International Trading Ltd adlı şirkette Albayrak’ın yanı sıra Çalık Holding çalışanları Mehmet Gökdemir, Murat Tarı ve Şafak Karaaslan şirket yetkilileri arasında bulunuyor. Murat Tarı 2000-2005 yılları arasında Çalık Holding’de genel müdür olarak görev yaptı. Mehmet Gökdemir Çalık Holding’e bağlı GAP Tekstil yönetim kurulu üyesi, Şafak Karaaslan Çalık Holding’in dış ilişkiler sorumlusu. Serhat Albayrak da söz konusu dönemde Çalık Holding genel müdürlüğünü yürütüyordu.