Ana içeriğe atla

Özlem Zengin’in sözleri nasıl yankı buldu?

AKP’li Özlem Zengin’in kadınları hedef alan sözleri partisinin mensupları tarafından eleştirilmedi. Aynı kesim, Zengin’in sözlerine ilişkin yapılan hakaret içerikli paylaşıma tepki gösterirken kadın haklarını hatırlattı.


AKP Grup Başkanvekili ve Tokat Milletvekili Özlem Zengin’in kadınları hedef alan söylemleri sürüyor. 

Geçen hafta çıplak arama konusunda yaptığı açıklamayla tepki toplayan Zengin, bu kez de katıldığı bir televizyon programında, cezaevine giren annelere ilişkin "Bu insanlar talimatla artık bebek sahibi oluyorlar, bebekli kadınlar cezaevinde var demek için" ifadelerini kullandı.

Zengin'in sözleri muhalafet partileri ve kadın hakları savunucuları tarafından tepkiyle karşılandı. 

"Amaç hukuktan vazgeçildiğini gizlemek"

DW Türkçe’ye konuşan Eşitlik İçin Kadın Platformu‘ndan (EŞİK) Avukat Selin Nakıpoğlu, "Cezaevindeki kadınlardan bunlar diye bahsedip güç zehirlenmesi yaşayan, işaret parmağını sallayınca tüm sözlerinin kabul göreceğini düşünenler bu kez de cezaevine gireceğini bile bile talimatla kadınların hamile kaldığını söylemekten de geri durmamışlar" diyor.

Türkei Selin Nakıpoğlu

Selin Nakıpoğlu

Zengin’in, geçen hafta çıplak arama iddialarına verdiği yanıtı hatırlatan Nakıpoğlu, çıplak aramanın bir işkence olduğunu, bu konuda herhangi bir zaman aşımının işlemediğini belirtiyor.

Özlem Zengin, Meclis’te yaptığı konuşmada, çıplak aramadan rahatsız olan „onurlu, ahlaklı bir kadının" bunu beyan etmek için bir sene beklemeyeceğini dile getirmişti.

Çıplak aramanın bir baskı bahanesi olamayacağını ancak son yıllarda sistematik bir eril şiddet uygulaması olarak kullanıldığını ifade eden Nakıpoğlu, konunun hukuk ve adaletle ilgili olduğunu vurguluyor. Nakıpoğlu, Zengin’in sözleriyle ilgili "İffet, sadece kadınlara yönelik bir değerlendirme olması sebebiyle bile son derece cinsiyetçi. Konuyu iffete çekmek hukuktan vazgeçildiğini gizlemek için bu erkeklik silahına başvurulduğunu net bir şekilde gösteriyor" değerlendirmesini yapıyor ve ekliyor: "Ben bir kadın olarak bu fecaat sözleri söyleyen kadın siyasetçiye siyasette yükselmek için erkek bakış açısını benimsememesini tavsiye ediyorum."

"İktidarın çıkmazda olduğunun göstergesi"

DW Türkçe’ye konuşan Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü de kadınların hamileliğini, kadınların yaşadığı travmayı siyasete malzeme etmenin karşısında olduklarını belirtiyor. Güllü, kadınları bu şekilde siyasete alet etmenin iktidarın çıkmazda olduğunun bir göstergesi olduğunu düşünüyor. Kadınlar üzerinden toplumun ayrıştırılmaya çalışıldığını ifade eden Güllü, "Ahlaklı kadın, namuslu kadın, örtülü kadın, açık kadın, laik kadın, Türk kadın, Kürt kadın, Çerkez kadın, böyle bir şey yok. Kadınların önünde bir takı yok. Paydaşı kadın olan her kadın bu ülkede erkek egemen zihniyetin baskısı altındadır. Bunu tüm kadınlar bilmek zorundadır" diyor.

Canan Güllü - Vorsitzende der Frauenverbände in der Türkei

Canan Güllü

Kadın Dernekleri Federasyonu tarafından yayınlanan bildiride ise Özlem Zengin’in parlamentoda nüfusun yarısı olan kadınlar adına bulunduğu belirtilerek AKP’li vekile "İktidarda olan bir partinin kadın vekili olarak hemcinsiniz için hukukun uygulanması adına adil, eşitlikçi ve demokratik olmak zorundasınız. Bu konuları siyaset üstü bir üslupla derinlemesine inceleyerek çözüm üretme mekanizmasını hayata geçirmek zorundasınız" çağrısı yapıldı.

2019’dan bu yana resmi açıklama yok

Türkiye'de anneleriyle birlikte cezaevinde kalan 0-6 yaş çocuk sayısı uzun süredir açıklanmadı. Adalet Bakanlığı’nın en son açıkladığı Kasım 2019 verilerine göre sayı 780 idi.

CİSST Hapiste Çocuk Ağı’na göre Zengin’in ifadeleri çocuk hakları açısından da sorunlu. DW Türkçe’ye konuşan CİSST Hapiste Çocuk Ağı Temsilcisi Avukat Cansu Şekerci, "Yapılan açıklamaların, yapılan yasal düzenlemelerin hapishanedeki çocuklar üzerindeki etkisini anlamak için yüzümüzü çocuklara dönmemiz gerekiyor" diyor. Şekerci’ye göre bunun iki anlamı var. Birincisi hapishanelerdeki sivil toplum denetiminin, sivil toplum örgütlerinin hak temelli ziyaretlerinin tekrar mümkün kılınması. İkincisi de Adalet Bakanlığı’nın bu çocuklar hakkında şeffaf bilgiye erişimi sağlaması. Son dönemde çocukların hapsedilmesinin, annelerinin yargılama dosyaları dolayısıyla ya da annelerinin suç tiplerinin değişmesinin etkisiyle gerçekleştiğini ifade eden Şekerci “İnfaz sisteminin yetişkinler için dizayn edilen adalet sisteminin bir parçası olduğu gözetildiğinde aslında çocukların bu sistem içinde yer almaması gerekiyor” diye konuşuyor.

Zengin’in sözleri sosyal medyada da tepkiyle karşılandı. HDP İstanbul Milletvekili Dilşat Canbaz Kaya, Twitter hesabı üzerinden yaptığı paylaşımda hapishanelerde çocukların katı ve cezalandırıcı bir ortamda büyüdüğüne dikkat çekerek "Yaşanan hak ihlalleri birçok rapor ile sabit. Çocuğun üstün yararı politik kaygılardan bağımsızdır. Siyasi söylemlere meze edilemez" ifadeleri ile Zengin’in sözlerine tepki gösterdi.

Kaya, hapishanelerde kalan tutuklu hükümlü kadınların ve anneleriyle birlikte cezaevlerinde kalan çocukların yaşadığı hak ihlallerinin araştırılması için TBMM Başkanlığı’na araştırma önergesi verdi.

Zengin’e hakaret edene soruşturma

Özlem Zengin'in sözlerine sosyal medya üzerinden eleştiriler sürerken, Zengin’in açıklamasıyla ilgili Twitter’da yapılan hakaret içerikli bir paylaşım ise AKP’li vekillerin tepkisini çekti. Paylaşımı yapan ve aynı zamanda avukat olan Mert Yaşar isimli kullanıcı hakkında Istanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından resen soruşturma başlatıldı. AKP’li kesimin, Zengin’in sözlerine ilişkin yapılan hakaret içerikli paylaşıma gösterdiği tepkilerde kadın haklarını hatırlatması dikkat çekti.

Özlem Zengin’e yönelik yapılan sosyal medya paylaşımına muhalefet ve kadın örgütlerinden de tepki geldi. CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, "Hafta sonu, toplumsal bir konuda yapılan empatiden uzak, ötekileştirici siyasetin ve bir kadının namusuna dil uzatılmasının son derece yanlış iki örneğini gördük. Toplumsal sorunun etik çerçevede tartışılmasını diliyor, AKP GBV Özlem Zengin'e yapılan alçakça saldırıyı kınıyorum" dedi.  İYİ Parti Grup Başkanvekili Lütfü Türkkan ve CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu da Zengin hakkındaki paylaşıma tepki gösteren isimler arasında yer aldı.

Kadın Dernekleri Federasyonu ise "Avukat Mert Yaşar’ın kullandığı bu dili yanlış, hadsiz ve ahlaksız buluyoruz" açıklamasını yaptı.

"Kabile kültürü devam ediyor"

AKP’li kesimden ise Özlem Zengin’in sözlerine ilişkin herhangi bir tepki gelmedi. DW Türkçe’ye konuşan İstanbul Bilgi Üniversitesi’nden Türkiye'de Kutuplaşmanın Boyutları Araştırması’nın Bilimsel Koordinatörü Prof. Dr. Emre Erdoğan, bu durumu, “Kadın haklarının ihlal edildiğinde herkes hemfikir. İyi kötü nasıl çözüleceği konusunda da uzlaşıyoruz. Ama insanlar üzerine düşeni yapıyorlar mı dediğimizde farklılaşma başlıyor, kutuplaşma başlıyor. Bu kez o grup ya da aslında kabile kültürü devam ediyor. Çünkü kabilenin içerisinden birisinin kabilesinin içerisinden eleştirilmesi kabul edilmiyor” diye yorumluyor.

Türkei | Prof. Emre Erdogan

Prof. Dr. Emre Erdoğan

Grup içerisinde yükselebilmenin grup normlarına sadakatle mümkün olduğunu belirten Emre Erdoğan, bir insanın oy belirtirken daha önce kullandığı oyların gölgesinde bu kararı verdiğini, aklıyla değil sadakatiyle hareket ettiğini söylüyor. Bunun çok tehlikeli bir durum olduğunu vurgulayan Prof. Erdoğan, “Özlem Zengin’in yaptığı açıklama karşısında ben sadakatimden dolayı onu destekliyorum ya da kendi mahalleme sadakatimden dolayı ona karşı oluyorum. Bunun üzerine de bir oy kullanmış oluyorum, bir oy belirtmiş oluyorum. Kendi mahallemde itibarım yükseliyor belki ya da kendi mahallemden olduğu için eleştirseydim dışlanacaktım. Bir de söz konusu iktidarsa, iktidar demek güç ilişkileri demek. Yani güce de sahipseniz cezalandırma şansınız da var. Şimdi muhalefette iseniz bedeli daha yüksek olmayabilir. Kaybedecek çok şeyiniz olmayabilir ama iktidarda iseniz olur” ifadelerini kullanıyor.

Özlem Zengin’in sözleri nasıl yankı buldu? - DW Türkçe









Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

IMF Karşıtı Annenin IMF Uzmanı Kızı

Cumhuriyet Halk Partisi Parti Meclisi üyeliğine seçilen Bilkent Üniversitesi Ekonomi Bölümü Başkanı ve IMF eski ekonomisti Doç. Dr. Selin Sayek Böke , üniversitede iktisat eğitimi alma kararının hayatının en güzel hatası olduğunu söylüyor. Anne Selin Sayek Böke ile ekonomist Selin Sayek Böke arasındaki dengeyi annesinden ilham alarak koruduğunu vurgulayan Böke, "CHP'de herkesin daha mutlu, refah içinde yaşayabileceği ekonomik ortamı sağlayacak politikalar üretilmesine katkıda bulunarak bunları somutlaştırmaya katkıda bulunacağım" diyor. Dünya Bankası ve IMF kariyerine sahip, güleryüzlü ve sıkı bir makro iktisatçı olarak bilinen Selin Sayek Böke ile CHP Parti Meclisi üyeliğinden annesi Türk Tabipler Birliği eski Başkanı Füsun Sayek ile olan ilişkisine kadar birçok konuyu masaya yatırdık. Böke, 11 yaşındayken kardeşi ile 'gazetecilik oyunu' oynadıklarını, hazırladıkları gazeteye ekonomi yazılarını yazdığını paylaşıyor. Kendisini ekonomi alanına yönle

İran, Sıtkı Ayan’dan sorulur

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve oğlu Bilal Erdoğan arasında geçtiği iddia edilen ikinci telefon görüşmesinde adı geçen işadamı Sıtkı Ayan, özellikle AKP döneminde parlayan isimlerin başında geliyor. WikiLeaks belgelerinde de adı geçen Sıtkı Ayan’ın ismi İran ile yapılan ticari anlaşmalar ve yüksek devlet teşvikleriyle anılıyor.   Sivas’ın Gölova beldesinde doğup büyüyen Sıtkı Ayan, İstanbul İmam Hatip Lisesi ve Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ni bitirdi. Mesleğini icra yerine petrol işine girdi. Ayan’ın, İran ve Sudan’da petrol ve doğalgaz sahalarıyla ilgili yatırımları bulunuyor. WikiLeaks belgelerine göre ABD Ankara Büyükelçiliği’nden gönderilen kripto, Başbakan Erdoğan’ın İran’daki etkinliğini ve ilişkisini ortaya koyuyordu. ABD elçiliğinin belgesinde, 22 Şubat’ta Türk gazetelerinde İran ile Türkiye arasında müşterek bir yatırım projesi imzalandığı ve buna göre kurulacak olan yeni bir doğalgaz boru hattının, İran gazını Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşıyacağı belirtiliy

Panama Belgeleri: Hayyam Bey'in cenneti

Panama belgelerine göre Hayyam Garipoğlu, Sümerbank’a el konulmadan önce Niue’de bir şirket kurdu. Yaptığı açıklamada “Niue’nun adını bile duymadım” dedi. Panama belgelerinde, Türkiye tarihinin en büyük banka batırma olayına imzasını atan Hayyam Garipoğlu’nun da dört off-shore şirketi ile yer aldığı ortaya çıktı. Belgelere göre Garipoğlu’nun, Sümerbank davasında adı geçen Olsten Marketing Co Ltd’nin yanı sıra üç ayrı off-shore şirketi daha var. Bu şirketlerden biri Olsten Marketing’in kapatılmasından hemen sonra kurulan Niue merkezli Unitrade International Ltd olsa da Garipoğlu, Niue’nun neresi olduğunu dahi bilmediğini ifade ederek bu şirketin kendisine ait olduğunu yalanladı. Olsten, Mossfon müşterisi Sümerbank ile ilgili dava dosyasına göre Garipoğlu, Sümerbank’a el konulmadan bir gün önce, kendisine ait olan Romania International Bank’a 8 milyon dolar transfer etti, buradan da yine kendi paravan şirketi Olsten Marketing’in hesabına aktardı. Panama belgelerine göre

#ParadisePapers: Off-shore biraderler

Berat ve Serhat Albayrak’ın Çalık Holding’de yönetici olduğu dönemde holdinge bağlı çok sayıda off-shore şirketi kurulmuş. Serhat Albayrak bu şirketlerden birinin bizzat direktörü. Dünyanın dört bir yanından çok sayıda politikacı ve iş insanının off-shore bağlantılarını ortaya çıkaran Paradise Papers’ta Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın damadı Enerji Bakanı Berat Albayrak’ın ağabeyi Serhat Albayrak’ın da ismi geçiyor. Serhat Albayrak, belgelere göre Malta’da bir off-shore şirketle bağlantılı görünüyor. Frocks International Trading Ltd adlı şirkette Albayrak’ın yanı sıra Çalık Holding çalışanları Mehmet Gökdemir, Murat Tarı ve Şafak Karaaslan şirket yetkilileri arasında bulunuyor. Murat Tarı 2000-2005 yılları arasında Çalık Holding’de genel müdür olarak görev yaptı. Mehmet Gökdemir Çalık Holding’e bağlı GAP Tekstil yönetim kurulu üyesi, Şafak Karaaslan Çalık Holding’in dış ilişkiler sorumlusu. Serhat Albayrak da söz konusu dönemde Çalık Holding genel müdürlüğünü yürütüyordu.