Ana içeriğe atla

Altan kardeşlerin avukatı: Kararın ciddi neticeleri var

Yargıtay kararı sonrası yeniden yargılanan gazeteci Ahmet Altan ve Nazlı Ilıcak için tahliye, akademisyen Mehmet Altan için beraat kararı çıktı. Avukat Çalıkuşu, DW Türkçe'ye kararı temyize götüreceklerini söyledi.


"Anayasal düzeni yıkmaya teşebbüs" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan gazeteciler Ahmet Altan, Nazlı Ilıcak ve akademisyen Mehmet Altan'ın da aralarında bulunduğu altı sanık Yargıtay'ın bozma kararının ardından bugün yeniden hakim karşısına çıktı.
Yargıtay'ın kararı sonrası suç vasıfları değişen ve Türk Ceza Kanunu 220/7. maddesinde düzenlenen "örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme" suçundan yeniden yargılanan gazeteci Ahmet Altan'a 10 yıl 6 ay, Nazlı Ilıcak'a 8 yıl 9 ay hapis cezası verildi. Her iki gazetecinin de suçun niteliği ve tutuklulukta geçirdiği süre gözetilerek tahliyesine karar verildi. Mahkeme, akademisyen Mehmet Altan'ın ise 'kesin delil elde edilemediğinden dolayı' beraatine karar verdi.
Kararı DW Türkçe'ye değerlendiren Ahmet Altan ve Mehmet Altan'ın avukatı Figen Albuga Çalıkuşu, "Ahmet Altan'ın 1138. günde tahliye edilmesi mutluluk verici. Hukuk adına, Türkiye'deki herkes adına hukuka geri dönüş sürecinin işareti olarak olumlu bir netice" dedi.
"Darbe girişiminin devlet tarafından bilindiği anlaşılıyor"
Öte yandan Ahmet Altan'a verilen cezanın asgari hadden uzaklaşılarak verildiğine dikkat çeken Çalıkuşu, kararın bu anlamda sıkıntılı olduğunu belirtti.
Çalıkuşu, 'yargılanma gerekçelerinden birinin darbenin olacağının kuvvetle muhtemel olduğu dönemde yapılan gazetecilik faaliyeti' olduğunu belirterek "Buradan darbe girişiminin devlet tarafından bilindiği anlaşılıyor. Bu anlamda ciddi neticeleri olan bir karar da ortaya çıkıyor. Devlet gazeteci olarak karşımıza çıkamaz ama emniyet müdürü, vali olarak karşımıza çıkar. Aynı suçlamadan İstanbul Emniyet Müdürü de İstanbul Valisi de derhal tahliye edilmişti. Ancak düşünce faaliyetinde bulunan bir gazeteciden yasal hak olan indirimler esirgendi. Kararı temyize götüreceğiz. En hukuksal neticeyi o zaman alacağımızdan eminim" dedi.
Çalıkuşu, Mehmet Altan kararını ise "Mehmet Altan yönünden yapılması gereken buydu. Suçsuzluğu ispatlandı" sözleriyle değerlendirdi.
Mehmet Altan
Mehmet Altan
İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi'nde tekrar görülen davanın ikinci duruşmasına, tutuklu sanıklar Ahmet Altan, Şükrü Tuğrul Özşengül, Fevzi Yazıcı ve Yakup Şimşek, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldı. Tutuksuz sanık Mehmet Altan ve tutuklu sanık Nazlı Ilıcak ise duruşma salonunda hazır bulundu.
5 yıldan 10 yıla kadar hapis istemi
Savcılık, celse arasında verdiği mütalaayı tekrar ederek sanıkların örgüt içerisindeki faaliyetler, konumları ve eylemleri nedeniyle alt sınırdan uzaklaşılıp cezalandırılmasını talep etti.
Sanıklar Ahmet Altan ve Nazlı Ilıcak'ın, "üye olmamakla birlikte silahlı terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etmek" suçundan 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezasına çarptırılmaları talep edildi. Diğer sanıklar Tuğrul Özşengül, Fevzi Yazıcı ve Yakup Şimşek'in ise 'örgüt üyeliği' suçundan 7.5 yıldan 15 yıla kadar hapsi istendi. Tutuksuz sanık Mehmet Altan'ın beraatine karar verilmesi talep edilen mütaalada, 5 tutuklu sanığın tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesi gerektiği belirtildi.
Ahmet Altan: Türkiye'de iddialar da yargılamalar da kanıtsız
Gazeteci Ahmet Altan savunmasında, Savcılık mütalaasında yer alan "silahlı bir darbe gerçekleştirme ihtimalinin kuvvetle muhtemel olarak görüldüğü bir dönemde yazılmış yazılar" ifadesine dikkat çekerek "Bir darbe ihtimali olduğunu bildiğiniz halde neden bir soruşturma başlatmadınız? Bu bilgiyi neden devletin diğer yetkilileriyle paylaşmadınız" diye sordu.
Altan, Savcılık mütalaasındaki iddialara karşın darbenin gerçekleşeceğine dair bir beyanı olmadığını, buna dair bir belgenin de mütalaada yer almadığını ifade etti.
Mütalaanın "terör örgütünün medya unsurlarından olan Taraf gazetesi" diye başladığını söyleyen Altan, bu ifadeyi destekleyen bir kanıtın da olmadığını vurguladı. Altan "Türkiye'de iddialar da yargılamalar da kanıtsız yapıldığı için savcı aklına geleni rahatça söyleyebilir. Balyoz darbesinin gerçek olduğuna inandığımı söylediğim için darbe suçu işlediğimi ileri sürüyor savcı. Düpedüz bir şeye inanmayı suç sayıyor. Bir şeye inanmak diye bir suç var mı? Orta Çağ’da vardı, şimdi de Türkiye'de var anlaşılan" dedi.
"Erdoğan'ı eleştirmek nasıl darbecilere yardım olarak nitelenebiliyor"
"Mutlak korku" başlıklı yazısında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Anayasa'ya uymadığını yazdığını, yazının sonunda da "sanırım kötü bir piyesin son perdesini seyrediyoruz.
Bedeli biraz ağır oluyor ama biteceğini bilmek gene de iyi" ifadelerini kullandığını söyleyen Altan, "Savcıya göre bunlar darbenin işaretiymiş. Bu savcı AKP'nin normal bir seçimle işbaşından gitmeyeceğine inanıyor herhalde. Ona kötü haberi bir kere daha vereyim; AKP iktidardan gidecek. Erdoğan'ı eleştirmek nasıl oluyor da darbecilere yardım olarak nitelenebiliyor" dedi.
Tutuklu sanık Nazlı Ilıcak "Sanki üç yıl boyunca yargılanmamışız gibi ilk mütalaadaki iddialar tekrar edilmiş" diyerek mütaaladaki ifadelere dikkat çekti: "Özgür Bugün diye bir gazetede çalıştığım iddia edilmiş, öyle bir gazete yok. Bugün gazetesinde çalıştım. Türkiye'de çok sayıda darbe oldu, ilk defa darbenin medya kolu diye bir icat çıkarıldı. Bir başka icat da üye olmamakla birlikte bilerek yardım maddesinin gazetecilere uygulanmasıdır. Sırrı Süreyya Önder ve akademisyenler propagandadan yargılandılar ve AYM ihlal kararı verdi. Mehmet Altan'la bana yöneltilen bazı iddialar örtüşmektedir. Onun için beraat talep edilirken, çıktığımız program benim için suçlama talebi yapılırsa eşitlik ilkesi zedelenmiş olur" dedi.
"Anayasal sistem yok sayılmak isteniyor"
Akademisyen Mehmet Altan ise savunmasında, "Burada garipsediğim mahkeme savcısı Muhammed Ensar Bulutoğlu'nun her bir suçlaması yüksek yargı organları tarafından satır satır lime lime edilmiş yok hükmündeki iddianame hezeyanlarını tekrarlamak yerine, neden Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Yargıtay 16. Ceza Dairesinin iddianame ve yargılama sürecine ait kararlarını öne çıkarmadığıdır. Genişçe söz etmediğidir" dedi.
Altan, mütalaada tekrar edilen iddianamenin 'yasal' iddianame olmadığı için anayasal haklarını ihlal ettiği için Yargıtay'ın beraatine hükmettiğini vurguladı. Mehmet Altan "Bu dava süreci boyunca anayasal sistemi yok saymak isteyen bir iradenin, devlet içinde fiilen çaba gösterdiğine şahit oldum. Bu çetenin öncelikli hedefi ise hep anayasa oldu. Çok tehlikeli bir biçimde anayasa hükümlerini yok saymak istediler" ifadelerini kullandı.
Şimdiye kadar ne oldu?
15 Temmuz darbe girişimi sonrasında başlatılan operasyonlar kapsamında Nazlı Ilıcak 1 Ağustos 2016'da, Ahmet Altan ise 23 Eylül 2016'da tutuklanmıştı. 22 Eylül 2016'da tutuklanan Mehmet Altan ise Anayasa Mahkemesi'nin aldığı kişi hürriyeti ve güvenliğinin ihlal edildiği kararı doğrultusunda 27 Haziran 2018'de tahliye edilmişti.
15 Temmuz darbe girişimini önceden bildikleri ve darbe çağrışımı yaptıkları iddiasıyla İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanan Ahmet Altan, Mehmet Altan, Nazlı Ilıcak ve diğer üç sanığa, 16 Şubat 2018'de, 'anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs'suçundan TCK'nin 309/1. maddesi uyarınca ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi.
İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilen karar, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi'nce de hukuka uygun bulundu. Ancak kararın temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 16. Ceza Dairesi 5 Temmuz 2019'da yerel mahkemenin kararını bozdu.
Altı sanık hakkındaki 'Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs' suçundan verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını bozan Yargıtay, Mehmet Altan'ın yeterli ve inandırıcı delil bulunmadığından beraatine karar verdi. Ahmet Altan ve Nazlı Ilıcak'ın ise 'Anayasayı ihlal' yerine TCK 220/7. maddesinde düzenlenen ‘örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek isteyerek yardım etmek' suçundan yargılanmaları gerektiğine karar verildi. Diğer sanıklar Şükrü Tuğrul Özşengül, Fevzi Yazıcı ve Yakup Şimşek hakkında ise "silahlı terör örgütü üyeliği" suçunun oluştuğu kararı çıktı.
Yargıtay'ın bozma kararının ardından dosya, 8 Ekim 2019 günü yeniden İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Yargıtay'ın bozma kararına uyulmasına hükmeden mahkeme, tutuklu sanıkların tutukluluğunun devamına karar verdi. Tutuksuz sanık Mehmet Altan hakkındaki yurt dışına çıkış yasağını ise kaldırdı.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

IMF Karşıtı Annenin IMF Uzmanı Kızı

Cumhuriyet Halk Partisi Parti Meclisi üyeliğine seçilen Bilkent Üniversitesi Ekonomi Bölümü Başkanı ve IMF eski ekonomisti Doç. Dr. Selin Sayek Böke , üniversitede iktisat eğitimi alma kararının hayatının en güzel hatası olduğunu söylüyor. Anne Selin Sayek Böke ile ekonomist Selin Sayek Böke arasındaki dengeyi annesinden ilham alarak koruduğunu vurgulayan Böke, "CHP'de herkesin daha mutlu, refah içinde yaşayabileceği ekonomik ortamı sağlayacak politikalar üretilmesine katkıda bulunarak bunları somutlaştırmaya katkıda bulunacağım" diyor. Dünya Bankası ve IMF kariyerine sahip, güleryüzlü ve sıkı bir makro iktisatçı olarak bilinen Selin Sayek Böke ile CHP Parti Meclisi üyeliğinden annesi Türk Tabipler Birliği eski Başkanı Füsun Sayek ile olan ilişkisine kadar birçok konuyu masaya yatırdık. Böke, 11 yaşındayken kardeşi ile 'gazetecilik oyunu' oynadıklarını, hazırladıkları gazeteye ekonomi yazılarını yazdığını paylaşıyor. Kendisini ekonomi alanına yönle

İran, Sıtkı Ayan’dan sorulur

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve oğlu Bilal Erdoğan arasında geçtiği iddia edilen ikinci telefon görüşmesinde adı geçen işadamı Sıtkı Ayan, özellikle AKP döneminde parlayan isimlerin başında geliyor. WikiLeaks belgelerinde de adı geçen Sıtkı Ayan’ın ismi İran ile yapılan ticari anlaşmalar ve yüksek devlet teşvikleriyle anılıyor.   Sivas’ın Gölova beldesinde doğup büyüyen Sıtkı Ayan, İstanbul İmam Hatip Lisesi ve Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ni bitirdi. Mesleğini icra yerine petrol işine girdi. Ayan’ın, İran ve Sudan’da petrol ve doğalgaz sahalarıyla ilgili yatırımları bulunuyor. WikiLeaks belgelerine göre ABD Ankara Büyükelçiliği’nden gönderilen kripto, Başbakan Erdoğan’ın İran’daki etkinliğini ve ilişkisini ortaya koyuyordu. ABD elçiliğinin belgesinde, 22 Şubat’ta Türk gazetelerinde İran ile Türkiye arasında müşterek bir yatırım projesi imzalandığı ve buna göre kurulacak olan yeni bir doğalgaz boru hattının, İran gazını Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşıyacağı belirtiliy

Panama Belgeleri: Hayyam Bey'in cenneti

Panama belgelerine göre Hayyam Garipoğlu, Sümerbank’a el konulmadan önce Niue’de bir şirket kurdu. Yaptığı açıklamada “Niue’nun adını bile duymadım” dedi. Panama belgelerinde, Türkiye tarihinin en büyük banka batırma olayına imzasını atan Hayyam Garipoğlu’nun da dört off-shore şirketi ile yer aldığı ortaya çıktı. Belgelere göre Garipoğlu’nun, Sümerbank davasında adı geçen Olsten Marketing Co Ltd’nin yanı sıra üç ayrı off-shore şirketi daha var. Bu şirketlerden biri Olsten Marketing’in kapatılmasından hemen sonra kurulan Niue merkezli Unitrade International Ltd olsa da Garipoğlu, Niue’nun neresi olduğunu dahi bilmediğini ifade ederek bu şirketin kendisine ait olduğunu yalanladı. Olsten, Mossfon müşterisi Sümerbank ile ilgili dava dosyasına göre Garipoğlu, Sümerbank’a el konulmadan bir gün önce, kendisine ait olan Romania International Bank’a 8 milyon dolar transfer etti, buradan da yine kendi paravan şirketi Olsten Marketing’in hesabına aktardı. Panama belgelerine göre

#ParadisePapers: Off-shore biraderler

Berat ve Serhat Albayrak’ın Çalık Holding’de yönetici olduğu dönemde holdinge bağlı çok sayıda off-shore şirketi kurulmuş. Serhat Albayrak bu şirketlerden birinin bizzat direktörü. Dünyanın dört bir yanından çok sayıda politikacı ve iş insanının off-shore bağlantılarını ortaya çıkaran Paradise Papers’ta Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın damadı Enerji Bakanı Berat Albayrak’ın ağabeyi Serhat Albayrak’ın da ismi geçiyor. Serhat Albayrak, belgelere göre Malta’da bir off-shore şirketle bağlantılı görünüyor. Frocks International Trading Ltd adlı şirkette Albayrak’ın yanı sıra Çalık Holding çalışanları Mehmet Gökdemir, Murat Tarı ve Şafak Karaaslan şirket yetkilileri arasında bulunuyor. Murat Tarı 2000-2005 yılları arasında Çalık Holding’de genel müdür olarak görev yaptı. Mehmet Gökdemir Çalık Holding’e bağlı GAP Tekstil yönetim kurulu üyesi, Şafak Karaaslan Çalık Holding’in dış ilişkiler sorumlusu. Serhat Albayrak da söz konusu dönemde Çalık Holding genel müdürlüğünü yürütüyordu.