Merkez, kurul kararına uyacak mı?
Bu hafta gözler Merkez Bankası’nın faiz kararında olacak. Merkez Bankası Para Politikası Kurulu (PPK) çarşamba günü toplanıyor. Piyasa uzmanları ve analistler, seçimler öncesi büyümeyi hızlandırma baskısının arttığı bir dönemde siyasi nedenlerden dolayı Merkez’in faizleri artırmayacağını öngörüyor. Ancak kur, enflasyon ve piyasa faizlerine bakıldığında tablo hiç de parlak değil. Merkez’in PPK toplantı metinlerinde her zaman dillendirdiği ‘getiri eğrisi yatay tutmak’ ifadesi de çoktan geçerliliğini yitirdi.
Merkez Bankası geçen ay politika faizini 7.5’te sabit bıraktığı PPK kararında “Enflasyon beklentileri, fiyatlama davranışları ve enflasyonu etkileyen diğer unsurlar yakından izlenecek ve enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanana kadar getiri eğrisini yataya yakın tutmak suretiyle para politikasındaki temkinli duruş sürdürülecektir” ifadesini kullanmıştı. Bu ifadeye göre mevcut enflasyon görünümü de getiri eğrisi de Merkez’in faizi artırmasını gerektiriyor.
Getiri eğrisi nedir?
Getiri eğrisi, borçlanma araçlarının faiz oranları ile vadeleri arasındaki ilişkiyi gösteren eğriye deniyor. Beş yıllık tahvile göre hesaplanan bu eğrinin yatay olması ise uzun vadeli borçlanma araçlarının faiziyle kısa vadeli borçlanma araçlarının faizinin eşit veya birbirine yakın olması anlamına geliyor. Merkez Bankası’nın bir hafta vadeli repo faizi 7.5 iken 5 yıllık tahvil faizi 9.37’ye ulaştı. Bu da getiri eğrisinin yataylığının kalmadığını gösteriyor.
Merkez Bankası’nın enflasyonu ve enflasyon beklentilerini etkilemekte kullanabildiği faizler kısa vadeli faizler. Yani Merkez’in uzun vadeli borçlanma aracı yok. Bu nedenle Merkez, faiz kararı verirken piyasada oluşan uzun vadeli faizlere bakarak yani getiri eğrisindeki gidişi izleyerek kısa vadeli faizleri artırarak ya da düşürerek uzun vadeli faizlere ve dolayısıyla enflasyona etki yapma şansına sahip.
Enflasyon beklentisi arttı
Merkez Bankası’nın Nisan ayı beklenti anketinde, yıl sonu TÜFE beklentisi bir önceki anketteki yüzde 6.98’den yüzde 7.29’a yükseldi. 2015 yıl sonu döviz kuru beklentisi ise bir önceki anket döneminde 2.61 TL iken, bu anket döneminde 2.70 TL’ye yükseldi. 12 ay sonrası için beklenti de 2.76’ya çıktı. Diğer yandan TL’deki değer kaybının devam etmesi halinde Merkez’in ana görevi olan fiyat istikrarına ilişkin riskler daha da belirginleşebilir. Merkez, enflasyon tahminini yukarı revize etmek zorunda kalabilir.
Cephanesi yok
Merkez’in faizleri artırmak yerine likidite adımları ile sıkılaştırma yaparak TL’deki değer kaybını sınırlamayı tercih etmesi bekleniyor. Bunun etkili olup olmayacağı ise belirsiz. Ocak 2014’te Merkez, faizleri yüzde 4.5’ten yüzde 10’a çıkarmadan önce kurun ateşini düşürmek için her yolu denemiş ancak başarılı olamamıştı. Faiz artışıyla birlikte kurdaki yükseliş yerini düşüşe bırakmıştı. Merkez o dönemde günlük dolar satışını 10 kat artırmıştı. Ancak bankanın net döviz rezervi yeniden 35 milyar dolar seviyesine geriledi. Yani düşük rezervler nedeniyle agresif döviz satışı da bir seçenek olamayacak. ABD Merkez Bankası’nın (Fed) bu yıl içinde faizleri artıracağı da düşünülürse doların küresel değer kazancı devam edecek. Bu da dolar/TL kurunda yeni rekorların gelebileceğini gösteriyor.
Dolarda rekor haftası
TL, yılbaşından beri dolar karşısında yüzde 13’e yakın değer kaybı ile yolsuzluk sorunlarıyla uğraşan Brezilya’nın para birimi realin ardından en çok değer kaybeden ikinci para birimi konumunda. TL ile en çok karşılaştırılan para birimlerinin başında yer alan Güney Afrika randı ise aynı dönemde sadece yüzde 5 civarında değer kaybetti. Geçen hafta 2.7305’e kadar yükselerek tarihi zirveyi test eden dolar/TL haftayı 2.6950’den tamamladı.
ABD izlenecek
Geçen hafta Fed yetkililerin faiz artırımının zamanlaması konusunda farklı görüşler ortaya koyması, ABD’de zayıf verilerin geçici mi yoksa uzun süreli bir durgunluğa mı işaret ettiği konusunda oluşan görüş ayrılığına işaret etti. Bu nedenle ABD’de veriler her zamankinden daha çok önem taşıyor. Bu haftada ülkede enflasyon, tüketici güveni, ikinci el konut satışları, işsizlik maaş başvuruları, imalat, yeni konut satışları ve dayanıklı mal siparişleri verileri takip edilecek.
Türkiye’de ise tüketici güven endeksi, reel kesim güveni, merkezi yönetim borç stoku ve kapasite kullanımı verileri gelecek. Geçen hafta IMF ve Dünya Bankası Türkiye için büyüme tahminini aşağı çekti. Bu hafta özellikle kapasite kullanımı büyümenin geleceğine dair işaret verecek. Diğer yandan bilanço dönemi başlıyor. Bu hafta Türk Telekom ve Akbank ilk çeyrek bilançolarını açıklayacak. Kurdaki artışların şirket bilançolarına da olumsuz yansıması bekleniyor.
Yorumlar
Yorum Gönder