Merkez, faiz koridorunun üst bandını 50 baz puan indirdi. Hükümet yeni başkan Çetinkaya’yı radikal adım atmamakla eleştirirken, temkinli bulunan indirim piyasalarda olumlu karşılandı.
Merkez Bankası yeni Başkanı Murat Çetinkaya başkanlığındaki ilk Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında faiz koridorunun üst bandında beklentilere paralel 50 baz puan indirime giderken, kısa vadede enflasyondaki düşüşün devam edeceğine dikkat çekti.
TCMB politika faizini yüzde 7.5, faiz koridorunun alt bandı olan gecelik borç alma faizini yüzde 7.25 seviyesinde tutarken, koridorun üst bandı olan gecelik borç verme faizini yüzde 10.50’den yüzde 10’a çekti.
Faiz kararının açıklandığı PPK metninde, “Enflasyon yakın dönemde belirgin bir düşüş sergilemiştir. Temelde işlenmemiş gıda kaynaklı gerçekleşen bu düşüşün kısa vadede devam edeceği öngörülmektedir. Bununla birlikte, çekirdek enflasyon eğilimindeki iyileşmenin sınırlı olması likidite politikasındaki sıkı duruşun korunmasını gerektirmektedir” denildi.
Dolar düştü
Siyasilerin “agresif faiz indirimi” taleplerine karşın piyasa beklentilerine paralel olarak gecelik borç verme faizindeki 50 baz puanlık ölçülü indirim dolar/TL’nin gerilemesine neden oldu. Karar öncesi 2.8297 seviyesinde olan dolar/TL, kararın ardından en son 4 Nisan’da gördüğü 2.8085 seviyesine kadar geriledi. Ancak bu seviyelerde tutunamayarak serbest piyasada 2.8180'den kapandı.
Karar, banka hisselerinde ise hızlı bir yükseliş görülmesine neden oldu. Borsa İstanbul Bankacılık Endeksi, karar sonrası yüzde 0.9’a kadar yükselerek 25 Haziran’dan bu yana en yüksek seviyeye çıktı. BIST 100 endeksi ise yüzde 0.5 artışla 86 bin 693 puana kadar çıkarak 22 Mayıs’tan beri gördüğü en yüksek puanı gördü. Ancak borsa yeniden eksiye döndü.
PPK metninde yakın dönemde küresel oynaklıklarda gözlenen düşüşün devam ettiğine ve küresel finansal koşullarda yaşanan iyileşmeye dikkat çekilerek, “Bu doğrultuda Kurul, sadeleşme yönünde ölçülü bir adım atılmasına karar vermiştir” denildi.
Büyüme PPK metninde
Öte yandan PPK metninde mart ayından farklı olarak “Açıklanan veriler ile öncü göstergeler iktisadi faaliyetin ılımlı ve istikrarlı büyüme eğilimini koruduğunu göstermektedir” görüşüne yer verilirken, sıkı para politikası duruşunun ve alınan makro ihtiyati önlemlerin etkisiyle yıllık kredi büyüme hızları makul düzeylerde seyrettiği yönündeki görüş korundu.
Önümüzdeki dönemde para politikası kararlarının enflasyon görünümüne bağlı olacağına da vurgu yapılan PPK metninde, “Enflasyon beklentileri, fiyatlama davranışları ve enflasyonu etkileyen diğer unsurlardaki gelişmeler dikkate alınarak para politikasındaki sıkı duruş sürdürülecektir” görüşüne yer verildi.
Tüketime ve bankalara destek
Merkez, ‘can simidi’ olarak gördüğü ve kredi faaliyetlerinde etkili olan koridorun üst bandını 50 baz puan düşürerek reel sektörünün elini rahatlattı. Genelde faiz koridorunun üst sınırı kredi faizleri için tavan oluşturuyor. Buradaki düşüş de bankalara destek anlamına geliyor. Üst bandın düşürülmesi bankaların maliyetlerini azaltacağı için kredi faizlerinin düşeceği ve bunun vatandaşa olumlu yansıyacağı beklentisi yaratıyor. Ancak kredi faizlerini bankalar belirliyor. Bankalar bu indirimi kredi faizlerine yansıtmayıp kâr marjlarını yükseltmek yönünde de kullanabilir. Geçmiş veriler Merkez’in faiz indirimlerinin aynı oranlarda banka faizlerine yansımadığını gösteriyor.
Enflasyona dikkat
Diğer yandan faiz indiriminin bir yansıması da Merkez Bankası’nın güvenilirliği ile ilgili soru işaretleri. AKP çevrelerinin radikal faiz indirimi taleplerine rağmen PPK’dan ölçülü indirim kararı çıkması piyasalar nezdinde şimdilik güven verici olarak algılandı.
Diğer yandan mayıs toplantısında enflasyon göz önünde bulundurulmadan yine faiz indirimi yapılacağı endişesi hâlâ mevcut. Faizdeki indirim enflasyondaki düşüşe paralel gitmeli. Yoksa büyümeye zarar verir. Cari açık ve finansman üzerinde çok olumsuz etkileri ortaya çıkar.
Faizlerin düşmesiyle yatırımlardan ziyade tüketim artıyor. Çünkü yatırımcı için düşük faizden ziyade kurumların kalitesi, hukukun üstünlüğü gibi kavramlar daha önemli. Sonuç olarak düşük faiz harcamaya özendirip tüketicilerin kredi alarak tüketime yönelmesine yol açacak. Bunun sonucunda da enflasyon ve GSYH’nin artması beklenebilir.
Enflasyon düşmediği halde faizlerdeki düşüş ise tasarrufları olumsuz etkiliyor. Bu durum tasarruf-yatırım açığına yol açar. Bu tasarruf açığını kapatmak için son dönemde yapıldığı gibi dış borçlanmaya başvurulabilir. Bu da cari açığı artırıcı nitelik taşıyor. Yatırımlar tasarrufların düzeyine gerilemesi halinde ise büyümede beklenen seviye yakalanamayabilir.
YETMEZ AMA EVETÇİLER
İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı İbrahim Çağlar, “TCMB reel sektöre nefes verdi, şimdi sıra bankalarda. Bu indirimin işletmelerin ve KOBİ’lerin banka kredi borçları ile yatırım ve ihtiyaç kredisi oranlarına yansımasını umuyoruz. Yeni başlangıçlar her zaman umut vericidir. Seri faiz indirimleriyle bu sürecin devam etmesini diliyoruz” dedi.
Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı Mehmet Büyükekşi, “Faiz indirimleri ülkemizde yatırımların ve ihracatın artmasına destek olacak. Faiz indirim kararını ülkemiz ve ihracatçılarımız adına olumlu buluyoruz. Ancak bu indirim kararını yeterli görmüyor, indirim sürecinin önümüzdeki aylarda da devam etmesini bekliyoruz” yorumunda bulundu.
TATMİN OLMAYANLAR
Ekonomi Bakanı Mustafa Elitaş “TCMB’den heyecanı tetikleyecek, yatırım yapma arzu etkisi yapacak bir beklentim vardı. Bu tam gerçekleşmedi” dedi.
İHKİB Başkanı Hikmet Tanrıverdi “0.50’lik indirim beklentimizi karşılamadı. Bu indirim genel olarak finans çevrelerinin beklentileri doğrultusunda gerçekleşti. Ancak ihracatçılar olarak bizler üst bantta 1 baz puan gibi daha keskin bir indirim bekliyorduk. Alt koridorda da bir değişikliğe gidileceğini umuyorduk. Yapılan açıklamanın bizim beklentilerimizle örtüştüğünü söyleyemeyiz. Yatırım ortamının bugünkünden daha iyi hale gelmesi için faiz oranlarının düşürülmesini kaçınılmaz görüyoruz” diye konuştu.
Yorumlar
Yorum Gönder