Ana içeriğe atla

Yolun başındayız

Bilim kurgu hayranı olan Ayşegül İldeniz, dünyanın en yaratıcı 100 kişisinden biri. İldeniz, inovatif düşünen insanların gelecekte başarılı olacağına inanıyor.


Intel Yeni Teknolojiler Dünya Başkan Yardımcısı Ayşegül İldeniz, hayal gücünü kullanan, inovatif düşünmeyi öğrenen insanların gelecekte başarılı olacağına inanıyor. Türkiye'nin bu dönüşümü acilen yapması gerektiğini söyleyen İldeniz, Silikon Vadisi'ne gittiğinde diğer çalışanların da kendisi gibi Star Trek hayranı olduğunu fark etmiş.

Ayşegül İldeniz, Türkiye'nin gururu olan kadınlardan biri. Dünyanın en yaratıcı 100 kişisi arasında gösterilen İldeniz, tüketicilerin günlük hayatlarında kullanabilecekleri moda ürünlerini teknolojiyle birleştiriyor.

Intel’e 1998 yılında Akdeniz, Ortadoğu ve Afrika Bölgesi’nden sorumlu Pazarlama Müdürü olarak katılan İldeniz, sırasıyla Intel Türkiye Genel Müdürü, Türkiye, Ortadoğu ve Afrika Bölgesi (EMEA) Başkanı ve EMEA Yönetim Kurulu üyesi olarak görev yaptı. On yıl boyunca 67 ülkeden sorumlu olan İldeniz, 2013'ten bu yana Intel’in yeni teknolojiler bölümünün dünya başkan yardımcısı ve yaşamını Silikon Vadisi’nde sürdürüyor.

Ayşegül İldeniz ile Silikon Vadisi'nden teknolojideki son trendlere, inovatif düşünmenin öneminden kişisel verilerin kullanımına pek çok konuyu konuştuk.

Giyilebilir teknolojiler nereye gidiyor? Son trendler neler?
Her yerde akıllı nesnelerin sayısı giderek artmaya başladı. Biz de deneyler yapıyoruz prototipler piyasaya çıkarıyoruz. Yani akıllı saatler, akıllı telefonlar, akılı şunlar akıllı bunlar gibi. Dünyada bir artış var. Benim derdim şu, bunu üreten şirketler hep bizim gibi teknolojik şirketlerdi. Bizim teknolojik şirketler olarak kullanıcının neye ihtiyacı olduğunu bilme olasılığımız yok bana göre. Yani deneriz ama bu bizim işimiz değil. Bir ayakkabıyı yapmak için ayakkabıcı olmak gerekiyor. Gözlük için gözlükçü olmak gerek. Mesela ben akıllı bileziği yaptığım zaman moda dünyasından bir sürü geri besleme aldım. 'Ne gerek var iki tane ekrana. Kadınlar istemez böyle şeyler. Ben akıllı saat takıyorum diye övünen bir kadın hiç gördün mü hayatında' şeklinde...

ÇİPLER YAYGINLAŞACAK

Gelecekte olabilir ama belki?
Belki. Bize dediler ki kadınlar ileri teknoloji kullanır ama kimseye çaktırmaz, onun için gizlersin. Mesela bir teknolojist olarak bana göre tam tersi. Herkes görsün isterim  Halbuki onlara göre estetik daha önemli. Yani ürünü anlamamız lazım bu bir. İkincisi zaten geleneksel sektörlerde işte demin örnek verdim ya bir ayakkabı bir alet yapmayı bilen insanların bu işe el atması lazım. Ben bunu yaygınlaştırmak istiyorum. Yani akıllı bir şehir oluşturulabilir. Bu akıllı şehirde akıllı sayaç olsun ama aynı zamanda kirliliği de ölçen bir sensör taksınlar bu sayacın içine. Vatandaşları uyarsın belediye mesela, dışarı çıkmayın diye, bir sürü kalp hastası insan var. Mesela İngiliz bir şirket bir çipi aldı ve protez el yaptı. Onu da bir çocuğa taktılar. Çocuk da onu aldı bardak kaldırdı. İnanabiliyor musunuz buna. O eli de bu arada 3D yazıcıda bastılar ve normalde 12 bin dolarlık el, onu 300 - 500 dolara küçücük bir çiple ve basılı bir elle yeniden ürettiler. Ama bunu ben bilemem bu insanlar tıp üzerine uzman insanlar. Üç yaşında bir insan nasıl bir bardağı kavrayabilir ve hangi duyularla, onu çipe yükleyebiliyorlar. Benim derdim, o akıllılığın her yere yaygınlaşmasını sağlamak. Bu akıllı çipleri dünyaya yayma derdindeyim. Ve bu da gidiyor açıkçası.. Çok ilginç şeyler olacak. Çok çok ilginç şeyler bizi bekliyor.

SINIRLAR ÇİZİLMELİ

Bunun tehlikeli bir yönü de olabilir mi? Kötü amaçlı kullanımların önüne geçmek için  hukuki altyapı sizce yeterli mi? 
Bu kamuoyunda yoğun tartışılan bir şey. Amerika'da Apple ile devletin savaşı var. Tamamen kişisel hakların savunucusu gibi kendini ortaya attı Apple. Halbuki çok ilginç bi durum. Hepimizin kişisel bilgilerine sahip bir şirket bu biliyorsunuz. Sivil toplum kuruluşları, devlet ve kamuoyunun hep birlikte tartışıp o sınırları çizmesi gereken bir çağdan geçiyoruz. Sonra ABD hükümetinin Edward Snowden örneğiyle herkesi dinlediği çıkıyor ortaya.

Bir yanda böyle Apple gibi insanların datalarına dair olması gereken çizgileri biz çizeriz diyen şirketler var. Bir yandan da bir sürü genç var Facebook'tan, Instagram'dan, Twitter'dan hayatlarının her salisesini paylaşıyorlar. Hiç de yüksünmüyorlar bundan. Onun için her şey tezat bence. Kişilik hakları ve verilerin güvenliği konusunda çok baştayız daha.  

Bizim akıllı saatlerimizi sigorta şirketleri kullanmak istiyorlar ve tıp kurumlarına vermek istiyorlar. Düşünebiliyor musun burada bizim sorumluluğumuzu.. Biz burada bu bilgileri kimle paylaşırız, hangi koşulla paylaşırız… Paylaşmaz mıyız bütün bunları değerlendirmemiz gerekiyor. Yani olay giderek grift bir hale gelecek. Kurallar giderek oturacak. 

Akıllı nesne pazarı ne kadar büyüklüğe ulaşır sizce?
Dijital dünya 2025 yılında 11 trilyonluk bir pazar olacak. Yani nerdeyse global ekonomi o kadar. Hepsi dönüşecek demek bu.

Büyük resim çok kocaman. Geçen yıl 80-90 milyon adet akıllı saat satıldı. Bu çok büyük değil ama fena değil. Ama iki yıldır var olan bir sektör için iyi de sayılır. Bu sektör nasıl 11 trilyonu bulur? Şöyle, sadece akıllı saatler olmaz, akıllı ceket olur, akıllı gözlük olur, akıllı kalem, akıllı masa, lamba ve duvar olur o zaman 11 trilyona geliriz, olacak. Yani başındayız ama çok yol var.

Bütün bunlar için çok bekleyecek miyiz?
2025 diye bir tarih telaffuz ediyoruz hepimiz. Geleceğe Dönüş filmini biliyorsunuz. Oradaki bazı cihazlar gerçek oldu. Bakın ben çok ciddi bir bilim kurgu hayranıyım. Star Trek vardı bizim gençliğimizde. Orada gösterilen her şey gerçek oldu. Sadece ışık hızından daha hızlı binilebilir uzay araçları yok. Bir de zaman içinde gidip gelebilmeyi başaramıyoruz. Ama onun dışında sizi hissedip açılıp kapanan kapılar, akıllı bileklikle herkesle anında konuşabilme, ekrana baktığınızda birinin sizi görebilmesi filan. Böyle “aman allahım” diye heyecanlandığımız teknolojiler artık etrafımızda var. 

Peki bilim kurgu hayatınızda etkili oldu mu, örneğin Star Trek?
Tabi oldu. Bizim grup ilk kurulduğu zaman 12 kişi bir araya geldik. Hepimizin backgroundu alakasız, 7 benzemez derler ya öyleyiz. Sonra oturduk, ben dedim ki herhalde 2 yıl falan sürecek bu insanlarla dost olmamız. Ama ertesi gün hepimiz dosttuk, niye? Çünkü hepimiz bilim kurgu hayranıyız. İki kişi bir konuşmaya başladık sabaha kadar muhabbet ettik böyle. Demek ki derdi geleceği düşlemek, planlamak olan insanları toplamışlar dedim kendime 

HARİKA TÜKETİYORUZ

Türkiye'den, teknolojiyle ilgili çalışan sizin gibi insanlar çıkacak mı gelecekte?
Evet. Bizim gençliğimiz dünyanın geri kalanından hiç farklı değil. Muhteşem bir şekilde teknolojiyi kullanıyorlar. Türkiye’de teknoloji kullanımı çok yaygın. Bizim kullanmak konusunda hiçbir sorunumuz yok bence. Üretmede problemimiz var. Yani biz bunları harika tüketiyoruz da ne yapacağız ana sorun burada. Kullanmada sorun yok. Burada bir paradigma değişimine çok ihtiyacımız var. Biz çok ezberci gençler yetiştiriyoruz. ABD’de bilgisayar kodlamasına çok küçükken başlıyorlar çocuklar. Bu çocuklara yöntem öğretililiyor. Ama hiçbir zaman git bana bunu yap demiyorlar. Çocuklar kendi hayal güçlerinde üretiyorlar bunlar. O anlamda inovatif düşünce eksiğimiz var, o dönüşü çok hızlı yapmamız gerekiyor. 


Silikon Vadisi’nde kadın olmanın zor yanları var mı?
Silikon Vadisi farklılıkları zenginlik gibi görüp değerlendiren bir yer. Gelişmekte olan pazarları bilen tanıyan, yıllardır oralarda iş yapmış farklı bir kadın olarak beni oraya getirdiler. Nijeryalısından, Hintlisine, Çinlisine, kadınından erkeğine, 18 yaşından 80 yaşına kadar her yaştan insanlar çabalıyorlar. Oradaki değer sizin geçmişiniz, saçınızın rengi, boyunuz vs değil tam tersi yaratıcılığınız ve bilginiz. O anlamda çok keyifli ve beni insan olarak ve entelektüel olarak besleyen bir yer. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

IMF Karşıtı Annenin IMF Uzmanı Kızı

Cumhuriyet Halk Partisi Parti Meclisi üyeliğine seçilen Bilkent Üniversitesi Ekonomi Bölümü Başkanı ve IMF eski ekonomisti Doç. Dr. Selin Sayek Böke , üniversitede iktisat eğitimi alma kararının hayatının en güzel hatası olduğunu söylüyor. Anne Selin Sayek Böke ile ekonomist Selin Sayek Böke arasındaki dengeyi annesinden ilham alarak koruduğunu vurgulayan Böke, "CHP'de herkesin daha mutlu, refah içinde yaşayabileceği ekonomik ortamı sağlayacak politikalar üretilmesine katkıda bulunarak bunları somutlaştırmaya katkıda bulunacağım" diyor. Dünya Bankası ve IMF kariyerine sahip, güleryüzlü ve sıkı bir makro iktisatçı olarak bilinen Selin Sayek Böke ile CHP Parti Meclisi üyeliğinden annesi Türk Tabipler Birliği eski Başkanı Füsun Sayek ile olan ilişkisine kadar birçok konuyu masaya yatırdık. Böke, 11 yaşındayken kardeşi ile 'gazetecilik oyunu' oynadıklarını, hazırladıkları gazeteye ekonomi yazılarını yazdığını paylaşıyor. Kendisini ekonomi alanına yönle

İran, Sıtkı Ayan’dan sorulur

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve oğlu Bilal Erdoğan arasında geçtiği iddia edilen ikinci telefon görüşmesinde adı geçen işadamı Sıtkı Ayan, özellikle AKP döneminde parlayan isimlerin başında geliyor. WikiLeaks belgelerinde de adı geçen Sıtkı Ayan’ın ismi İran ile yapılan ticari anlaşmalar ve yüksek devlet teşvikleriyle anılıyor.   Sivas’ın Gölova beldesinde doğup büyüyen Sıtkı Ayan, İstanbul İmam Hatip Lisesi ve Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ni bitirdi. Mesleğini icra yerine petrol işine girdi. Ayan’ın, İran ve Sudan’da petrol ve doğalgaz sahalarıyla ilgili yatırımları bulunuyor. WikiLeaks belgelerine göre ABD Ankara Büyükelçiliği’nden gönderilen kripto, Başbakan Erdoğan’ın İran’daki etkinliğini ve ilişkisini ortaya koyuyordu. ABD elçiliğinin belgesinde, 22 Şubat’ta Türk gazetelerinde İran ile Türkiye arasında müşterek bir yatırım projesi imzalandığı ve buna göre kurulacak olan yeni bir doğalgaz boru hattının, İran gazını Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşıyacağı belirtiliy

Panama Belgeleri: Hayyam Bey'in cenneti

Panama belgelerine göre Hayyam Garipoğlu, Sümerbank’a el konulmadan önce Niue’de bir şirket kurdu. Yaptığı açıklamada “Niue’nun adını bile duymadım” dedi. Panama belgelerinde, Türkiye tarihinin en büyük banka batırma olayına imzasını atan Hayyam Garipoğlu’nun da dört off-shore şirketi ile yer aldığı ortaya çıktı. Belgelere göre Garipoğlu’nun, Sümerbank davasında adı geçen Olsten Marketing Co Ltd’nin yanı sıra üç ayrı off-shore şirketi daha var. Bu şirketlerden biri Olsten Marketing’in kapatılmasından hemen sonra kurulan Niue merkezli Unitrade International Ltd olsa da Garipoğlu, Niue’nun neresi olduğunu dahi bilmediğini ifade ederek bu şirketin kendisine ait olduğunu yalanladı. Olsten, Mossfon müşterisi Sümerbank ile ilgili dava dosyasına göre Garipoğlu, Sümerbank’a el konulmadan bir gün önce, kendisine ait olan Romania International Bank’a 8 milyon dolar transfer etti, buradan da yine kendi paravan şirketi Olsten Marketing’in hesabına aktardı. Panama belgelerine göre

#ParadisePapers: Off-shore biraderler

Berat ve Serhat Albayrak’ın Çalık Holding’de yönetici olduğu dönemde holdinge bağlı çok sayıda off-shore şirketi kurulmuş. Serhat Albayrak bu şirketlerden birinin bizzat direktörü. Dünyanın dört bir yanından çok sayıda politikacı ve iş insanının off-shore bağlantılarını ortaya çıkaran Paradise Papers’ta Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın damadı Enerji Bakanı Berat Albayrak’ın ağabeyi Serhat Albayrak’ın da ismi geçiyor. Serhat Albayrak, belgelere göre Malta’da bir off-shore şirketle bağlantılı görünüyor. Frocks International Trading Ltd adlı şirkette Albayrak’ın yanı sıra Çalık Holding çalışanları Mehmet Gökdemir, Murat Tarı ve Şafak Karaaslan şirket yetkilileri arasında bulunuyor. Murat Tarı 2000-2005 yılları arasında Çalık Holding’de genel müdür olarak görev yaptı. Mehmet Gökdemir Çalık Holding’e bağlı GAP Tekstil yönetim kurulu üyesi, Şafak Karaaslan Çalık Holding’in dış ilişkiler sorumlusu. Serhat Albayrak da söz konusu dönemde Çalık Holding genel müdürlüğünü yürütüyordu.