Sanayicinin son dönemlerde, inşaat gibi alakasız sektörlere girdiğini
belirten Adnan Bali, bankaların da bol likidite zamanında bu yatırımlara
prim verdiğini söyledi.
Bankacılık sektörü ile sanayi sektörünün 1999 krizinin ardından yapılan karşılıklı hataların ardından gelişme kaydettiğini aktaran İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, bankacılık sektörüne yönelik özeleştiride bulunarak, "Paranın bolluğunda özellikle de son dönem global likidite bolluğu sırasında, olmayan fizibiliteleri var kıldık. Çark dönüyordu. Bisikletle hızlı gittiğiniz zaman önemli olan duvar çıktığında dengeyi nasıl sağladığınız" dedi.
Daha iyi işler yapılmalı
Reel sektörün geçen 10 yıldaki durumunu ise "Çayın taşı ile çayın kuşu vurulmaya çalışıldı" diye yorumlayan Bali, iş dünyasının 'moda' yatırımlara yöneldiğine dikkat çekti. Bali, "Denizcilikle ilgisi olmayan insanlar gemi almaya kalktı. Yıllarca tekstille şurayla burayla 4-5 nesil uğraşan iş adamları alakasız ilgisiz inşaata girdi. Moda gibi yatırımlara girildi. Biz de o bollukta bu yatırımlara prim verdik" değerlendirmesini yaparak, reel sektör ile bankacılığın aynı ekosistem içinde daha iyi işler yapmaya odaklanması gerektiğini kaydetti.
Bankalar için özeleştiri Bankacılık sektörünün yeni bir döneme girdiğine işaret ederek "Maalesef biz agresif ve yıkıcı rekabetle hiçbirimiz için doğru olmayan şeyler yaptık" diye konuşan Bali, bu durumun sürdürülebilir olmadığını gördüklerini aktardı. Bali, reel sektör ile bankacılık sektörü ilişkisinde hangi koşulların etkili olduğunun iyi anlaşılması gerektiğini, şu an bankacılık sektörünün temel değişkeni olan sermaye yeterliliğinin öne çıktığını dile getirdi. Bugün Basel kriterleri de dahil olmak üzere pek çok uygulamanın sektörde sermaye yeterliliğini daha önemli hale getirdiğini anlatan Bali, "Doğru yerde kullanılmayan kredi kaynak tahsisini bozmak anlamına geliyor. Genel ekonomi içinde bir yerimiz var bunu doğru yapabilmemiz lazım. Sermaye yeterliliğini muhafaza etmemiz gerekiyor" dedi.
Sıkıntıya girebiliriz
Bali, Türkiye'nin 2008 krizini dünyaya göre daha rahat atlatmasının güçlü bankacılık sektörü ile gerçekleştiğini hatırlatarak, sektörün güçlü özkaynak yapısı ile sıkıntıları reel sektöre yansıtmadığını kaydetti. O dönemde bankaların kredi yapılandırmaları ve düzenli düzensiz yeni takvim uygulamaları borç ötelemeler ile krizi kendi içinde mass ettiğini anlatan Bali, aksi durumda 2001 krizindekine benzer bir tablonun ortaya çıkacağını aktardı. Bugün gelinen noktada bankaların aslında karlılık değil özsermaye tartışması yaptığını anlatan Bali, agresif rekabet politikaları, otoritelerin mevzuat uygulamaları ve bugünkü ilave net faiz marjı içinde verilen kredilerin bankacılık kaynaklarını desteklemediğini vurguladı. Bankacılık sektöründe sermaye yeterliliklerinin aşağı doğru gideceğini söyleyen Bali, "Bu herkesi ilgilendirir. Hane halkından altyapıya ihracattan ithalata ekonominin ihtiyacı olan tüm finansmanını sağlamak adına sıkıntıya girebiliriz" yorumunu yaptı.
2009'dan bu yana yüzde 20 oranında kar dağıtan bankacılık sektörünün artık aracılık fonksiyonunu görüp görmeyeceği tartışmasının başladığını kaydeden Bali eğer görmeyecekse bankalar yerine yeni bir sistemin ortaya konulması gerektiğini belirtti. Bu tartışmalar arasından bankacıların neredeyse meslek sahibi olmayan konumuna düşürüldüğünü kaydeden Bali, şöyle devam etti: "Havlu satarsanız iş, jant satarsanız iş, para satarsanız iş değil gibi görülüyor. Bizim aracılık fonksiyonumuz durup dururken ortaya çıkmadı. Ekonomi büyütme üzerine kurulur ve kazananlar paylaşmak durumundadır. Biz kar ediyorsak birinin karını azaltıyor değiliz. Reel sektörde de bunu doğru anlayan bir anlayışın karşılıklı geldiğini görüyoruz. Kredi ilişkisi evlilik gibi hemen bozulacak gibi bir durum değil sadakat olduğu sürece devam eder"
Bankalar ve reel
sektör birlikte çöker
Bankacılık sektörü ile sanayi sektörünün el ele yürüdüğünü kaydeden Sanko Holding Yönetim Kurulu Başkanı Abdülkadir Konukoğlu, kredi almadan işleri büyütmek mümkün değil bankalar da para satmadan büyüyemez. Biri çökerse diğeri de çöker" diye konuştu. Ekonomik krizler için 'bizim için yemek yemek gibi birşey" tanımını yapan Konukoğlu, bankaların 1999 yılında müşterilerin peşinde kredi vermek için koşarken 'şimdi ise bankaların parayı tahsil etmek için herkesin üstüne gittiğine işaret etti. Bugün gelinen noktayı ise "Bankalar, tavuğu kesmeden yumurtasını alarak işi daha iyi yapmaya başladı. 15 yıl önce bankalar çok büyük masraflar alıyorlardı, biz gitmeye korkardık, şimdi bunu düşürdüler müşteri sayısı da arttı" diye yorumladı.
Akit neyse devam etmeli
Özdilek Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Özdilek ise bankaların, kredilerde sözleşme sonrası faizleri artırmasını eleştirerek, şöyle devam etti: "Akit neyse sonuna kadar devam etmeli. Kredi faizi artırılınca bir kredimizde faizleri yükseltti bir banka. Faizler düşünce kredi faizleri indiriliyor mu ? Akit akittir. Banka genel müdürleri sadece kasanın başında durmayacak mutfağa da girecek mutfakta hangi yemek yaşılıyor hangi sosların verileceğini bilecek yani birbir müşteriye gelmesi gerekiyor"
Nihat Özdemir : Türkiye patinaj yapıyor
Türkiye 2013'ten bugüne kadar patinaj yapıyor. Hiçbir ilerleme
kaydemiyor, bırakın iletlemeyi 10 bin doları geçen gsmh 9500 dokar
civarına geldi. Şimdi bizim 2023 hedeflerini tutturmamızın mümkün
olmadığı bir ülke. Bunları revize etmemiz gerek.
2010 yılında bu hedefleri ortaya koyarken dünya da bizimle birlikte koşuyordu. Çin, Hindistan, Japonya dahil büyümedeydi. Ancak dünya ticaret hacmi büyümedi küçüldü. 2023 yılında beklenen dünya ticareti 2010'da belirlenen hedefin yüzde 60'ına kadar geriledi. 300 milyar dolar ihracat da artık kolay değil. İhracatta üretim çeşidimizi değiştirmemiz gerekiyor. Yükte ağır pahada hafif ihracattan Türkiye'yi kurtarmamız gerekir. Türkiye'de değişik bir şeyler yapmamız gerekir. Treni kaçırmadan dönüşümü sağlamamız gerek.
Avrupa havalimanları alarmda
Avrupa'da art arda gelişen terör olayları dünya havalimanlarını harekete geçirdi. Tek güvenlik sistemi uygulayan Avrupa'nın önde gelen havalimanları neler yapabileceklerini öğrenmek için TAV'ın kapısını çalıyor.
Avrupa'da art arda gelişen terör olayları dünya havalimanlarını harekete geçirdi. Tek güvenlik sistemi uygulayan Avrupa'nın önde gelen havalimanları neler yapabileceklerini öğrenmek için TAV'ın kapısını çalıyor.
Dünya genelinde ard arda yaşanan terör olayları ve patlamaların
özellikle havalimanlarında yaratığı risklerin ardından, güvenlik
tedbirler en üst seviyeye taşınıyor. Türkiye'de TAV Havalimanları
işletmesinde olan ve 5 ay önce tek güvenlik geçiş noktasına geçen İzmir
Adnan Menderes Havalimanı, yeniden çift güvenlik geçişine döndü.
Yolcuların uzun yıllardır tek güvenlik geçiş noktasından geçerek uçağa
bindiği Avrupa Birliği ülkelerindeki havalimanları ise Türkiye'yi örnek
alarak önümüzdeki günlerde çift güvenlik uygulamasına geçmeye
hazırlanıyor.
Ortak çalışma var
TAV Havalimanları Yönetim Kurulu Üyesi Sani Şener, Dünya Havalimanları Yönetim Kurulu Üyesi olduğunu hatırlatarak, önceki gün merkezi Brükselde bulunan Briliğin Genel Sekreterinin kendisini arayarak, güvenlik konusunu danıştığını kaydetti. Türkiye'deki havalimanlarında bulunan x-ray cihazlarının Avrupa'da bulunmadığını kaydeden Şener, özellikle Belçika, Fransa gibi terör olaylarını birebir yaşayan ülkelerin çift güvenlik girişi uygulamasına başlamak istediğini kaydetti. Avrupa Birliğinin karar aşamasında olduğunu kaydeden Şener, "Bu uygulamaya başlamak zorundalar. Onların korkusu şu, dışarıda da oluşacak geçiş kuyruğunda bir saldırı olması. Bu süreci yönetememekten korkuyorlar. Ben de bu sürecin çok kapı ile yönetilebileceğini açıkladım. Fransa ile bir değişim programımız var, devamlı onlar bizlerle biz onlarla çalışıyoruz. Güvenlik konusu da da ortak bir çalışmamız var" dedi.
Şener Türkiye'de de 1 yıl öncesine kadar yavaş yavaş kaldırılması planlanan ikinci güvenlik geçişine yaşanan olayların ardından yeniden dönmek zorunda kaldıklarını anlattı. 5 ay önce İzmir'de tek güvenlik geçişine geçtiklerini belirten Şener, ancak önceki gün itibari ile ikinci güvenlik noktasının da yeniden konulduğunu aktardı. İşletmeciler olarak yolcu dışında havalimanına giriş çıkış yapan herkesin güvenliğinden sorumlu olduklarını anlatan Şener, "Tüm havalimanlarında tek güvenlik geçişi planını rafa kaldırdık. Uzun bir süre daha böyle devam etmemiz gerekiyor" açıklamasını yaptı.
Yolcu sayısı azaldı
Transit yolcu sayısında bir sıkıntı olmamasına rağmen İstanbul'a gidip gelen yolcu sayısında ciddi düşüşler yaşandığını anlatan Şener, son 16 yılda bu tür olayların çok fazla yaşandığını ancak normale dönüşün de hızlı bir şekilde olduğunu belirtti. Devam eden ekonomik ve siyasi konjonktürde, "iyimser" olmak zorunda olduklarını kaydeden Şener, "54 bin kişi çalışıyor TAV'da, herşeyin iyi gideceğine inanmak zorundayız. Pozitifim ama iyimser değilim. Yatırımlar güvenli ortam arar ama bu tür olaylar seyahatleri erteletebilir ama durduramaz. Türkiye'nin etrafında pek çok olay var çünkü Türkiye çok değerli bir ülke. İyimser değilim pozitifim. Puslu hava var ancak bu var diye de durmak olmaz"
Ortak çalışma var
TAV Havalimanları Yönetim Kurulu Üyesi Sani Şener, Dünya Havalimanları Yönetim Kurulu Üyesi olduğunu hatırlatarak, önceki gün merkezi Brükselde bulunan Briliğin Genel Sekreterinin kendisini arayarak, güvenlik konusunu danıştığını kaydetti. Türkiye'deki havalimanlarında bulunan x-ray cihazlarının Avrupa'da bulunmadığını kaydeden Şener, özellikle Belçika, Fransa gibi terör olaylarını birebir yaşayan ülkelerin çift güvenlik girişi uygulamasına başlamak istediğini kaydetti. Avrupa Birliğinin karar aşamasında olduğunu kaydeden Şener, "Bu uygulamaya başlamak zorundalar. Onların korkusu şu, dışarıda da oluşacak geçiş kuyruğunda bir saldırı olması. Bu süreci yönetememekten korkuyorlar. Ben de bu sürecin çok kapı ile yönetilebileceğini açıkladım. Fransa ile bir değişim programımız var, devamlı onlar bizlerle biz onlarla çalışıyoruz. Güvenlik konusu da da ortak bir çalışmamız var" dedi.
Şener Türkiye'de de 1 yıl öncesine kadar yavaş yavaş kaldırılması planlanan ikinci güvenlik geçişine yaşanan olayların ardından yeniden dönmek zorunda kaldıklarını anlattı. 5 ay önce İzmir'de tek güvenlik geçişine geçtiklerini belirten Şener, ancak önceki gün itibari ile ikinci güvenlik noktasının da yeniden konulduğunu aktardı. İşletmeciler olarak yolcu dışında havalimanına giriş çıkış yapan herkesin güvenliğinden sorumlu olduklarını anlatan Şener, "Tüm havalimanlarında tek güvenlik geçişi planını rafa kaldırdık. Uzun bir süre daha böyle devam etmemiz gerekiyor" açıklamasını yaptı.
Yolcu sayısı azaldı
Transit yolcu sayısında bir sıkıntı olmamasına rağmen İstanbul'a gidip gelen yolcu sayısında ciddi düşüşler yaşandığını anlatan Şener, son 16 yılda bu tür olayların çok fazla yaşandığını ancak normale dönüşün de hızlı bir şekilde olduğunu belirtti. Devam eden ekonomik ve siyasi konjonktürde, "iyimser" olmak zorunda olduklarını kaydeden Şener, "54 bin kişi çalışıyor TAV'da, herşeyin iyi gideceğine inanmak zorundayız. Pozitifim ama iyimser değilim. Yatırımlar güvenli ortam arar ama bu tür olaylar seyahatleri erteletebilir ama durduramaz. Türkiye'nin etrafında pek çok olay var çünkü Türkiye çok değerli bir ülke. İyimser değilim pozitifim. Puslu hava var ancak bu var diye de durmak olmaz"
Şener, Türkiye'ye gelen turist sayısının azalabileceğini söylerken 2016 hedeflerini değiştirmeyeceklerini de belirtti. Transit yolcuda bir düşüş olmadığını bunun da AHL'yi ayakta tuttuğunu anlatan Şener, "Küba'dan Filipinler'e Afrika'dan Sibirya'ya kadar birçok bölgenin havalimanlarından teklif alıyoruz. Şimdi Filipinler'de beş tane havalimanı için hazırlıklarımızı sürdürüyoruz. Arap dünyasında da işlerimiz iyi gidiyor" dedi.
AHL için ihaleye girecek
Atatürk Havalimanı ile ilgili daha önce Binali Yıldırım tarafından açıklanan özel uçakların inip kalktığı genel havacılık projesi ile ilgilendiklerini kaydeden Şener, 2021 yılına kadar sözleşmelerinin olduğunu belirtti. Şener, Sonrasında AHL'nin City Air (şehir havalimanı) olarak kurgulanması halinde, ihaleye gireceklerini buradaki tüm projeler ile ilgilendiklerini söyledi.
Yorumlar
Yorum Gönder