Ana içeriğe atla

Türkiye'de kutuplaşma: Farklı siyasi parti taraftarları ötekileştiriliyor

Bilgi Üniversitesi'nin araştırması, diğer parti taraftarlarına karşı siyasal hoşgörüsüzlüğün boyutlarını ortaya koydu. Katılımcıların yüzde 48'i başka parti taraftarlarının telefonlarının dinlenmesini onaylıyor.


İstanbul Bilgi Üniversitesi Göç Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından yürütülen "Türkiye'de Kutuplaşmanın Boyutları Araştırması"na göre Türkiye'de görüş ayrılıkları artarken, diğer parti taraftarları ahlaki olarak aşağıda görülerek ötekileştiriliyor.

29 ilde 18 yaş üstü nüfusunu temsil eden 4 bin 6 kişiyle Kasım-Aralık aylarında yapılan yüz yüze görüşmelere dayanan araştırma, devletin sorumlu olduğu hizmetlerden ve kadın sorunlarına kadar ülkede tartışılan konulara farklı parti aidiyetleriyle yaklaşıldığını ortaya koydu.

Araştırmanın sonuçları Projenin Bilimsel Koordinatörü Prof. Dr. Emre Erdoğan, İstanbul Bilgi Üniversitesi Göç Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Pınar Uyan Semerci ve Marshall Fonu Ankara Ofisi Direktörü Özgür Ünlühisarcıklı tarafından bugün yapılan çevrimiçi basın toplantısında kamuoyuyla paylaşıldı.

Görüş ayrılıkları arttı

Araştırmaya katılanların yüzde 34'ü AKP, yüzde 22'si CHP, yüzde 11'i MHP, yüzde 9'u HDP, yüzde 9'u ise İYİ Parti taraftarlarına kendini yakın buluyor. Araştırmaya katılanların yüzde 52'si Türkiye'de insanlar arasında görüş ve davranış farklılıklarının artığını düşünüyor. CHP'liler yüzde 70, HDP'liler yüzde 67, İYİ Partililer ise yüzde 65 gibi yüksek oranlarda günümüzde görüş ve davranış farklılıklarının arttığını düşünürken, AKP'liler yüzde 60 ve MHP'liler yüzde 61 gibi yüksek oranda Türkiye'de geçmişte de benzer görüş ayrılıkları olduğunu söylüyor.

Çalışmaya göre AKP ve MHP taraftarları toplumda daha üstün bir konumda olduğu kanısına sahipken, HDP taraftarları dışlanma duygusunu daha fazla hissediyor.

AKP'liler kendini "üstün" görüyor

AKP taraftarlarının yüzde 68'i, MHP'lilerin ise yüzde 63'ü hükümetin kendi gruplarındaki insanlara diğer insanlar kadar saygı gösterdiği görüşüne katılırken, HDP için bu oran yüzde 15'te kalıyor.

AKP taraftarlarının yüzde 58'i son beş yılda kendi gruplarından insanların toplumda daha fazla saygı gördüklerini; yüzde 53'ü diğer insanların kendi grubundaki insanlara özendiğini, yüzde 50'si son beş yılda kendi gruplarından insanların maddi durumlarının iyileştiğini ve yüzde 49'u iş bulma olanaklarının arttığını düşünüyor.

HDP taraftarlarının yüzde 55'i iş başvurularında, yüzde 54'ü karakollarda, yüzde 50'si devlet dairelerinde, yüzde 40'ı üniversitelerde, yüzde 38'i hastanelerde ya da lüks mağazalarda ve yüzde 32'si sokakta kötü davranışla karşılaştıklarını söylüyor.

CHP taraftarlarının görece daha fazla kötü davranışla karşılaştıklarını söyledikleri yerler, yüzde 22 ile iş başvuruları, yüzde 18 karakollar ve yüzde 17 devlet daireleri. İYİ Parti taraftarlarının yüzde 13'ü iş başvurularında diğer gruplara kıyasla kötü davranış gördüklerini düşünüyor. AKP ve MHP taraftarları arasında sayılan yerlerde diğer gruplara kıyasla kötü davranıldığını düşünenlerin oranı yok sayılacak kadar az.

En uzak parti HDP

Araştırmaya katılanlar, kendilerine en uzak hissettikleri siyasi parti taraftarlarının hangisi olduğu sorusuna yüzde 40 oranı ile en fazla HDP taraftarları yanıtını verdi. MHP'lilerin yüzde 74'ü, AKP'lilerin yüzde 54'ü ve İYİ Partililerin yüzde 50'si HDP taraftarlarını kendilerine en uzak parti taraftarı olarak görüyor. CHP'liler AKP taraftarlarını yüzde 60, HDP'liler ise MHP taraftarlarını yüzde 46 oranla kendilerine en uzak parti taraftarı olarak tanımlıyor.

Araştırmaya katılanlar, kendi parti taraftarlarına yüzde 87 ila 80 arasında değişen oranlarla ülkesinin yararına çalışan, onurlu, açık fikirli, zeki, cömert gibi sıfatları uygun görürken, diğer parti taraftarına yüzde 86 ile 77 arasında değişen oranlarla ikiyüzlü, bencil, kibirli, zalim, ülkeye tehdit oluşturan, bağnaz gibi sıfatları yakıştırıyor.

Araştırmaya katılanların yüzde 75'i çocuklarının en uzak hissettikleri partinin taraftarlarından biriyle evlenmesini istemiyor. Kendilerine en uzak hissettikleri partinin taraftarlarıyla araştırmaya katılanların yüzde 72'si iş yapmak istemediğini belirtirken, yüzde 67'si çocuklarının onların çocuklarıyla arkadaşlık etmesini istemediğini, yüzde 61'i ise komşu olmak istemediğini ifade ediyor.

Temel haklara erişememeye onay

Çalışmaya göre parti taraftarları öteki parti taraftarlarının kendilerinin sahip olduğu haklara sahip olmalarını kabul etmiyor. Katılımcıların yüzde 41'i kendilerini en uzak hissettikleri parti taraftarlarının yaşadıkları şehirde yürüyüş yapmasını, yüzde 37'si toplantı düzenlemesini ya da basın açıklaması yapmasını, yüzde 34'ü ise kendilerini uzak hissettikleri parti taraftarlarının milletvekilliği, belediye başkanlığı gibi siyasal görevler için aday olabilmesini istemiyor.

Katılımcıların kendilerine en uzak hissettikleri parti taraftarlarının telefonlarının dinlenmesini yüzde 48 oranında onaylaması ise diğer parti taraftarlarına karşı siyasal hoşgörüsüzlüğün ne kadar yaygın olduğunu net olarak gözler önüne seriyor.

"Kabul edilebilir değil"

DW Türkçe'ye konuşan projenin bilimsel koordinatörü ve İstanbul Bilgi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Emre Erdoğan, "Kendisine uzak parti taraftarlarının telefonlarının dinlenebilmesinde yüzde 48'lik bir onay var ve bu çok yüksek. Ülkemizde son dönemde güvenlik kaygısıyla yaşadığımız için söz konusu terörse ya da benzeri kriminal vakalarsa insanlar telefon dinlenmesini ya da başka tür araçlara başvurulmasını hoş görüyorlar. Bizim de meselemiz zaten bu, siyasal faaliyetler kriminal değil, suçla ilişkili değil. Siyasal parti taraflarının telefonlarının dinlenmesi kabul edilebilecek bir şey değil. Bizim de uğraştığımız konulardan bir tanesi bu siyasal hoşgörüsüzlüğü azaltmak" diyor. Araştırmanın son dönemde bu yönde bir iyileşme olmadığını gösterdiğine işaret eden Erdoğan, bu konuda daha çok çaba harcanması gerektiği görüşünde.

Görüşleri parti aidiyetleri belirliyor

Araştırma, bugünlerde kamuoyunda tartışılan birçok konuda da görüşlerin siyasal parti aidiyetleri doğrultusunda belirlendiğini gösteriyor. Araştırmaya katılan AKP taraftarlarının yüzde 86'sı, MHP taraftarlarının yüzde 82'si Ayasofya Müzesi'nin camiye dönüştürülmesini desteklerken, CHP taraftarları arasında bu oran yüzde 34'te kalıyor. Kanal İstanbul'un yapılmasına destek verenlerin oranı AKP taraftarlarında yüzde 66, MHP taraftarları arasında yüzde 57 iken CHP, İYİ Parti ve HDP taraftarları arasında bu konuyu destekleyenlerin oranı yüzde 15'i geçmiyor. Anadili Türkçe olmayanların kendi anadillerinde eğitim alabilmelerini savunanların oranı HDP taraftarları arasında yüzde 91 iken bu oran AKP, CHP ve İYİ Parti taraftarları arasında yüzde 30, MHP taraftarları arasında ise yüzde 21'de kalıyor.

Araştırmaya göre toplumun ortaklaştığı konular sadece ekonomik kriz, kadına şiddet ve deprem.

Kadına yönelik şiddetin çözümü

Tüm parti taraftarları, yüzde 94.6 ile deprem, yüzde 94 ile salgın hastalık, yüzde 92.9 ile ekonomik kriz konusunda kaygılanırken, yüzde 88 oranıyla kadına yönelik şiddetin yaygın olduğu görüşünde birleşiyor.

Ancak kadına yönelik şiddetin çözümü gibi belli başlı konularda devletin sorumluluğu konusunda farklılaşmalar var.

HDP, CHP ve İYİ Parti taraftarları yüzde 80 oranında kadına yönelik şiddetin çözüm için sorumluluk hükümette diyor. AKP ve MHP taraftarlarında bu oran yüzde 60'ta kalırken, iki partinin taraftarlarının yüzde 57 ila 55'i ise çözüm için "aile"yi sorumlu görüyor. AKP taraftarlarının yüzde 59.1'i, MHP taraftarlarının ise yüzde 44.3'ü şiddetin azaltılmasında en büyük sorumluluk sahibi olan kişi veya kurumun elinden gelen çabayı harcadığını düşünüyor.

Prof. Dr. Emre Erdoğan, "MHP ve AKP tarafları ailenin de harekete geçmesi gerektiğini düşünürken yine de birinci sırada devletin gelmesi önemli bir gösterge" diyor. Erdoğan'a göre bu konuda devletin daha fazla sorumluluk alması gerektiği yönünde konsensüs olması olumlu siyaset alanı olarak görülebilir.

Devletin sorumlulukları

Araştırmaya göre çalışmak isteyen herkes iş bulmak devletin sorumluluğunda diyenlerin oranı HDP taraftarları arasında yüzde 92 iken, CHP'de yüzde 79, İYİ Parti'de yüzde 75, MHP'de yüzde 65, AKP taraftarları arasında ise yüzde 56'ya iniyor. Hastalara sağlık hizmeti vermek devletin sorumluluğunda diyen HDP'lilerin oranı yüzde 94, CHP'lilerin oranı yüzde 84 iken, AKP'lilerde bu oran yüzde 69'a düşüyor.

AKP taraftarlarının yüzde 57'si, MHP taraftarlarının yüzde 37'si ülkenin iyi yolda gittiği görüşünü paylaşırken, bu oran CHP'liler arasında yüzde 10, HDP'liler arasında yüzde 5'e kadar iniyor. AKP taraftarlarının yüzde 29'u ülkenin, yüzde 27'si ailelerinin ekonomik durumunun 5 yıl öncesine kıyasla daha iyi olacağını söylüyor. CHP, İyi Parti ve HDP taraftarları arasında bu oran yüzde 4-5 diliminde kalıyor.

Öte yandan araştırma sonuçları, farklı parti taraftarlarının koronavirüs konusunda farklı bilgi kaynaklarına güvendiğini ortaya koyuyor. MHP ve AKP taraftarları bilgi alma konusunda Sağlık Bakanlığı kaynaklarını baz alırken, CHP, İYİ Parti ve HDP taraftarları Türk Tabipler Birliği, Dünya Sağlık Örgütü ve tanıdıkları uzmanların açıklamalarına daha fazla güvendiklerini belirtiyor.

Türkiye'de kutuplaşma: Farklı siyasi parti taraftarları ötekileştiriliyor - DW Türkçe








Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

IMF Karşıtı Annenin IMF Uzmanı Kızı

Cumhuriyet Halk Partisi Parti Meclisi üyeliğine seçilen Bilkent Üniversitesi Ekonomi Bölümü Başkanı ve IMF eski ekonomisti Doç. Dr. Selin Sayek Böke , üniversitede iktisat eğitimi alma kararının hayatının en güzel hatası olduğunu söylüyor. Anne Selin Sayek Böke ile ekonomist Selin Sayek Böke arasındaki dengeyi annesinden ilham alarak koruduğunu vurgulayan Böke, "CHP'de herkesin daha mutlu, refah içinde yaşayabileceği ekonomik ortamı sağlayacak politikalar üretilmesine katkıda bulunarak bunları somutlaştırmaya katkıda bulunacağım" diyor. Dünya Bankası ve IMF kariyerine sahip, güleryüzlü ve sıkı bir makro iktisatçı olarak bilinen Selin Sayek Böke ile CHP Parti Meclisi üyeliğinden annesi Türk Tabipler Birliği eski Başkanı Füsun Sayek ile olan ilişkisine kadar birçok konuyu masaya yatırdık. Böke, 11 yaşındayken kardeşi ile 'gazetecilik oyunu' oynadıklarını, hazırladıkları gazeteye ekonomi yazılarını yazdığını paylaşıyor. Kendisini ekonomi alanına yönle...

İran, Sıtkı Ayan’dan sorulur

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve oğlu Bilal Erdoğan arasında geçtiği iddia edilen ikinci telefon görüşmesinde adı geçen işadamı Sıtkı Ayan, özellikle AKP döneminde parlayan isimlerin başında geliyor. WikiLeaks belgelerinde de adı geçen Sıtkı Ayan’ın ismi İran ile yapılan ticari anlaşmalar ve yüksek devlet teşvikleriyle anılıyor.   Sivas’ın Gölova beldesinde doğup büyüyen Sıtkı Ayan, İstanbul İmam Hatip Lisesi ve Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ni bitirdi. Mesleğini icra yerine petrol işine girdi. Ayan’ın, İran ve Sudan’da petrol ve doğalgaz sahalarıyla ilgili yatırımları bulunuyor. WikiLeaks belgelerine göre ABD Ankara Büyükelçiliği’nden gönderilen kripto, Başbakan Erdoğan’ın İran’daki etkinliğini ve ilişkisini ortaya koyuyordu. ABD elçiliğinin belgesinde, 22 Şubat’ta Türk gazetelerinde İran ile Türkiye arasında müşterek bir yatırım projesi imzalandığı ve buna göre kurulacak olan yeni bir doğalgaz boru hattının, İran gazını Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşıyacağı belirt...

Panama Belgeleri: Hayyam Bey'in cenneti

Panama belgelerine göre Hayyam Garipoğlu, Sümerbank’a el konulmadan önce Niue’de bir şirket kurdu. Yaptığı açıklamada “Niue’nun adını bile duymadım” dedi. Panama belgelerinde, Türkiye tarihinin en büyük banka batırma olayına imzasını atan Hayyam Garipoğlu’nun da dört off-shore şirketi ile yer aldığı ortaya çıktı. Belgelere göre Garipoğlu’nun, Sümerbank davasında adı geçen Olsten Marketing Co Ltd’nin yanı sıra üç ayrı off-shore şirketi daha var. Bu şirketlerden biri Olsten Marketing’in kapatılmasından hemen sonra kurulan Niue merkezli Unitrade International Ltd olsa da Garipoğlu, Niue’nun neresi olduğunu dahi bilmediğini ifade ederek bu şirketin kendisine ait olduğunu yalanladı. Olsten, Mossfon müşterisi Sümerbank ile ilgili dava dosyasına göre Garipoğlu, Sümerbank’a el konulmadan bir gün önce, kendisine ait olan Romania International Bank’a 8 milyon dolar transfer etti, buradan da yine kendi paravan şirketi Olsten Marketing’in hesabına aktardı. Panama belgelerine göre...

#ParadisePapers: Off-shore biraderler

Berat ve Serhat Albayrak’ın Çalık Holding’de yönetici olduğu dönemde holdinge bağlı çok sayıda off-shore şirketi kurulmuş. Serhat Albayrak bu şirketlerden birinin bizzat direktörü. Dünyanın dört bir yanından çok sayıda politikacı ve iş insanının off-shore bağlantılarını ortaya çıkaran Paradise Papers’ta Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın damadı Enerji Bakanı Berat Albayrak’ın ağabeyi Serhat Albayrak’ın da ismi geçiyor. Serhat Albayrak, belgelere göre Malta’da bir off-shore şirketle bağlantılı görünüyor. Frocks International Trading Ltd adlı şirkette Albayrak’ın yanı sıra Çalık Holding çalışanları Mehmet Gökdemir, Murat Tarı ve Şafak Karaaslan şirket yetkilileri arasında bulunuyor. Murat Tarı 2000-2005 yılları arasında Çalık Holding’de genel müdür olarak görev yaptı. Mehmet Gökdemir Çalık Holding’e bağlı GAP Tekstil yönetim kurulu üyesi, Şafak Karaaslan Çalık Holding’in dış ilişkiler sorumlusu. Serhat Albayrak da söz konusu dönemde Çalık Holding genel müdürlüğünü yürütüyordu. ...