Uluslararası Finans Enstitüsü'ne göre büyüme önemli ölçüde yavaşlarken
borçlanma maliyetini artıran ve ani sermaye çıkışını tetikleyen riskler
artmaya devam edecek.
Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF), Türkiye’de seçimlerden sonra
atılan ilk adımların politikalardaki belirsizliği artırdığına dikkat
çekerek, ekonominin kırılgan
kalacağına vurgu yaptı. IIF, Türkiye ile ilgili ekonomik görünüm
raporunda, “Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 24 Haziran’da yapılan
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turunda yeniden seçilmesinin ardından,
9 Temmuz günü damadı olan Berat Albayrak’ı yeni ekonomi
yönetiminin başına getirdi. Bu durum, Merkez Bankası bağımsızlığıyla
ilgili kaygılar nedeniyle zaten zarar görmüş olan piyasa duyarlılığını
daha da kötüleştirdi. Temmuz ayı başlarında sıcak para çıkışı nedeniyle
lira üzerindeki baskılar görüldü. Bunun üzerine Fitch Türkiye’nin notunu
bir basamak indirdi” ifadelerine yer verildi.
Ani duruş riski
Raporda büyümenin daha sıkı mali koşullara bağlı olarak 2019’da önemli ölçüde yavaşlayacağı öngörülürken, borçlanma
maliyetlerinin yükseldiğine ve kısa vadeli sermaye hareketleri için
‘ani duruş riskinin’ halen yüksek olduğuna işaret edildi. Piyasaların
yeni ekonomi
yönetimini test edeceğinin belirtildiği raporda “Türkiye’nin zorlu dış
finansman ve enflasyon görünümünlerinin daha sıkı politikaları
gerektirdiği dikkate alındığında, özellikle küresel likidite şartlarının
daha da sıkılaşacağı değerlendirildiğinde, piyasalar politikaların yönü
konusunda netliğe sahip olana kadar büyük olasılıkla yeni ekonomik
yönetimi ekibini test edecekler” denildi. Kuruluş, Merkez Bankası’nın 24
Temmuz’daki toplantısında faiz artırımı yapacağını tahmin etti.
Yerel seçimler
Sağlam bir mali politika karışımı ile birleştirilen güvenilir bir
yapısal reform programının, yatırımcı güveninin yeniden tesis edilmesine
yardımcı olabileceğine dikkat çeken IIF, “Zayıflıklar azaldıkça
sürdürülebilir bir büyüme yörüngesinin önünü açabilir. Mart 2019’da
yapılması planlanan yerel seçimler, yapısal reform ajandasında olması
gereken ilerlemeyi muhtemelen sınırlayacak, lira ve kısa vadeli ekonomik
görünümü piyasa duyarlılığındaki değişimlere karşı kırılgan
bırakacak” yorumunda bulundu. Büyük dış finansman ihtiyaçları göz önüne
alındığında, Türkiye’de kısa vadeli risklerin, sermaye akımı oynaklığı
ve politika belirsizliği ile ilgili olduğuna dikkat çeken rapora göre,
Türkiye’nin büyüme modelinde kısa vadeli sermaye girişlerine bağımlılığı
ekonomiyi savunmasız bırakıyor. Piyasa duyarlılığındaki küresel veya
bölgesel değişimler, orta vadede sürdürülebilir bir büyüme patikasına
ulaşmanın giderek zorlaşmasına neden oluyor. IIF, Türkiye’de büyümenin
yıl sonuda yüzde 5’e, 2019’da yüzde 3.5 doğru yavaşlayacağını tahmin
etti.
Yorumlar
Yorum Gönder