Seçim kararı alındığından bu yana kur rekorlar kırarak 23.5 kuruş arttı. Seçim vaatlerinin ekonomik gidişatı daha da bozacağı endişeleri tırmanıyor.
Dolar kuru, erken seçim kararının açıklandığı 18 Nisan’dan bu yana
4.10 seviyesinden 4.3350 seviyesine yükselerek zirve üstüne zirve yaptı.
Böylece bu sürede kur rekor üstüne rekor kırarak 23.5 kuruş yükseldi.
Başbakan Binali Yıldırım ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci kurdaki
artışın geçici olduğunu vurgulamıştı. Ancak bu değerlendirmelerden sonra
da kur zirvelerini yineledi. Söz konusu değerlendirmeler ve Merkez
Bankası’ndan gelen sembolik adımlar kuru frenlemek bir yana artışı
körüklüyor.
Kurdaki yükseliş S&P’nin not indiriminden sonra hızlandı.
Enflasyonun son dokuz aydır çift hanede seyretmesi ve yükseliş
eğiliminin sürmesi, bütçe açığı da kurun artışında etkili oluyor. Erken
seçim etkisiyle alınan teşvik kararları ve yapılan vergi indirimleri,
bütçe dengesinin daha da bozulacağı endişelerine yol açarak piyasaları
olumsuz etkiliyor.
TL’deki değer kaybının nedenleri; dolardaki küresel değer kazancı,
S&P’nin not indirimi, ABD’de faizlerin yüzde 3’e yükselmesi, petrol
fiyatlarındaki artış, seçim öncesi genişlemeci politikalar, ekonomide
beklenen bir ivme kaybı, yüksek enflasyon ve yüksek cari açık olarak
sıralanıyor.
Erdoğan yükseltti
Dolar/TL dün güne 4.27 seviyesinden başladı. Cumhurbaşkanı Tayyip
Erdoğan kur saldırılarının önüne geçmek için projelerimiz var derken
dolar/TL 4.30 ile tarihi zirvesini yeniledi. Akşam saatlerinde ise bu
seviyeyi de geçerek 4.3018 ile yine rekor kırdı.
Dün ABD’deki faiz oranlarındaki artışın doları destekleyeceği
beklentileri ile dolar endeksi bu yılın en yüksek seviyelerine gelirken
ruble ve lira, tüm gelişen ülke para birimleri arasında dolar karşısında
en çok değer kaybı yaşayan iki para birimi oldu.
Bu arada artan siyasi ve ekonomik riskler nedeniyle borsa da 7 ayın
en düşük seviyelerine geriledi. Gösterge 10 yıllık tahvil getirisinde
dört günlük yükseliş 100 baz puanı aştı.
İş Yatırım’n “Hem gaza basarım, hem frene...” başlıklı günlük piyasa
bülteninde “Erken seçim arifesinde zorlu bir konjonktürde küresel
dalgalarla karşılaşan ekonomi yönetimi hem gaza (genişleyici maliye
politikaları) hem frene basarak (daraltıcı para politikaları) tehlikeli
bölgeyi geçmeye çalışıyor. Ancak bu, Türkiye’yi olumlu ayrıştırmak için
yeterli olmuyor. Güçlü büyüme ve şirket kârlarına rağmen dünyadan
negatif ayrışmaya devam ediyoruz” denildi.
ARTIŞ NE ANLAMA GELİYOR:
1 Maliyetler yükselecek: Döviz borcu olan şirketleri
zor bir süreç bekliyor. Bu şirketler iyi bir hedging yönetimi yapmadığı
takdirde kur farkı gideri kaydedecekler. Bu da şirketlerin
kârlılıklarını olumsuz etkileyecek. Ara malı ithalatına bağlı olarak
girdi maliyetleri artacak. Giren malların bedelinin dövizle ödeniyor
olması ithalatı daha maliyetli hale getirecek. Artan maliyetler
şirketleri yatırım yapmak yerine döviz açıklarını kapatmaya itebilir.
2 Enflasyon artacak: Maliyetlerin artması zamları da
beraberinde getiriyor. Türkiye’de kurun enflasyona yüzde 15 gibi
geçişkenliği var. Kur yüzde 10 değer kazandığında, enflasyon 1.5 puan
artıyor.
3 Reel gelirler eriyecek: Kurdaki artış nedeniyle
vatandaşın alım gücü düşerken, ücret artışı enflasyon artışının
gerisinde kaldığından reel gelirler eriyor. Son 5 yılda Türkiye’de kişi
başına gelir 1883 dolar azaldı. 2017’de ülke ekonomisi TL bazında yüzde
7.4 büyüdü, dolar bazında 1.3 küçüldü.
4 İşsizliği etkileyecek: Kurun yükselmesiyle bir
şirketin borcu adeta domino taşı gibi diğer şirketlere de yansıyor. 1994
ve 2001 krizinde kurdaki artış, borçlu birçok şirket için, aldıkları
döviz kredileri oranında ciddi bir sorun oluşturmuştu. Firmalar hiç
hesaplamadıkları bir girdaba kapılmış, birçok firma bu nedenle iflasın
eşiğine gelmişti. Bu da işsizlikte ciddi artışa neden olmuştu.
Yorumlar
Yorum Gönder