Fed’in faiz artırma kararından en çok etkilenecek ülkelerin başında Brezilya, Rusya, Türkiye ve Güney Afrika gelecek.
Piyasaların merakla beklediği ABD Merkez Bankası’nın Fed Açık Piyasa
Komitesi (FOMC) toplantısı sonuçları bugün açıklanacak. Fed’in faiz
artışı Türkiye ekonomisi için çok kötü bir döneme denk geldi. Bir yandan
yapısal reformlarla ilgili soru işaretleri diğer yandan başkanlık
tartışmaları ve Rusya ile artan jeopolitik riskler zaten yabancı
yatırımcı için olumsuzluk teşkil ediyor. Buna ABD’nin faiz artışı da
eklenince işler daha da karışacak. Çünkü faiz artışıyla birlikte yabancı
yatırımcı Türkiye’nin başını çektiği riskli piyasalardan çıkıp ABD gibi
daha güvenilir piyasalara yönelecek. Yani Türkiye’den sermaye kaçışı
hızlanacak. Son bir ayda Türkiye devlet tahvillerinden 763 milyon dolar,
hisse senetlerinden de 1 milyar 166 milyon dolarlık çıkış gerçekleşti.
Uluslararası kuruluşlara göre Fed kararından en çok etkilenecek
ülkelerin başında Türkiye geliyor. Brezilya, Rusya ve Güney Afrika diğer
etkilenecek ülkeler olarak sıralanıyor.
Türkiye’nin sıcak paraya bağımlılığı ve dış şoklar karşısında
savunmasız görünümü en zayıf noktası olarak görülüyor. Diğer yandan
büyümenin sürdürülebilirliğine dair de soru işaretleri var. Yapısal
reformlardan da piyasalar beklediğini alamadı. Hükümet; yargı, eğitim
sistemi, kaynak dağılımı, üretim ve istihdamla ilgili yapısal reformlar
yerine anayasa değişikliği ve başkanlık sistemine odaklandı. Bütün
bunlar ABD'de yükselen faizlerle birleştiğinde Fed şokunun etkisi daha
da ağır olacak.
Kolay borç hayal
Fed’in faiz artışı ile birlikte Türkiye bu kadar kolay
borçlanamayacak. Kriz çanları çalmaya başlayacak. Ancak bu durum direkt
olarak Fed’den kaynaklanmıyor. Faiz artırımı, Türkiye’nin yapmadığı ev
ödevlerini daha da görünür kılacak. Türkiye, bol para döneminin
avantajlarını sağlıklı büyüme ve yapısal reformlar için kullanamadı.
Ekonomi düşük faiz ortamının da desteğiyle tüketerek büyümesini
sürdürürken borçlar da dağı aştı. Şimdi ise tren kaçıyor.
Yaklaşık 10 yıl önce hanehalkı borçlarının milli gelire oranı yüzde 2
civarındaydı. Şimdi ise yüzde 22’si civarında. Yani 11 katına çıkmış
durumda.
MOODY’S UYARDI
Moody’s’e göre Fed
kararından en çok ülkelerin başında Brezilya, Rusya, Türkiye ve Güney
Afrika olacak. Moody’s raporunda “Bu ülkelerin büyümeyi sürdürmek ve dış
şoklar karşısında korunmak açısından dar bir politika alanları
bulunuyor” denildi.
Morgan Stanley de 2016 yılının Türkiye için
daha zorlu geçeceği yolunda bir değerlendirme yaptı. Morgan Stanley,
hükümetin GSYH’nin yüzde 0.7’si kadar açık hedefine karşın
beklentilerinin oranın yüzde 1.5 seviyesinde olduğunu belirtti.
|
Döviz açığı 7’ye katlandı
Şirketlerin döviz borcu 2007 yılında 129 milyar 705 milyon dolardı.
En son açıklanan eylül ayında ise bu rakam 284 milyar 113 milyon dolara
çıktı. Yani döviz borçları iki katından fazla arttı.
Diğer yandan şirketlerin döviz açığı da kritik düzeylere ulaştı.
2007’de 53 milyar 573 milyon dolar olan döviz açığı eylülde 175 milyar
323 milyon dolara çıktı. Döviz açığı üçe katlandı
Kur artışı da eklendiğinde borçlardaki artış daha vahim bir hal
alıyor. Dolar kuru 2007’de ortalama 1.3 TL civarındaydı. Şu sıralar ise 3
TL’ye yakın seyrediyor. Buna göre TL bazında döviz açığı 2007’den bu
yana 456.3 milyar lira artış kaydetti. Bu rakam yüzde 655 artışa denk
geliyor. Döviz borçları ise TL olarak 2007’den bu yana 683.7 milyar lira
yani yüzde 405 arttı.
Jeopolitik riskler
Riskli ülkeler arasında gösterilen Rusya ve Brezilya ihracatçı
konumunda olduklarından düşen enerji fiyatlarından oldukça olumsuz
etkilendi. Türkiye ise bir enerji ithalatçısı olarak bunu fırsata
çeviremedi. Aksine jeopolitik gelişmeler nedeniyle bir enerji kriziyle
karşı karşıya. Diğer yandan düşen emtia fiyatları ve Çin’deki yavaşlama
Avrupa’yı etkiliyor. Bu, en önemli ticari partneri olarak Türkiye’yi de
olumsuz etkileyecektir.
Diğer yandan Merkez Bankası’nın enflasyon karşısında faiz artışı için
harekete geçmemesi de ekonominin bir diğer yumuşak karnı olarak
karşımıza çıkıyor. Merkez’in faiz indirimi baskısı altında elindeki para
politikası araçlarını kullanmayışı döviz kurlarını daha da yükseltiyor.
Bu da şirketlerin döviz borçlarının katlanmasına yol açıyor. Eğer
Merkez, Fed’in faiz artırımının ardından harekete geçmekte gecikirse kur
artışı kaçınılmaz olacak. Bu da borçlarını ödeyemeyecek duruma gelen
şirketlerin kapanmalarına yol açabilir.
Yazı dizisinin birinci bölümü: Fed filmi başa sarıyor
Yazı dizisinin birinci bölümü: Fed filmi başa sarıyor
Yazı dizisinin birinci bölümü: Fed filmi başa sarıyor
Yorumlar
Yorum Gönder