Ana içeriğe atla

Sosyal medya düzenlemesi: İnternet ve basın özgürlüğüne yeni tehdit

Sosyal ağ sağlayıcılarına Türkiye’de ofis açma, kullanıcı bilgilerini paylaşma gibi zorunluluklar getiren ve sosyal medyada anonim hesapların engellenmesine yönelik yasa teklifi Meclis yolunda


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 1 Temmuz’da yaptığı bir konuşmada sosyal medya platformlarının “tamamen kaldırılması, kontrol altına alınması” gerektiğini ilan etmesinin ardından, sosyal medyaya yönelik kapsamlı kısıtlamalar içeren bir yasa teklifinin yakın zamanda Meclise sunulması bekleniyor.
İktidar partisi Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) tarafından hazırlanan ve Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) tarafından desteklenen sosyal medya düzenlemesinin Meclisten geçerek yasalaşması halinde, Türkiye’de internette ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğüne yönelik erişim engeli, soruşturma ve sansürün daha da artması bekleniyor.
Daha önce Covid-19 salgınıyla mücadele kapsamında alınan tedbirleri içeren bir torba yasa teklifinin içine eklenmesi planlanan ancak daha sonra geri çekilen tasarının Meclis bu ay sonunda tatile girmeden yasalaşması bekleniyor. Çoklu baro düzenlemesinin geçen hafta kabul edilmesinin ardından gözler uzun zamandır konuşulan sosyal medya düzenlemesine çevrildi. Ancak AKP’nin tasarı için Mecliste muhalefet partileriyle mutabakat arayacağı, mutabakat sağlanırsa Meclis ay sonunda tatile girmeden tasarının yasalaşacağı, sağlanamazsa sonbahara kalacağına dair haberler de var. Meclis kaynaklarına göre muhalefet, düzenlemenin TBMM gündemine getirilmesini istemiyor. AKP’nin ise bayramdan önce yeniden bir müzakere arayışına gireceği konuşuluyor.
1 Temmuz’daki konuşmasında Erdoğan, YouTube, Twitter, Facebook ve Netflix’i kastederek “Bu tür sosyal medya mecralarının tamamen kaldırılmasını, kontrol edilmesini istiyoruz” demişti. Kızı Esra ve damadı Berat Albayrak’ın yeni çocuklarının dünyaya gelmesinin ardından Twitter üzerinden yapılan yorumlara tepki gösteren Erdoğan, "Bu tür ahlaksızlıkların artmasında bu mecraların kontrolsüzlüğünün rolü vardır. Niçin Youtube, niçin Twitter, niçin Netflix gibi sosyal medyalara karşı olduğumuzun ne demek olduğunu anlıyor musunuz? Bu ahlaksızlıkları ortadan kaldırmak için. Bunlar ahlak sahibi değil" demişti.
Konunun TBMM'de hızla ele alınması ve yasama dönemi bitmeden düzenlemenin hazırlanması çağrısı yapan Erdoğan, "Sosyal medya karşısında eli kolu bağlı kalmayı kabul edemeyiz. Bu konuda kapsamlı bir düzenleme üzerinde çalışıyoruz. Hukuki düzenleme tamamlandığında erişim engeliyle adli ve mali yaptırımlar dahil her türlü yöntemi devreye sokacağız. Türkiye bir muz cumhuriyeti değildir,” ifadelerini kullanmıştı.
Bugüne dek basında yer alan haberlere göre düzenleme, sosyal ağ sağlayıcılarına Türkiye’de hukuki ve mali temsilci bulundurma zorunluluğu getirecek. Düzenlemede yer alacak şartları kabul etmeyen şirketler ise erişim engeli ile adli ve mali yaptırımlarla karşılaşacak.
“Taslak paylaşılmadı”
Muhalefet parti temsilcileri, aylardır süren hazırlığa ve Meclisin tatile girmesine kısa bir süre kalmasına rağmen taslağın henüz kendileriyle paylaşılmadığını aktarıyor. Taslağın detaylarını basın aracılığıyla öğrenebildiklerini söyleyen muhalefet partileri, düzenlemenin hem çokuluslu sosyal ağ sağlayıcılarından vergi geliri elde etmek hem de kovuşturma geçirilmesi istenen kişilerin bilgilerine daha kolay erişmek amacı taşıdığını savunuyor. AKP ise düzenlemenin yasaklama değil, şirketlerin Türkiye’de temsilcilik açıp sorumluluk üstlenmesi amacı taşıdığını vurguluyor.
Peki bu şirketlerin Türkiye’de temsilcilik açması ne anlama geliyor?
P24’e konuşan bilişim hukuku uzmanı Prof. Dr. Yaman Akdeniz’e göre sosyal ağ sağlayıcıları Türkiye’de temsilcilik açmayı kabul ederse yargı için çalışacakları bir yapı oluşacak. Akdeniz, “Hem kullanıcı bilgilerini vermek zorunda kalacaklar hem bütün kuralları uygulamak zorunda kalacaklar. Yoksa yaptırımlar söz konusu olacak, haklarında davalar açılacak. Kabul etmezlerse de topyekün bir kapatma söz konusu” diyor. Yaman Akdeniz, her iki durumu da Türkiye’de internet özgürlüğünün geleceği açısından sorunlu buluyor.
Düzenlemenin yasalaşmasının, Türkiye'de sosyal medyaya soruşturma, erişim engelleme ve sansür kararlarını da beraberinde getireceğini savunan Akdeniz, “Sosyal ağ sağlayıcıları şu anda sadece kendi iç politikalarına ve düzenlemelerine aykırı olan içerikleri Türkiye’de engelliyor. Örneğin Türkiye’nin, gazeteci Can Dündar ve modacı Barbaros Şansal’ın hesaplarına erişim engelleme kararlarını Twitter uzun süredir uygulamıyor” diye konuşuyor.
“MHP bastırıyor”
Basında yer alan haberlere göre, temsilci belirlemeyen sosyal ağ sağlayıcılarının internet trafiği, bant genişliğinin yüzde 95’i oranında daraltılabilecek. Ağ sağlayıcılar, Türkiye'den içeriklerle ilgili yapılan başvurulara 72 saat içinde cevap vermekle yükümlü olacak. Şirketler ayrıca Türkiye'deki kullanıcıların verilerini Türkiye'de tutmakla yükümlü olacak.
Nisan ayında da Torba Yasa ile Meclise benzer bir düzenleme getirilmiş, yasa teklifi, tepkiler sonrası geri çekilmişti. Ardından MHP, sosyal medya hesaplarına T.C. kimlik numarası ile girilmesiyle ilgili bir kanun teklifi vermişti.
Muhalefet partileri, yeni hazırlanan düzenlemenin Nisan ayında gündeme gelen düzenlemeden çok farklı olmayacağı görüşünde.
Ancak Meclis kulislerinde MHP’nin daha önce verdiği kanun teklifi konusunda ısrarcı olduğu konuşuluyor. Bu anlamda yeni düzenlemeye anonim hesapların açılmasını engelleyen ve buna ağır cezai yaptırımlar getiren maddeler eklenebilir. Muhalefet, sosyal medya hesaplarının T.C. kimlik numarası olmasa da resmi bir e-mail hesabıyla açılmasını zorunlu kılan bir düzenleme yapılacağı görüşünde. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve parti yönetimi düzenleme Meclisten geçinceye kadar sosyal medya hesaplarını askıya aldıklarını duyurmuştu.
“Pandemide sinyalleri verildi”
Yaman Akdeniz de düzenlemenin ilk sinyallerinin, Mart ayında koronavirüse yönelik yeterli tedbir alınıp alınmadığı konusunda hükümete yönelik eleştirilerin sosyal medyada arttığı dönemde geldiğine dikkat çekiyor. Akdeniz “İçişleri Bakanlığı’nın açıkladığı verilere göre çok sayıda sosyal medya hesabının izlendiği, çok sayıda vatandaş hakkında cezai işlem yapıldığı, çok sayıda da gözaltı kararı verildiğini gördük” diyor. İçişleri Bakanlığı, 23 Mart’ta “Koronavirüs salgınıyla ilgili algı ve provokasyon amaçlı gerçek dışı görüntü ve ses dosyası yayarak toplumu paniğe sevk eden 316 hesap sahibi hakkında adli işlem yapıldığını” duyurmuştu.
“Almanya karşılaştırması yanlış”
Öte yandan Meclise getirilmesi beklenen düzenlemeye Almanya’da yürürlükte olan yasanın referans olarak gösterildiği de basına yansıdı. Almanya'da, sosyal medya yayınlarını düzenleyen yasa, 2017'de yürürlüğe girdi. Facebook, Twitter, Reddit ve YouTube gibi platformlarında suç teşkil ettiği ileri sürülen içeriklerle ilgili olan düzenleme geçen yıl revize edildi. Düzenleme; hakaret, iftira, kamuoyunu suça teşvik etme, halkı kışkırtma, şiddet görselleri paylaşma ve tehdit gibi internet üzerinden yapılan suç içeriklerinin 24 saat içinde silinmesini veya engellenmesini, şirketlerin şikayetler hakkında düzenli rapor tutmasını zorunlu kılıyor. Platformların etkin bir şikâyet işlem sistemi olmaması veya onun doğru işlememesi halinde 5 ila 50 milyon Euro'ya varan para cezaları öngörülüyor.
Muhalefet partileri, Almanya’da devlet yapısı itibariyle farklı bir yasal düzenlemenin olduğu ve böyle bir karşılaştırmanın doğru olmadığı görüşünde. Buna göre sadece Cumhurbaşkanına hakaret davaları düşünüldüğünde bile bu argüman boşa çıkıyor. Almanya’da daha demokratik bir alt yapı ve işleyen bir yargı sistemi olduğunu savunan Yaman Akdeniz de sosyal medya sağlayıcılarının Almanya’da ofis açarken Türkiye’de açmamasının nedenini buna bağlıyor. Türkiye’de yargının işleyiş sürecine Wikipedia üzerinden örnek veren Akdeniz, Wikipedia’nın Türkiye’de erişime engellendikten ancak 2,5 yıl sonra Anayasa Mahkemesinin bu kararı kaldırdığını hatırlatıyor.
İddianamelere delil oluyor
AKP ise düzenlemenin “cinsel istismar, müstehcenlik, kumar, dolandırıcılık, suça teşvik, terör propagandası ve hakaret” gibi kanunların suç saydığı her konuda hak arama ve önleme yollarının sosyal ağlar için de açık olması için hazırlandığını savunuyor. Ancak bu suçlar, Türk Ceza Kanunu'ndan, Terörle Mücadele Kanunu ve 5651 Sayılı İnternet Yolu İle İşlenen Suçlarla Mücadele Kanunu’na kadar birçok yerde zaten düzenlenmiş durumda. Son yıllarda gazeteci, aydın ve siyasetçilere açılan davaların iddianamelerinde sosyal medya paylaşımları delil olarak gösterilirken, Cumhurbaşkanı ve ailesine hakaret davalarının delillerinin de genellikle sosyal medya paylaşımlarından oluşması dikkat çekiyor.
Muhalefet partileri ise partilerine mensup milletvekillerinin neredeyse her gün sosyal medya üzerinden hakarete uğradığını, suç duyurusunda bulunmalarına rağmen savcılık sürecinin takipsizlik kararlarıyla sonuçlandığını vurguluyor.
Hakaret edenler yakalandı
Erdoğan, düzenlemeye ilişkin açıklamasını, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak ile eşi Esra Albayrak’a yönelik yapılan hakaret içerikli sosyal medya paylaşımlarının ertesi günü yapmıştı. Aynı gün İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Berat Albayrak ve eşi Esra Albayrak hakkında sosyal medya üzerinden hakaretlerde bulunan kişilerin gözaltına alındığını duyurmuştu.
İki ay önce ise Kadir G. adlı bir Twitter kullanıcısı ‘elmeru_baba' adıyla “herkes yazmış darbeye yeltenirlerse, Nevşin benim, berna benim, feyza altun benim. Cananı ben almam aklınızdan bile geçirmeyin şimdiden söyliiim.” paylaşımını yapmış, Berna Laçin paylaşım hakkında Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunmuştu. Soruşturmayı tamamlayan savcılık, geçen hafta paylaşımı yapan Kadir G. hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi.
P24’e konuşan RSF Türkiye temsilcisi ve Bianet Medya Özgürlüğü Raportörü Erol Önderoğlu “Gazetecilere ve hak savunucularına sosyal medyada açıkça sövüldüğü, trollerce hedef alındığı ve topluma yönelik nefretin körüklendiği durumlarda yargının kararlı mücadele etmediği aşikarken bu düzenlemenin gündeme getirilmesi oldukça kuşkulu” yorumunu yapıyor.
“Hedef internet haberciliğini de denetim altına almak”
Sosyal medyaya ilişkin düzenleme Türkiye’de basın özgürlüğü açısından da büyük önem taşıyor.
Ulusal medya sektörünün yüzde 85'inin iktidar denetiminde olduğunu, eleştirel yayın kuruluşlarının da ağır mali ve yargı baskı altında tutulduğunu söyleyen Önderoğlu’na göre, düzenlemenin hedefi uluslararası internet haberciliğini de denetim altına almak.
“RSF açısından YouTube, Twitter, Facebook gibi sosyal medya platformlarında uluslararası ifade özgürlüğü standartlarıyla korunmuş gazetecilik içeriklerinin Türkiye'ye özgü yerel ‘değer, kültür ve anlayış’ ile daraltılmasını kabul etmemiz mümkün değil” diyen Önderoğlu, şöyle devam ediyor: “Sosyal medya platformları üzerinden özgürce haber verme ve eleştirme haklarını yerine getiren gazeteciliğin, siyaset güdümüne girmiş bir yargının pençeleri arasında boğulacağını düşünüyoruz. Sulh Ceza Hakimliklerinin, kamu yararı bulunan herhangi bir haberi bir çırpıda gerekçe bildirmeden sansür etmesi bu kadar olağanken, taslak yasalaşırsa, aynı akıbeti sosyal medya platformlarının yaşayacağını kestirmek hiç de güç değil.”
T24 sitesi yazarı Mehmet Y. Yılmaz’ın haber sitesi T24’te yayımlanan "Binali Bey, ver sırrını, al oyumu" başlıklı yazısı nedeniyle hakkında açılan davada 14 Temmuz'da beraat ettiğini; ancak yazının 14 Haziran 2019'den beri İstanbul Anadolu 4. Sulh Ceza Hakimliği kararıyla sansürlü olduğunu vurgulan Önderoğlu “Şimdi 45 yıllık bir gazeteci olan Yılmaz'ın düşüncelerine yapılan saygısızlığı nasıl açıklayacağız? Yargı bağımsız olmadığı gibi halkın bilgi alma hakkını gözeten bir demokratik yargı denetimi de yok” diye konuşuyor.
Türkiye, hesap kapatmada birinci
İfade Özgürlüğü Derneğine göre ise 2019 sonu itibarı ile 130 bin URL adresi, 7 bin Twitter hesabı, 40 bin tweet, 10 bin YouTube videosu ve 6 bin 200 Facebook içeriğine erişim engellendi. 2019’da Türkiye’de sulh ceza hakimlikleri kararıyla erişimi engellenen Twitter hesabı sayısı bin 484 olarak tespit edilirken, Twitter’dan en çok hesap kapatılmasını talep eden ülke Türkiye oldu.
We Are Social ve HootSuite tarafından yayınlanan "Dijital Türkiye 2020" raporuna göre Türkiye nüfusunun yüzde 64'ü sosyal medya kullanıyor. Yaklaşık 54 milyon sosyal medya kullanıcısı bulunan Türkiye’de, YouTube yüzde 73, Facebook yüzde 68, Instagram yüzde 35, Twitter yüzde 24 kullanım oranına sahip.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

IMF Karşıtı Annenin IMF Uzmanı Kızı

Cumhuriyet Halk Partisi Parti Meclisi üyeliğine seçilen Bilkent Üniversitesi Ekonomi Bölümü Başkanı ve IMF eski ekonomisti Doç. Dr. Selin Sayek Böke , üniversitede iktisat eğitimi alma kararının hayatının en güzel hatası olduğunu söylüyor. Anne Selin Sayek Böke ile ekonomist Selin Sayek Böke arasındaki dengeyi annesinden ilham alarak koruduğunu vurgulayan Böke, "CHP'de herkesin daha mutlu, refah içinde yaşayabileceği ekonomik ortamı sağlayacak politikalar üretilmesine katkıda bulunarak bunları somutlaştırmaya katkıda bulunacağım" diyor. Dünya Bankası ve IMF kariyerine sahip, güleryüzlü ve sıkı bir makro iktisatçı olarak bilinen Selin Sayek Böke ile CHP Parti Meclisi üyeliğinden annesi Türk Tabipler Birliği eski Başkanı Füsun Sayek ile olan ilişkisine kadar birçok konuyu masaya yatırdık. Böke, 11 yaşındayken kardeşi ile 'gazetecilik oyunu' oynadıklarını, hazırladıkları gazeteye ekonomi yazılarını yazdığını paylaşıyor. Kendisini ekonomi alanına yönle

İran, Sıtkı Ayan’dan sorulur

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve oğlu Bilal Erdoğan arasında geçtiği iddia edilen ikinci telefon görüşmesinde adı geçen işadamı Sıtkı Ayan, özellikle AKP döneminde parlayan isimlerin başında geliyor. WikiLeaks belgelerinde de adı geçen Sıtkı Ayan’ın ismi İran ile yapılan ticari anlaşmalar ve yüksek devlet teşvikleriyle anılıyor.   Sivas’ın Gölova beldesinde doğup büyüyen Sıtkı Ayan, İstanbul İmam Hatip Lisesi ve Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ni bitirdi. Mesleğini icra yerine petrol işine girdi. Ayan’ın, İran ve Sudan’da petrol ve doğalgaz sahalarıyla ilgili yatırımları bulunuyor. WikiLeaks belgelerine göre ABD Ankara Büyükelçiliği’nden gönderilen kripto, Başbakan Erdoğan’ın İran’daki etkinliğini ve ilişkisini ortaya koyuyordu. ABD elçiliğinin belgesinde, 22 Şubat’ta Türk gazetelerinde İran ile Türkiye arasında müşterek bir yatırım projesi imzalandığı ve buna göre kurulacak olan yeni bir doğalgaz boru hattının, İran gazını Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşıyacağı belirtiliy

Panama Belgeleri: Hayyam Bey'in cenneti

Panama belgelerine göre Hayyam Garipoğlu, Sümerbank’a el konulmadan önce Niue’de bir şirket kurdu. Yaptığı açıklamada “Niue’nun adını bile duymadım” dedi. Panama belgelerinde, Türkiye tarihinin en büyük banka batırma olayına imzasını atan Hayyam Garipoğlu’nun da dört off-shore şirketi ile yer aldığı ortaya çıktı. Belgelere göre Garipoğlu’nun, Sümerbank davasında adı geçen Olsten Marketing Co Ltd’nin yanı sıra üç ayrı off-shore şirketi daha var. Bu şirketlerden biri Olsten Marketing’in kapatılmasından hemen sonra kurulan Niue merkezli Unitrade International Ltd olsa da Garipoğlu, Niue’nun neresi olduğunu dahi bilmediğini ifade ederek bu şirketin kendisine ait olduğunu yalanladı. Olsten, Mossfon müşterisi Sümerbank ile ilgili dava dosyasına göre Garipoğlu, Sümerbank’a el konulmadan bir gün önce, kendisine ait olan Romania International Bank’a 8 milyon dolar transfer etti, buradan da yine kendi paravan şirketi Olsten Marketing’in hesabına aktardı. Panama belgelerine göre

#ParadisePapers: Off-shore biraderler

Berat ve Serhat Albayrak’ın Çalık Holding’de yönetici olduğu dönemde holdinge bağlı çok sayıda off-shore şirketi kurulmuş. Serhat Albayrak bu şirketlerden birinin bizzat direktörü. Dünyanın dört bir yanından çok sayıda politikacı ve iş insanının off-shore bağlantılarını ortaya çıkaran Paradise Papers’ta Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın damadı Enerji Bakanı Berat Albayrak’ın ağabeyi Serhat Albayrak’ın da ismi geçiyor. Serhat Albayrak, belgelere göre Malta’da bir off-shore şirketle bağlantılı görünüyor. Frocks International Trading Ltd adlı şirkette Albayrak’ın yanı sıra Çalık Holding çalışanları Mehmet Gökdemir, Murat Tarı ve Şafak Karaaslan şirket yetkilileri arasında bulunuyor. Murat Tarı 2000-2005 yılları arasında Çalık Holding’de genel müdür olarak görev yaptı. Mehmet Gökdemir Çalık Holding’e bağlı GAP Tekstil yönetim kurulu üyesi, Şafak Karaaslan Çalık Holding’in dış ilişkiler sorumlusu. Serhat Albayrak da söz konusu dönemde Çalık Holding genel müdürlüğünü yürütüyordu.