Ana içeriğe atla

İşçiler arasında Covid vakaları artıyor mu?

DİSK’e göre sanayi kenti Gaziantep’te en az 40 fabrikada Covid-19 vakası var. Bölgedeki işverenler kurallara uyduklarını belirtirken işçiler, işçi sağlığının ön planda tutulması için resmi kurumlara çağrı yapıyor.


Koronavirüs salgının ardından Türkiye normalleşme sürecine girerken Gaziantep'in, son haftalarda vaka sayısının en fazla arttığı kentlerden biri olduğu öne sürülüyor.
Sağlık Bakanlığı, bölgesel verileri açıklamadığı için iddiaların kaynağı, Türk Tabipleri Birliği ve sendikaların saha çalışmalarından elde ettiği bilgiler.
Gaziantep Tabip Odası (GTO), 5 Haziran’da DW Türkçe'ye yaptığı açıklamada, son 2-3 hafta öncesine göre Antep'te vakaların 6-7 kat arttığını belirtmişti.
Artışın en büyük sebebinin organize sanayi bölgesi olduğunu öne süren GTO Genel Sekreteri Dr. Doğan Eroğulları, fabrikalarda yeterli önlem alınmadığını iddia etmişti.
"En az 40 fabrikada virüs var"
Tabip Odası gibi işçi temsilcileri de Gaziantep'te vakaların artmasını çoğu fabrikada tedbirsizliğe ve pozitif vakalara rağmen üretimin devam etmesine bağlıyor.
Türkiye'nin en büyük sanayi kentlerinden biri olan Gaziantep'te 1500 fabrika bulunuyor. Bu fabrikalarda yüz binlerce işçi çalışıyor.
DW Türkçe'ye konuşan DİSK Tekstil İşçileri Sendikası Gaziantep Bölge Temsilcisi Mehmet Türkmen, Antep'te Covid-19'un görüldüğü en az 40 fabrika olduğunu iddia ediyor. Bölgedeki fabrikaların 50’sinde üyelerinin bulunduğunu, bu nedenle sadece bu fabrikalardan bilgi alabildiklerini aktaran Türkmen, bölgedeki fabrika sayısı düşünüldüğünde pozitif vaka sayısının daha fazla olabileceğine ilişkin endişesini dile getiriyor.
DİSK'ten Mehmet Türkmen
DİSK'ten Mehmet Türkmen
Türkmen, halı, ayakkabı, branda, çuval, çikolata ve mobilya gibi zorunlu olmayan alanlarda üretim yapan pek çok fabrikanın, Gaziantep Valiliği’nden aldığı izinle ya da sonrasında İçişleri Bakanlığı genelgelerinde yer alan gerekçelerle salgın boyunca çalışmaya devam ettiğini söylüyor.
"Karantina kararı kaldırıldı"
DİSK Temsilcisi, “Salgının başından beri sokağa çıkma yasağı dahil temel ve zorunlu üretimle ilgisi olmayan fabrikalar bile üretime ara vermedi. Bu fabrikaların çoğu pozitif vaka çıkmasına rağmen çalışmaya devam etti. Üç beş işçide Covid-19 tespit edildiğinde bu işçilerle en yakın temas halinde olan en fazla 10-15 işçiyi izne gönderdiler. Kapanan birkaç fabrika da vakalar bütün bölümlere sıçradığı için ya da sendika baskısı ve medyanın ifşaları sonucu kapatmak zorunda kaldı” diyor.
Salgın sürecinde resmi kurumların tutumuna dikkat çeken Türkmen, işçilerin yoğun olarak yaşadığı Sam mahallesinin karantinaya alınma sürecini şöyle anlatıyor: “Yaklaşık bir ay önce Sam mahallesinde çok sayıda pozitif vaka görüldü. Bağlı olduğu Şehitkamil İlçe Hıfzıssıhha Kurulu, mahallede 14 gün boyunca karantina ilan etti. Organize sanayinin hemen yanında olan bu mahallede 6 bin kişi yaşıyor. Nüfusun büyük çoğunluğu fabrikalarda işçi olarak çalışıyor. İşçilerin yoğun olarak çalıştığı iki çuval fabrikasının patronlarının girişimiyle birkaç saat sonra mahalledeki karantina kaldırıldı. Sadece bir sokağa düşürüldü” diye konuşuyor. Burada yaşayan ailelerin sağlığının Hıfzısıhha Kurulu’nun kararına rağmen tehlikeye atıldığını söyleyen Türkmen, Antep'in bu noktaya gelmesinin nedeninin ‘bu tutum' olduğunu savunuyor.
Valilik açıklama yapmadı
Sam mahallesindeki karantinanın kaldırılma süreci ve Antep'te Covid-19'un işçiler üzerinden yayıldığı iddialarını sorduğumuz Gaziantep Valiliği, yoğunluk gerekçesiyle sorularımızı yanıtlamadı.
Gaziantep'te bir tekstil atölyesi (Arşiv)
Gaziantep'te bir tekstil atölyesi (Arşiv)
Peki fabrikalardaki çalışma koşulları nasıl? DİSK temsilcisi Mehmet Türkmen, işçilerden aldıkları bilgilere göre fabrikalardaki koşulları şöyle anlatıyor: “Çoğu fabrikada vaka çıkana kadar maske takma zorunluluğu yoktu. Hala bazı fabrikalarda iki üç gün kullanmak üzere maske veriliyor, fiziksel mesafe gerektiği gibi uygulanmıyor, servisler iki üç haftada bir dezenfekte ediliyor. İşçiler pek çok fabrikadan lavaboda deterjan ya da kağıt havlu olmadığına dair fotoğraflar çekip bize gönderiyor. Sıvı sabununu evden getiren işçiler var.”
Ateşi olan işçi gölgede bekletiliyor
Mehmet Türkmen, Kevser Halı fabrikasında ise ateşi 37 derece veya üzerinde çıkan işçilerin yüzünün yıkatılarak gölgede bekletildiğini, bir süre sonra tekrar ölçüm yapılarak işçinin ateşi düşmüşse çalışmaya devam ettirildiğini iddia ediyor. Türkmen, "Bu fabrikada bizzat bu işleme tabi tutulan bir işçide virüs çıktı. Ve bulaştığı şüphesiyle dört beş işçi karantinaya alındı ancak fabrikada üretim devam etti” diye konuşuyor.
Kevser Halı fabrika müdürü Erkan Akbulut ise İl Sağlık Müdürlüğü'nün denetimlerinden geçtiklerini belirterek işçilerin gölgede bekletilmesinin dışındaki iddiaları yalanlıyor.
Dezenfeksiyon belgesi
Dezenfeksiyon belgesi
DW Türkçe'ye konuşan Akbulut “Pandeminin başından beri termal kamera uygulamamız var. Dezenfektan işlemleri yapıldı, sosyal mesafeye ilişkin önlemler alındı, işçilere maske dağıtımı sürüyor. El yüz yıkama olayı doğru değil. Ancak işçiler servisle güneşin altında geldiği için ister istemez vücut ısısı yükseliyor. Bu yüzden işçiler 10 dakika gölgede bekliyor. Hastanelerde de aynı uygulama var” diyor. Akbulut, ateşi düşmeyen işçilerin ise tekrar servise bindirilmeden özel araçlarla, en yakın sağlık kuruluşuna götürüldüğünü söylüyor.
Akbulut: Birkaç işçinin asılsız iddiası
360 işçinin çalıştığı fabrikada şimdiye dek iki vaka çıktığını, bu vakalar arasında 25 gün olduğunu savunan Akbulut, “Bu vakalarla ilgili İlçe sağlık müdürlüğü ile gerekli görüşmeler ve filyasyon çalışmaları yapıldı. Filyasyona tabi tutulan işçiler doktor raporlarına göre çalıştırıldı veya izinli sayıldı. Pozitif çıkan vakalar henüz işe başlamadı” diye konuşuyor.
İl sağlık müdürlüğü tarafından yapılan denetimlerin iddiaların asılsız gösterdiğini savunan Akbulut, “Bu tip haberlerin çıkma sebebi ise, işletme içerisinde çalışan birkaç tane işçinin çalışmadan, Kısa Çalışma Ödeneği alarak birkaç ay idare etmek istemesinden ibarettir” yorumunu yapıyor.
Sendikalara göre ise salgın sürecinde işçiler koronavirüs riskinin yanı sıra hak kayıplarına da maruz kalıyor.
Başpınar’da pek çok fabrikada yasağa rağmen işten çıkarma haberleri geldiğini söyleyen Mehmet Türkmen, bazı fabrikalarda ise ikramiyelerin dağıtılmadığını, erzak yardımının yapılmadığını ifade ediyor.
İşçilerin işsiz kalmak ya da hasta olmak arasında seçim yapmak zorunda bırakıldığını söyleyen Türkmen, bir işçinin ‘Virüse yakalanırsam hayatta kalma ihtimalim var ama işsiz kalırsam o zaman açlıktan ölürüm' sözlerini aktarıyor. Türkmen "Daha dün işsiz bir vatandaş Gaziantep’in Şehitkamil Belediyesi önünde kendini yakmaya çalıştı. Bu olaylar, süreçten bağımsız değil” diyor.
İşçilere eylem yasağı
Salgında işten çıkarılan işçiler ise bu yasakla eylem haklarının elinden alındığını savunuyor.
Pazar günleri çalışmayı reddettikleri için işten çıkarılan Koza Halı işçileri, bir haftadır fabrika önünde eylem yapıyordu.
İşçilerden Mustafa Yavuz "Fabrikamızda koronavirüs çıktı. Bu yüzden pazar günü çalışmayı kabul etmedik ve iki arkadaşımla birlikte işten atıldık. Valiliğin dünkü açıklamasıyla oturma eylemlerine 30 gün ara verildi. Burada suçu işleyen üç ay işten çıkarma yasağı olmasına rağmen bizi işten atan patron ve müdür. Ama onlara hiçbir işlem yapılmıyor. Patronlara hukuk işlemiyor. Biz bize yapılan haksızlık karşısında hakkımızı arıyoruz. İşçiler haklarını aradıkları için suçlu oluyorlar" diyor.
Öte yandan salgın boyunca çok sayıda işçi hayatını kaybetti. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’ne göre Türkiye genelinde mart ayında 14, nisan ayında 103, mayıs ayında 29 işçi Covid-19 nedeniyle yaşamını yitirdi. Salgının ilk iki ayında en az 204 işyerinde 13 bin 43 işçide Covid-19 hastalığı tespit edildi.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

IMF Karşıtı Annenin IMF Uzmanı Kızı

Cumhuriyet Halk Partisi Parti Meclisi üyeliğine seçilen Bilkent Üniversitesi Ekonomi Bölümü Başkanı ve IMF eski ekonomisti Doç. Dr. Selin Sayek Böke , üniversitede iktisat eğitimi alma kararının hayatının en güzel hatası olduğunu söylüyor. Anne Selin Sayek Böke ile ekonomist Selin Sayek Böke arasındaki dengeyi annesinden ilham alarak koruduğunu vurgulayan Böke, "CHP'de herkesin daha mutlu, refah içinde yaşayabileceği ekonomik ortamı sağlayacak politikalar üretilmesine katkıda bulunarak bunları somutlaştırmaya katkıda bulunacağım" diyor. Dünya Bankası ve IMF kariyerine sahip, güleryüzlü ve sıkı bir makro iktisatçı olarak bilinen Selin Sayek Böke ile CHP Parti Meclisi üyeliğinden annesi Türk Tabipler Birliği eski Başkanı Füsun Sayek ile olan ilişkisine kadar birçok konuyu masaya yatırdık. Böke, 11 yaşındayken kardeşi ile 'gazetecilik oyunu' oynadıklarını, hazırladıkları gazeteye ekonomi yazılarını yazdığını paylaşıyor. Kendisini ekonomi alanına yönle

İran, Sıtkı Ayan’dan sorulur

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve oğlu Bilal Erdoğan arasında geçtiği iddia edilen ikinci telefon görüşmesinde adı geçen işadamı Sıtkı Ayan, özellikle AKP döneminde parlayan isimlerin başında geliyor. WikiLeaks belgelerinde de adı geçen Sıtkı Ayan’ın ismi İran ile yapılan ticari anlaşmalar ve yüksek devlet teşvikleriyle anılıyor.   Sivas’ın Gölova beldesinde doğup büyüyen Sıtkı Ayan, İstanbul İmam Hatip Lisesi ve Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ni bitirdi. Mesleğini icra yerine petrol işine girdi. Ayan’ın, İran ve Sudan’da petrol ve doğalgaz sahalarıyla ilgili yatırımları bulunuyor. WikiLeaks belgelerine göre ABD Ankara Büyükelçiliği’nden gönderilen kripto, Başbakan Erdoğan’ın İran’daki etkinliğini ve ilişkisini ortaya koyuyordu. ABD elçiliğinin belgesinde, 22 Şubat’ta Türk gazetelerinde İran ile Türkiye arasında müşterek bir yatırım projesi imzalandığı ve buna göre kurulacak olan yeni bir doğalgaz boru hattının, İran gazını Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşıyacağı belirtiliy

Panama Belgeleri: Hayyam Bey'in cenneti

Panama belgelerine göre Hayyam Garipoğlu, Sümerbank’a el konulmadan önce Niue’de bir şirket kurdu. Yaptığı açıklamada “Niue’nun adını bile duymadım” dedi. Panama belgelerinde, Türkiye tarihinin en büyük banka batırma olayına imzasını atan Hayyam Garipoğlu’nun da dört off-shore şirketi ile yer aldığı ortaya çıktı. Belgelere göre Garipoğlu’nun, Sümerbank davasında adı geçen Olsten Marketing Co Ltd’nin yanı sıra üç ayrı off-shore şirketi daha var. Bu şirketlerden biri Olsten Marketing’in kapatılmasından hemen sonra kurulan Niue merkezli Unitrade International Ltd olsa da Garipoğlu, Niue’nun neresi olduğunu dahi bilmediğini ifade ederek bu şirketin kendisine ait olduğunu yalanladı. Olsten, Mossfon müşterisi Sümerbank ile ilgili dava dosyasına göre Garipoğlu, Sümerbank’a el konulmadan bir gün önce, kendisine ait olan Romania International Bank’a 8 milyon dolar transfer etti, buradan da yine kendi paravan şirketi Olsten Marketing’in hesabına aktardı. Panama belgelerine göre

#ParadisePapers: Off-shore biraderler

Berat ve Serhat Albayrak’ın Çalık Holding’de yönetici olduğu dönemde holdinge bağlı çok sayıda off-shore şirketi kurulmuş. Serhat Albayrak bu şirketlerden birinin bizzat direktörü. Dünyanın dört bir yanından çok sayıda politikacı ve iş insanının off-shore bağlantılarını ortaya çıkaran Paradise Papers’ta Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın damadı Enerji Bakanı Berat Albayrak’ın ağabeyi Serhat Albayrak’ın da ismi geçiyor. Serhat Albayrak, belgelere göre Malta’da bir off-shore şirketle bağlantılı görünüyor. Frocks International Trading Ltd adlı şirkette Albayrak’ın yanı sıra Çalık Holding çalışanları Mehmet Gökdemir, Murat Tarı ve Şafak Karaaslan şirket yetkilileri arasında bulunuyor. Murat Tarı 2000-2005 yılları arasında Çalık Holding’de genel müdür olarak görev yaptı. Mehmet Gökdemir Çalık Holding’e bağlı GAP Tekstil yönetim kurulu üyesi, Şafak Karaaslan Çalık Holding’in dış ilişkiler sorumlusu. Serhat Albayrak da söz konusu dönemde Çalık Holding genel müdürlüğünü yürütüyordu.