Son beş ayda yapılan faiz artırımlarının reel sektöre
getirdiği yük 109 milyar lirayı bulurken, faiz artışları dolar/TL’yi düşürmeye
de yetmedi. Mayıstaki ilk faiz artırımı öncesi 4.60 seviyelerinde olan kur, beş
ayda toplam 1050 baz puanlık artışa rağmen bu rakamın 1.58 lira üzerinde.
Merkez Bankası (TCMB)
politika faizini 625 baz puan gibi rekor bir artışla yüzde 17.75’ten 24’e
yükseltti. Gecikmeli alınan karar, reel sektöre 63 milyar liralık yük
getirecek. Maliyetler artacak, tüketici ve şirketleri olumsuz etkilerken
büyümeye sekte vuracak. Son faiz artışıyla dolar/TL 43.5 kuruş düşse de
tekrardan yaz aylarındaki 4 seviyelerine dönmesi zor görünüyor.
Neden yapıldı?
Politika faizi Merkez Bankası’nın
haftalık vadede bankalara borç verme faizini ifade ediyor. Merkez Bankası
enflasyonun artacağı endişesi taşıyorsa faizi yükseltiyor. Faizin yükselmesiyle
yatırımlar ve toplam harcamalar azalırken, toplam talep düşüyor. Bu da
enflasyonun düşmesine katkı sağlıyor.
Ağustos ayında yıllık enflasyon oranı
yüzde 17.90 ile son 14 yılın zirvesine çıkmıştı. Merkez Bankası'nın Para Politikası
Kurulu açıklamasında da "Yakın dönemde enflasyon görünümüne ilişkin
gelişmeler fiyat istikrarı açısından önemli risklere işaret etmiştir. Fiyat
istikrarını desteklemek amacıyla güçlü bir parasal sıkılaştırma
gerçekleştirilmesine karar verilmiştir” denildi.
Şimdi
ne olacak?
1-Bankaların
verdiği ortalama ticari kredi faizi yüzde 32’nin üzerinde bulunuyor. Faiz
artırımıyla birlikte özellikle konut, taşıt, ihtiyaç kredisi faizlerinde artış
daha da ivmelenecek. Tüketici yüksek faizden borçlanacak. Kredi faizlerindeki
bu yüksek seyir ekonomide sert inişe neden olabilir.
2-Kredi
faizlerindeki artış tüketimin ötelenmesine neden olacak. Özellikle beyaz eşya,
otomotiv, kişisel tüketim bundan etkilenebilir. Tüketimin ötelenmesi iç talebi
ve hanehalkı harcamalarını azaltarak büyümeyi traşlayabilir.
3-Merkez Bankası faiz artımında bulunduğunda
yatırımcı risk alıp işlerini büyütmek yerine risksiz yatırım olan yüksek faizi
tercih eder. Her 100 baz puan faiz artışının reel sektöre getirdiği yük
yaklaşık 10-10.5 milyar TL olarak hesaplanıyor. Bu durum yatırımların ve
büyümenin yavaşlamasına neden olarak işsizliği artırabilecek etken. Buna göre
625 baz puanlık artış reel sektörde 63 milyar dolarlık ekstra maliyete neden
olacak. TCMB mayıs ayında da 300 baz puanlık faiz artırımı yapmıştı. Bu da reel
sektöre 33 milyar liralık faiz maliyeti
getirmişti. Hazirandaki 125 baz puanlık artışın getirdiği yük ise 13 milyar
lira oldu. Öyle ki son beş ayda reel sektörün faiz maliyeti yaklaşık 109 milyar
lira arttı.
Rekordan
döndü ama…
Merkez Bankası’nın 625 baz puanlık faiz
artışı öncesi 6.4450 seviyesinde olan dolar/TL, 6.01'e kadar geriledikten sonra
saat 6.15 civarında dengelendi. İç piyasada dolar kuru 6.1750 seviyesinden
kapandı. Mayıs ayında TCMB faiz artırımı yapmadan önce dolar/TL 4.60
civarındaydı. Kur beş ayda rekor seviyelerden geri gelse de halen bu rakamın 1
lira 58 kuruş üzerinde bulunuyor.
Reel
faize döndü
Ekonomistler son enflasyon artışıyla
birlikte pozitif reel faiz sunmadığı için TCMB’den artırım bekliyordu. Ancak
beklenti bu kadar yüksek değildi. Merkez Bankası’nın faiz artırımı ile birlikte
reel faiz de yüzde 6.1’e yükselmiş oldu. Karar öncesi politika faizi yüzde
17.75, enflasyon yüzde 17.90 olduğu için negatif faiz söz konusuydu.
Yorumlar
Yorum Gönder