Bir hastalığın tedavi edilmesi için öncelikle hastalığın varlığının kabul edilmesi gerekir. Doğru tedavi yöntemi ancak doğru tanı yapıldıktan sonra bulunabilir. Hastalığı kabullenme süreci ise birbirini izleyen, reddetme; öfke; pazarlık; uzlaşma; kabullenme basamaklarından oluşur.
Türkiye ekonomisinde tam da böyle bir süreç yaşanıyor. Görünüşe göre Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan reddetme aşamasında kalmayı sürdürürken, ekonomi yönetimi öfke ve pazarlık aşamalarında gidip geliyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 19 Eylül Gaziler Günü dolayısıyla Ankara'da yaptığı konuşmada, döviz kurlarında yaşanan hareketliliğe ilişkin olarak "Bizde kriz mriz yok, bunların hepsi manipülasyon" demişti.
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak ise Yeni Ekonomi Planı ile ilgili yaptığı açıklamalarda ekonomik sorunların nedenini şöyle açıkladı: “Türkiye içeriden ve dışarıdan operasyona maruz kaldı. Türkiye’nin dinamiklerinde hiçbir sorun yok.” Albayrak ayrıca yaptığı sunumda, ekonomideki kötü gidişatın 2013 yılından sonra Gezi olayları ile başladığını, sunumda yer alan şekliyle ‘17-25 Aralık yargı darbesi girişimi’, 15 Temmuz darbe girişimi ve ABD Merkez Bankası’nın (Fed) faiz artışları ile devam ettiğini belirtti. Ekonominin bu noktaya gelmesinde ‘iç ve dış mihraklar’ vurgusu dikkat çekti. Oysa ekonomistler uzun süredir Türkiye ekonomisinin tüketimle pompalandığı, iç tasarruflar artırılmadığı için dışa bağımlılığın hızla arttığı ve bunun ekonomiyi risklere açık hale getirdiği uyarısı yapıyordu. Şu anda ise bu risklerin gerçekleştiği bir durum yaşanıyor.
Yöntem belli değil
Uzun süredir beklenen Orta Vadeli Plan, yeni adıyla Yeni Ekonomi Planı’na gelirsek yine rakamlar ve vaatlerden ibaret denilebilir. Programda hedeflenen rakamlara ulaşmak için nasıl bir yöntem izleneceği bilgisi yer almazken bankacılık sistemi ve şirketlerin döviz fonlamalarının nasıl yapılacağına dair detay da yer almadı. Planın gerçekçiliğine gölge düşüren bir husus da döviz kurlarıyla ilgili. Açıklanan plana göre hükümetin dolar kuru varsayımı 2018 için 4.90, 2019 için 5.63, 2020 için 6.00 ve 2021 için 6.21. Kur ise şu an 6.20 seviyesinde bulunuyor, bu yıl ortalama 4.90 tahmininin gerçekleşmesi için dolarda keskin bir düşüş gerekiyor. Diğer yandan kur artışı 2019, 2020 ve 2021’de enflasyon artışının altında kalıyor. Özetle program kur şoku olmadığı varsayımı altında hazırlanmış. Sorunun temelinde ise krizi kabullenmemek yatıyor.
Yeni Ekonomi Programı’nda kriz seviyelerini andıran makroekonomik veriler yer alıyor. Programa göre işsizlik oranı çift haneye demirlerken 2001 krizini de geçiyor. Programda yer alan işsizlik hedefleri sırasıyla 2018 için yüzde 11.3, 2019 için 12.1, 2020 için 11.9 ve 2021 için 10.8. İşsizlik kriz yılı 2001’de yüzde 10.6, sonraki yıl 11.3 seviyesindeydi.
Programda büyümeyle ilgili tahminler de düşürüldü. Büyümenin ihracat ve turizm gelirleri artırılarak gerçekleşeceği belirtilirken tüketim odaklı büyümeden üretim odaklı büyümeye nasıl geçileceği belirsiz kaldı. Büyüme beklentisi 2018 için yüzde 5,5’ten 3,8’e, 2019 için yüzde 5,5’ten yüzde 2,3’e ve 2020 için ise yüzde 5,5’ten 3,5’e düşürüldü. Yapılan hesaplamalara göre Türkiye’de işsizlik oranının sabit kalması için büyümenin en az yüzde 5.5 artması gerek.
Kemerler sıkılacak
Diğer yandan programa göre enflasyonda yüksek seyir bu yıl için devam edecek. Enflasyon hedefleri 2018 için yüzde 7’den yüzde 20,8’e yükseltildi. Hedef neredeyse üç kat arttı. Üstelik bu, yıllık ortalama kurun 4,90'a ineceği varsayımına bağlı. Bakan Albayrak ağustos ayı başında 2019’da enflasyonun tek haneye ineceğini söylemişti.
Programda 2019 enflasyon hedefi yüzde 6’dan yüzde 15,9’a, 2020 hedefi ise yüzde 5’ten yüzde 9,8’e yükseltildi. Yeni planda cari açığın milli gelire oranında tahminler 2018 için yüzde 4,3’ten 4,7’ye yukarı, sonraki yıllar içinde ise 2019 için yüzde 4,1’den 3,3’e, 2020 için yüzde 3,9’dan 2,7’ye aşağı yönlü güncellendi. Tüketimdeki azalışla birlikte cari açığın azalacağı tahmin ediliyor. Programa göre iki yıl boyunca hem kamu hem özele ait tüketim ve yatırımlarda keskin bir düşüş var. Bu da kemerlerin iyice sıkılacağı anlamına geliyor.
Yorumlar
Yorum Gönder