Ana içeriğe atla

Cumhuriyet 5 eski çalışanı: Biz tahliye olduk ama hukuksuzluk sürüyor

Dün gece tahliye olan Cumhuriyet gazetesinin 5 eski çalışanı DW Türkçe’ye konuştu. Kararı "demokrasi için mücadele edenlerin başarısı" olarak nitelendiren Cumhuriyet'in eski çalışanları, "Sevincimiz buruk" dedi.



Yargıtay 16. Ceza Dairesi, dün akşam saatlerinde Cumhuriyet gazetesi davasında İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi’nin “yayın çizgisi değişikliği ile terör örgütlerine yardım” suçlamasıyla verdiği mahkûmiyet kararlarını bozdu. Karar sonrası, 5 yılın altında hapis cezasına mahkûm edilen ve istinaf mahkemesinin onama kararıyla 25 Nisan’dan bu yana cezaevinde olan Musa Kart, Mustafa Kemal Güngör, Güray Öz, Önder Çelik ve Hakan Kara Kandıra Cezaevi’nden tahliye edildi.
Böylece cezaevinde sadece Cumhuriyet gazetesi muhasebe çalışanı Emre İper kaldı.
Tahliye sonrası Cumhuriyet gazetesinin 5 eski çalışanı kararı DW Türkçe’ye değerlendirdi. Arkadaşlarını cezaevinde bıraktığı için sevinçlerinin buruk olduğunu söyleyen Cumhuriyet eski çalışanları, kararın cezaevindeki gazeteci ve aydınlarla ilgili diğer ‘hukuksuz’ kararların bozulması yönünde bir umut olduğunu belirtiyor.
Kart: Hukuk cinayeti yaşadık
"Mağdur edebiyatı yapmak istemiyoruz" diyen karikatürist Musa Kart, Türkiye’de yaşanan hukuksuzluklara dikkat çekiyor. Kart, "Ben bir mizahçıyım. Yaşadığımız olaylara ve gelişmelere bir mizah süzgeçinden geçerek bakmak istiyorum. Bugün yaşadıklarımıza dair ağır ya da sert sözler kullanmak istemiyorum. Ancak hukukçu dostlarımız yaşadıklarımızın bugün bir hukuk cinayeti olduğunu söylüyorlar. Evet, ben de buna katılıyorum. Bir hukuk cinayeti yaşadık" diyor. 
Ortadaki hukuksuzluğun tüm kesimler tarafından kabul edildiğini ancak kararın bekletildiğini vurgulayan Kart, şöyle devam ediyor: "Bunun ortadan kaldırılması yasama eliyle mi yapılsın, Yargıtay kararıyla mı yapılsın bir türlü karar verilemedi. Sonuçta meclis tatile gitti, yargı tatile gitti, biz yeniden cezaevine gittik. 14 ay cezaevinde kaldık. 14 ay sonra bize pardon dendi, yanlış yapıldı, dendi. Bu süreçte aylarımızı, yıllarımızı cezaevinde geçirdik. Ancak Türkiye’de sadece bu dava ile ilgili değil, hukuk üzerinde yoğunlaşan çok sorun var. Bizim davamız bu tartışmalara katkı sağlayacaksa bunu olumlu bir gelişme olarak değerlendirebilirim."
"Karar, hukuksuzluğun topyekün ortadan kalktığı anlamına gelmiyor" diyen Musa Kart, çalışma arkadaşı Emre İper ile ilgili yaşananlarda derin bir hukuksuzluk olduğunu düşünüyor. Kart, İper ile ilgili Anayasa Mahkemesi kararının bir an önce çıkmasını diliyor.
Kara: 130’a yakın gazeteci hapiste
Gazeteci Hakan Kara ise davada yaptıkları savunmada gazeteciliğin suç olmadığını söylediklerini, yine aynı şeyi tekrarladıklarını vurguluyor. Kara, Türkiye’de çok sayıda gazetecinin cezaevinde olduğuna dikkat çekerek "Biz elbette çıktığımız için seviniyoruz ama Türkiye’de 130’a yakın gazeteci hala tutuklu ve bu durum Türkiye’ye yakışmıyor. Türkiye’nin en fazla gazeteci hapseden ülke olması gerçekten üzücü bir durum. Basın özgürlüğü meselesinin bir an önce çözüme kavuşturulması lazım" diyor. Yeni yargı paketinde bununla ilgili adımlar atılmasının sevindirici olduğunu söyleyen Kara, "Umarım Türkiye gazetecilerin hapsedildiği bir ülke olmaktan çıkar. Diğer yandan bir arkadaşımız, Emre İper, hala cezaevinde. Onun da bir an önce özgürlüğüne kavuşmasını istiyoruz" diye konuşuyor.
Öz: Demokrasi mücadelesinin başarısı
Gazeteci Güray Öz ise kararda demokrasi için verilen mücadele ve dayanışmanın rolüne dikkat çekiyor. Öz, şunları söylüyor: "Cumhuriyet davasının bir özelliği var. Cumhuriyet yazarlarının, çizerlerinin cezalandırılması Türkiye’de demokratikleşme isteyen aydınlara yönelik saldırının başlangıcı oldu. Bu nedenle bu karar sadece Cumhuriyetçilerin hapisten çıkması olarak görülmemelidir. Bu karar Türkiye’de demokratikleşme için mücadele eden, barış, demokrasi ve sosyalizm için mücadele edenlerin başarısı olarak görülmelidir. Hapisteyken de bunları düşündüm, yazdım. Bunlara kafa yordum. Kısacası bunun bir başarı olduğunu düşünüyorum. Bunda da dayanışmanın çok önemli rolü olduğunu düşünüyorum."
Güngör: Kararın bozulacağına kuşku yoktu
Cumhuriyet eski çalışanı avukat Mustafa Kemal Güngör ise başından beri hukuksuz bir kararla mahkum edildiklerini, kararın bozulacağını bile bile içeride tutulduklarını vurguluyor.
Mustafa Kemal Güngör, "Arkadaşlarımızın temyiz talebi görüşülüp mahkumiyet hükmü bozulduğu taktirde bizim de ondan yararlanmamız gibi bir durum vardı. Ki öyle de oldu. Bu garabeti anlatmamıza rağmen olmadı. Adalet Bakanı kanun değişikliği yapılacağını söylemişti. Son Yargı Yılı Açılışı’nda bile Yargıtay Başkanı bu konudaki adaletsizliğe vurgu yapıyordu. Fakat araya adli tatil girdi, dünya kadar bekledik, öyle bozma kararı verdi. Baştan itibaren bu hukuka aykırı kararın bozulacağına dair hiçbir kuşku yoktu" diyor. Kararın aynı zamanda Türkiye’de hala bağımsız hakimler olduğunu gösterdirdiğini söyleyen Güngör, "Adalet biraz doğru yürüyorsa, bu dürüst insanların omuzlarında, sırtlarında yürüyor. Yerel mahkemeye gelecek dosya ile ilgili ne karar verileceğini hep birlikte göreceğiz. Ailelerimize, eşimize dostumuza kavuştuğumuz için mutluyuz. Ancak sevincimiz buruk. Emre arkadaşımız içeride kaldı. Konu Anayasa Mahkemesi’nin önünde. Çok hukuksuz bir mahkeme kararıyla Emre içeride yatıyor. Bizim gibi hukuksuz davalarla yatan çok sayıda gazeteci var. Onları geride bırakmak üzücü" diye konuşuyor.
Çelik: İfade özgürlüğüne katkı sağlayacak
Cumhuriyet Vakfı eski yöneticisi Önder Çelik ise kararın bundan sonrası için basın ve ifade özgürlüğüne katkı sağlayacağı görüşünde. Çelik, "Çünkü diğer gazeteci davalarına baktığımız zaman, örneğin Sözcü davasında da aynı ceza maddelerinden gazeteciler yargılanıyor. Bu verilen karar Türkiye’deki basın ve ifade özgürlüğünün önünü umarım açacaktır. 14 aya yakın tutukluluk ve hükümlülük süresi geçirdik. Yargıtay’ın tebliğnamesine baktığımızda buradaki söylemlerin hepsi duruşmalar sırasında savunmanın yaptığı söylemlerdi" diyor.
Arkadaşları Emre İper’i cezaevinde bıraktıkları için üzgün olduklarını belirten Çelik, "Ama hep arkasında duracağız. En kısa sürede Anayasa Mahkemesi’nin bu konuda karar vereceğine eminim. Çünkü hakkındaki tüm suçlamaların daha önceki Anayasa Mahkemesi kararlarına istinaden düşeceğini umuyoruz" diye konuşuyor.
Adli süreç nasıl işleyecek?
Bundan sonraki süreçte Yargıtay 16. Ceza Dairesi'nin mahkûmiyet kararını bozması üzerine dava dosyası İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilecek. Mahkeme, bir duruşma tarihi belirleyip Yargıtay kararına uyup uymama yönünde bir karar verecek.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

IMF Karşıtı Annenin IMF Uzmanı Kızı

Cumhuriyet Halk Partisi Parti Meclisi üyeliğine seçilen Bilkent Üniversitesi Ekonomi Bölümü Başkanı ve IMF eski ekonomisti Doç. Dr. Selin Sayek Böke , üniversitede iktisat eğitimi alma kararının hayatının en güzel hatası olduğunu söylüyor. Anne Selin Sayek Böke ile ekonomist Selin Sayek Böke arasındaki dengeyi annesinden ilham alarak koruduğunu vurgulayan Böke, "CHP'de herkesin daha mutlu, refah içinde yaşayabileceği ekonomik ortamı sağlayacak politikalar üretilmesine katkıda bulunarak bunları somutlaştırmaya katkıda bulunacağım" diyor. Dünya Bankası ve IMF kariyerine sahip, güleryüzlü ve sıkı bir makro iktisatçı olarak bilinen Selin Sayek Böke ile CHP Parti Meclisi üyeliğinden annesi Türk Tabipler Birliği eski Başkanı Füsun Sayek ile olan ilişkisine kadar birçok konuyu masaya yatırdık. Böke, 11 yaşındayken kardeşi ile 'gazetecilik oyunu' oynadıklarını, hazırladıkları gazeteye ekonomi yazılarını yazdığını paylaşıyor. Kendisini ekonomi alanına yönle

İran, Sıtkı Ayan’dan sorulur

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve oğlu Bilal Erdoğan arasında geçtiği iddia edilen ikinci telefon görüşmesinde adı geçen işadamı Sıtkı Ayan, özellikle AKP döneminde parlayan isimlerin başında geliyor. WikiLeaks belgelerinde de adı geçen Sıtkı Ayan’ın ismi İran ile yapılan ticari anlaşmalar ve yüksek devlet teşvikleriyle anılıyor.   Sivas’ın Gölova beldesinde doğup büyüyen Sıtkı Ayan, İstanbul İmam Hatip Lisesi ve Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ni bitirdi. Mesleğini icra yerine petrol işine girdi. Ayan’ın, İran ve Sudan’da petrol ve doğalgaz sahalarıyla ilgili yatırımları bulunuyor. WikiLeaks belgelerine göre ABD Ankara Büyükelçiliği’nden gönderilen kripto, Başbakan Erdoğan’ın İran’daki etkinliğini ve ilişkisini ortaya koyuyordu. ABD elçiliğinin belgesinde, 22 Şubat’ta Türk gazetelerinde İran ile Türkiye arasında müşterek bir yatırım projesi imzalandığı ve buna göre kurulacak olan yeni bir doğalgaz boru hattının, İran gazını Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşıyacağı belirtiliy

Panama Belgeleri: Hayyam Bey'in cenneti

Panama belgelerine göre Hayyam Garipoğlu, Sümerbank’a el konulmadan önce Niue’de bir şirket kurdu. Yaptığı açıklamada “Niue’nun adını bile duymadım” dedi. Panama belgelerinde, Türkiye tarihinin en büyük banka batırma olayına imzasını atan Hayyam Garipoğlu’nun da dört off-shore şirketi ile yer aldığı ortaya çıktı. Belgelere göre Garipoğlu’nun, Sümerbank davasında adı geçen Olsten Marketing Co Ltd’nin yanı sıra üç ayrı off-shore şirketi daha var. Bu şirketlerden biri Olsten Marketing’in kapatılmasından hemen sonra kurulan Niue merkezli Unitrade International Ltd olsa da Garipoğlu, Niue’nun neresi olduğunu dahi bilmediğini ifade ederek bu şirketin kendisine ait olduğunu yalanladı. Olsten, Mossfon müşterisi Sümerbank ile ilgili dava dosyasına göre Garipoğlu, Sümerbank’a el konulmadan bir gün önce, kendisine ait olan Romania International Bank’a 8 milyon dolar transfer etti, buradan da yine kendi paravan şirketi Olsten Marketing’in hesabına aktardı. Panama belgelerine göre

#ParadisePapers: Off-shore biraderler

Berat ve Serhat Albayrak’ın Çalık Holding’de yönetici olduğu dönemde holdinge bağlı çok sayıda off-shore şirketi kurulmuş. Serhat Albayrak bu şirketlerden birinin bizzat direktörü. Dünyanın dört bir yanından çok sayıda politikacı ve iş insanının off-shore bağlantılarını ortaya çıkaran Paradise Papers’ta Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın damadı Enerji Bakanı Berat Albayrak’ın ağabeyi Serhat Albayrak’ın da ismi geçiyor. Serhat Albayrak, belgelere göre Malta’da bir off-shore şirketle bağlantılı görünüyor. Frocks International Trading Ltd adlı şirkette Albayrak’ın yanı sıra Çalık Holding çalışanları Mehmet Gökdemir, Murat Tarı ve Şafak Karaaslan şirket yetkilileri arasında bulunuyor. Murat Tarı 2000-2005 yılları arasında Çalık Holding’de genel müdür olarak görev yaptı. Mehmet Gökdemir Çalık Holding’e bağlı GAP Tekstil yönetim kurulu üyesi, Şafak Karaaslan Çalık Holding’in dış ilişkiler sorumlusu. Serhat Albayrak da söz konusu dönemde Çalık Holding genel müdürlüğünü yürütüyordu.