Bankacılara göre, evinden ayakkabı kutuları içinde 4.5 milyon dolar çıkan Aslan’ın yönetim kurulu üyeliğini sürdürmesi etik açıdan yanlış ve güven zedeleyici bir durum. Yasanın ruhuna da aykırı.
Bank-Sen uzmanına göre Halkbank’ta bir iş akdinin feshi için bırakınız adınızın bir yolsuzluk dosyasına karışmasını, bir müşteri ile gönül ilişkisinin varlığı bile yeterli sebep sayılıyor.
Evinden ayakkabı kutuları içinde 4.5 milyon dolar çıkan Halkbank eski Genel Müdürü Süleyman Aslan’ın bankada yönetim kurulu üyeliğine devam etmesi tartışmalara neden oldu. 5411 Sayılı Bankacılık Kanunu’nun 23. maddesinin (d) fıkrasına göre; zimmet, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, resmî ihale ve alım satımlara fesat karıştırma, karapara aklama gibi suçlardan hüküm giymiş olanlar bankalarda yönetim kurulu üyeliğinde bulunamıyor. Adı böyle bir işleme karışanların, hatta ufak tefek gönül işleri ile anılanların iş akdi bile anında feshediliyor. Oysa Aslan’ın hakkında henüz hüküm bulunmaması görevini devam ettirmesini kanunen geçerli kılıyor.
Eski bankacı ve CHP İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu, Aslan’n bankadaki yönetim kurulu üyeliğinin kanunen herhangi bir sakıncası olmasa da etik açıdan bu durumun uygun olmadığını söyledi. Aslanoğlu,“Bankacılık Kanunu’na baktığımızda yasal bir takip, süren bir soruşturma için herhangi bir madde yok. Eğer ceza alırsa bu görevini sürdüremez. Ancak etik açıdan bu yanlış. Finansal kurumlar için güven unsuru çok önemli. Gelinen noktada bankayla ilgili güven sarsılması olmuştur” dedi.
5411 Sayılı Bankacılık Kanunu’nun 1. Maddesi’nde “Bu Kanunun amacı, finansal piyasalarda güven ve istikrarın sağlanmasına, kredi sisteminin etkin bir şekilde çalışmasına, tasarruf sahiplerinin hak ve menfaatlerinin korunmasına ilişkin usûl ve esasları düzenlemektir” deniyor.
Koltuğu boş bırakıldı
TBMM KİT Komisyonu Başkanı Hasan Fehmi Kinay, “Bu hadiseler bankanın tüzel kişiliğini gölgelememeli. Eski banka genel müdürünün evinde bulunan paranın Halk Bankası ile herhangi bir ilgisi yok. O paranın hesabını eski Genel Müdür Süleyman Aslan verecektir” demişti.
Ancak banka Aslan’la bağlarını koparmadı. Halkbank konu ile ilgili sorularımızı yanıtlamazken, bankacılara göre hakkında böyle bir soruşturma açılan birinin banka yönetiminde görevine devam etmesi Halkbank için de riskli bir durum.
Aslan’ın yerine 7 Şubat’ta atama yapılmış, Genel Müdürlüğe Ali Fuat Taşkesenlioğlu getirilmişti. Ancak bu atama yapılırken Taşkesenoğlu, daha önce vefat eden yönetim kurulu üyesi Ahmet Kahraman’ın yerine atandığı için Süleyman Aslan’ın yönetim kurulu üyeliği devam etti. 7 Şubat’tan bu yana yönetim kurulu üyesi görünen Aslan diğer yönetim kurulu üyeleri gibi özlük haklarını almaya devam edecek, makam arabası, lojman, makam odası gibi hizmetlerden de yararlanabilecek. Aslan, aynı zamanda Halk Hayat ve Emeklilik Yönetim Kurulu Üyesi görevini de sürdürecek.
Diğer yandan banka yönetim kurulu üyeleri, seçilmeleri veya atanmalarından sonra mahkeme huzurunda görevlerini tam bir dikkat ve dürüstlük içinde yapacaklarına, kanun hükümlerine aykırı hareket etmeyeceklerine ve ettirmeyeceklerine dair yemin etmekle yükümlü. Ayrıca göreve başladığı ve ayrıldığı tarihler itibariyle eş ve velayet altındaki çocuklarını da kapsayacak şekilde Müsteşarlığa mal beyanında bulunmak zorunda. Ancak Süleyman Aslan göreve yeni başlamadığı, koltuğunu hiç kaybetmediği için böyle bir zorunluluğu bulunmuyor.
Çalışanlar güvenini yitirdi
Türkiye Devrimci Banka ve Sigorta İşçileri Sendikası (DİSK/Bank-Sen) Örgütlenme Uzmanı Dilek İsmailoğlu, hırsızlığın dünyanın hiçbir yerinde etik karşılanacak bir durum olmadığını belirterek bankaya olan güvenin zedelendiğini söyledi. İsmailoğlu “Daha da önemlisi kurum, çalışanlarının gözünde güven yitirdi. Mevcut banka yönetiminin aldığı kararla yolsuzluğa adı karışan kişinin yeniden yönetim kurulu üyeliğine kabul edilmesi güven tazelemekten çok daha fazla güven yitimine sebep olacak” dedi. İsmailoğlu şunları söyledi: Bir kamu bankasının genel müdürünü düşünün ki evinden kutuların içinde yüklü meblağda para çıksın ve bununla ilgili yolsuzluk soruşturmasından ceza alacak konuma gelsin. Ne paranın kaynağını açıklayabilsinler ne de amacını. Sonra da bunun etik olduğuna inandırmaya çalışsınlar. Bu tam anlamıyla bir yolsuzluk ve skandaldır.
Eğer düşük kademede çalışan bir personel iseniz adınızın böyle bir yolsuzlukta adınız geçse dahi o anda iş akdiniz fes ediliyor. Tamamen keyfi uygulamaların olduğunu bildiğimiz durumlar bile var. Örneğin siz bir şube çalışanısınız ve müşterilerinizden biriyle duygusal bir ilişkiniz oluyor. Bu bile iş akdinizin feshi için yeterli bir durum. Şöyle düşünün; Çalmanın sevmekten daha meşru olduğu bir dönemdeyiz. Biz Bank-Sen olarak biliyoruz ki Halk Bankası çalışanları emeklerine ve onurlarına sahip çıkacak ve verdikleri örgütlü mücadele ile bu talanın hesabını soracak.
NE OLMUŞTU?
17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturması kapsamında tutuklanan Süleyman Aslan, 14 Şubat’ta tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Mahkeme kararı ile elde edilen delillerde, söz konusu paranın karapara transferine aracılık edilmesi nedeniyle alınan rüşvetlerden oluştuğu iddia edilmişti. Aslan ve hükümet üyeleri ise, 4.5 milyon doların “imam hatip” yaptırmak için hayırsever işadamlarından toplanan para olduğunu öne sürmüşlerdi. Aslan’ın şimdi de bu parayı geri alabilmek için teminat mektubu arayışına girdiği ve kamu bankalarıyla görüştüğü ifade ediliyor. Halkbank 31 Mart’ta Genel Kurul’u toplayacak. Bu tarihte Süleyman Aslan’ın bankayla ilişiğinin kesileceği de konuşulanlar arasında.
Yorumlar
Yorum Gönder