Ana içeriğe atla

Türkiye'de yabancı doktor tartışması büyüyor

Son 11 ayda kamu dışı aile hekimliklerinde sözleşme imzalayan her 10 doktordan yedisi yabancı uyruklu oldu. İTO Başkanı Saip'e göre AKP, yabancı hekim istihdamını hekim emeğini ucuzlatmak için kullanıyor.


İstanbul'da aile sağlığı merkezlerinde çalışan yabancı uyruklu doktor sayısı giderek artıyor. Sağlık Bakanlığı'nın verilerine göre kamu dışı aile hekimliklerine Ekim 2018'den bu yana 200 doktor atandı. Ataması ilk kez gerçekleştirilen bu doktorlardan 137'si yabancı uyruklu. Bakanlığın düzenli olarak açıkladığı Aile Hekimliği Ek Tercih ve Yerleştirmesi sonuçlarına göre, bu yılın Temmuz ayında 27'si yabancı toplam 45, Nisan'da 26'sı yabancı toplam 39, 28'i yabancı toplam 38, Ekim 2018'de ise 56'sı yabancı toplam 78 doktorla sözleşme imzalandı. Buna göre, kamu dışı aile hekimliklerinde sözleşme imzalayan her 10 doktordan yedisi yabancı uyruklu oldu.
DW Türkçe'ye konuşan İstanbul Tabip Odası (İTO) Başkanı Prof. Dr. Pınar Saip, Sağlık Bakanlığı'nın yabancı hekim istihdamını hekim emeğini ucuzlatmak için kullandığını ve İstanbul Tabip Odası olarak bunu doğru bulmadıklarını belirtiyor. Yabancı uyruklu doktorlar aile hekimliklerinde sözleşmeli olarak çalışıyor. Aile hekimliğinde sözleşmeli doktorlar, kadrolu doktorlara göre daha düşük ücret alıyor. Kadrolu aile hekimin hasta başı ücretleri ve görev yaptıkları mahallenin yoğunluğuna göre ücretler değişkenlik gösteriyor. Ancak aile hekimi sözleşmeli olarak görev alıyorsa, sisteme kayıt olan kişi sayısına bakılmadan 1000 kişi üzerinden ücret alıyor. Ayrıca özel sektörde yabancı uyruklu doktorlar asgari ücretin biraz üzerinde çok düşük ücretlere çalıştırılıyor.
Bu durumun Türkiye'deki doktorlar için fırsat eşitsizliği yarattığı yönünde de eleştiriler var. Çünkü aile sağlığı merkezlerine sözleşmeli olarak atanan yabancı uyruklu doktorların mecburi hizmet yükümlülüğü bulunmuyor. Türkiye'de doktorların 6 yıllık eğitim sonucu aldığı diplomasını kullanması için mecburi hizmet yapması gerekiyor.
Dil sınavından geçmek zorunlu
Prof. Dr. Pınar Saip'in verdiği bilgiye göre Türkiye'de çalışan yabancı uyruklu doktorlarda şu şartlar aranıyor: Yabancı uyruklu hekimler diplomalarını Türkiye'deki fakültelerden almışlarsa ve çalışma izinleri varsa çalışabiliyor. Başka ülkelerden alınmış diplomalar için ise denklik açısından Sağlık Bakanlığı'ndan onay alınması gerekiyor. Yabancı uyruklu doktorların çalışmak için ayrıca Türkçe dil sınavından da geçmesi şart. Tüm bu koşulları sağlayan yabancı doktorlar, özel hastanelerde çalışabiliyor.
Yabancı uyruklu doktorlar ise denklik sınavının çok zor olduğunu belirtiyor. DW Türkçe'ye konuşan Suriyeli Halil Hüseyin, bir diş hekimi. Beş yıldır Türkiye'de ikamet ettiğini, bir sene önce de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığını aldığını anlatan Hüseyin, şartlar Türkiye'de daha iyi şartlar olduğu için buraya geldiğini söylüyor. Ancak iki kez denklik sınavına girse de denklik belgesini alamamış. Sınavın çok zor olduğunu, bu nedenle kendi yurttaşları için kurulan bir dernekte çalıştığını belirtiyor.
Der Leiter der Istanbuler Ärztekammer (İTO) Prof. Dr. Pınar Saip
Der Leiter der Istanbuler Ärztekammer (İTO) Prof. Dr. Pınar Saip
Die Leiterin der Istanbuler Ärztekammer (İTO) Prof. Dr. Pınar Saip
İstanbul Tabip Odası (İTO) Başkanı Prof. Dr. Pınar Saip
Bakırköy'de bir sağlık merkezinde çalışan bir başka yabancı uyruklu doktor ise kendisinin Türkiye'de eğitim gördüğünü, eşinin ise denklik belgesi alamadığı için çalışmadığını anlatıyor.


"Yabancı düşmanlığına dönmemeli"
Öte yandan sosyal medya üzerinden yabancı doktorların hastalarla iletişim problemi yaşadığına dair eleştiriler de söz konusu. Pınar Saip, bu noktada yabancı düşmanlığı yapma durumuna düşmemek gerektiğini vurguluyor. Türkiye'den yabancı ülkelere giden doktorların da aynı koşullardan çalışabildiğine işaret eden Saip, "Mühim olan işin ehli olmak ve gerekli eğitimi ve beceriyi yetkin bir kurumdan almak" diyor.
Saip'e göre Türkiye'de uygun altyapısı ve yeterli öğretim üyesi olmayan veya liyakatı yeterli olmayan öğretim üyeleri olan fakülteler de var. Saip, asıl sorunun buralardan mezun olan veya uzmanlık alan hekimlerle ilgili olduğu görüşünde.
Tartışmaların bir ayağı da son dönemde yeni mezun olan çok sayıda doktorun güvenlik soruşturması gerekçesiyle atamasının yapılmaması. Bu durum, yabancı doktorlar, bu doktorlar yerine ikame ediliyor eleştirilerine neden oluyor.
"Siyasi görüşler etkili"
Ekim 2016'da olağanüstü hal (OHAL) kapsamında çıkarılan Kanun Hükmünde Kararname ile devlet memurluğuna alınma koşullarına "güvenlik soruşturması yapılmış olmak" şartı eklenmişti. Doldurulması gereken Güvenlik Soruşturması Formu'nda atama bekleyen doktorlar için haklarında verilmiş bulunan mahkumiyet hükmü veya halen devam eden ceza davası bulunup bulunmadığı soruluyor. Ancak Dr. Celal Biçici'ye göre siyasi görüşleri ya da aile kökenleri nedeniyle çok sayıda doktor bu soruşturmadan geçemiyor.
DW Türkçe'ye konuşan Dr. Celal Biçici, 2017 sonunda kamu dışı aile hekimliğine kabul edildiğini, ancak güvenlik soruşturması sonucunda atamasının gerçekleşmediğini anlatıyor. Kendisine gönderilen raporda "Eşi ve oğlu terör örgütlerine yakın derneklerle ilişki içinde bulunmaktadırlar" ifadesinin yer aldığını belirten Biçici, "Herkes kendinden menkuldur. Normal hukuk kurallarına göre eşini çocuğunu bağlamaz. Suç bireyseldir" diyor. Konu hakkında idare mahkemesinde dava açtığını söyleyen Biçici, kendisinin başvurduğu dönemde kamu dışı aile hekimliği için çok sayıda yabancı uyruklu doktorun kabul edildiğini ifade ediyor.
"Olağanüstü hal devam ediyor"
Prof. Dr. Pınar Saip'e göre ise güvenlik soruşturması uygulaması Türkiye'de olağanüstü halin devam ettiğini gösteriyor. 12 Eylül döneminde de güvenlik soruşturması olduğunu ancak bunun mesleğin uygulanması önünde bir engel olmadığını anlatan Saip, "Bir hekimin mesleği yapıp yapamayacağına mezun olduğu fakülte karar verir, yeterli olmayan mezun olamaz. Hiçbir kimsenin ve kurumun mahkemelerde mesleğe engel kanıtlanmış bir suçu olmadan kişinin mesleğini, içeriğinin bilinmediği, ihbar ve niyet okumalara bağlı güvenlik soruşturmalarıyla yapamayacak duruma getirmeye hakkı yoktur" diyor.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Ocak 2019'da yaptığı açıklamada, 11 Eylül 2018'de gerçekleşen 82'inci Devlet Hizmeti Yükümlülüğü atama kura çekimine katılan 720 hekimin güvenlik soruşturması gerekçesiyle atamasının yapılmadığını söylemişti.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

IMF Karşıtı Annenin IMF Uzmanı Kızı

Cumhuriyet Halk Partisi Parti Meclisi üyeliğine seçilen Bilkent Üniversitesi Ekonomi Bölümü Başkanı ve IMF eski ekonomisti Doç. Dr. Selin Sayek Böke , üniversitede iktisat eğitimi alma kararının hayatının en güzel hatası olduğunu söylüyor. Anne Selin Sayek Böke ile ekonomist Selin Sayek Böke arasındaki dengeyi annesinden ilham alarak koruduğunu vurgulayan Böke, "CHP'de herkesin daha mutlu, refah içinde yaşayabileceği ekonomik ortamı sağlayacak politikalar üretilmesine katkıda bulunarak bunları somutlaştırmaya katkıda bulunacağım" diyor. Dünya Bankası ve IMF kariyerine sahip, güleryüzlü ve sıkı bir makro iktisatçı olarak bilinen Selin Sayek Böke ile CHP Parti Meclisi üyeliğinden annesi Türk Tabipler Birliği eski Başkanı Füsun Sayek ile olan ilişkisine kadar birçok konuyu masaya yatırdık. Böke, 11 yaşındayken kardeşi ile 'gazetecilik oyunu' oynadıklarını, hazırladıkları gazeteye ekonomi yazılarını yazdığını paylaşıyor. Kendisini ekonomi alanına yönle

İran, Sıtkı Ayan’dan sorulur

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve oğlu Bilal Erdoğan arasında geçtiği iddia edilen ikinci telefon görüşmesinde adı geçen işadamı Sıtkı Ayan, özellikle AKP döneminde parlayan isimlerin başında geliyor. WikiLeaks belgelerinde de adı geçen Sıtkı Ayan’ın ismi İran ile yapılan ticari anlaşmalar ve yüksek devlet teşvikleriyle anılıyor.   Sivas’ın Gölova beldesinde doğup büyüyen Sıtkı Ayan, İstanbul İmam Hatip Lisesi ve Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ni bitirdi. Mesleğini icra yerine petrol işine girdi. Ayan’ın, İran ve Sudan’da petrol ve doğalgaz sahalarıyla ilgili yatırımları bulunuyor. WikiLeaks belgelerine göre ABD Ankara Büyükelçiliği’nden gönderilen kripto, Başbakan Erdoğan’ın İran’daki etkinliğini ve ilişkisini ortaya koyuyordu. ABD elçiliğinin belgesinde, 22 Şubat’ta Türk gazetelerinde İran ile Türkiye arasında müşterek bir yatırım projesi imzalandığı ve buna göre kurulacak olan yeni bir doğalgaz boru hattının, İran gazını Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşıyacağı belirtiliy

Panama Belgeleri: Hayyam Bey'in cenneti

Panama belgelerine göre Hayyam Garipoğlu, Sümerbank’a el konulmadan önce Niue’de bir şirket kurdu. Yaptığı açıklamada “Niue’nun adını bile duymadım” dedi. Panama belgelerinde, Türkiye tarihinin en büyük banka batırma olayına imzasını atan Hayyam Garipoğlu’nun da dört off-shore şirketi ile yer aldığı ortaya çıktı. Belgelere göre Garipoğlu’nun, Sümerbank davasında adı geçen Olsten Marketing Co Ltd’nin yanı sıra üç ayrı off-shore şirketi daha var. Bu şirketlerden biri Olsten Marketing’in kapatılmasından hemen sonra kurulan Niue merkezli Unitrade International Ltd olsa da Garipoğlu, Niue’nun neresi olduğunu dahi bilmediğini ifade ederek bu şirketin kendisine ait olduğunu yalanladı. Olsten, Mossfon müşterisi Sümerbank ile ilgili dava dosyasına göre Garipoğlu, Sümerbank’a el konulmadan bir gün önce, kendisine ait olan Romania International Bank’a 8 milyon dolar transfer etti, buradan da yine kendi paravan şirketi Olsten Marketing’in hesabına aktardı. Panama belgelerine göre

#ParadisePapers: Off-shore biraderler

Berat ve Serhat Albayrak’ın Çalık Holding’de yönetici olduğu dönemde holdinge bağlı çok sayıda off-shore şirketi kurulmuş. Serhat Albayrak bu şirketlerden birinin bizzat direktörü. Dünyanın dört bir yanından çok sayıda politikacı ve iş insanının off-shore bağlantılarını ortaya çıkaran Paradise Papers’ta Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın damadı Enerji Bakanı Berat Albayrak’ın ağabeyi Serhat Albayrak’ın da ismi geçiyor. Serhat Albayrak, belgelere göre Malta’da bir off-shore şirketle bağlantılı görünüyor. Frocks International Trading Ltd adlı şirkette Albayrak’ın yanı sıra Çalık Holding çalışanları Mehmet Gökdemir, Murat Tarı ve Şafak Karaaslan şirket yetkilileri arasında bulunuyor. Murat Tarı 2000-2005 yılları arasında Çalık Holding’de genel müdür olarak görev yaptı. Mehmet Gökdemir Çalık Holding’e bağlı GAP Tekstil yönetim kurulu üyesi, Şafak Karaaslan Çalık Holding’in dış ilişkiler sorumlusu. Serhat Albayrak da söz konusu dönemde Çalık Holding genel müdürlüğünü yürütüyordu.