1999 depreminin üzerinden 20 yıl geçti. Aynı fay hattı üzerinde bulunan
İstanbul’da 7.2-7.4 büyüklüğünde yeni bir deprem bekleniyor. Ancak şehir
buna ne binalar ne de deprem sonrası için alınan önlemler açısından
hazır.
İstanbul depreme hazır mı? - DW Türkçe Youtube Linki
Merkez üssü Gölcük olan deprem, Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerinde
meydana geldi. Aynı fay hattının devamı ise batıda İstanbul'dan geçiyor.
1999 depreminde, resmi verilere göre 17 bin 480 kişi yaşamını
yitirirken 21 bin 781 kişi yaralandı. 7.4 büyüklüğündeki deprem, 505
kişiyi engelli, 285 bin 211 kişiyi de evsiz bıraktı.
Türk
Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İnşaat Mühendisleri Odası
Başkanı Nusret Suna, geçen 20 yılda depreme önlem almak bir yana alınan
tedbirlerde geriye gidildiği görüşünde. DW Türkçe’ye konuşan Suna,
deprem sonrası oluşturulan Ulusal Deprem Konseyi'nin lağvedildiğini,
konseyin aldığı Deprem Şurası kararlarının da yok sayıldığını
hatırlatıyor.
1999'da alarm verildi
1999
depreminden sonra İstanbul'da 30 sene içinde her an deprem olabileceği
açıklandı. Beklenen Marmara Depremi'nin olma olasılığı yüzde 62 olarak
ilan edildi.
DW Türkçe'ye konuşan Yer Bilimleri Profesörü, Bilim
Akademisi Üyesi Naci Görür'e göre olası depremin büyüklüğü 7.4’ün
üzerinde olabilir. Görür, ilk başta kırılacağı öngörülen hattın Silivri
açıklarından Adalar'a kadar olan kesim olduğunu söylüyor.
Eğer bu
hat kırılırsa en az 7.2 büyüklüğünde deprem olacak. Fay hattının
Adalar'ın güneyinde olan bölümü kırıldığı takdirde de 7 büyüklüğünde bir
deprem bekleniyor. Ancak Naci Görür, bu ihtimali zayıf buluyor. İki
hattın bir arada kırılması ise 7.4 veya üzeri bir depreme yol açacak.
Depremin
şiddeti ise yeryüzündeki yapıların ve insanların depremi ne kadar
hissettikleri şeklinde ifade ediliyor. Görür'e göre fay hattının kuzey
ve güneyindeki 10-15 kilometrelik alan olası depremden çok şiddetli
etkilenecek. Silivri açıklarından Adalar'a kadar olan kesimi kapsayan bu
bölgede şiddet 10 veya üzerinde hissedilebilir.
Denetimsiz binalar
Mühendislik
hizmeti almamış, denetim ve gözetimden uzak yapılmış binalar İstanbul
için en büyük tehlike olarak görülüyor. Nusret Suna, kentsel dönüşümün
en riskli ilçelerden başlamadığı, imar barışının ise denetimsizliği
artırdığı görüşünde. Bunun en önemli örneklerinden biri Kartal’da imar
barışından yararlanan bir binanın çökmesi. Şubat 2019'da çöken binada 21
kişi can vermişti.
Suna, imar barışı çıktığı sırada dönemin
Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki'nin sözlerini hatırlatıyor.
Özhaseki, Türkiye'de 20 milyon konut olduğunu, bunun yaklaşık yüzde
60'ının ruhsatsız olduğunu söylemişti. Bu binaların deprem güvenlikleri
olmadığına işaret eden Suna, imar barışının mal sahibi beyanına göre
yapılmasının da problemli olduğu görüşünde. İmar barışına göre mal
sahibi 'benim binam depreme güvenlidir' dediğinde yapı kayıt belgesini
alabiliyor.
250 bin can kaybı olabilir
İstanbul'da
1 milyon 600 bin civarında bina bulunuyor. Bu binaların sadece yüzde
1'i ağır hasar görse dahi can kaybı ciddi boyutlara çıkıyor. Profesör
Naci Görür, tehlikenin boyutlarını şu sözlerle anlatıyor: "Yüzde 1'i 16
bin bina. Her bir bina 4 katlı olsa, bu her katta da diyelim siz 2 tane
daire koyun. Her daireye de 4 insan yerleştirin. 500 binlere gelirsiniz.
Diyelim ki, insanların hepsi ölmedi. Kalan yüzde 0.5 bile 200-250 bin
can kaybına götürür."
Riskli konutların yanı sıra deprem sonrası
için alınan önlemler de yeterli değil. TMMOB'a göre 2000'lerin başında
496 olan deprem toplanma alanı sayısı 77'ye indi. İl Afet Acil Durum
Müdürlüğü AFAD ise rakamın 2 bin 850 olduğunu açıkladı.
Ancak
AFAD'ın toplanma alanı olarak belirttiği alanlar TMMOB'a göre bu
niteliği taşımıyor. Sadece ayakta durulabilecek bu alanlar altyapıdan
yoksun. Daha önce belirlenen toplanma alanlarının çoğu da yapılaşmaya
açılmış.
Suna'nın verdiği bilgiye göre bunlardan bazıları,
Akasya, Torun Center, Ant Hill, Star City Outlet Center, eski Zaman
Gazetesi'nin binası, Ağaoğlu My City, Meydan AVM, 16/9, Ora AVM, Forum
İstanbul, Kiptaş Ünalan gibi AVM'ler ve binalar.
Acil yollar İSPARK oldu
Öte
yandan 2002 yılında İl Afet Koordinasyon Kurulu kolluk kuvvetleri,
itfaiye ve sağlık araçları için 562 adet acil kaçış yolu tespit etmişti.
Ancak acil kaçış yolları uzun zamandır İSPARK olarak kullanılıyor.
TMMOB, bu konuda İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'yla
görüşeceklerini, olumlu tepki alacaklarını düşündüklerini söylüyor.
2002’de
ayrıca her mahalleye afet konteynerleri kurulması kararlaştırılmıştı.
Deprem sonrası acil ihtiyaçları karşılayacak turuncu renkli bu
konteynerlerin de çoğu ortadan kayboldu. Konteynerlerden birini Esentepe
mahallesinde bulduk.
Esentepe Mahallesi Muhtarı Muharrem Çınar,
çoğu deprem konteynerinin önemsiz görüldüğünü, yağmalandığını, bu
nedenle başka yerlere aktarıldığını ifade etti. Konteynerlerin içinde
jeneratör, çadır, ilk yardım çantası, battaniye, su, kesici ve delici
aletler gibi malzemeler bulunuyor. Muhtar Çınar, 5-6 ayda bir konteyneri
içini açıp suyu değiştirdiklerini, bakımını yaptıklarını söylese de
konteynerin açılması kilitlerin paslanmasından dolayı 15 dakikayı
buluyor. Yağmur sularından dolayı problem yaşadıklarını aktaran Çınar,
bizim ziyaretimiz sonrasında önlem alıp kilitleri yağlayıp bantla
kapattı.
Molozlar denize mi dökülecek?
Diğer
yandan deprem sonrasında ortaya çıkacak büyük bir tehlike daha var:
Yıkılan binalardan oluşacak molozlar, inşaat ve fabrika atıkları, evsel
atıkların ne olacağı bilinmiyor.
Bu konuda da acil planlama
yapılması gerektiğini söyleyen Yer Bilimleri Profesörü Naci Görür, 1999
depreminde bu atıkların denizde atıldığı bilgisini aldıklarını söylüyor.
Görür, "Bu atıkları siz binlerce kamyonla senelerce, günlerce taşısanız
bitiremezsiniz ve bunları koyacağınız yer de yok. Bunları denize
götürseniz, o denizde besin zinciri vasıtasıyla insanlara kanser olarak
döner. Fabrikalar ve iş yerlerini düşünürseniz göller, denizler ve
toprağın kirlenmesi insanı doğrudan etkileyecektir” uyarısını yapıyor.
Depremlerde
can kaybı ve yaralanmaları azaltmak bireysel bilinçlenme ile de mümkün.
Arama Kurtarma Derneği AKUT'a göre en önemli önlemlerden biri olan acil
durum çantası 72 saat yardım gelmeyeceği varsayılarak hazırlanmalı.
Düdük, fener, pilli radyo, çakı, makas, iğne iplik, yedek piller, uyku
tulumu, reflektörlü yelek, polar battaniye ve önemli evrakların
fotokopilerinin bu çantanın içinde bulunması gerekiyor.
Uzmanlar
uyarıyor. Deprem tehdidi karşısında gerekli düzenlemeler bir an önce
yapılmalı. Bilinçlendirme kampanyaları hızlandırılmalı. Siyasi
çekişmelerden ve ranttan uzak acil önlem çağrısı yapan TMMOB,
bakanlıların ve sivil toplum kuruluşlarının birlikte çalışması gerektiği
görüşünde.
Yorumlar
Yorum Gönder