Ana içeriğe atla

10 bin kanser hastasının gözü SGK onayında

Binlerce akciğer kanseri hastasının tek dileği, tedavide gerekli ilaçların SGK tarafından karşılanması. FDA'dan "işe yarıyor" diye onay alan ilaçlar geri ödeme kapsamında değil. Bir ilacın fiyatı asgari ücretin 14 katı.



© Deutsche Welle Türkçe

Kanserin ilerlemesini bloke eden çok sayıda ilaç, Türkiye'de Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Sosyal Güvenlik Kurumu'nun (SGK) onayına takıldı. Onay bekleyen ilaç sayısı 20'yi bulurken bu ilaçlardan Nobel ödüllü Opdivo ve Keytruda'nın geri ödeme kapsamına alınmasını bekleyen 10 bin akciğer kanseri hastası var. Hastaların bu ilaçlara 21 günde bir ödediği rakam 20 bin lirayı geçiyor.

İlacı yardımla alıyor
Bu hastalardan biri 36 yaşındaki Güner Öksüz. Öksüz, akciğer kanser olduğunu Ağustos 2017'de öğrenmiş. Henüz 36 yaşında. Üç yaşında bir oğlu var. Keytruda'nın ardından Opdivo'yu kullanmaya başlamış. Öncesinde ise dört kez kemoterapi almış.
39 yaşındaki eşi Antika Öksüz, doktorların ilacı reçeteye çok pahalı olduğunu belirterek yazdığını anlatıyor. Ancak ilaç işe yaradığı için almaya devam etmişler. Öksüz "Üç bin lira maaşla beş kişilik nüfusa bakıyorum. Eşim işsiz. İlacı ise yardımlarla alabiliyoruz" diyor. Kemoterapi aldığı dönemde Güner Öksüz'ün bağışıklık sisteminin zayıfladığını, beyin kanaması tehlikesi yaşadığını anlatıyor. Güner Öksüz ayrıca iki kez stresten felç geçirmiş.
Şimdiye dek 6 kür Keytruda, 16 kür de Opdivo satın almışlar. Keytruda'nın fiyatı şu anda 23,784, Opdivo'nunki 22,080 TL. Bugüne dek ilaçlar için 438 bin lira ödemişler. Opdivo için her ay bir de uygulama parası ödüyorlar: 1,500 lira. Fiyatı kur artınca 200 lira birden artmış.
Antika Öksüz

"Ucuz muadili yok"
Türk Tıbbi Onkoloji Derneği Başkanı (TTOD) Serdar Turhal, Opdivo ve Keytruda'nın önemini şöyle tarif ediyor: "Bu iki ilaç da geçtiğimiz yıl kanser tedavisindeki en önemli gelişme denilen ve yine bu buluşu yapanların Nobel Ödülü de aldığı, kanserin ilerleme yollarını bloke edici ilaçların en önemli, en çok hakkında bilgi sahibi olduğumuz ilaçlar. Bunların muadilleri var ama onlarla ilgili bilgilerimiz daha az ve o ilaçlara ulaşım bu iki ilaca ulaşımdan daha da az ve zor. Ama çalışma mekanizmaları sebebiyle bu ilaçların yerine muadil olabilecek ucuz başka ilaç yok."
SGK'nin bu ilaçları geri ödeme listesine alması için ise Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'ının Tıbbi ve Ekonomik Değerlendirme Komisyonu'nda onaylanması gerekiyor. Hastalara verilen bilgiye göre onay komisyonda bekliyor. Sağlık Bakanlığı, hastalara, komisyondan geçmediği için elinden bir şey gelmediğini söylüyor. 
Oysa her iki ilacın da Amerikan İlaç Dairesi'nden (FDA) onayı bulunuyor. TTOD Başkanı Turhal, bu ilaçların FDA onaylı olmasının, adı geçen hastalık için etkili olduğunun araştırıldığı ve teyit edildiği anlamına geldiğine dikkat çekiyor. 

"İlacı kesmek intihar demek"
Keytruda'ya doktor tavsiyesiyle başlayan hastalardan biri de 69 yaşındaki İlhan Okçu. İlaca başlamadan önce 10 kemoterapi, 45 radyoterapi alan Okçu'nun hastalığı 2016 Nisan ayının sonlarında tespit edilmiş. 
Radyoterapi nedeniyle kısılmış sesiyle konuşuyor Okçu: "10 kemoterapi, 30 radyoterapi almıştım. Bir müddet nodül çıktı. Kürekçik kemiğinde. Tahlil ettiler. Adeno CA isimli bir kanser türü. Benimkisi akciğerle başlamıştı zaten. Ama lenfoma bezlerine de sıçrama yapmıştı. Yine 15 tane radyoterapi... Üç ay geçti. Bu kez karaciğer ve kuyruk sokumuma sıçramıştı. İşte o zaman kemoterapi ve radyoterapiden vazgeçildi. Keytruda denilen ilacı bana önderdiler. Bu ilacın da çok pahalı bir ilaç olduğunu söylediler. Kapsam dışı dediler."
Okçu, ilaca 21 günde bir, 23,784 lira ödüyor. Bugüne dek 21 kutu kullanmış, 504 bin lira ödemiş.Üç seanstan sonra filmi çekilmiş, işe yaradığı görülmüş. Doktorunun gönderdiği raporlar kabul edilmeyince SGK'ya dava açmış. Hakim olmadığı için dava ertelenmiş.


İlhan Okçu
"Neyimiz var neyimiz yoksa sattık” diye dert yanıyor Okçu. Şöyle devam ediyor: "Eylül'de çektirdiğim tomografi ile tamamen nodülümün kaybolduğunu söylediler. Doktorum 'İlacı sürekli kullanacaksın' dedi. Tabii maliyeti çok yüksek, hele hele benim gibi emekli olan bir insanın hiç ödeyemeyeceği bir rakam. Oğlum Almanya'da doktor. O yardım ediyor ama onun parası da yetmiyor. Taşıma suyuyla değirmen dönmüyor. Beni ölüme terk ediyorsunuz. İlacı kestiğim zaman benim tümörüm dişi olduğundan sıçramalar yapacak. Bu bir anlamda intihar demek."
400 cıvarında ilaç var
TTOD Başkanı Serdar Turhal, Türkiye'de kanser hastalarının kullandığı 400 cıvarında ilaç olduğunu belirtiyor. Turhal "Bu ilaçların kaçı onaylı derseniz tabii Türkiye'de kullanılan ilaçların hepsi onaylı ilaçlar. Ancak kanser tedavisinde hedefe yönelik tedavilerle ilgili durmaksızın yeni ilaçlar keşfediliyor ve bu ilaçların keşfedildiği ülke olan Amerika'dan çıkarak diğer ülkelerde kabul görmesi, onay alması hemen anında olmuyor. Onun için şu anda belki araştırması süren, onay bekleyen ilaç sayısı sırasıyla yüz ve yirmi cıvarındadır, diyebiliriz. O ilaçlara erişimle ilgili de tabii ki beklentiler yüksek ve sıkıntılar da oluyor" diyor.

Yarkadaş: Sağlık politikaları toplumu mağdur ediyor
Konunun uzun yıllar takipçisi olan CHP 26. Dönem Milletvekili Barış Yarkadaş ise, hükümetin sağlık politikalarının toplumu mağdur eden bir çizgide gittiği görüşünde. Yarkadaş'a göre kanser hastalığına yakalanıp ilaçlarını alamayan hastaların durumu da bunun en önemli kanıtı. Yarkadaş, "Milletvekilliğim sırasında dönemin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı bu sorunu çözecekleri yönünde teminat verdi. Ancak üzerinden bir yıl geçmesine rağmen bir adım atılmadı. AKP iktidarı kamu kurumlarında yaptığı israfı önlese yurttaşlarının ilaçlarını da ödeyecek kaynağı bulur" değerlendirmesini yapıyor.
İzmir Eczacılar Odası'nın dikkat çektiği konu ise kur farkından dolayı yurtdışından getirilen ilaçlarda yaşanan sıkıntı. Oda'nın açıklamasına göre ilaç şirketleri, ihtiyacı dikkate almadan ithalat ruhsatını kaybetmeyecek ölçüde ilaç getiriyor. Bu nedenle her ay 400 kalem ilaç bulunamıyor. Bu ilaçların çoğu kanser ve hormon tedavisinde gerekli olduğu için durumun ciddiyeti her geçen gün büyüyor.

DW Türkçe - 10 bin kanser hastasının gözü SGK onayında


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

IMF Karşıtı Annenin IMF Uzmanı Kızı

Cumhuriyet Halk Partisi Parti Meclisi üyeliğine seçilen Bilkent Üniversitesi Ekonomi Bölümü Başkanı ve IMF eski ekonomisti Doç. Dr. Selin Sayek Böke , üniversitede iktisat eğitimi alma kararının hayatının en güzel hatası olduğunu söylüyor. Anne Selin Sayek Böke ile ekonomist Selin Sayek Böke arasındaki dengeyi annesinden ilham alarak koruduğunu vurgulayan Böke, "CHP'de herkesin daha mutlu, refah içinde yaşayabileceği ekonomik ortamı sağlayacak politikalar üretilmesine katkıda bulunarak bunları somutlaştırmaya katkıda bulunacağım" diyor. Dünya Bankası ve IMF kariyerine sahip, güleryüzlü ve sıkı bir makro iktisatçı olarak bilinen Selin Sayek Böke ile CHP Parti Meclisi üyeliğinden annesi Türk Tabipler Birliği eski Başkanı Füsun Sayek ile olan ilişkisine kadar birçok konuyu masaya yatırdık. Böke, 11 yaşındayken kardeşi ile 'gazetecilik oyunu' oynadıklarını, hazırladıkları gazeteye ekonomi yazılarını yazdığını paylaşıyor. Kendisini ekonomi alanına yönle

İran, Sıtkı Ayan’dan sorulur

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve oğlu Bilal Erdoğan arasında geçtiği iddia edilen ikinci telefon görüşmesinde adı geçen işadamı Sıtkı Ayan, özellikle AKP döneminde parlayan isimlerin başında geliyor. WikiLeaks belgelerinde de adı geçen Sıtkı Ayan’ın ismi İran ile yapılan ticari anlaşmalar ve yüksek devlet teşvikleriyle anılıyor.   Sivas’ın Gölova beldesinde doğup büyüyen Sıtkı Ayan, İstanbul İmam Hatip Lisesi ve Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ni bitirdi. Mesleğini icra yerine petrol işine girdi. Ayan’ın, İran ve Sudan’da petrol ve doğalgaz sahalarıyla ilgili yatırımları bulunuyor. WikiLeaks belgelerine göre ABD Ankara Büyükelçiliği’nden gönderilen kripto, Başbakan Erdoğan’ın İran’daki etkinliğini ve ilişkisini ortaya koyuyordu. ABD elçiliğinin belgesinde, 22 Şubat’ta Türk gazetelerinde İran ile Türkiye arasında müşterek bir yatırım projesi imzalandığı ve buna göre kurulacak olan yeni bir doğalgaz boru hattının, İran gazını Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşıyacağı belirtiliy

Panama Belgeleri: Hayyam Bey'in cenneti

Panama belgelerine göre Hayyam Garipoğlu, Sümerbank’a el konulmadan önce Niue’de bir şirket kurdu. Yaptığı açıklamada “Niue’nun adını bile duymadım” dedi. Panama belgelerinde, Türkiye tarihinin en büyük banka batırma olayına imzasını atan Hayyam Garipoğlu’nun da dört off-shore şirketi ile yer aldığı ortaya çıktı. Belgelere göre Garipoğlu’nun, Sümerbank davasında adı geçen Olsten Marketing Co Ltd’nin yanı sıra üç ayrı off-shore şirketi daha var. Bu şirketlerden biri Olsten Marketing’in kapatılmasından hemen sonra kurulan Niue merkezli Unitrade International Ltd olsa da Garipoğlu, Niue’nun neresi olduğunu dahi bilmediğini ifade ederek bu şirketin kendisine ait olduğunu yalanladı. Olsten, Mossfon müşterisi Sümerbank ile ilgili dava dosyasına göre Garipoğlu, Sümerbank’a el konulmadan bir gün önce, kendisine ait olan Romania International Bank’a 8 milyon dolar transfer etti, buradan da yine kendi paravan şirketi Olsten Marketing’in hesabına aktardı. Panama belgelerine göre

#ParadisePapers: Off-shore biraderler

Berat ve Serhat Albayrak’ın Çalık Holding’de yönetici olduğu dönemde holdinge bağlı çok sayıda off-shore şirketi kurulmuş. Serhat Albayrak bu şirketlerden birinin bizzat direktörü. Dünyanın dört bir yanından çok sayıda politikacı ve iş insanının off-shore bağlantılarını ortaya çıkaran Paradise Papers’ta Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın damadı Enerji Bakanı Berat Albayrak’ın ağabeyi Serhat Albayrak’ın da ismi geçiyor. Serhat Albayrak, belgelere göre Malta’da bir off-shore şirketle bağlantılı görünüyor. Frocks International Trading Ltd adlı şirkette Albayrak’ın yanı sıra Çalık Holding çalışanları Mehmet Gökdemir, Murat Tarı ve Şafak Karaaslan şirket yetkilileri arasında bulunuyor. Murat Tarı 2000-2005 yılları arasında Çalık Holding’de genel müdür olarak görev yaptı. Mehmet Gökdemir Çalık Holding’e bağlı GAP Tekstil yönetim kurulu üyesi, Şafak Karaaslan Çalık Holding’in dış ilişkiler sorumlusu. Serhat Albayrak da söz konusu dönemde Çalık Holding genel müdürlüğünü yürütüyordu.