Artan siyasi gerginlikle dolar rekor üstüne rekor kırarken 257 milyar doları aşan reel sektörün dış borcu kriz alarmı veriyor.
Dolar kuru 2.18 liraya dayanınca özel sektörün borcu da katlandı. Yılbaşında 1.7850 olan dolar kurundan hesaplandığında şirketlerin dış borcu TL bazında 459 milyar 410 milyon 805 bin lira iken şu an 561 milyar 73 milyon 140 bin liraya çıktı. Yani sadece kur nedeniyle özel sektörün borcu 101 milyar 662 milyon 335 bin lira arttı.
Son 11 yılda 8 kat artan reel sektörün dış borcu kurdaki son gelişmelerle birlikte yeni bir krizin kapıda olduğunu gösteriyor. Yüksek cari açık ve dış borcu nedeniyle gelişen ülkeler arasında Fed kararından en çok etkilenen Türkiye’nin ekonomik riskine son dönemde tavan yapan siyasi riskler de eklenince piyasalar ağır yara aldı. Doların 2.18 liraya fırlamasıyla gözler dış borçla boğuşan reel sektöre çevrildi. Yolsuzluk ve rüşvet operasyonu sonrası hükümet içinde oluşan çatlaklar ve yargı mensuplarıyla büyüyen çatışma Türkiye’nin kırılganlıklarını artırıyor. Zira kur arttıkça durduk yerde döviz borcu olan firmaların borcu da katlanıyor.
Yıl başında 1.7850 olan dolar kurundan hesaplandığında şirketlerin dış borcu TL bazında 459 milyar 410 milyon 805 bin lira iken şu an 561 milyar 73 milyon 140 bin liraya çıktı. Yani sadece kur nedeniyle özel sektörün borcu 101 milyar 662 milyon 335 bin lira arttı.
Reel sektörün döviz varlıkları Eylül 2013 itibarıyla 92 milyar 972 milyon dolar iken, yükümlülükler 257 milyar 373 milyon dolara yükseldi. Bu dönemde net döviz pozisyonu açığı ise 164 milyar 401 milyon dolar oldu.
1994 ve 2001 krizinde kurdaki artış, borçlu birçok şirket için, aldıkları döviz kredileri oranında ciddi bir sorun oluşturmuştu. Firmalar hiç hesaplamadıkları bir girdaba kapılmış, birçok firma bu nedenle iflasın eşiğine gelmişti. Yolsuzluk krizinden sonra dolar/TL kuru tarihi zirvesine fırlayınca aynı sorun yeniden hortladı.
Küresel krizin patlak verdiği Eylül 2008’de reel kesimin döviz pozisyon açığı 79 milyar dolar dolayındaydı. Reel sektör, kriz nedeniyle ortaya çıkan riskler üzerine döviz pozisyon açığını küçülterek 2009 sonu itibarıyla 65.5 milyar dolara kadar çekmişti.
Merkez Bankası’nın Mayıs 2013’e ait finansal kesim dışındaki firmaların döviz varlık ve yükümlülükleri verilerine göre, 2002’de 6.5 milyar dolar olan döviz açığı, eylül sonunda 164.4 milyar dolara kadar yükseldi. Yani yaklaşık 11 yılda şirketlerin döviz açığı 157.9 milyar dolar arttı. Bu, açığın 25 kat arttığı anlamına geliyor. 2012 yılı sonuna göre ise net döviz pozisyonu açığı 23 milyar 17 milyon dolar arttı.
Reel sektörün döviz borçları 257.3 milyar dolar iken, bu borçların 147.3 milyar doları yurtiçinden sağlanan krediler, 83.7 milyar doları ise yurtdışından sağlanan kredilerden oluşuyor. İthalat borçları ise 26.3 milyar doları buluyor.
Eylül 2013’te kısa vadeli varlıklar 78 milyar 819 milyon dolar iken kısa vadeli borçlar 93 milyar 567 milyon dolar oldu. Kısa vadeli net döviz pozisyonu açığı ise 14 milyar 748 milyon dolar olarak gerçekleşti.
Borcu olanın hisseleri eriyor
Borsadaki performanslara bakıldığında, döviz borcu yüksek olan şirketlerin, 17 Aralık’ta gerçekleştirilen yolsuzluk ve rüşvet operasyonundan sonra hızlanan TL’deki değer kaybından, operasyonda adı geçen firmalarla birlikte en fazla etkilenenler olduğu görülüyor. Borsa İstanbul’da en yüksek açık pozisyonu olan şirketler arasında Ak Enerji, Aksa Enerji, Ford, Zorlu Enerji, Tüpraş, Türk Telekom, Türk Hava Yolları, Anadolu Efes ve Migros öne çıkıyor. Doların rekor üstüne rekor kırdığı 17 Aralık’tan bu yana Tüpraş hisseleri yüzde 11.8, Türk Telekom yüzde 9.02, THY yüzde 17, Anadolu Efes yüzde 7.1, Ak Enerji yüzde 17.6, Aksa Enerji yüzde 15.8, Ford yüzde 10.2, Zorlu Enerji yüzde 21, Migros hisseleri ise yüzde 19.7 düştü.
Yorumlar
Yorum Gönder