Ana içeriğe atla

Türkiye'de rüşvet neden önlenemiyor?

Peker'in iddiaları sonrası "Türkiye'de rüşvet cezalandırılıyor mu?" sorusu gündemde. Son 10 yılda rüşvet ve benzeri suçlarla ilgili soruşturmalarda takipsizlik oranı yüzde 44'ten 51,5'e kadar çıktı.


Pelin Ünker 

© Deutsche Welle Türkçe

Organize suç örgütü kurmakla suçlanan ve şu anda Birleşik Arap Emirlikleri'nde bulunan Sedat Peker'in son iddiaları Türkiye'de rüşvetin cezalandırılıp cezalandırılmadığına ilişkin soru işaretlerini yeniden gündeme getirdi.

Peker, sermaye piyasalarının ve kurumlarının işleyiş kurallarını belirleyen denetleyici ve düzenleyici bir kamu kurumu olan Sermaye Piyasası Kurulu'nun (SPK)  eski Başkanı Ali Fuat Tașkesenlioğlu, AKP Erzurum Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu, Cumhurbaşkanı Danışmanı Serkan Taranoğlu ve TOBB üyesi Salih Orakcı'nın rüşvet aldığını ileri sürmüştü.

Türkiye'de yolsuzluk ve rüşvetle ilgili hukuki düzenlemeler mevcut. Ancak düzenlemelerin uygulanmasıyla ilgili sıkıntılar var.

DW Türkçe'ye konuşan Uluslararası Şeffaflık Örgütü Temsilcisi Oya Özarslan, "Türkiye'deki en önemli sorun yolsuzluğun cezasız kalmasıdır" diyor ve ekliyor:

"Bunun için yargının görevini yapması, çıkan iddiaları soruşturması, resen olayların izini sürerek sorumluları bulması gerekir. Savcılar nerede diye çağırılmaz, bu zaten savcının asli görevidir."

Rüşvet suçunda takipsizlik artıyor

Türk Ceza Kanunu'na göre rüşvetin 4 yılla 12 yıl arasında hapis cezası bulunuyor. İhaleye fesat karıştırmak ise üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılıyor. Ancak yolsuzluk konusunda cezasızlık yaygınlaşıyor. Adalet Bakanlığı'nın yayınladığı 2021 yılına ait Adli Sicil İstatistikleri'ne göre son 10 yılda rüşvet gibi yolsuzluk suçlarıyla ilgili soruşturmalara ilişkin verilen takipsizlik kararı yüzde 44'ten yüzde 51,5'e kadar çıktı.

Rüşvet, görevi kötüye kullanma, zimmet ve nüfuz ticaretinin aralarında olduğu 14 farklı suçu barındıran kamu idaresinin güvenilirliğine ve işleyişine dair suç sayısı 2021'de 156 bin 110 iken, bunların 80 bin 451'i için kovuşturmaya yer olmadığına karar verildi, 30 bin 576'sına yani yüzde 33,5'ine ise kamu davası açıldı.

Oya Özarslan, "Bu çok ciddi bir soru işareti, yargı neden çekingen davranıyor, neden harekete geçmiyor? Şüphelilerin politik bağlantıları bu konuda bir etken oluyor mu? Öyleyse bu husus, yargının tamamen siyasal iktidar ve yürütme gücünden bağımsız olması gerektiğini gösterir, ki en önemli ihtiyacımız adaletin sağlanması ve sistemin temizlenmesidir" diyor.

Uluslararası Şeffaflık Derneği'nin sene başında açıkladığı 2021 yılı Yolsuzluk Algı Endeksi'nde Türkiye, son 10 yılda en çok puan kaybeden ülkeler arasında yer alarak 38 puanla 180 ülke arasında 96'ıncı sıraya düşmüştü.

Yüzde 75 "kamuda yolsuzluk var" diyor

Derneğin Ocak ayında yaptığı "Türkiye'de Yolsuzluk: Neden? Nasıl? Nerede?" adlı araştırmasına göre de Türkiye'de toplumun yüzde 74'ünde yolsuzluğun arttığı fikri hakimken toplumun yüzde 60'ı ise hükümeti yolsuzlukla mücadele konusunda başarısız buluyor. Çalışmanın bulgularına göre toplumun yüzde 75'i kamu kurumlarında "yolsuzluk var" diyor. Yüzde 68 gibi büyük bir bölüm de yargı işlemlerinde yolsuzluğun yaygın olduğunu düşünüyor.

"Toplumun önemli bir çoğunluğu en çok güvenmesi gereken yargıyı güvenilebilir kurumlar arasında görmüyor ise bu sistemin alarm verdiğini gösteriyor" diyen Özarslan, yargının siyasal etkilerden uzak bir şekilde görevini yapabilmesinin demokrasinin en büyük garantilerinden biri olduğunu hatırlatıyor.

Araştırmaya göre toplumun yüzde 80'i ise yolsuzluğun en önemli nedeninin "cezasızlık" olduğu görüşünde.

Oya Özarslan'a göre de büyük yolsuzluk skandallarının soruşturulmaması aksine bu skandalları gündeme getiren kişilerin cezalandırılması hukuk devleti ilkesinin önemli ölçüde zedelenmesine ve cezasızlık kültürünün yaygınlaşmasına neden oluyor.

"Cezasızlık teşvik gibi işler"

Özarslan, "Kamuoyuna yansıyan önemli birçok yolsuzluk iddiası takip edilmiyor, yargılanmıyorsa, bu yolsuzluk yapmak isteyenler için çok önemli bir işarettir, bir tür teşvik gibi işler ve toplumu gün geçtikçe yozlaşmış bir hale getirir" diyor.

"Türkiye'de Yolsuzluk: Neden? Nasıl? Nerede?" araştırmasının bulguları, yolsuzlukla karşılaşmasına rağmen şikâyette bulunmayanların yüzde 53'ünün yasal şikâyette bulunmanın bir faydası olmayacağını düşündükleri için, yüzde 32'sinin de ihtiyaç duymadıkları için şikâyette bulunmadıklarını gösteriyor. Geri kalanların yüzde 10'u ise olumsuz bir tepki almaktan çekiniyor.

GRECO'ya göre Türkiye başarısız

Avrupa Yolsuzlukla Mücadele Grubu'nun (GRECO) Mart ayında yayınladığı 2021 raporuna göre de Türkiye, 46 ülke içinde tavsiyeleri yerine getirme konusunda başarısız olan 13 ülke içinde bulunuyor. Türkiye ile birlikte, Ermenistan, Belçika, Almanya, Macaristan, Lüksemburg, Bosna-Hersek, Danimarka, Sırbistan, Moldova, Romanya, Polonya, Ukrayna GRECO'nun yolsuzlukla mücadelede en başarısız olarak gösterdiği ülkeler içinde yer alıyor.

GRECO, Türkiye'nin milletvekilleri, hâkim ve savcılarla ilgili yolsuzluğun önlenmesine yönelik tavsiyeleri yerine getirme konusunda yeterli olmadığını söylüyor. Rapora göre Türkiye, 2020 yılında GRECO'nun milletvekili, hâkim ve savcılarla ilgili yaptığı 31 tavsiyenin ortalama yüzde 51,6'sını yerine getirmedi, yüzde 38,7'sini kısmen yerine getirdi, yüzde 9,7'sini ise tamamen uyguladı. Dikkat çeken bir diğer bulgu ise milletvekilleri için yapılan tavsiyelere uyulmama oranının yüzde 57 ile ilk sırada yer alması.

Ekim 2021'de gri listeye girdi

Türkiye, Ekim 2021'de ise yolsuzlukları yeterince cezalandıramaması ve sorgulayamaması nedeniyle Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) bünyesindeki FATF Mali Eylem Gücü tarafından gri listeye alınmıştı. Karar açıklandığında, Türkiye'nin kara para aklama ve terörizmin finansmanı ile mücadele konusunda "yeterince çaba göstermediği" ifade edilmişti.

FATF'nin gri listesinde Arnavutluk, Bahamalar, Babardos, Kamboçya, Gana, İzlanda, Jamaika, Moğolistan, Myanmar, Pakistan, Nikaragua, Panama, Suriye, Uganda, Yemen ve Zimbabve'nin içlerinde olduğu 22 ülke yer alıyor.

Sedat Peker'in iddiaları ve Mine Toplu Sirenen'in açıklamaları

Sedat Peker, kullandığı Deli Çavuş adlı Twitter hesabından Cumartesi günü yaptığı paylaşımlarda Bank Asya eski Yöneticisi ve SPK eski Başkanı Ali Fuat Tașkesenlioğlu, kardeşi olan AKP Erzurum Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu, Cumhurbaşkanı Danışmanı Serkan Taranoğlu ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) üyesi Salih Orakcı'nın bir yolsuzluğa karıştığını, iş insanlarından para istediğini öne sürdü.

SPK Başkanı Taşkesenlioğlu'nun, kendisine bir sorun nedeniyle başvuran Marka Yatırım Holding'in sahibi Mine Tozlu Sineren'i, AKP'li Zehra Taşkesenlioğlu'na yönlendirdiğini iddia eden Peker, Zehra Taşkesenlioğlu'nun da Mine Tozlu Sineren'i "Way Out" adlı bir finansal danışmanlık şirketine yönlendirdiğini yazdı. Peker, burada Mine Tozlu Sineren'den "danışmanlık" adı altında 12 milyon lira "rüşvet" istendiğini öne sürdü ve bununla ilgili bir belge paylaştı. Sineren'in parayı ödemeyi reddettiğini belirten Peker, daha sonra Cumhurbaşkanı Danışmanı Serkan Taranoğlu'nun, Sineren'e ulaştığını ve ikilinin söz konusu danışmanlık şirketinde bir araya geldiklerini belirtti.

Cumartesi gecesi Halk TV'ye açıklamalarda bulunan Marka Yatırım Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mine Tozlu Sineren de Peker'in iddialarını doğruladı.

Mine Tozlu Sineren, "Bugün Türkiye'de kaç tane borsa patronu varsa bunu yaşıyorlar ve yaşamak zorunda. Anlatmak istediğim konu; küçük yatırımcıların uğradığı mağduriyetler. Şirketi de bu mağduriyetleri gidermek için aldım" ifadelerini kullanarak "Bu işi açmamı sağlayan SPK'ydı. Sedat Peker'in yazdıklarında doğru olmayan ufak tefek şeyler var. Zehra Taşkesenlioğlu vasıtasıyla rüşvet teklifinde bulunulduğunu CİMER'e ilettim" dedi.

Suç duyurusunda bulundular

Bunun üzerine SPK, Pazar günü basın açıklaması yaparak Sineren'in iddialarını yalanladı ve Sineren hakkında suç duyurusunda bulunulacağını kaydetti.

Sedat Peker, dün yayımladığı son tweet dizisinde AKP'li Zehra Taşkesenlioğlu'na ait olduğunu öne sürdüğü bir video da paylaşmıştı. Zehra Taşkesenlioğlu bu sabah sosyal medya hesabı üzerinden iddialara yönelik açıklamalarda bulunarak konuyla ilgili hukuki süreç başlattığını duyurdu. Eski SPK Başkanı Ali Fuat Taşkesenlioğlu da hakkındaki iddiaları reddederek, Mine Tozlu Sineren ve diğer iddiacılar hakkında suç duyurusunda bulunacağını söyledi.

Öte yandan aralarında CHP, İYİ Parti, DEVA Partisi, Memleket Partisi ve Vatan Partisi'nin de bulunduğu siyasi partiler, Peker'in iddialarının araştırılmasını talep ederek Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundu.

Türkiye'de rüşvet neden önlenemiyor? - DW Türkçe


DW-Reporterin Pelin Ünker

Pelin Ünker Yolsuzluk ve vergi adaleti üzerine haber yapan  araştırmacı gazeteci.  

@pelinunker



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

IMF Karşıtı Annenin IMF Uzmanı Kızı

Cumhuriyet Halk Partisi Parti Meclisi üyeliğine seçilen Bilkent Üniversitesi Ekonomi Bölümü Başkanı ve IMF eski ekonomisti Doç. Dr. Selin Sayek Böke , üniversitede iktisat eğitimi alma kararının hayatının en güzel hatası olduğunu söylüyor. Anne Selin Sayek Böke ile ekonomist Selin Sayek Böke arasındaki dengeyi annesinden ilham alarak koruduğunu vurgulayan Böke, "CHP'de herkesin daha mutlu, refah içinde yaşayabileceği ekonomik ortamı sağlayacak politikalar üretilmesine katkıda bulunarak bunları somutlaştırmaya katkıda bulunacağım" diyor. Dünya Bankası ve IMF kariyerine sahip, güleryüzlü ve sıkı bir makro iktisatçı olarak bilinen Selin Sayek Böke ile CHP Parti Meclisi üyeliğinden annesi Türk Tabipler Birliği eski Başkanı Füsun Sayek ile olan ilişkisine kadar birçok konuyu masaya yatırdık. Böke, 11 yaşındayken kardeşi ile 'gazetecilik oyunu' oynadıklarını, hazırladıkları gazeteye ekonomi yazılarını yazdığını paylaşıyor. Kendisini ekonomi alanına yönle

İran, Sıtkı Ayan’dan sorulur

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve oğlu Bilal Erdoğan arasında geçtiği iddia edilen ikinci telefon görüşmesinde adı geçen işadamı Sıtkı Ayan, özellikle AKP döneminde parlayan isimlerin başında geliyor. WikiLeaks belgelerinde de adı geçen Sıtkı Ayan’ın ismi İran ile yapılan ticari anlaşmalar ve yüksek devlet teşvikleriyle anılıyor.   Sivas’ın Gölova beldesinde doğup büyüyen Sıtkı Ayan, İstanbul İmam Hatip Lisesi ve Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ni bitirdi. Mesleğini icra yerine petrol işine girdi. Ayan’ın, İran ve Sudan’da petrol ve doğalgaz sahalarıyla ilgili yatırımları bulunuyor. WikiLeaks belgelerine göre ABD Ankara Büyükelçiliği’nden gönderilen kripto, Başbakan Erdoğan’ın İran’daki etkinliğini ve ilişkisini ortaya koyuyordu. ABD elçiliğinin belgesinde, 22 Şubat’ta Türk gazetelerinde İran ile Türkiye arasında müşterek bir yatırım projesi imzalandığı ve buna göre kurulacak olan yeni bir doğalgaz boru hattının, İran gazını Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşıyacağı belirtiliy

Panama Belgeleri: Hayyam Bey'in cenneti

Panama belgelerine göre Hayyam Garipoğlu, Sümerbank’a el konulmadan önce Niue’de bir şirket kurdu. Yaptığı açıklamada “Niue’nun adını bile duymadım” dedi. Panama belgelerinde, Türkiye tarihinin en büyük banka batırma olayına imzasını atan Hayyam Garipoğlu’nun da dört off-shore şirketi ile yer aldığı ortaya çıktı. Belgelere göre Garipoğlu’nun, Sümerbank davasında adı geçen Olsten Marketing Co Ltd’nin yanı sıra üç ayrı off-shore şirketi daha var. Bu şirketlerden biri Olsten Marketing’in kapatılmasından hemen sonra kurulan Niue merkezli Unitrade International Ltd olsa da Garipoğlu, Niue’nun neresi olduğunu dahi bilmediğini ifade ederek bu şirketin kendisine ait olduğunu yalanladı. Olsten, Mossfon müşterisi Sümerbank ile ilgili dava dosyasına göre Garipoğlu, Sümerbank’a el konulmadan bir gün önce, kendisine ait olan Romania International Bank’a 8 milyon dolar transfer etti, buradan da yine kendi paravan şirketi Olsten Marketing’in hesabına aktardı. Panama belgelerine göre

#ParadisePapers: Off-shore biraderler

Berat ve Serhat Albayrak’ın Çalık Holding’de yönetici olduğu dönemde holdinge bağlı çok sayıda off-shore şirketi kurulmuş. Serhat Albayrak bu şirketlerden birinin bizzat direktörü. Dünyanın dört bir yanından çok sayıda politikacı ve iş insanının off-shore bağlantılarını ortaya çıkaran Paradise Papers’ta Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın damadı Enerji Bakanı Berat Albayrak’ın ağabeyi Serhat Albayrak’ın da ismi geçiyor. Serhat Albayrak, belgelere göre Malta’da bir off-shore şirketle bağlantılı görünüyor. Frocks International Trading Ltd adlı şirkette Albayrak’ın yanı sıra Çalık Holding çalışanları Mehmet Gökdemir, Murat Tarı ve Şafak Karaaslan şirket yetkilileri arasında bulunuyor. Murat Tarı 2000-2005 yılları arasında Çalık Holding’de genel müdür olarak görev yaptı. Mehmet Gökdemir Çalık Holding’e bağlı GAP Tekstil yönetim kurulu üyesi, Şafak Karaaslan Çalık Holding’in dış ilişkiler sorumlusu. Serhat Albayrak da söz konusu dönemde Çalık Holding genel müdürlüğünü yürütüyordu.