Ana içeriğe atla

KYK yurtlarının kronik sorunu: Kapasite

Yurt başvurularının başladığını açıklayan Bakan Kasapoğlu, kapasitenin 800 bine çıkarıldığını söyledi. Eğitim uzmanı ve üniversitelilere göre ise bu artış barınma sorununu çözmüyor. 

Pelin Ünker 

© Deutsche Welle Türkçe

Türkiye’de devlete ait öğrenci yurtlarının kapasitesinin yetersiz olduğu uzun süredir tartışılıyor.

Yüksek enflasyon nedeniyle özel yurt ücretleri ve kiraların tırmanışa geçtiği dönemde Kredi ve Yurtlar Kurumu, KYK yurtlarına başvuru süreci de başladı.

Sürecin başladığını duyuran Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu, yurt kapasitesinin 800 bine ulaştığını belirterek bunun bir rekor olduğu söyledi.

Peki bu adım, aylık masraflarını karşılayamadıkları için çoğu çalışmak zorunda kalan öğrencilerin sorunlarını çözecek mi?

DW Türkçe'ye konuşan Barınamıyoruz Hareketi'nden üniversite öğrencisi Candeniz Aksu'ya göre atılan bu adım sorunları çözmekten uzak.

Ranza sayısı arttı

Yurt sayısı yerine odalardaki ranza sayısının artırıldığını söyleyen Aksu, "Çoğu yurdun ranzalarla döşenip çalışma masalarının kaldırıldığı bir durum söz konusu ve bu barınma sorununu çözecek bir yaklaşım değil. Aksine bizim bahsettiğimiz problemleri meşrulaştıracak bir hareket" diyor.

KYK yurtlarına yerleşemeyen, özel yurtlara ve fahiş kiralara gücü yetmeyen öğrenciler geçen yılın eylül ayında seslerini duyurabilmek için 'Barınamıyoruz Hareketi'ni başlatmıştı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise barınma sorununa dikkat çekmek için farklı şehirlerde geceleri sokakta veya parklarda sabahlayan öğrencileri hedef alarak "Neredeyse 1 milyona yakın yurt kapasitesine sahip olan bir iktidarız ve bunu görmeden maalesef yalan yanlış, hiç ilgisi, alakası olmayan kişileri güya bankların üzerine yatırarak, 'Türkiye'de şu anda yurt yokmuş' diye bu tür böyle yalan yanlış kampanyalar sürdürülüyor" ifadelerini kullanmıştı. 

"Barınma hakkını zedeliyor"

Geçen yıl “öğrencilere kira desteği sağlansın, yurtların sayısı ve niteliği artırılsın, burs miktarı ve burs alan öğrenci sayısı artırılsın" talepleriyle eylemlere başladıklarını söyleyen Candeniz Aksu, "Ne yurt sayısı artırıldı ne burs alan öğrenci sayısı artırıldı ne de burs miktarı arttırıldı. Hiçbiri yapılmadı. Bunun aksine güzel bir şeymiş gibi yurt kapasitesinin 800 bine ulaştığını övünerek söylüyorlar" diye konuşuyor.

Öğrencilerin daha önce dört kişi kaldıkları odalarda yeni dönemde sekiz kişi bir arada yaşamak durumunda kalacağını söyleyen Aksu, bunun barınma problemini daha da derinleştireceği görüşünde. Candeniz Aksu, "Çünkü kimse sekiz kişi aynı odada kalmak istemez ve bunu sekiz ay boyunca, dokuz ay boyunca yapmak istemez. Bu insanların barınmasını, barınma ihtiyacını, barınma hakkını zedeleyici bir şey" diyor.

Öğrenciler yeni uygulama ile sosyal faaliyet alanlarının tamamen daraltıldığını vurguluyor.

"Ders çalışabilmek mümkün değil”

DW Türkçe'ye konuşan Öğrenci Kolektifleri'nden üniversite öğrencisi Umut Yıldız, "Zaten az sayıda olan yurtların çözüm olarak sadece kapasiteleri artırılıyor. İki kişilik dört kişiliğe, dört kişilik de altı ve sekize çıkartılmaya çalışılıyor. Aynı zamanda bir koğuş sistemi getiriliyor" diyor ve ekliyor: 

"Koğuş sistemi getirilmiş bu yurtlarda herhangi bir şekilde sosyal faaliyet alanı yürütülmesi mümkün değil, yaşanabilmesi, ders çalışabilmesi mümkün değil."

Bakan Kasapoğlu, KYK yurtlarına başvuruların başladığını duyurduğu basın toplantısında, "Umudu büyütmek için buradayız. Her geçen gün büyüyen bir tablo. Bu imkanlarla gençlerimizin yanındayız. Sosyal, sportif, barınmaları için buradayız. Türkiye Cumhuriyeti tüm gençlerini kucaklayacak güçte ve kudrettedir" diye konuştu.

CHP Eğitim Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Lale Karabıyık'a göre ise açıklanan rakamlarla Türkiye'de yurt problemi yoktur demek mümkün değil.

İhtiyacın yüzde 20'sini karşılıyor

Lale Karabıyık, mevcut yurtların şu anda örgün eğitimde okuyan üniversite öğrencilerinin sadece yüzde 20'sinin ihtiyacına yanıt verdiğini vurguluyor. Gelişmiş ülkelerde bu oranın ortalama yüzde 40-50 civarında olduğunu söyleyen Karabıyık, "Türkiye'de ise yurt bulamadığı için ev kiralamak ya da özel yurda gitmek zorunda kalan ve bunu karşılayamayan öğrencilerin sayısı oldukça yüksek" diyor. Karabıyık, bu nedenle Türkiye'de açıklanan rakamlarda yurt ihtiyacı yoktur demenin asla mümkün olmadığını ifade ediyor.

Lale Karabıyık'a göre yurtlar konusunda sayı yetersizliğinin yanı sıra bir planlama hatası da bulunuyor.

"Planlama hatası da var"

Ülke genelinde yurtların dengesiz dağıldığını dile getiren Karabıyık, "Mesela Bingöl'deki bir yurtta boş kontenjan kalırken, İstanbul'da sadece öğrencilerin yüzde 1'ine yurt hizmeti verilebiliyor, ancak karşılanabiliyor. Konya'da ise yüzde 20'nin üstüne hizmet verilebiliyor. Yani iller arasında da bir dengesizlik var" diye konuşuyor.

Bazı illerin ilçelerinde ise yurt imkanının hiç olmadığına değinen Karabıyık, "Bu gençler ev tutmak ya da özel yurtlarda kalmak zorunda kalıyor. Maddi imkânı olmayanlar da cemaatin yurtlarına gitmek durumunda kalıyor ve cemaatler de zor durumda kalan bu öğrencileri kendilerine çekme yarışındalar. Bunu da görüyoruz" diyor.

Resmi veriler de Türkiye'deki yurt sorununu destekliyor.

Yurt sayısı artışının öğrenci sayısındaki artışın altında kalması sorunun temelini oluşturuyor.

Özel yurt sayısını altıya katlıyor

Milli Eğitim Bakanlığı'nın en son açıkladığı 2020-2021 istatistiklerine göre 2002'de 1,8 milyon civarında olan üniversite öğrencisi sayısı 2021'de 8 milyonu aştı. Bu öğrencilerin yaklaşık 3,8 milyonu örgün eğitimde okuyor.

Aynı dönemde KYK'ye bağlı 191 yurt sayısı 773'e yükselirken, özel yurtların sayısı iki kat artışla 2 bin 210'dan 4 bin 406'ya çıktı. Buna göre özel yurtların sayısı KYK yurtlarının yaklaşık altı katını buluyor.

Üniversite öğrencisi Umut Yıldız'a göre, özellikle son iki senede yurtlara yapılan fahiş zamlarla, tarikat ve cemaat yurtlarının teşvikiyle birlikte üniversiteliler artık KYK yurtlarına, devlet yurtlarına yerleşemez duruma geldi.

Yıldız, "Her ne kadar bakanlık bunları yalanlasa da ihtiyaç dahilinde sorunların çözüldüğünü iddia etse de bu tamamıyla bir yalan. Üniversiteliler artık varılamayan, geçinemeyen bir hal almış durumda" ifadelerini kullanıyor.

Yurt ücretleri konusunda ise Bakan Kasapoğlu fiyatların eylül ayında belli olacağını söyledi. Asgari ücret artışı sonrası KYK yurtlarına yüzde 80 zam yapıldığı temmuz ayında basına yansımıştı.

DW Türkçe'ye konuşan Eğitim Sen Genel Başkanı Nejla Kurul, Kredi ve Yurtlar Kurumu'nun tüm yurtları eş değer düzeyde yaşanabilir duruma getirmeyi hedeflemek yerine yurtları "yurdun fiziki yapısı ve barınma durumuna göre" altı ayrı tipe ayırarak fiyat farklılaşmasına yöneldiğine dikkat çekiyor.

Son zamlarla birlikte 3. tip yurt fiyatının aylık 290 TL'den 522 TL'ye, 6. tip yurt fiyatının ise aylık 390 TL'den 702 TL'ye çıkarıldığını ifade eden Kurul, ayrıca yeni kayıt öğrencilerden depozito ücreti alındığını söylüyor.

"Bu koşullar değişmeli"

Yükselen enflasyon oranları karşısında öğrencilerin satın alma gücünün reel anlamda düştüğünü belirten Kurul, "Üniversite öğrencilerini, gençleri borç, zam, katkı payı, öğrenim ücretleri, güvencesiz çalıştırma ve işsizlik kıskacı içinde öğrenim yapmaya zorlayan bu koşullar değişmelidir. Üniversite öğrencilerinin nitelikli bir eğitim görmeleri, üniversitelerde insan onuruna yaraşır, demokratik ve kendilerini güvende hissettiği bir ortamın oluşturulmasına bağlıdır" diye konuşuyor.

Üniversite öğrencisi Candeniz Aksu ise fiyatlardaki artıştan nasıl etkilendiklerini şu sözlerle anlatıyor: "Ben, mesela üniversiteye ilk başladığımda bundan beş sene öncesiydi. Aldığım bursla yurtta da kaldım. Yurtta kalırken iki öğün yemek yeme şansım vardı. Onların parasını da ödeyebiliyordum. Hani belli bir destekle. Şimdi tamamen o hiçe sayılmıştır. Yani artık öyle bir şansımız yok maalesef ki."

Başvurular pazar günü bitiyor

2022-2023 dönemi için e-devlet sistemi üzerinden alınacak KYK yurt başvuruları pazar gününe dek sürecek. Yerleştirmeler ise öğrencilerin gelir ve başarı durumlarına göre yapılacak.

Aslında bu bir bütçe meselesi. Ben zannetmiyorum ki ekonomimiz bunu karşılayamaz. Diyelim ki karşılayamıyor. Yine de hani bunun sorununa dair pek çok çözüm üretilebilir.

KYK yurtlarının kronik sorunu: Kapasite - DW Türkçe


DW-Reporterin Pelin Ünker

Pelin Ünker Yolsuzluk ve vergi adaleti üzerine haber yapan  araştırmacı gazeteci.  

@pelinunker


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

IMF Karşıtı Annenin IMF Uzmanı Kızı

Cumhuriyet Halk Partisi Parti Meclisi üyeliğine seçilen Bilkent Üniversitesi Ekonomi Bölümü Başkanı ve IMF eski ekonomisti Doç. Dr. Selin Sayek Böke , üniversitede iktisat eğitimi alma kararının hayatının en güzel hatası olduğunu söylüyor. Anne Selin Sayek Böke ile ekonomist Selin Sayek Böke arasındaki dengeyi annesinden ilham alarak koruduğunu vurgulayan Böke, "CHP'de herkesin daha mutlu, refah içinde yaşayabileceği ekonomik ortamı sağlayacak politikalar üretilmesine katkıda bulunarak bunları somutlaştırmaya katkıda bulunacağım" diyor. Dünya Bankası ve IMF kariyerine sahip, güleryüzlü ve sıkı bir makro iktisatçı olarak bilinen Selin Sayek Böke ile CHP Parti Meclisi üyeliğinden annesi Türk Tabipler Birliği eski Başkanı Füsun Sayek ile olan ilişkisine kadar birçok konuyu masaya yatırdık. Böke, 11 yaşındayken kardeşi ile 'gazetecilik oyunu' oynadıklarını, hazırladıkları gazeteye ekonomi yazılarını yazdığını paylaşıyor. Kendisini ekonomi alanına yönle

İran, Sıtkı Ayan’dan sorulur

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve oğlu Bilal Erdoğan arasında geçtiği iddia edilen ikinci telefon görüşmesinde adı geçen işadamı Sıtkı Ayan, özellikle AKP döneminde parlayan isimlerin başında geliyor. WikiLeaks belgelerinde de adı geçen Sıtkı Ayan’ın ismi İran ile yapılan ticari anlaşmalar ve yüksek devlet teşvikleriyle anılıyor.   Sivas’ın Gölova beldesinde doğup büyüyen Sıtkı Ayan, İstanbul İmam Hatip Lisesi ve Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ni bitirdi. Mesleğini icra yerine petrol işine girdi. Ayan’ın, İran ve Sudan’da petrol ve doğalgaz sahalarıyla ilgili yatırımları bulunuyor. WikiLeaks belgelerine göre ABD Ankara Büyükelçiliği’nden gönderilen kripto, Başbakan Erdoğan’ın İran’daki etkinliğini ve ilişkisini ortaya koyuyordu. ABD elçiliğinin belgesinde, 22 Şubat’ta Türk gazetelerinde İran ile Türkiye arasında müşterek bir yatırım projesi imzalandığı ve buna göre kurulacak olan yeni bir doğalgaz boru hattının, İran gazını Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşıyacağı belirtiliy

Panama Belgeleri: Hayyam Bey'in cenneti

Panama belgelerine göre Hayyam Garipoğlu, Sümerbank’a el konulmadan önce Niue’de bir şirket kurdu. Yaptığı açıklamada “Niue’nun adını bile duymadım” dedi. Panama belgelerinde, Türkiye tarihinin en büyük banka batırma olayına imzasını atan Hayyam Garipoğlu’nun da dört off-shore şirketi ile yer aldığı ortaya çıktı. Belgelere göre Garipoğlu’nun, Sümerbank davasında adı geçen Olsten Marketing Co Ltd’nin yanı sıra üç ayrı off-shore şirketi daha var. Bu şirketlerden biri Olsten Marketing’in kapatılmasından hemen sonra kurulan Niue merkezli Unitrade International Ltd olsa da Garipoğlu, Niue’nun neresi olduğunu dahi bilmediğini ifade ederek bu şirketin kendisine ait olduğunu yalanladı. Olsten, Mossfon müşterisi Sümerbank ile ilgili dava dosyasına göre Garipoğlu, Sümerbank’a el konulmadan bir gün önce, kendisine ait olan Romania International Bank’a 8 milyon dolar transfer etti, buradan da yine kendi paravan şirketi Olsten Marketing’in hesabına aktardı. Panama belgelerine göre

#ParadisePapers: Off-shore biraderler

Berat ve Serhat Albayrak’ın Çalık Holding’de yönetici olduğu dönemde holdinge bağlı çok sayıda off-shore şirketi kurulmuş. Serhat Albayrak bu şirketlerden birinin bizzat direktörü. Dünyanın dört bir yanından çok sayıda politikacı ve iş insanının off-shore bağlantılarını ortaya çıkaran Paradise Papers’ta Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın damadı Enerji Bakanı Berat Albayrak’ın ağabeyi Serhat Albayrak’ın da ismi geçiyor. Serhat Albayrak, belgelere göre Malta’da bir off-shore şirketle bağlantılı görünüyor. Frocks International Trading Ltd adlı şirkette Albayrak’ın yanı sıra Çalık Holding çalışanları Mehmet Gökdemir, Murat Tarı ve Şafak Karaaslan şirket yetkilileri arasında bulunuyor. Murat Tarı 2000-2005 yılları arasında Çalık Holding’de genel müdür olarak görev yaptı. Mehmet Gökdemir Çalık Holding’e bağlı GAP Tekstil yönetim kurulu üyesi, Şafak Karaaslan Çalık Holding’in dış ilişkiler sorumlusu. Serhat Albayrak da söz konusu dönemde Çalık Holding genel müdürlüğünü yürütüyordu.