Türkiye’de son yıllarda buğday ekim alanları daralırken ithalat hızla artıyor. 2019’da 9.8 milyon ton, son 18 yılda 59 milyon ton buğday ithalatı yapıldı. Peki, bu politika sürdürülebilir mi? Uzmanlara sorduk.
Türkiye’de buğday ithalatı hızla artıyor. Çiftçinin desteklenmesi için kurulan ancak son dönemde ithalat yapan bir kurum haline geline gelen Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO), yeni bir alım ihalesi daha açtı. Kurum, 19 Ocak’ta 400 bin ton buğday ithalatı ihalesi yapacak.
Resmi verilere göre Türkiye, son 18 yılda 59 milyon ton buğday ithal etti. Sadece 2020 yılının ilk dokuz ayında 6.8 milyon ton buğday ithalatı yapıldı. Bu ithalatın faturası da 1.6 milyar dolar oldu.
DW Türkçe’ye konuşan TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Genel Başkanı Baki Remzi Suiçmez, TMO’nun Mart 2020’de herhangi bir stok sıkıntısı olmadığını açıklamasına rağmen hasat öncesi ve sonrasında ithalat politikasının devam ettiğini belirtiyor.
Gümrük vergisi sıfırlandı
Buğday ithalatında gümrük vergisi yüzde 45 iken 21 Ekim 2020’de bu oran yıl sonuna dek sıfırlanmış, daha sonra bu tarih Nisan 2021’e kadar ötelenmişti.
Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) ve Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre 2002’de 1.1 milyon ton, 2015 yılında 4.3 milyon ton olan buğday ithalatı, 2018’de 5.8, 2019’da 9.8 milyon tona çıktı. Tarım ve Orman Bakanlığı’na göre; Türkiye’nin 2002’de sadece 150 milyon dolar ödediği buğday ithalatının 2019 yılı faturası 2.3 milyar doları buldu.
Peki, ithalata neden ihtiyaç duyuluyor? Buğdayın üretimi, anavatanı olan Türkiye’de yıldan yıla nasıl değişti?
Ekili alanlar daraldı
TÜİK verilerine göre Türkiye’nin yıllık buğday üretimi 20 milyon ton civarında seyrediyor. 2019’da yıllık 19 milyon ton üretim yapıldı. Üretimin 2020’de 20 milyon 500 bin ton olduğu tahmin ediliyor.
Besin değeri açısından zengin bir buğday türü olan ve makarna yapımında kullanılan durum buğdayında üretim ise son beş yıldır daralıyor. 2015’te 4.1 milyon ton olan durum buğdayı üretimi, 2018’de 3.5, 2019'da 3.15 milyon tona geriledi.
Öte yandan buğday ekim alanları 2000 yılında 9.4 milyon hektar iken, 2005’te 8.5, 2010’da 8.1, 2015’te 7.8, 2019’da 6.8 milyon hektara düştü.
Hükümet, buğday ithalatının makarna ihracatı için yapıldığını savunuyor. İhracattan elde edilen gelir de resmi verilere göre ithalat için ödenen rakamı geçiyor.
Peki, buğday ithalatının gerekçesi olarak ihracatı sunmak gerçekçi mi?
DW Türkçe’ye konuşan tarım yazarı Ali Ekber Yıldırım’a göre, ithal edilen buğdayın tamamının un, makarna, irmik ve bulgur gibi mamül olarak ihracatlarının yapıldığını söylemek çok doğru değil.
İthalat ihracatı geçiyor
Yıldırım, özellikle son iki yıldır ithalatın miktar olarak ihracatı geçtiğini söylüyor.
Tarım ve Orman Bakanlığı’na göre 2017’de 5 milyon 160 bin ton buğday ithalatı yapıldığını, buna karşılık 7 milyon 391 bin tonluk mamul ihracatı yapıldığını belirten Yıldırım, “2018’de de 5.8 milyon tonluk ithalat, 7.5 milyon tonluk buğday eş değeri mamul ihracatımız var. 2019’da ise biraz iş değişiyor. 9.8 milyon tonluk ithalat yapmamıza rağmen yaptığımız ihracat 7.5 milyon tonda kalıyor. Yine 2020’nin 11 aylık döneminde. 8.7 milyon tonluk buğday ithalatına karşılık 6.8 milyon tonluk bir ihracatımız var. Yani iki yıldır Türkiye 2 milyon ton daha fazla ithalat yapmış görünüyor” diyor.
Bakanlığın verilerine göre 2020’nin ilk 10 ayında yapılan ihracatla elde edilen gelirin, ithalata ödenen rakamdan 600 milyon dolar fazla olduğunu ifade eden Yıldırım, “Tabii ki buğdayı ithal edip onu Türkiye’de işliyorsunuz. Un olarak, makarna olarak ona bir katma değer katıp öyle ihraç ediyorsunuz. Ama burada asıl önemli olan Türkiye eğer bu buğdayı kendisi üretmiş olsaydı o zaman Türkiye’nin yarattığı katma değer, Türkiye’nin burada kullandığı işçilik her şeyiyle Türkiye’de kalmış olacaktı” diye konuşuyor.
Alım fiyatı ithalatta yüksek
ZMO Genel Başkanı Baki Remzi Suiçmez de ithalat için belirlenen alım fiyatının Türkiye’de yerli üretim için belirlenen taban alım fiyatından yüksek olduğuna işaret ederek, Türkiye’deki çiftçiden esirgenen desteğin başka ülke çiftçilerine verildiğini savunuyor.
Toprak Mahsulleri Ofisi Mayıs ayında ekmeklik buğday için 1650 TL, makarnalık buğday için 1800 TL taban fiyat açıkladı. Ağustos ayında ise makarnalık buğday 2450 TL’den ithal edildi.
Türkiye’de buğday üretiminin azalmasının tek nedeninin ithalat olmadığını belirten Suiçmez, yerli üretimi azaltan unsurları “üretimin iklime bağlılığının devam etmesi, sulama yatırımlarının yetersizliği, yetersiz olan ve zamanında ödenmeyen tarımsal destekler, dövize bağlı ilaç, gübre tohum gibi temel girdilerin yüksek maliyet oluşturması, tarıma uygun olmayan krediler, borç, faiz, icra kıskacında çiftçinin üretim araçlarına el konulması, tarımsal üretim planlaması olmaması, telafi edici ödemelerin gündeme girmemesi, TMO’nun maliyet üstü alım fiyatı, alım garantisi açıklamaması ve tabii ki dış alımın çiftçilerin üzerinde bir baskı unsuru olarak bir politika tercihi olarak kullanılması” şeklinde sıralıyor.
Destekler yetmiyor, çiftçi borçlanıyor
Tarımsal destekler yetmediği için ise mazot, gübre gibi ithal girdiler ve düşük buğday alım fiyatı nedeniyle çiftçi banka kredilerine yöneliyor. Son dönemde çiftçinin borçları yeniden yapılandırılmazken icra işlemlerinin üç ay ötelenmesine gidildi. Ziraat Bankası 4 Ocak’ta tarımsal kredi faizlerini yüzde 9’dan yüzde 17’ye çıkardı.
Resmi veriler çiftçinin hem borçlarının hem de ödeyemediği borç miktarının arttığını gösteriyor. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’na göre Kasım 2020 itibarıyla çiftçilerin bankalara olan toplam borcu 125 milyar lirayı, takibe düşen kredi miktarı ise yaklaşık 5 milyar lirayı buldu. Toplam borç 2010 sonunda yaklaşık 22.5 milyar, 2015 sonunda 60 milyar lira idi. Takipteki krediler 2010’da 943 milyon, 2015’te 1.4 milyar lira olarak gerçekleşmişti.
Üretim alanları terk edildi
Baki Remzi Suiçmez, çiftçilerin şikayet ettiği bu durumun üretime de olumsuz yansıyacağını belirterek tarımsal kredilerin yeniden yapılandırılması gerektiğine işaret ediyor. Üretimde devamlılığın sağlanması için maliyetlerin azaltılması gerektiğini söyleyen Suiçmez, tarımsal üretim planlaması olmadığı ve desteklerin yetersiz kalmasından dolayı çiftçinin üretimden vazgeçtiğini, buğday üreticisinin daha iyi gelir elde edeceği başka ürünlere yöneldiğini vurguluyor. Suiçmez, “Çiftçinin üretimden kar etmesi ve önünü görebilmesi önemli. Aksi halde üretim alanlarını terk etmeleri süreci devam eder ki dört milyon hektar arazi şu anda çiftçi tarafından işlenmekten vazgeçilmiş ve atıl kalmış durumda. Çiftçilerin üretim alanından çekilmesi kentlerimizde yeni sosyolojik sorulara yol açarken tüketicilerin daha pahalı ürün üretmesine neden olacaktır” ifadelerini kullanıyor.
İthalat politikasının sürdürülebilir olmadığı ve tarımda tamamen dışa bağımlılığa yol açacağını savunan uzmanlar, üretimde devamlılığı sağlayacak bir politika değişikliğine gidilmesi gerektiği görüşünde.
Türkiye’nin buğday politikası ne kadar sürdürülebilir? - DW Türkçe
Yorumlar
Yorum Gönder