Ana içeriğe atla

Gazetecilerin yıpranma payı hakkına basın kartı şartı ısrarı

Gazetecilere yıpranma payı hakkı için basın kartı şartı aranmasının eşitsizlik yarattığı gerekçesiyle AYM’nin iptal ettiği düzenleme, mahkemenin tanıdığı sürenin bitmesine üç hafta kala aynı şekliyle Meclis komisyonunda.


AKP’li milletvekilleri tarafından hazırlanan ve bugün Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülmeye başlanan İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, işverene önemli teşvikler sağlayan düzenlemelerin yanı sıra basın emekçilerini ilgilendiren bir madde de içeriyor.

Teklif ile gazetecilerin yıpranma payı diye bilinen fiili hizmet zammından yararlanabilmesinin koşulu basın kartı sahibi olmaya bağlanıyor. Düzenlemenin genişletilmesi isteyen basın örgütleri tepkili.

DW Türkçe’ye konuşan DİSK Basın İş Genel Başkanı Faruk Eren, "İktidarın hazırladığı, Meclis’e gelen torba yasa, çalışanların birçok hakkını buduyor. İşverenleri kolluyor. Diğer yandan gazetecilerin yıpranma hakkını da sınırlandırıyor. Yani sadece basın kartı olanların yıpranma hakkından yararlanacağı öngörülüyor ki bu daha önce denenmişti ve Anayasa Mahkemesi tarafından geri çevrilmişti. Şimdi bunu yasa haline getirmek istiyorlar" diyor.

İlk kez 1977’de tanındı

Gazetecilere çalışma koşullarının yıpratıcılığı nedeniyle erken emeklilik sağlayan yıpranma payı hakkı 1977'de tanındı. 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’na eklenen maddeyle gazetecilere her yıl için 90 günlük bir itibari hakla meslek süresi boyunca beş yıl erken emeklilik imkanı sağlandı. 

2008 yılında ise 506 Sayılı Kanun yerine yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Hakkında Kanun’da gazetecilik mesleği fiili hizmet zammından yararlanacak meslekler arasından çıkarıldı.

Gazetecilere yıpranma hakkı, kamuoyunda süren tartışmalar sonrası 2013'te yeniden getirildi. Bu kez fiili hizmet süresi zamlarının üç yılı geçmemek üzere yarısının, emeklilik yaş sınırlarından indirilmesi düzenlendi. Ancak düzenleme ile Basın İş Kanunu kapsamında çalıştırılmayan gazeteciler bu haktan yararlanamaz hale geldi.

Anayasa Mahkemesi (AYM), Şubat 2019’da kanunun sadece basın kartı sahibi gazeteciler için uygulanmasının eşitsizliğe neden olduğunu belirterek düzenlemeyi iptal etti. 

Yüksek Mahkeme, iptal hükmünün Resmi Gazete'de yayınlanmasından 9 ay sonra yürürlüğe girmesini uygun gördü. Bu nedenle de hükümetin bu süre zarfında yeni bir yasal düzenleme yapması gerekiyordu. Verilen süre 14 Kasım’da sona eriyor. Ancak AYM’nin tanıdığı sürenin bitimine üç hafta kala Meclis’e getirilen düzenleme ile fiili hizmet zammından yararlanmanın koşulu yine basın kartına sahip olmaya bağlanıyor. Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği hüküm korunuyor.

Matbaa çalışanları kapsam dışı

DW Türkçe’ye konuşan Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Sekreteri İlkay Akkaya, gazetecilerin diğer iş kollarına göre hem iş yükü hem de stres ve motivasyon anlamında çok zor bir iş gerçekleştirdiklerini söylüyor. "Gazetecilik gecesi gündüzü olmayan, çok özveri isteyen bir meslek" diyen Akkaya, gazetecilere 43 yıl önce verilen yıpranma payı hakkını kaybetmekle karşılaştığını dile getiriyor. Bu anlamda Meclis’e bir düzenleme getirilmesini olumlu bulan Akkaya, "Ancak kapsamı ve veriliş şekline ilişkin sıkıntılar var. Yıpranma hakkı sadece basın kartına sahip olanlara tanınmış ve aynı zamanda basın iş kolunun çok önemli bir parçası olan matbaacılar bu alanın dışında tutulmuş. Yasaya bağlı olan bütün işçilerin bu yıpranma hakkından yararlanabilir olmasını sağlamamız gerekiyor. Çünkü basın kartına sahip olmayan ve bunu almakta çok zorluk çeken binlerce gazeteci var" diye konuşuyor.

Türkiye'de basın kartları parlamenter sistemde başbakanlığa bağlı Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü'nce veriliyordu. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçişle birlikte Temmuz 2018’de Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü kaldırıldı, basın kartlarıyla ilgili tüm işlemleri Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı yapmaya başladı.

Basın kartları tartışmalı

Aralık 2018’de basın kartı yönetmeliğinde yapılan değişiklikle basın kartı verilecek kişilerde aranan şartlara, gazetecinin terör amacı ie işlenen suçlardan hüküm giymemiş olması eklenirken, gazetecilerin "milli güvenlik ya da kamu düzenine aykırı davranışlarda bulunması veya bu tür davranışları alışkanlık etmesi" halinde basın kartından men edilecekleri ifadesine yer verildi. Sene başında Evrensel, BirGün ve Cumhuriyet gazeteleri çalışanlarının da aralarında bulunduğu yüzlerce gazetecinin basın kartı başvurularında gecikmeler yaşadığı gündeme gelmişti.

DİSK Basın İş Başkanı Faruk Eren, yıpranma payına basın kartı koşulu getirilmesini bu açıdan oldukça sorunlu buluyor. Son dönemde yüzlerce gazetecinin basın kartının iptal edildiğini vurgulayan Eren, "Cumhurbaşkanlığı, basın kartlarını İletişim Başkanlığı aracılığıyla dağıtıyor ve istediğine basın kartı veriyor, istediğine vermiyor. İktidar kimlerin gazetecilik yapıp yapmayacağını kendisi belirlemeye çalışıyor. Bu büyük bir sorun" ifadelerini kullanıyor.

Faruk Eren

Faruk Eren

İnternet medyası yararlanamayacak

Öte yandan Eren, internet üzerinden yayın yapan haber portallarında çalışan basın emekçilerinin basın kartı alamadığını, bu nedenle düzenlemenin bu açıdan da mağduriyet yaratacağını belirtiyor. Faruk Eren, "Biz tabi ki buna itiraz ediyoruz ama özellikle basın kartı meselesinin meslek örgütleri tarafından verilmesini savunuyoruz. Yıpranma hakkının da tüm gazeteciler hatta matbaa işçileri için de uygulanmasını talep ediyoruz" diyor.

CHP'nin gazeteci kökenli milletvekili Utku Çakırözer düzenlemeyle ilgili komisyon görüşmelerini takip ediyor.

DW Türkçe’ye konuşan CHP Eskişehir Milletvekili Çakırözer, Anayasa Mahkemesi kararına rağmen gazetecilerin yıpranma hakkı için basın kartı şartı getirilmesinin kabul edilemez olduğu görüşünde. Düzenlemenin bu haliyle çok eksik oluğunu belirten Çakırözer, CHP olarak kapsamının genişletilmesini talep ettiklerini vurguluyor.

Utku Çakırözer

Utku Çakırözer

Çakırözer, "Basın kartı olsun olmasın, gazetecilik faaliyeti yapan tüm basın çalışanlarına bu hak verilmelidir. Sadece Basın İş Kanunu kapsamında çalışan ve basın kartı sahibi olanlarla sınırlandırılması yanlıştır. İş yasasına tabi çalışan, örneğin internet haber sitelerinde çalışan pek çok meslektaşımız var. Onların da bu yıpranma hakkından faydalanmasını sağlamamız gerekiyor. Üçüncü olarak da gazetelerin basımında görev yapan matbaa işçileri var. Onlar da çok büyük yıpranma riskiyle, sağlık riskiyle karşı karşıya. Onların da mutlaka bu kapsama alınması gerektiğini düşünüyoruz" diye konuşuyor. 

"Meslek örgütlerine verilmeli"

Yıpranma payına basın kartı şartı istenmesi halinde basın kartının kimlere verileceğinin mutlaka bir kanunla düzenlenmesi gerektiğine dikkat çeken Çakırözer, "Bu kanunda da biz basın kartını ve kimin gazeteci olduğunu belirleme yetkisinin, gazeteciler cemiyetleri ve sendikalar gibi basın sektörünü yakından tanıyan meslek örgütlerine verilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bunu da görüşmeler sırasında ifade ettik" ifadelerini kullanıyor.

Bugün ilgili Meclis komisyonuna gelen tartışmalı düzenlemenin gelecek hafta Genel Kurul’da görüşülmesi bekleniyor. Yıpranma hakkının tüm gazeteciler ve matbaa işçileri için uygulanmasını talep eden basın örgütleri de basın kartının meslek örgütleri tarafından verilmesi gerektiğinin altını çiziyor.

Gazetecilerin yıpranma payı hakkına basın kartı şartı ısrarı - DW Türkçe










Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

IMF Karşıtı Annenin IMF Uzmanı Kızı

Cumhuriyet Halk Partisi Parti Meclisi üyeliğine seçilen Bilkent Üniversitesi Ekonomi Bölümü Başkanı ve IMF eski ekonomisti Doç. Dr. Selin Sayek Böke , üniversitede iktisat eğitimi alma kararının hayatının en güzel hatası olduğunu söylüyor. Anne Selin Sayek Böke ile ekonomist Selin Sayek Böke arasındaki dengeyi annesinden ilham alarak koruduğunu vurgulayan Böke, "CHP'de herkesin daha mutlu, refah içinde yaşayabileceği ekonomik ortamı sağlayacak politikalar üretilmesine katkıda bulunarak bunları somutlaştırmaya katkıda bulunacağım" diyor. Dünya Bankası ve IMF kariyerine sahip, güleryüzlü ve sıkı bir makro iktisatçı olarak bilinen Selin Sayek Böke ile CHP Parti Meclisi üyeliğinden annesi Türk Tabipler Birliği eski Başkanı Füsun Sayek ile olan ilişkisine kadar birçok konuyu masaya yatırdık. Böke, 11 yaşındayken kardeşi ile 'gazetecilik oyunu' oynadıklarını, hazırladıkları gazeteye ekonomi yazılarını yazdığını paylaşıyor. Kendisini ekonomi alanına yönle

İran, Sıtkı Ayan’dan sorulur

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve oğlu Bilal Erdoğan arasında geçtiği iddia edilen ikinci telefon görüşmesinde adı geçen işadamı Sıtkı Ayan, özellikle AKP döneminde parlayan isimlerin başında geliyor. WikiLeaks belgelerinde de adı geçen Sıtkı Ayan’ın ismi İran ile yapılan ticari anlaşmalar ve yüksek devlet teşvikleriyle anılıyor.   Sivas’ın Gölova beldesinde doğup büyüyen Sıtkı Ayan, İstanbul İmam Hatip Lisesi ve Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ni bitirdi. Mesleğini icra yerine petrol işine girdi. Ayan’ın, İran ve Sudan’da petrol ve doğalgaz sahalarıyla ilgili yatırımları bulunuyor. WikiLeaks belgelerine göre ABD Ankara Büyükelçiliği’nden gönderilen kripto, Başbakan Erdoğan’ın İran’daki etkinliğini ve ilişkisini ortaya koyuyordu. ABD elçiliğinin belgesinde, 22 Şubat’ta Türk gazetelerinde İran ile Türkiye arasında müşterek bir yatırım projesi imzalandığı ve buna göre kurulacak olan yeni bir doğalgaz boru hattının, İran gazını Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşıyacağı belirtiliy

Panama Belgeleri: Hayyam Bey'in cenneti

Panama belgelerine göre Hayyam Garipoğlu, Sümerbank’a el konulmadan önce Niue’de bir şirket kurdu. Yaptığı açıklamada “Niue’nun adını bile duymadım” dedi. Panama belgelerinde, Türkiye tarihinin en büyük banka batırma olayına imzasını atan Hayyam Garipoğlu’nun da dört off-shore şirketi ile yer aldığı ortaya çıktı. Belgelere göre Garipoğlu’nun, Sümerbank davasında adı geçen Olsten Marketing Co Ltd’nin yanı sıra üç ayrı off-shore şirketi daha var. Bu şirketlerden biri Olsten Marketing’in kapatılmasından hemen sonra kurulan Niue merkezli Unitrade International Ltd olsa da Garipoğlu, Niue’nun neresi olduğunu dahi bilmediğini ifade ederek bu şirketin kendisine ait olduğunu yalanladı. Olsten, Mossfon müşterisi Sümerbank ile ilgili dava dosyasına göre Garipoğlu, Sümerbank’a el konulmadan bir gün önce, kendisine ait olan Romania International Bank’a 8 milyon dolar transfer etti, buradan da yine kendi paravan şirketi Olsten Marketing’in hesabına aktardı. Panama belgelerine göre

#ParadisePapers: Off-shore biraderler

Berat ve Serhat Albayrak’ın Çalık Holding’de yönetici olduğu dönemde holdinge bağlı çok sayıda off-shore şirketi kurulmuş. Serhat Albayrak bu şirketlerden birinin bizzat direktörü. Dünyanın dört bir yanından çok sayıda politikacı ve iş insanının off-shore bağlantılarını ortaya çıkaran Paradise Papers’ta Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın damadı Enerji Bakanı Berat Albayrak’ın ağabeyi Serhat Albayrak’ın da ismi geçiyor. Serhat Albayrak, belgelere göre Malta’da bir off-shore şirketle bağlantılı görünüyor. Frocks International Trading Ltd adlı şirkette Albayrak’ın yanı sıra Çalık Holding çalışanları Mehmet Gökdemir, Murat Tarı ve Şafak Karaaslan şirket yetkilileri arasında bulunuyor. Murat Tarı 2000-2005 yılları arasında Çalık Holding’de genel müdür olarak görev yaptı. Mehmet Gökdemir Çalık Holding’e bağlı GAP Tekstil yönetim kurulu üyesi, Şafak Karaaslan Çalık Holding’in dış ilişkiler sorumlusu. Serhat Albayrak da söz konusu dönemde Çalık Holding genel müdürlüğünü yürütüyordu.