Türkiye'de kadın cinayetlerinde adil yargılama ve caydırıcı cezalar için ailelerin hukuk mücadelesi sürüyor. Kadın Meclisleri’ne göre önleyici tedbirlerden ilki ruhsatsız silahlara karşı önlem alınması.
25 Kasım 2018 Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü eylemi (ARŞİV)
"Annem çok mücadeleci ve hayat dolu bir kadındı. Kanseri yendi. Üç çocuğuna birden hem anne hem baba olabilmek için iki işte birden çalışarak bizleri büyüttü." Bu sözler, erkek cinayetine kurban giden kadınlardan biri olan Fatma Şengül'ün kızı Açelya Şengül'e ait.
51 yaşında olan Fatma Şengül, 30 Mart 2019'da aynı iş yerinde çalıştığı Zeynel Akbaş tarafından Maltepe'deki evinin önünde dört kurşunla öldürüldü.
Haksız tahrik indirimi
"Tasarlayarak kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılması istenen sanık Zeynel Akbaş, pişman olduğunu, Fatma Şengül ile peynir almaya giderken karşılaştığını, Şengül'ün kendisine hakaret ettiğini ve tansiyon hastası olduğu için kendini kaybettiğini söyleyince 'haksız tahrik indirimi' ile 18 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Fatma Şengül, İş Bankası Emekliler Derneği'nde çay yapan bir işçiydi.
20 yıl önce eşini bir trafik kazasında kaybetti. İki oğlu, bir kızı olan Şengül, üç çocuğunu tek başına büyüttü. Hayat doluydu. Öldürülmeden önce 5 yıl verdiği mücadele sonucu kanseri yenmişti. Folklor kursuna gidiyordu. Bir yandan torununa bakıyordu.
"Neden silahı olduğu sorulmadı"
Yakalandığı kanser hastalığı ile mücadele ederken mesleği olan aşçılığı bırakmak zorunda kalan Fatma Şengül, kanseri yendikten sonra sağlık durumunun elvereceği bir iş aradı ve Kalamış’taki İş Bankası Emekliler Derneği'nin lokalinde çaycı olarak işe başladı. Katil de aynı iş yerinde çalışıyordu.
DW Türkçe'ye konuşan Açelya Şengül, annesinin öldürülmeden önce kadın mücadelesinde en ön saflarda yer aldığını belirtiyor.
Şengül, "Annem iş yerindeki bu katili bana devamlı şikayet ediyordu. 'Kızım iş yerinde bir adam var, iş yükü bana yükleniyor. Çalışmıyor ve ben orada çok yoruluyorum. Artık orada çalışmak istemiyorum' diyordu. Zaten katil de bu sebepten dolayı anneme kinlenip kapımızın önünde pusu kurdu. Annemin evden çıkmasını bekleyerek annemize gözümüzün önünde beş kurşun sıktı ve dördü öldürücü yerlerine isabet etti" diyor.
Sanığa verilen 18 yıl hapis cezasına bir üst mahkemede itiraz ettiklerini söyleyen Açelya Şengül, mahkeme heyetinin, sanığın, cinayeti tasarlamadıysa neden silahla evin önüne geldiğini sormadığını vurguluyor.
Şengül "Bu mücadeleyi, bu kadar kadını bir arada görmek bizi gerçekten sürdürdüğümüz davada asla yalnız yürümeyeceğimizin bir gerçeğidir, bir kanıtıdır" diye konuşuyor.
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'na göre son 2019 yılında 474 kadın erkekler tarafından öldürüldü. Ocak ayında ise erkekler tarafından 27 kadın öldürülürken, 7 kadın şüpheli şekilde ölü bulundu. 2018 yılında ise 440 kadın erkek cinayetine kurban gitti.
İntihar dendi cinayet çıktı
Bu kadınlardan biri de Aysun Yıldırım. Sefaköy'debir gümrük müşavirliğinde ihracat- ithalat sorumlusu olarak çalışan 26 yaşındaki Aysun Yıldırım, 28 Şubat 2018'de iş yerinin üçüncü katından düşerek öldü. 'İntihar' denilerek takipsizlik kararı verilen dosya ailenin ısrarı sonucu yeniden açıldı.
Kızının intihar ettiğine inanmayan ve iki yıl boyuncu hukuk mücadelesi veren anne Hüsniye Yıldırım, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'na başvurdu. Dosyayı inceleyen avukat Rukiye Leyla Süren "Şule Çet cinayeti ile çok ortak noktası var" diyerek dosyadaki eksikliklere dikkat çekti. Dosyada, Aysun Yıldırım'ın atladığı iddia edilen pencerede Yıldırım'a ait parmak izine rastlanmamıştı. Ayrıca tanıkların HTS kayıtları da dosyada yoktu. Avukat Süren'in itirazıyla takipsizlik kararı kaldırıldı. Yapılan DNA incelemesinde ise Aysun'un üç tırnağında terk ettiği erkek arkadaşı ve aynı zamanda çalıştığı işyerinin müşterisi olan O.T'ye ait DNA bulgularına rastlandı.
DW Türkçe'ye konuşan Hüsniye Yıldırım şunları söylüyor: "28 Şubat Çarşamba günü sabah normal işe gitti. Akşamleyin saat 10'da gece telefon geldi, kızınız hastanede dediler. Hastaneye gittiğimizde intihar ettiği söylendi bize. Doktorlar başınız sağ olsun diyince daha hatırlamıyorum ne olduğunu. Sonra şüpheli ölüm olaraktan kayıtlara geçti. Dokuz ay sonra intihar dendi. Kavuşturmaya yer yoktur diye dosyamız kapatıldı. İtiraz ettik. Tekrar kapatıldı."
"Umudumu koruyorum"
Dosya ikinci kez kapatılınca Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'na başvurduklarını söyleyen Yıldırım, bunun sonucunda dosyanın tekrar açıldığını belirtiyor. Yıldırım "Şu anda DNA sonuçları çıktı. Ve zanlı şu anda içeride. Mahkeme sürecimiz daha başlamadı" diyor.
Kadınlardan aldıkları destek sayesinde umudunu koruduğunu vurgulayan Hüsniye Yıldırım, katilin hak ettiği cezayı alacağına inandığını söylüyor.
Şule Çet, Emine Bulut, Özgecan Arslan, Ceren Özdemir, Aysun Yıldırım, Fatma Şengül ve katledilen binlerce kadın için adalet arayışını sürdüren kadınlar, 9 Şubat Pazar günü Mustafa Kemal Kültür Merkezi'ndeki Türkiye Kadın Meclisleri Buluşması’nda bir araya geldi. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu tarafından düzenlenen etkinliğe Adana, Ankara, Artvin, Hatay, Yozgat, Sakarya'nın da aralarında olduğu 34 ilden çok sayıda kadın katıldı.
"Silahların yüzde 91'i ruhsatsız"
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Temsilcisi Gülsüm Kav, uzun zamandır sürdürdükleri mücadelenin önemli bir evresine geldiklerini vurguluyor.
DW Türkçe'ye konuşan Kav, "Bir yandan sorun devam ediyor ama bir şeyler mutlaka değişiyor. Örneğin kadın cinayetleri eskiden resmi olarak eskiden tanınmayan bir kavramdı, raporlama yoktu. Raporlamalar artık yapılmaya başlandı ve bu resmi veriler de zaten bu çıplak gerçeğin yüzünü göstermeye başladı bize. Bunun sonucunda 6284 sayılı koruma kanununun uygulanmasındaki ihmalleri gidermek üzere genelgeler yayınlanması gibi somut adımlar atılmaya başlandı" diyor.
Ocak ayında kadın cinayetlerinde ilk defa bir azalma ihtimalinin yakalandığını ifade eden Kav, şiddetin sonunu getirmek için tam bu evde mücadelenin daha da yükseltilmesi gerektiğini düşünüyor.
"Aksi halde kız çocuklarının babaları tarafından öldürüldüğü günleri daha çok yaşama riskimiz var" diyen Kav, kadınların en çok ateşli silahlarla ve boşanma evresinde öldürüldüğüne dikkat çekiyor. Bu silahların yüzde 91'inin ruhsatsız olduğuna, Türkiye Polis Akademisi raporunun da bunu teyit ettiğine işaret eden Kav, sadece ateşli silah meselesine somut adım atılsa bile kadın cinayetlerinin yüzde 50 azalacağı görüşünde.
"Her bir cinayetin peşindeyiz"
Türkiye Kadın Meclisleri Buluşması’nda konuşan Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Sekreteri Fidan Ataselim ise "10 yıl olmuş mücadeleye başlayalı. Nicel olarak arttığı gibi cinayetlerin boyut da değiştirdiğini görüyoruz. Bu yapıyı daha da büyütmek zorundayız ki tek bir kadın kardeşimiz bile kendini yalnız hissetmesin" diyor.
Kadın Meclisleri, her bir kadın cinayetinin peşine düşeceklerini ve 6284 sayılı koruma kanunu ve İstanbul Sözleşmesi'nin uygulanması için mücadeleyi sürdüreceklerini vurguluyor. Toplantıda alınan kararlara göre kadınlar, şiddetin sonunu getirmek için ekonomik eşitsizliğe, sendikasızlığa, gerici eğitime, çocuk istismarına karşı örgütlenecek. Devletin, yerel yönetimlerin ve şirketlerin kadınlara bütçe ayırması için yönetimlerde daha fazla söz sahibi olmanın adımları atılacak.
Yorumlar
Yorum Gönder