Ana içeriğe atla

Türkiye ve Arjantin neden aynı sorunları yaşıyor?

Enflasyon, dış borçlar, kur krizi ve hatta resmi enflasyon verilerine karşı duyulan şüphe... Arjantin ve Türkiye sık sık birlikte anılmaya başladı. Peki bu iki ülkedeki benzerlikler neden kaynaklanıyor?


Türkiye ile Arjantin, son dönemde özellikle enflasyonun gidişatı konusunda birlikte anılıyor. Geçen yıl Türkiye ve Arjantin'deki enflasyon oranları dünyanın birçok ülkesinin çok üstünde seyretti. Enflasyon 2022 sonunda Arjantin'de yüzde 95'e ulaşırken Ekim 2022'de 24 yılın zirvesi olan yüzde 85,51'i gören Türkiye yılı yüzde 64'ün biraz üzerinde bir enflasyonla tamamladı.

Arjantin ve Türkiye 2000'lerin başında yaşadığı borç ve kur krizi dolayısıyla da karşılaştırılıyordu. Her iki ülke de farklı politikalar uygulayarak o dönemki krizden çıkmayı başarsa da uygulanan politikalar mevcut ekonomik yapılarında bir değişime yol açmadı. Güncel veriler hem Arjantin hem de Türkiye'de döviz cinsi borçların yüksek olduğunu buna karşın döviz rezervlerinin ciddi bir şekilde azaldığını gösteriyor.

Dış borç oranı Türkiye'de yüksek

Londra merkezli küresel ekonomi verileri merkezi CEIC'e göre, Arjantin'in dış borcu 2022'nin sonunda GSYİH'sinin yüzde 45'ine ulaştı. Türkiye'nin dış borcunun milli gelirine oranı ise Mart sonu itibariyle yüzde 50,7 seviyesinde bulunuyor. Arjantin pesosu bu yıl dolar karşısında yüzde 35 değer kaybederken Türk Lirası'nın (TL) değer kaybı da yüzde 20'yi buldu.

Uluslararası Para Fonu (IMF), geçen yıl Arjantin için 44 milyar dolarlık bir kredi programı uygulamaya koymuştu. Fon bu yıl ise 5,3 milyar dolarlık yeni bir krediyi onayladı. Arjantin ile benzer şekilde dış kaynak ihtiyacı olan Türkiye ise seçimlerin ardından rasyonel politikalara dönüş mesajıyla yabancı yatırımları Türkiye'ye çekme gayretini artırdı. Körfez sermayesine yönelen iktidar, en son Birleşik Arap Emirlikleri ile enerji, ulaştırma, savunma sanayi gibi çeşitli alanlarda 50,7 milyar dolarlık anlaşma imzalandığını açıkladı.

Arjantin'de faiz enflasyona yakın

Öte yandan enflasyonla mücadele etmek amacıyla Arjantin'de politika faizleri enflasyona yakın tutulurken Türkiye de enflasyon ve faizler arasında büyük farklılıklar bulunuyor. Bu nedenle Türkiye, Arjantin'den daha fazla bir negatif reel faiz veriyor. Bu da yabancı yatırımlar açısından en büyük olumsuzluklardan birini teşkil ediyor.

Arjantin Merkez Bankası (BCRA), en son Mayıs ayında politika faizini 600 baz puan artırarak yüzde 97'ye yükseltti. Ülkede enflasyon Nisan ayında aylık yüzde 8,4 ve yıllık yüzde 108,8 olarak kaydedilmişti.Türkiye'de resmi verilere göre haziranda enflasyon yüzde 38,21 olurken politika faizi yüzde 17,5 seviyesinde bulunuyor. Bağımsız araştırmacıların oluşturduğu ENAG'a göre ise Türkiye'de enflasyon yüzde 108'i geçiyor.

Peki Arjantin ve Türkiye ekonomileri ne kadar benzer?

Arjantin'in başkenti Buenos Aires'te, hükümetin ekonomi politikalarına karşı yapılan bir protesto yürüyüşünde, ellerinde pankartlar ve meşalelerle eylemciler - (12.05.2022)
Arjantin'in başkenti Buenos Aires'te, hükümetin ekonomi politikalarına karşı yapılan bir protesto yürüyüşü - (12.05.2022)Fotoğraf: AGUSTIN MARCARIAN/REUTERS

"Dolarizasyon ve krizler benzerlik taşıyor"

DW Türkçe'ye konuşan iktisatçı Doç. Dr. Ümit Akçay, her iki ülkenin de tarihsel olarak yaşadığı benzer deneyimler olduğuna işaret ediyor. 1945 sonrasında görülen ithal ikameci sanayileşme stratejileri, bunların birikim/büyüme modeli krizi ile sonuçlanması, 1980'lerde neoliberal politikalara geçiş, sermaye hareketlerinin giderek önem kazanması, dolarizasyon ve ekonomik krizler bu benzerlikler arasında yer alıyor.

Özellikle en yakın olarak 2018'de, ABD merkez bankası Fed'in faiz artışlarının zirvesinde her iki ülkede döviz krizinin yaşandığını hatırlatan Akçay, iki ülke arasındaki temel farkın ise üretim yapısı ve ihracatın bileşimiyle ilgili olduğunu söylüyor.

"Erken sanayisizleşme süreci"

Arjantin'in Harvard profesörü Dani Rodrik'in 'erken sanayisizleşme' olarak adlandırdığı süreci çok keskin bir şekilde yaşadığını ve bugün imalat sanayinin milli gelire katkısının çok sınırlı olduğunu aktaran Akçay, "Dolayısıyla ihracat büyük ölçüde tarımsal ürünlerin dışsatımına dayanıyor. Bu ise küresel emtia fiyat hareketlerinin ülke ekonomisine etkilerini çok daha belirgin hale getiriyor. Kısacası, Arjantin için hem küresel finansal çevrimler hem küresel emtia çevrimleri önemli" diyor.

Türkiye'de de özellikle 2001 kriz sonrası uygulanan IMF programı sonucunda "erken sanayisizleşme" sürecinin yaşandığına işaret eden Akçay, ekliyor: "Ancak özellikle 2013 sonrasında Arjantin'in tersine bir 'yeniden sanayileşme' süreci yaşanıyor, imalat sanayinin milli gelire katkısı sürekli artıyor."

Dünya Bankası verilerine göre 2022'de imalat sanayinin milli gelire katkısı Arjantin'de yüzde 15 seviyesindeyken Türkiye'de yüzde 22 düzeyinde bulunuyor.

"Sendikalar Arjantin'de güçlü"

Ümit Akçay'a göre bir diğer farklılık ise emek hareketinin ve sendikaların durumu ile ilgili. Akçay, 2000'lerin başındaki IMF programı ve özelleştirmeler Türkiye'de emek hareketini tasfiye etmişken Arjantin'deki Peronist iktidar sayesinde sendikaların güçlerini koruduğunu söylüyor.

2000'lerin başında kur ve borç krizi yaşayan Türkiye ve Arjantin'de buna karşı uygulanan politikalar da farklılık gösteriyor. O dönem Arjantin borçlarını kısmen ödeyemeyeceğini ilan ederek IMF ile yollarını ayırırken Türkiye IMF eşliğinde yeni bir program oluşturdu.

"Büyüme ve üretim yapısı değişmedi"

Ümit Akçay, "Arjantin'de iktidara gelen sol Peronistler literatürde 'yeni kalkınmacılık' ya da 'post-neoliberalizm' olarak adlandırılan politikalar uyguladılar. Ancak görüldüğü ki, bu retorik değişimine rağmen uygulamada ekonomik yapıda çok köklü bir değişim yaşanmadı" diye konuşuyor. Ülkede sermaye girişlerine ve tarım ürünleri ihracatına dayalı büyüme ve üretim yapısının değişmediğini belirten Akçay, özellikle 2013 sonrasında sermaye girişlerinin yavaşlaması ve küresel emtia fiyatlarının gerilemesiyle Peronistlerin, yeniden dağıtımcı politikalarını sürdürmekte giderek daha fazla zorlanmaya başladıklarını, birkaç yıl sonra ise Macri başkanlığındaki sağın iktidara gelerek bir IMF programını uygulamaya koyduğunu anlatıyor.

Akçay şöyle devam ediyor: "Kemer sıkma tedbirleri ve sermaye girişlerine dayalı modeli derinleştirme yönündeki tedbirler ciddi bir toplumsal tepkiyle karşılaşınca 2019'da Macri iktidarı kaybetti. Ancak yeniden iktidara gelen sol Peronistler Covid-19 döneminde yaşanan ekonomik sorunları kontrol edemedi. Türkiye'den de aşina olduğumuz sermaye çıkışları (ya da yerleşiklerin döviz talebi) yerli paranın değer kaybetmesi ve bunun enflasyona yansıması mekanizması, enflasyonu kontrolden çıkardı."

Sermaye girişlerine dayanan model

Türkiye'de ise 2001 programının temel olarak iç talebe dayalı ve sermaye girişleriyle desteklenen bir büyüme modelini getirdiğini söyleyen Akçay, "Bu modelin temel sorunu, yüksek işsizliği ve cari açığı kronik hale getirmesi ve büyümenin ve enflasyonun sermaye girişlerine bağımlı hale getirmesiydi. 2013 sonrası sermaye girişleri yavaşlamaya başlayınca bu model sürdürülemez hale geldi" yorumunu yapıyor.

Öte yandan her iki ülkede de döviz rezervlerinin özellikle Covid-19 döneminden sonra hızla eridiğini görülüyor.

Bankamatik'te işlem yapan insanlar
Fotoğraf: Tolga Ildun/Zumapress/picture alliance

"Döviz rezervlerinde artış başladı"

Özellikle yurt içi yerleşiklerden gelen döviz talebinin sınırlanmasının, her iki ülke için de kritik bir sorun olduğuna işaret eden Ümit Akçay, "Ancak bu konuda Türkiye'deki politika yapıcıların daha 'yaratıcı' olduğunu söylemeliyiz" diyor ve ekliyor: "Arjantin faiz artırmasına rağmen yerli parasına güveni sağlayamadı. Ek olarak Arjantin'de hane halkları dövizlerini bankacılık sistemi içinde tutmuyor, güvensizlik nedeniyle sistemden çekiyor. Türkiye'deki sorunlar bu aşamaya gelmeden devreye sokulan Kur Korumalı Mevduat uygulaması, yerleşiklerin döviz talebini belirli bir dönem için de olsa sınırladı. Türkiye'de seçim sonrası dönemde TCMB rezervlerinde artışın başladığını görüyoruz, dolayısıyla bu alandaki riskler azalmaya başladı."

Merkez Bankası'nın verilerine göre 14 Temmuz haftasında TCMB'nin net rezerv 81 milyon dolar artışla 13,2 milyar dolara çıktı. Swap hariç net rezerv ise eksi 48,4 milyar dolar oldu. Bir önceki hafta bu rakam eksi 48,1 milyar dolara olarak kaydedilmişti. Arjantin'in net döviz rezervlerinin ise Reuters'e göre eksi 4,5 ila 7 miyar dolar arasında olduğu tahmin ediliyor.

Ümit Akçay'a göre Türkiye ile Arjantin, dünya ekonomisindeki yarı-çevre ülke olma konumları ve küresel parasal hiyerarşide alt basamaklarda kalan yerli paraları nedeniyle benzer ekonomik ve finansal sorunlarla karşı karşıya kalıyorlar. Ancak benzer yöndeki bu dış etkenler, her iki ülke içindeki siyasal ve sınıfsal güç dengelerinin oluşturduğu büyüme koalisyonlarının prizmalarından geçerek etkili oluyor. Türkiye'nin Arjantin ile aynı sonu yaşama ihtimalinin olmadığını ifade eden Akçay, "Özellikle üretim ve ihracat yapılarındaki farklılıklar, iki ülkeyi ayrıştırıyor. Mevcut koşullar altında Türkiye'nin bir moratoryum ilan etmesi söz konu değil" diyor.

"Davaların konusu olabilir"

Ancak Türkiye'nin enflasyon konusunda Arjantin'e benzer bir şekilde güvenilmez ülke sayılabileceği konusunda uyarılar da var.

DW Türkçe'ye konuşan ve enflasyon konusunda çalışmalarıyla bilinen ENAG Kurucusu Prof. Dr. Veysel Ulusoy'a göre kurumların güvenilirliği ve resmi verilerin şeffaflığı konusunda Arjantin ile Türkiye arasında benzerlikler bulunuyor.

2000'lerin başından itibaren derin bir ekonomik krize sürüklenen Arjantin'de hükümet, 2007'den başlayarak TÜFE enflasyon verilerini Arjantin'in TÜİK'i olan INDEC'e (Ulusal İstatistik ve Sayım Enstitüsü) baskı yaparak düşük göstermeye başlamış, Türkiye'ye benzer biçimde Arjantin'de de bağımsız kurumlarla resmi veriler arasındaki fark giderek açılmıştı. Bunun üzerine IMF ve OECD (Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü) gibi küresel kuruluşlar Arjantin'in resmi enflasyon verilerini yayınlamayı bırakırken ülkenin kredi risk primi rekor seviyelere ulaşmıştı.

ENAG Kurucusu Prof. Dr. Veysel Ulusoy
Prof. Dr. Veysel UlusoyFotoğraf: Privat

Güncel verilere göre Türkiye'nin kredi risk primini gösteren 5 yıllık CDS'leri 447 puan seviyesinde bulunuyor. Prof. Ulusoy, Türkiye'nin de tıpkı Arjantin gibi enflasyon verilerinde oynama yapmasının yarattığı tehlikelere işaret ederek 2010'larda Arjantin'de sunulan yanlış resmi enflasyon raporlarının uluslararası davalara konu olduğunu hatırlatıyor. ABD'de bu konuda çok sayıda dava açıldığına işaret eden Ulusoy, en son Ohio'da açılan yaklaşık 600 milyon dolarlık bir dava olduğunu söylüyor.

Ekonomik değerlerin ortak paydası olan enflasyonun gerçekte olandan oldukça ayrılmasının alım gücünün yanı sıra ulusal gelir, yatırımlar ve dış ticareti de olumsuz etkilediğini vurgulayan Ulusoy, "Enflasyon ve buna bağlı kayıplar (hayat sigortası, devlet bono ve tahvilleri ve büyümeye endeksli diğer menkul kıymetlerde olduğu gibi) orta ve uzun vadede davalara konu olacaktır" uyarısı yapıyor.


Türkiye ve Arjantin neden aynı sorunları yaşıyor?


DW-Reporterin Pelin Ünker

Pelin Ünker : Yolsuzluk ve vergi adaleti üzerine haber yapan  araştırmacı gazeteci.  

@pelinunker

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

IMF Karşıtı Annenin IMF Uzmanı Kızı

Cumhuriyet Halk Partisi Parti Meclisi üyeliğine seçilen Bilkent Üniversitesi Ekonomi Bölümü Başkanı ve IMF eski ekonomisti Doç. Dr. Selin Sayek Böke , üniversitede iktisat eğitimi alma kararının hayatının en güzel hatası olduğunu söylüyor. Anne Selin Sayek Böke ile ekonomist Selin Sayek Böke arasındaki dengeyi annesinden ilham alarak koruduğunu vurgulayan Böke, "CHP'de herkesin daha mutlu, refah içinde yaşayabileceği ekonomik ortamı sağlayacak politikalar üretilmesine katkıda bulunarak bunları somutlaştırmaya katkıda bulunacağım" diyor. Dünya Bankası ve IMF kariyerine sahip, güleryüzlü ve sıkı bir makro iktisatçı olarak bilinen Selin Sayek Böke ile CHP Parti Meclisi üyeliğinden annesi Türk Tabipler Birliği eski Başkanı Füsun Sayek ile olan ilişkisine kadar birçok konuyu masaya yatırdık. Böke, 11 yaşındayken kardeşi ile 'gazetecilik oyunu' oynadıklarını, hazırladıkları gazeteye ekonomi yazılarını yazdığını paylaşıyor. Kendisini ekonomi alanına yönle

İran, Sıtkı Ayan’dan sorulur

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve oğlu Bilal Erdoğan arasında geçtiği iddia edilen ikinci telefon görüşmesinde adı geçen işadamı Sıtkı Ayan, özellikle AKP döneminde parlayan isimlerin başında geliyor. WikiLeaks belgelerinde de adı geçen Sıtkı Ayan’ın ismi İran ile yapılan ticari anlaşmalar ve yüksek devlet teşvikleriyle anılıyor.   Sivas’ın Gölova beldesinde doğup büyüyen Sıtkı Ayan, İstanbul İmam Hatip Lisesi ve Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ni bitirdi. Mesleğini icra yerine petrol işine girdi. Ayan’ın, İran ve Sudan’da petrol ve doğalgaz sahalarıyla ilgili yatırımları bulunuyor. WikiLeaks belgelerine göre ABD Ankara Büyükelçiliği’nden gönderilen kripto, Başbakan Erdoğan’ın İran’daki etkinliğini ve ilişkisini ortaya koyuyordu. ABD elçiliğinin belgesinde, 22 Şubat’ta Türk gazetelerinde İran ile Türkiye arasında müşterek bir yatırım projesi imzalandığı ve buna göre kurulacak olan yeni bir doğalgaz boru hattının, İran gazını Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşıyacağı belirtiliy

Panama Belgeleri: Hayyam Bey'in cenneti

Panama belgelerine göre Hayyam Garipoğlu, Sümerbank’a el konulmadan önce Niue’de bir şirket kurdu. Yaptığı açıklamada “Niue’nun adını bile duymadım” dedi. Panama belgelerinde, Türkiye tarihinin en büyük banka batırma olayına imzasını atan Hayyam Garipoğlu’nun da dört off-shore şirketi ile yer aldığı ortaya çıktı. Belgelere göre Garipoğlu’nun, Sümerbank davasında adı geçen Olsten Marketing Co Ltd’nin yanı sıra üç ayrı off-shore şirketi daha var. Bu şirketlerden biri Olsten Marketing’in kapatılmasından hemen sonra kurulan Niue merkezli Unitrade International Ltd olsa da Garipoğlu, Niue’nun neresi olduğunu dahi bilmediğini ifade ederek bu şirketin kendisine ait olduğunu yalanladı. Olsten, Mossfon müşterisi Sümerbank ile ilgili dava dosyasına göre Garipoğlu, Sümerbank’a el konulmadan bir gün önce, kendisine ait olan Romania International Bank’a 8 milyon dolar transfer etti, buradan da yine kendi paravan şirketi Olsten Marketing’in hesabına aktardı. Panama belgelerine göre

#ParadisePapers: Off-shore biraderler

Berat ve Serhat Albayrak’ın Çalık Holding’de yönetici olduğu dönemde holdinge bağlı çok sayıda off-shore şirketi kurulmuş. Serhat Albayrak bu şirketlerden birinin bizzat direktörü. Dünyanın dört bir yanından çok sayıda politikacı ve iş insanının off-shore bağlantılarını ortaya çıkaran Paradise Papers’ta Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın damadı Enerji Bakanı Berat Albayrak’ın ağabeyi Serhat Albayrak’ın da ismi geçiyor. Serhat Albayrak, belgelere göre Malta’da bir off-shore şirketle bağlantılı görünüyor. Frocks International Trading Ltd adlı şirkette Albayrak’ın yanı sıra Çalık Holding çalışanları Mehmet Gökdemir, Murat Tarı ve Şafak Karaaslan şirket yetkilileri arasında bulunuyor. Murat Tarı 2000-2005 yılları arasında Çalık Holding’de genel müdür olarak görev yaptı. Mehmet Gökdemir Çalık Holding’e bağlı GAP Tekstil yönetim kurulu üyesi, Şafak Karaaslan Çalık Holding’in dış ilişkiler sorumlusu. Serhat Albayrak da söz konusu dönemde Çalık Holding genel müdürlüğünü yürütüyordu.